Güncelleme Tarihi:
COŞKUYLA KARŞILANDI
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, 2 günlük ziyaret için geldiği Diyarbakır'da, Türkçe ve Kürtçe pankartlarla, büyük coşku ve sevgi gösterileriyle karşılandı. ‘Türkiye'nin en büyük sorunu Kürt sorunudur” diyen Büyükşehir Belediye Başkanı BDP'li Osman Baydemir, Gül'e Türkçe- Kürtçe sözlük hediye etti. Gül de “Verdiğiniz lügatı memnuniyetle aldım. Bu da tabi buranın bir sosyolojik gerçeğidir. Son günlerde çok tartışılıyor. Bunu doğru mecrasında koymak isterim. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili Türkçe'dir, bu böyle de devam edecektir. Devletin ve kamu kurumlarının dili Türkçe'dir” dedi. Türkiye'de farklı farklı dilleri konuşan vatandaşlar olduğunu belirten Gül, “Bunların hepsi bizimdir, bizim zenginliğimizdir. Hep beraber olumlu, yapıcı bir şekilde ülkemizi daha güçlü hale getirmek için elbirliği içinde çalışmamız gerekir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, Cumhurbaşkanı olmasının ardından ikinci kez Diyarbakır'ı ziyaret etti. ‘Ana’ uçağıyla Diyarbakır Havaalanı'na gelen Gül'ü, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile diğer yetkililer karşıladı. Gül ile Baydemir, karşılama sırasında samimi görüntüler verdi. Gül, davul- zurna eşliğinde folklor ekibinin gösterisini ilgiyle izlerken, zaman zaman Baydemir kendisine oyunla ilgili bilgiler verdi.
SEVGİ GÖSTERİLERİ
Abdullah Gül, koruması aracılığıyla davulcuya 100 lira bahşiş de verdi. Gül'ün Diyarbakır ziyaretine Diyarbakırlı olan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Ak Parti'li milletvekilleri Abdurrahman Kurt, İhsan Arslan, Osman Aslan, Kutbettin Arzu ve Ali İhsan Merdanoğlu da katıldı.
Gül, karşılama töreninin ardından apron girişinde bir süre ilköğretim okulu öğrencilerinden oluşan folklor ekibinin gösterisini izledi, daha sonra çocuklarla hatıra fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı Gül, havaalanı çıkışında kendisini karanfillerle karşılayan vatandaşların gösterdiği büyük ilgi üzerine araçtan inerek, onlarla sohbet etti. Ardından tekrar aracına binerek, kent merkezine hareket eden Gül'e yol boyunca toplanan halk büyük sevgi gösterisinde bulundu. Gül de sevgi gösterilerine el sallayarak karşılık verdi.
Valiliğe giderken, BDP’nin kalesi olarak bilinen merkez Bağlar İlçesi'nden geçişi sırasında da vatandaşlar Gül’e yoğun sevgi gösterisinde bulundu. Gül’ün makam otomobilinin üzerine karanfiller atan vatandaşların bazıları Cumhurbaşkanı Gül'e mektup verebilmek için yoğun çaba harcadı. Yoğun güvenlik önlemleri altında Valiliğe gelen Gül'ü vatandaşlar ellerinde Türk bayrakları, ‘Diyarbakır seninle gurur duyuyor’ sloganı eşliğinde gül atarak karşıladı.
Valilik girişinde yöresel kıyafetli 2 çocuk Gül'e çiçek verdi, Gül ise çocukları kucaklayarak onlarla bir süre sohbet etti. Çocuklardan erkek olanı Gül'e bir mektup verdi. Gül de mektubu ceketinin iç cebine koyup, çocuğun yanağını okşadı. Valilik önünde bekleyen vatandaşların ellerini sıkan Gül, daha sonra Vali Mustafa Toprak'ın makamına geçti.
‘SORUNLARI YAKINDAN GÖRMEK İÇİN BURADAYIM’
Vali Toprak, Gül'e Malabadi Köprüsü, Ulu Cami, İçkale Surlarını ve kentin tarihi yerlerini gösteren 2 ayrı tablo hediye etti. Gül, Cumhurbaşkanı olduktan sonra Diyarbakır'ı 2'nci kez ziyaret ettiğini belirterek, 2010’un son günlerine rastlayan bu geziyi yapmayı uzun süredir arzu ettiğini söyledi. Gül, “Bu ziyareti bir süre önce planlamıştık. Bugün de ikinci kez Diyarbakır’da olmaktan gerçekten büyük bir memnuniyet duyuyorum” dedi. Gül, şunları söyledi:
“Havaalanından itibaren büyük bir coşkuyla, muhabbetle, sevgiyle beni karşılayan bütün Diyarbakırlı vatandaşlarımı ben de sevgiyle, muhabbetle kucaklıyorum ve hepsine çok çok teşekkür ediyorum. Diyarbakır, Türkiye'nin en önemli illerinden birisidir. Sadece Anadolu’nun değil, tarih boyunca bütün Ortadoğu’nun merkezi olmuş çok büyük bir medeniyet, ticaret ve kültür merkezidir burası. Bugün de aynı şekilde bu önemini devam ettirmektedir.
Şüphesiz ki bütün illerimizin bir kalkınma yarışı içerisinde olduğu bir dönemde Diyarbakır’ın da bir çok meselesi, sorunları vardır. Bütün bunları yakından bir kez daha görmek, bilmek için buradayım. İki gün boyunca Diyarbakır’da olacağım ve geceyi burada geçireceğim. Bu süre içerisinde gerek vali beyden gerek belediye başkanından ille ilgili tüm bilgileri alacağım, bana brifingler verilecek, üniversiteyi ziyaret edeceğim, Diyarbakır’ın ileri gelenleriyle bir araya geleceğim ve çok daha yakından buranın sorunlarını göreceğim. Onun için gerçekten çok mutluyum.”
Bir gazetecinin “Bir mesajınız olacak mı?” sorusuna Gül, “Biliyorsunuz şimdi ayağımızın tozuyla buradayım. Daha bir çok fırsatlar olacak, birçok konuşmalar yapacağım. Konuşmalarımda sizin beklediğiniz birçok fikrimi, düşüncelerimi, tartışılan konularla ilgili neler düşündüğümü paylaşacağım” karşılığını verdi.
Diyarbakır'da 7'nci Kololordu Komutanlığı’nı ziyaret eden Gül’ün gezisi nedeniyle kentte sıkı güvenlik önlemleri alınırken, ziyaretleri
sırasında frekans karıştırıcı Jammer cihazları kullanıldı.
TÜRKÇE- KÜRTÇE PANKART
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Cumhurbaşkanı Gül'ün ziyaret nedeniyle Türkçe ve Kürtçe karşılama yaptı. Kentte billboadlar ve pankartlara hem Türkçe ‘Sayın Cumhurbaşkanımız kentimize hoş geldiniz’ hem de bu anlama gelen Kürtçe, ‘Birez serokkomare Me Hun
Bi Xer Hatin Bajareme’ yazısı yazıldı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, daha sonra Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret etti. Başkan BDP'li Osman Baydemir, Cumhurbaşkanı Gül'ü, girişte makam aracının yanında bekleyerek karşıladı. Gül ve Baydemir, belediye binasına serilen kırmızı halı üzerinde yürüyürek girip, kapıda birlikte gazetecilere fotoğraf çektirdi.
GÜL: TÜRKİYE’NİN RESMİ DİLİ TÜRKÇE’DİR, BÖYLE DEVAM EDECEKTİR
Baydemir, Gül'e Türkçe- Kürtçe bir sözlük hediye etti. Gül, “Verdiğiniz lügatı memnuniyetle aldım. Bu da tabi buranın bir sosyolojik gerçeğidir” dedi. Osman Baydemir'in makamına oturan Gül, daha sonra şunları söyledi:
“Son günlerde çok tartışılıyor. Bunu doğru mecrasında koymak isterim. Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçe’dir, bu böyle de devam edecektir. Ayrıca devletin ve kamu kurumlarının dili Türkçe’dir, ortak dilimizdir ama şu da bir gerçektir ki halkımızın içerisinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında farklı farklı dilleri konuşan vatandaşlarımız vardır, yörelerimiz vardır. Burada nasıl Kürtçe konuşuluyorsa, başka yerlerde Arapça konuşan vatandaşlarımız var. Sayıları azalmış bile olsa gayrimüslim vatandaşlarımızın konuştuğu diller var. Bunların hepsi de bizim dilimizdir, hepsi de bizimdir. Zaten anayasamızda kültür mirasını korumak diye bir görevimiz de vardır. Bunların bir kısmı kültür mirası, bir kısmı yaşayan miraslardır. Dolayısıyla bu çerçeve içerisinde, bütün olaylara gayet sağlıklı bir şekilde bakmamız gerekir, bütün bunları hep bir zenginlik olarak görmemiz gerekir ve hep beraber gayet olumlu, yapıcı bir şekilde ülkemizi hep beraber daha güçlü hale getirmek, bütün vatandaşlarımızı her bakımdan daha mutlu hale getirmek için elbirliği içinde çalışmamız gerekir.”
BAYDEMİR HİZMETLERİ ANLATTI
Cumhurbaşkanı Gül, basına kapalı olarak Baydemir ile makamında yaklaşık 30 dakika görüştü. Gül’ün belediyeden ayrılmasından sonra Baydemir’in Cumhurbaşkanı’na hitaben yaptığı konuşmanın metni dağıtıldı. Baydemir, Cumhurbaşkanı Gül'e, “On bin yıllık tarihi olan Mezopotamya’nın kadim kenti Diyarbakır’a hoşgeldiniz. Kentimiz birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı inanç ve kültürlerin etkileşiminden özgün bir kentsel hayat ortaya çıkarmıştır. Diyarbakır geçmişte olduğu gibi bugün de Ortadoğu’nun önemli bir kültür, bilim, sanat, ticaret ve siyaset merkezidir” dedi.
Baydemir, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında Türkiye’nin en önemli üretim merkezleri arasında bulunan Diyarbakır’ın ilerleyen yıllarda bir gerileme yaşadığını belirterek, şöyle devam etti:
“Özellikle son 30 yılda yaşanan çatışmalı ortam ve buna bağlı zorunlu göç kentsel yaşamda ciddi tahribatlar yaratmıştır. Öyle ki 19902da 375 bin olan kent nüfusu bir kaç yıl içinde 1 milyona çıkmıştır. Bu durum kentsel altyapı ve hizmetlerde birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Nazım İmar Plan’ımızı yaptık. Bugün Diyarbakır önünü gören bir kenttir. Son on yılda yürüttüğümüz çalışmalar sonucu kentsel sorunlarımızın önemli bir bölümüne çözüm geliştirebildik. Örneğin, halk sağlığı konusunda ciddi bir mesafe aldık. 16 büyükşehir içinde en ucuz suyu yurttaşlarımıza ulaştırmakla iftihar ediyoruz. Kentimizde asfaltın girmediği sokak, kanalizasyonu olmayan ev kalmamıştır. Çevre ve ulaşım konularındaki hizmetlerimiz de halkımızın takdirini kazanmıştır. Bugün göç alan kentler içinde örnek gösterilen Sümerpark Ortak Yaşam Alanı’nda Kadın, Çocuk, Engelli destek merkezlerini oluşturduk. Meslek Edindirme Merkezi’nde gençlerimize istihdam garantili olarak meslek öğretiyoruz. Tarihi Ongözlü Köprü’nün trafik yükünü üstlenmesi için Mervani Köprüsü’nü inşa ettik. Cemilpaşa Konağı’nı restore edip Kent Müzesi’ne dönüştürüyoruz. Türkiye’nin enerji mimarlığı ilkelerine göre dizayn edilen tek Güneş Evi alternatif enerji konusunda bir okul işlevi görüyor ve başka kentlere model oluyor.”
DİSKİ Genel Müdürlüğü'nün Diyarbakır’ın Dicle Nehri’ne olan yükünü sıfırlayacak önemli bir çalışmayı 2011’de başlatacağını belirten Baydemir, şöyle konuştu:
“Atık Su Arıtma Tesisimize ek olarak Biyolojik Arıtma Tesisi çalışmasını başlatacağız. 60 kilometrelik Yağmur Suyu Drenaj Sistemi ile de önemli bir sorunu aşmayı planlıyoruz. DİSKİ Genel Müdürlüğümüz son beş yıl içerisinde ulusal ve uluslararası platformlarda akredite olmuş, bölgemizde de sürekli deneyimine başvurulan bir kurum haline dönüşmüştür. Su idaresi konusunda sosyal devlet prensibine dayalı yeni bir yasal düzenleme ihtiyacı ve önerisini içeren bir dosyayıya da size sunmak istiyorum. Kentsel hizmet ve kalkınma konusunda merkezi hükümetin uhdesinde olan iki temel ihtiyaca dikkatinizi çekmek istiyorum. Kentimizin halen bir çevre yolu yoktur. Çevre yolu hem bölgesel ekonomik ve ticaret konusunda önemli bir avantaj yaratacak hem de kent içi ulaşımı rahatlatacaktır. Uluslararası bir sivil havaalanı ise kenti ve bölgeyi her açıdan dünyaya açan bir kapı olacaktır.”
SURLAR İÇİN DESTEK İSTEDİ
Baydemir, Cumhurbaşkanı Gül’den Diyarbakır surlarını acilen restorasyonu ve UNESCO’nun Dünya Mirası listesine alınması konusunda desteğini istedi. Baydemir, şunları söyledi:
“Kentin sosyo ekonomik yapısına etki edecek Dicle Vadisi Projesi’nin 1’inci etabı için çalışma başlattık. Fiskaya Şelalesi tarihte olduğu gibi yeniden akacak. Ancak Dicle Vadisi Projesi’nin tamamlanması için başta üniversite olmak üzere diğer kurum ve kuruluşlarla eşgüdümlü bir çalışma yürütmemiz gerekmektedir. Diyarbakır Büyükşehir Belediyemiz merkezi hükümet başta olmak üzere tüm kurum ve yerel
dinamiklerle eşgüdümlü çalışmaya her zaman açıktır.”
BAYDEMİR: KÜRT SORUNU, TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SORUNU
Baydemir, “Sizlerin de ifade ettiği gibi Türkiye’nin en büyük sorunu Kürt sorunudur” diyerek, şöyle devam etti:
“Bu sorun mevcut haliyle sadece Kürt yurttaşlarımızı değil, tüm ülke insanını etkilemekte, sadece bugünümüzü değil geleceğimizi de ipotek altına almaktadır. Artık iyice görülmüştür ki bu soruna asayiş ve güvenlik perspektifinden yaklaşmak sonuç vermemektedir. Bugüne kadar yaşadıklarımızı sonuçları herkes için ağır olan bir isyan ve bastırma döngüsü olarak özetlemek mümkündür. Oysa ki sorunun özü insan ve halk olmaktan kaynaklı hakların kullanılamama sorunudur. Bu bağlamda Türkiye’nin Kürt sorunu bir Anayasal ve yönetsel demokrasi sorunudur. Çözüm de demokratikleşme, yeni bir Anayasa ve adem-i merkeziyetçi bir siyasi- idari yönetim anlayışı ile mümkündür. Sorunun çözümü için uygun koşullar mevcuttur. Hükümet uzun bir süredir iktidardadır. Yasal ve Anayasal değişiklikler için yeterli çoğunluğa sahiptir. Çözüm için yargının yapısı her zamankinden daha uygundur. Cumhurbaşkanlığı makamı ile hükümet arasındaki uyumlu çalışma büyük bir fırsattır. Toplum ise çözüm konusunda her zamankinden daha fazla isteklidir. Bölgesel ve uluslarası konjönktür demokratik bir çözüme imkan sunmaktadır. Kürt siyasetinin tüm aktörleri de müzakere ve barışçıl çözüm için istek ve iradelerini birçok kez beyan etmişlerdir. Bu minvalde, Haziran 2011’e kadar alınan eylemsizlik kararı çok önemli bir fırsat olarak ele alınmalı, bu eylemsizliğin kalıcılaşması için teşvik edici adımlar atılmalıdır. Onurlu bir barış, eksiksiz bir demokrasi için herkesin risk alması, elini taşın altına koyması gerekmektedir.”
EYLEMSİZLİK SÜRECİ ŞU ANA KADAR DEĞERLENDİRİLEMEMİŞTİR
Baydemir, Gül'ün ülkenin mevcut politik atmosferi içerisinde Diyarbakır ve belediyeyi ziyaretinden dolayı büyük memnuniyet duyduğunu söyledi. Baydemir, şunları söyledi:
“Bir noktayı özellikle belirtmeme müsaade edin. Kürt sorunu konusunda psikolojik bariyerlerin aşılmasında sembolik jestlerle birlikte acil ve somut siyasi adımların atılması hayati önemdedir. Üzülerek ifade etmek isterim ki eylemsizlik süreci şu ana kadar değerlendirilememiştir. Zira, askeri ve siyasi operasyonlar devam etmektedir. 2009 yerel seçimlerinden bu yana 1800’ü aşkın Kürt siyasetçinin tutukluluk halleri devam etmektedir. 13 Ocak’ta görülecek davaya dair demokratik kamuoyunun beklentisi tutuklu yerel yönetici, siyasetçi ve insan hakları savunucularının tahliye edilmesidir. Kürt siyasetçilerinin anadil ve demokratik özerklik konusundaki talep ve önerilerine tahammül edilmemesi de son derece kaygı vericidir. Unutmamalıyız ki, ancak müzakere ederek, birbirimizi dinleyip anlayarak ve önyargılardan arınarak ortak paydalarda buluşup barışı tesis edebiliriz. Dolayısıyla, yapılması gereken tartışmaları bastırmak değil, bu tartışmaları yapıcı eleştiri ve önerilerle zenginleştirmektir. Dünya uygulamalarından edindiğim izlenim ve bir yerel yönetici olarak şahsi tecrübeme dayanarak ifade etmek isterim ki; yerinden yönetimin esaslarından olan anadil ve demokratik özerklik konularında devletin atacağı adımlar katılımcı demokrasi ve toplumsal barışın tesis edilmesini kolaylaştıracak, ekonomik ve sosyal kalkınmanın da önünü açacaktır.”
Baydemir, son olarak bir husus ifade etmek istediğini belirterek, şöyle dedi:
“Ahlaki, vicdani ve siyasi sorumluluğun gereği olarak hiç kimsenin Kürt sorununun çözümünü seçim hesaplarına kurban etmeye hakkı yoktur, olamaz. Ülkemizde yaşayan her yurttaşın, zenginliğimiz olan bütün dil ve kültürlerimizin barış içerisinde ve özgürce birarada yaşayabileceklerine olan inancımla, ziyaretinizin kalıcı bir barış için gerekli somut adımlara vesile olmasını temenni ediyorum.”