Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Amerika'nın ülkemize verdiği sözler tutulmazsa, harekatımızı kaldığı yerden bu sefer çok daha büyük bir kararlılıkla devam ettireceğiz." dedi.
Erdoğan, günübirlik çalışma ziyaretine katılmak üzere Rusya'nın Soçi kentine hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi.
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in daveti üzerine Soçi'ye gideceğini ve ziyaretin gündemini Suriye'deki gelişmelerin oluşturacağını belirten Erdoğan, bu vesileyle Putin'le ikili iş birliği ve diğer bölgesel sorunları, gelişmeleri de ele alma fırsatını bulacaklarını anlattı.
Rusya ile tesis edilen mekanizmalar sayesinde ilgili bakanların ve kurumların sürekli temas halinde olduğuna değinen Erdoğan, bu kapsamda son olarak milli paralarla ticareti kolaylaştıracak mutabakat muhtırasının imzalandığını, ilişkileri karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar temelinde geliştirme iradesine sahip olunduğuna dikkati çekti.
Barış Pınarı Harekatı ile Suriye sınırı boyunca bir terör koridoruna izin verilmeyeceğinin altını çizen Erdoğan, "Daha önce ifade ettiğimiz gibi harekatın iki temel hedefi bulunuyor. Bunlardan ilki 32 kilometre derinliğinde 444 kilometre Irak sınırından Cerablus'a olan bu bölgede tamamıyla terör örgütlerinden temizlenmesidir." ifadesini kullandı.
Şimdiye kadar 2 bin 200 kilometrekarelik alan teröristlerden arındırıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Toplam 160 yerleşim biriminde kontrol sağlanmıştır. 9 Ekim'den bu yana 775 terörist etkisiz hale getirilmiştir. 7 kahraman askerimiz, 79 Suriye Milli Ordusu mensubu kardeşimiz ve 20 sivil vatandaşımız da terör örgütünün saldırılarında şehit olmuştur. Bir kez daha aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum."
"GÜVENLİK ARTTIKÇA GÖNÜLLÜ GERİ DÖNÜŞLER DE ARTACAK"
Amerika Birleşik Devletleri ile varılan mutabakata göre bölgedeki teröristlerin çıkartılması için verilen sürenin bu gece 22.00'de biteceğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"İlgili birimlerimiz sahada süreci çok yakından takip ediyor. Amerika'nın ülkemize verdiği sözler tutulmazsa, harekatımızı kaldığı yerden bu sefer büyük bir kararlılıkla devam ettireceğiz. Harekatın ikinci hedefi ise 8 yıldır ülkemizde misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimizin kendi topraklarına gönüllü geri dönüşlerini sağlamaktır. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla güvenli hale getirdiğimiz 4 bin kilometrelik karelik alana şimdiye kadar 365 bin sığınmacı geri döndü. Suriye'nin kuzeyinde güvenlik arttıkça gönüllü geri dönüşler de artacaktır.
Barış Pınarı Harekatı ile güvenli hale getirilecek bölgede 1 milyon, Rakka ve Deyrizor'un buna dahil edilmesi kaydıyla 2 milyon insan buralara gönüllülük esasına dayalı olarak yerleştirilebilir ama bu uluslararası bir donörler toplantısı gerçekleştirilmesi kaydıyla... Yani Türkiye'nin tek başına yapabileceği bir şey değil. Tüm bunlarla ilgili maliyetleri çıkarttık, planlarımızı yaptık, projelerimizi hazırladık. Hatta bunların bir kısmını da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda görüşme yaptığım 17 kadar lidere anlattık, kitapçıkları takdim ettik."
"SURİYE'NİN İSTİKRARI İÇİN CİDDİ ÇABA HARCADIK"
Barış Pınarı Harekatı'nın ardından gerekli adımların atılacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vicdan ve vizyon sahibi tüm ülkelerin milyonlarca Suriyelinin vatan hasretini bitirecek bu önemli projeye destek olmalarını bekliyoruz. Diğer türlü Türkiye, 8 yıldır tek başına taşıdığı yükü daha fazla taşıyamaz. 'Komşuda yangın varken dumanı bize gelmesin' demek gerçekçi bir yaklaşım değildir." diye konuştu.
Suriye'nin içinden geçtiği kritik dönemde, Rusya ile tesis edilen yakın iş birliğinin daha da artırılmasının hedeflendiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şimdiye kadar İran'ın da katkılarıyla sahada sükunetin sağlanması, Suriye'nin istikrara kavuşması için çok ciddi çaba harcadık. Soçi Muhtırası'yla İdlib'de büyük bir insani trajedinin önüne geçtik. 16 Eylül'deki Ankara Zirvesi ise siyasi çözüm yolunda atılmış en büyük adımlardan biridir. Astana Platformu kapsamındaki gayretlerimiz neticesinde hamdolsun geçen ay Anayasa Komitesinin kuruluşunu sağladık. Komite, ilk toplantısını 30 Ekim'de Cenevre'de yapacak. Barış Pınarı Harekatı'nın tüm bu çabalara pozitif ivme katacağına inanıyorum."
"Türkiye ve Rusya, terörün her türlüsü ile mücadele noktasında hemfikirdir." diyen Erdoğan, iki ülkenin de Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunması ilkesine sadık olduğunu belirtti.
Barış Pınarı Harekatı'nın, Türkiye'nin güvenliği yanında Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğini de garanti altına alacağına dikkati çeken Erdoğan, "Harekatla Suriye'nin kuzeyinde, ülkemizin güneyinde bir terör koridoru kurma planları boşa çıkartılmıştır. Suriye'nin geleceğinde, PKK/YPG gibi bölücü terör örgütlerine yer yoktur, olmamalıdır. Rusya Federasyonu ile iş birliği içinde bölgemizi ayrılıkçı terör belasından tamamen kurtarmayı ümit ediyoruz. Bu anlayıştan hareketle değerli dostum Putin ile başta Fırat'ın doğusu olmak üzere Suriye'nin kuzeyindeki güncel durumu istişare edeceğiz. Rejim unsurlarının bulunduğu alanlardaki PKK/PYD/YPG mevcudiyetinin sonlandırılması için atılacak adımları da görüşme fırsatını bulacağız. Ayrıca anayasa komitesinin sağlıklı şekilde faaliyet göstermesi ve somut çalışmalar ortaya koyması için neler yapabileceğimizi de görüşeceğiz." diye konuştu.
Erdoğan, görüşmelerinde İdlib Muhtırasına riayetin sağlanmasına ve İdlib'deki sükunetin korunmasına verdikleri önemi de gündeme getireceğini dile getirerek, "Soçi'de gerçekleştireceğimiz temasların bizleri, Suriye ihtilafının kalıcı biçimde çözümüne bir adım daha yaklaştıracağına inanıyorum. Ziyaretimizin ülkelerimiz, bölgemiz ve bilhassa Suriye halkı için hayırlara vesile olmasını Rabb'imden niyaz ediyorum." ifadelerini kullandı.
"BİZİM BU SÜREÇ İÇERİSİNDE MUHATABIMIZ FRANSA OLMAMIŞTIR"
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Erdoğan, bir gazetecinin Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un PKK/YPG'nin çekilme süresinin uzatılması yönündeki ifadelerinin hatırlatılması üzerine şöyle konuştu:
"Macron'dan şahsıma gelmiş böyle bir teklif yok. Macron zaten bu tür şeyleri teröristlerle görüşüyor daha çok ve herhalde teröristlerin ona yaptığı teklifi de dolaylı yönden bize aktarma yolunu seçmiştir. Dolayısıyla bizim bu süreç içerisinde muhatabımız Fransa olmamıştır. Biz bu süreç içerisinde görüşmelerimizi Amerika ile yürüttük. Amerika ile yaptığımız bu yürütmeden o da şimdi kendine göre bir şeyler çıkarmanın herhalde gayreti içerisinde."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahadaki son durum ve güvenli bölgeye destek konusunda Avrupa, ABD veya Rusya'dan bir tavır olup olmadığına ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:
"Bize düşen ön hazırlıkları yapmak suretiyle bütün bu bölge ile ilgilenen ülkelere, 'biz dersimizi çalıştık, bak şimdi hep konuşuyorsunuz, sürekli olarak bir şeyler ortaya atıyorsunuz, böyle kuru kuruya konuşmakla bu iş olmaz. Eğer bu gelişmelerde samimiyetiniz varsa dürüstseniz, o zaman yapacağınız bir şey var.' Nedir? Şu anda biz 8 yıldır Suriye'den kaçmak zorunda kalan bu mültecileri ülkemizde ağırlıyoruz ve 40 milyar doların üzerinde bir harcama yaptık. Avrupa Birliği verdiği sözü zaten tutmadı. 2015 ve şu ana kadar verilen o da bizim milli bütçemize değil, uluslararası STK'lar vasıtasıyla Kızılay'ımıza, AFAD'ımıza gelen rakam 3 milyar avro gibi bu civarda bir rakam. Burada da sözü tutmadılar. Dolayısıyla şimdi atılacak adımda biz bir plan proje çalışması yaptık."
Dünyada, aynı anda 4 milyon mülteci koruyan, misafir eden bir başka ülke olmadığının altını çizen Erdoğan, bunu sadece Türkiye'nin yaptığını vurguladı.
“2-3 HAFTA ÖNCE YİNE 400 KAMYONLA GÖNDERİLMİŞ SİLAH, ARAÇ-GEREÇ, MÜHİMMAT VAR"
İnsani noktada laf söyleyenlerin çok olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu iş lafla olmuyor. Eğer dürüstseniz, samimiyseniz, buraya 30 bini aşkın tırla araç gereç silah mühimmat getirdiniz. Şu anda biz bu silahların depolandığı yerleri de tespit ettik ve bu silahlar ne yazık ki son görüşme yaptığımız Amerika tarafından buraya gönderildi. Daha kim bilir nerelerden neler çıkacak? Binlerce kargo uçağı ile yine buraya gelen silah, mühimmat, araç-gereç var. Daha 2-3 hafta önce yine 400 kamyonla gönderilmiş silah, araç-gereç, mühimmat var. Şimdi ben soruyorum; yani burada bir terör devleti kurulacak. Böyle bir devletinin kurulmasına Türkiye olarak biz müsaade mi edelim? İki, bu atılan adımların tamamı da Suriye'nin bölünmesine yöneliktir. Biz buna müsaade mi edelim? Biz tam aksine Suriye'nin toprak bütünlüğüne taraftarız, bunu savunuyoruz ama diğerlerinin böyle bir durumu yok. Biz bu kararlılığımızı şu ana kadar nasıl sürdürdüysek, bundan sonra da aynı şekilde sürdüreceğiz."
"BUNLARIN TAMAMI ÇIKACAK, ÇIKMADAN BU SÜREÇ BİTMEZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK/YPG'nin çekilmesine ilişkin olarak da "Şu anda çekilme devam ediyor ve az önce de Savunma Bakanımdan aldığım son bilgilerle de şu an itibarıyla 700- 800 kadar bir çekilme söz konusu oldu. Diğer kalan 1200, 1300 kadar olanın da süratle çıkmaya devam ettiği, onların da çıkacağı söyleniyor. Tabii biz bunların izini sürüyoruz, bunların tamamı çıkacak, çıkmadan bu süreç bitmez." değerlendirmesinde bulundu.
Rusya'nın Türkiye-ABD mutabakatına katılmasının beklenip beklenmediği ve bu durum söz konusu olduğunda Rusya'dan ne gibi bir tavır beklendiğine ilişkin soruyu da Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Şu ana kadar tabii Rusya'nın bizim bu mutabakatımızla ilgili yapmış oldukları açıklamalar hep olumlu ama biz şimdi onu da tabii burada yine Sayın Putin ile ayrıca masaya yatıracağız, onu da ayrıca konuşacağız. Biliyorsunuz bu süreçte en batıdan doğuya doğru yani Münbiç, öbür tarafta Aynu'l Arap, öbür tarafta ise Kamışlı'ya kadar bu bölgede Rusya ve rejimin ortaklaşa attığı bazı adımlar var, bunları da masaya yatırmak suretiyle bu çalışmayı sürdüreceğiz. Temennim odur ki bu görüşmemizde gerek heyetler arası gerek ikili görüşmemizde inşallah arzu ettiğimiz mutabakatı da sağlarız."
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Erdoğan, güvenli bölge konusunda İran'dan gelen açıklamaların hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
"Önce tabii İran'dan gelen bazı açıklamalar gerçekten bende ciddi manada üzüntüye sebep olmuştur. Aslında şöyle kısa süreli, yani bir 15-20 yıl öncesine varıncaya kadar nükleer başlıklı silahlar konusunda Erdoğan'ın İran'la ilgili takındığı tavrı tüm dünya bilir. Ve biz bütün bu tavrı her şeye rağmen yaptık. Ama İran'dan maalesef bazı çatlak sesler çıkıyor. Sayın Ruhani'den değil, Sayın Ruhani'nin yanındaki mesai arkadaşlarından ziyade, bazı çatlak sesler çıkıyor. Tabii bunları başta Sayın Ruhani olmak üzere susturmaları gerekirdi. Bu, başta şahsım olmak üzere tüm mesai arkadaşlarımı da ciddi manada rahatsız etmektedir."
Erdoğan, Soçi Mutabakatı'nın üç taraf ülkesi olduğuna dikkati çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada Rusya var, Türkiye var, İran var. Biz bu süreci o zaman nasıl yürüteceğiz? Astana Süreci'nden başlayan ve şu anda da Soçi Mutabakatı ile devam eden bu süreçte, buna ortaklık mı dersiniz, dayanışma mı dersiniz, ne derseniz deyin, birbirine bu şekilde ihanet eder mi? Maalesef bu yapılanlar yanlıştır. Doğru değildir. Bu süreçle ilgili olarak da ben doğrusu kendilerini ciddi manada kınıyorum."
Teröristlerin çekilirken silahlarını götürüp götürmediği şeklindeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nasıl götürsünler onları zaten. Ancak taşıyabildiklerini taşıyor, taşıyamadıkları zaten hepsi depolarda kalıyor. Bunlarla ilgili olarak zaten biz de her türlü hazırlığımızı yaptık, yapıyoruz. Tabii bunları buraya getirmek kolaydı da buradan çıkarmak o kadar kolay değil." diye konuştu.
Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının ABD'li muhatapları ile sürdürdükleri görüşmelere işaret ederek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tabi burada ağır silahlar var, hafifler var vesaire. Bütün bunlarla ilgili biz, onlara söylediklerimizin yine arkasındayız. Nitekim Ankara'da Sayın Pence'in, Sayın Pompeo'nun ve ondan önce gelen heyetin hepsiyle yapılan görüşmelerde bu konular görüşüldü. Kararlılığımız aynen devam etmektedir. Götürebildiklerini götürecekler, o ayrı bir konu ama kalanlarla da herhalde bizler bu yaptığımız taramada bunları toparlayacağız."
Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson'la dörtlü bir görüşmenin olup olmayacağı yönündeki soru üzerine de şunları kaydetti:
"Aslında böyle bir planlama yok. Fakat önceki gün Sayın Boris Johnson ile bir görüşmemiz oldu. Bu görüşmede bu teklifi bana kendisi iletti. 'Böyle bir görüşmeye ne dersiniz?' dedi. Ben de kendilerine 'Böyle bir görüşme yapılabilir. Ama bunun için benim bir şartım var. Bu görüşme İstanbul'da olabilir. Veya bu görüşme Şanlıurfa, Gaziantep, bu şehirlerimizin birinde olabilir.' dedim. Konuyla ilgili olarak 'O zaman ben kendileriyle bir görüşeyim.' dedi. 'Görüştükten sonra tekrar size döneceğim.' dedi. 'Alternatif bir şey istiyorsan o zaman 3-4 Aralık tarihlerinde Londra'da NATO Liderler Zirvesi var. Liderler Zirvesi'nin öncesinde veya sonrasında da böyle bir toplantıyı yapabiliriz.' dedik. Bu şekilde virgül koyduk."