Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dikkati çektiği, "terörle mücadele operasyonlarının sürdüğü yerlerde boşaltılan binaların imha edilmesi ve böylece teröristlerin gizlenebileceği ortamların yok edilmesine yönelik gereklilik" konusunu güvenlik uzmanları değerlendirdi. Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu, Türkiye'nin terörle mücadeleyi çok ciddi anlamda sonuç alıcı bir şekilde yaptığını söyledi.
Şu anda yaşanan terörün, "klasik bir terör" olmadığı görüşünü savunan Orakoğlu, "Birtakım küresel ülkelerin, özel savaş eğitmenlerinden çok ciddi anlamda eğitim almış, yabancı ülkelerin çeşitli şekillerde hazırladığı tuzaklama bombaları, Türkiye'de tatbik edip, Güneydoğu Anadolu'yu Kobanileştirmek isteyenlerin olduğu" değerlendirmesinde bulundu. Orakoğlu, Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit eden Kobani'deki birtakım kantonların, "Türkiye'de 3 il, 10 ilçeyle birleştirilmesi gibi abuk sabuk bir stratejiyle" hareket ettiğini dile getirdi. Bu kişilerin en büyük zararı da bölgede yaşayan Kürt vatandaşlara verdiğine dikkati çeken Orakoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önerisine ilişkin şunları kaydetti:
"Binalara girişte, bölgenin terörden temizlenmesinde daha fazla şehit verilmemesi adına çok önemli bir düşüncedir. Zaten dikkat ederseniz, terörden arındırılmış birtakım ilçelerde bu evlerin oturulamayacak hale geldiği gözlemlendi. Daha fazla kayıp vermeden, bu tür bir karar alındığında zaten o bölgedeki teröristler ya teslim olacaklardır ya da çeşitli şekillerde oraları terk edeceklerdir. Türkiye'nin hem terörle mücadelesi hem terörle mücadele ederken güvenlik güçlerimizin daha fazla şehit olmasını önleyecek bir tasarruf olarak düşünüyorum."
"Çok kısa sürede buranın temizlenmesi gerekiyor"
Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın da ülkenin ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığını, uluslararası konjonktürde Ortadoğu'da yaşanan çöküntünün dolaylı şekilde Türkiye'ye yansıdığını ifade etti. Terör örgütü PKK'nın "meskun mahalde silahlı çatışma modeli"ni ortaya koyduğu değerlendirmesini yapan Caşın, "En son Reyhanlı olayından İstanbul'daki olaya kadar bakıldığında PKK-PYD-DHKP-C ile IŞİD'in ortaklaşa çalıştığı yönünde deliller belirlenmiştir. Bu, Brüksel olayıyla da ortaya konmuştur" dedi. Uluslararası terör ağının bulunduğunu belirten Caşın, öne çıkan yöntemlerin intihar saldırıları ile uzaktan kumandalı araçla güvenlik güçlerine ait araçların patlatılması olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Caşın, şöyle devam etti: "Meskun mahaldeki çatışmanın olabilmesi için buradaki sivil halkın zarar görmemesi için bölgenin boşlatılması gerek. TSK, polis ve jandarma zaten bunu yapıyor. Buna rağmen terör örgütü çok ters bir yöntemle buradaki insanları rehin almakta, bölgenin boşaltılmasına engel olmaktadır. Bunda da kadın, çocuk ve yaşlıları canlı kalkan şeklinde kullanıyor. Sivillere zarar vermemesi için TSK, polis çok ağır kayıplar veriyor. Bu durumda Sayın Cumhurbaşkanının önerdiği teklif, doğru bir teklif. Ancak bunun daha önce yapılması gerekiyordu. Çeşitli siyasi nedenlerle terör örgütünün karşı propaganda yapmasını önlemek için burada biraz geç kalındı. Çok kısa sürede buranın temizlenmesi gerekiyor. Bunu yaparken mutlaka silahlı kuvvetlerle istişare halinde yapılması lazım. Bu iş, masadan yürütülecek bir hadise değildir."
"İnşallah uygulamaya geçerler"
Güvenlik uzmanı Mete Yarar da terörle mücadele kapsamında en önemli sıkıntının binaların içine tuzaklanmış bombalar olduğunu vurguladı.
Güvenlik güçlerinin, evlerin boş olduğuna inanıncaya kadar ateş etmediğine dikkati çeken Yarar, şehit ve gazilerin de bu sırada verildiğini söyledi.
Bomba imha uzmanlarının da evde kimse olmadığı anlaşılmasından itibaren tuzaklanmış düzenekleri imha etmeye çalıştığını belirten Yarar, "Ancak bunun sayısı o kadar fazla ki binayı imha edip komple mi etkisiz hale getirmek lazım, yoksa dışarıdan müdahaleyle mi binayı etkisiz hale getirmek lazım. Bu bir tercih meselesi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu tercihi, devletin en üst makamından söylemiş olması güvenlik güçleri için bir direktif olarak kabul edilir. İnşallah uygulamaya geçerler" diye konuştu.
Yarar, bir evde 40-50'ye yakın bomba varsa ve bunların hepsi de dışarıdan kabloyla patlatılacak şekildeyse, dünyanın neresinde olursa olsun aynı şekilde imha edileceğini anlattı. Kamuoyunda yanlış algılamalara fırsat vermemek adına yapılan operasyonların en iyi şekilde kayıt altına alınması gerektiğine işaret eden Yarar, "Anonsların yapıldığı, içeride kimsenin olmadığının tespiti ve tutanakları bulunduktan sonra, sıkıntı olacağını zannetmiyorum. Çok dikkat edilmesi gereken bir plandır. Azami özenin gösterilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.