Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Sevgili gençler, değerli kardeşlerim sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Bugün burada karşımda ülkemizin en büyük gençlik hareketini görüyorum. Ülkemizin son 10 yıldaki gençlik çalışmalarına mührünü vuran çalışkan kardeşlerimi görüyorum. Bir iyilik hareketi görüyorum. Milletimizin yanında olan kahramanlar görüyorum
Kalbi ülkesinin istiklali ve istikbali için çarpan Türkiye Yüzyılı gençlerini görüyorum. Bu yeni nesil Allah'ın izni ile maya tutmuştur. Yurtları ile, bursları ile, ticarethaneleri ile TÜGVA ailesi her alanda dal budak salıyor. Bu çelikten iradeyi daha da yükselteme vakti şimdi.
Her gün yeniden doğarak Türkiye Yüzyılı yürüyüşümüzü kesintisiz sürdüreceğiz. Cumhuriyetimizin ikinci asrına damgamızı vuracağız. Medeniyetimizi ihya ederek büyük atılımı beraber gerçekleştireceğiz. Gençlik büyük lütuf. Bu büyük lütfun hakkını vermek için yurtlarımızı hikmet yuvası haline getirerek her alanda kabiliyetlerimizi geliştirerek sanal dünya ile gerçek dünya dengesini kurarak, iman varsa imkân da vardır anlayışı ile zorlukları aşıp mücadeleyi her alanda sürdürmeliyiz. Sizlerin böyle bir şuur ile hayatınıza yön vermesini diplomalarınızdan daha önemli görüyorum. Sadece diploma değil bireysel birikimler de çok önemlidir. Akranları ile ciddi müzakere yapacak kabiliyete sahip olmayan, her açıdan şahsiyetini inşa etmeyi dert etmeyen bir gençlik bizim için kayıptır.
Vatanımıza canımız pahasına sahip çıkmaya var mısınız gençler. Ülkemize göz dikenlerin başına gök kubbeyi yıkmaya var mısınız gençler? Gençlerinden ümidini kesen bir millet geleceğini kaybetmiş demektir. Ömrümüzün tüm dönemlerinde gençlerimize inandık, onlarla yol yürüdük.
Tüm büyük sınamalarda gençlerimizi yanımızda bulduk. Ben misafirim, siz ev sahibisiniz. Şimdi tek hedefimiz, Türkiye Yüzyılı hedefini başarıya ulaştırmaktır. Sizlerden beklentimiz kendinizi bu geleceğe hazırlamaktır. Bugün selamlaşmayı bile unutmuş hatta beceremeyen gençlere rastlıyorum.
Birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim; aranızda selamı yayınız. Selamünaleyküm ve aleykümselam... Selamdan mahrum kalmayı beddua kabul eden ecdadın evlatlarına başı önde gelip geçmek yakışır mı?
"KUDÜS'ÜN MAHREMİYETİ SÜREKLİ İHLAL EDİLİYOR"
İnsana yaşadığını hissettiren sadece kalbinin atması veya ailesiyle arkadaşlarıyla geçirdiği vakit değildir. İnsan yaşadığını asıl hissettiren kendisini aşkın bir davaya mensup hissetmesi ve o dava yolunda verdiği mücadeledir. Bizim gençliğimizde de ilahi kelimetullah diye ifade ettiğimiz Allah‘ın dinini dünyaya yayma davası her şeyin başıydı. Ayasofya’nın ibadete açılması, Taksim cami yapılması inancı yüzünden başörtülü kardeşlerimizin haklarına kavuşmaları, Kudüs’ün mahremiyetine saygı gösterilmesi, dünyanın çeşitli yerlerinde kardeşlerimizin zafere ulaşmaları gibi somut gündemlerimiz vardı. Bu başlıkların bir kısmında mücadelemiz Allah’a hamdolsun başarıya ulaştı hamdolsun Ayasofya yeniden ibadete açıldı, Taksim'e camimiz yapıldı. Kıyafeti mağdur edilen insanlarımız haklarına kavuştu, inanç değerlerimiz üzerindeki baskılara ve yasaklara son verildi. Ancak Gazze'de yaşanan katliamlar topraklarında işlenen cinayetler ve yapılan hırsızlıklar Kudüs mahremiyetini sürekli ihlal ediliyor.
"NETANYAHU VE İSRAİL YÖNETİMİ KATİLDİR"
Gazze'deki zulüm bırakınız kalple buğzetmeyi, dille değiştirme safhasını geride bırakmıştır. Artık İsrail'in soykırım politikasına karşı insanlığın yekpare eyleme geçmesi gerekiyor. İsrail'e destek ve cesaret veren Amerika ve Avrupa devletleri tarihe geçmişlerdir. Netanyahu yönetimiyle yan yana anılmak bile başlı başına ağır bir cezadır, utanılacak bir ayıptır. Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi katildir. Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi zalimdir.
Olup bitenleri gördüğü halde kafasını çeviren, kalbi taşlaşmış herkes bu zulüm düzenine ortaktır. İsrail yönetimi hırsızdır. Filistin halkının binlerce yıldır sahip olduğu evleri, arazileri, tarlaları, mahsulleri ve ağaçlarıyla gasp etmektedir. Bu gasplar İsrail devletinin, polisinin gözetimi altında yürütülmektedir. Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi yalancıdır. İsrail yönetimi ve yerleşimcisiyle her türlü melaneti işleyen yalancı, kibirli ve kirli bir zihniyetin hakimiyeti altındadır. Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi faşisttir. Dün üstün ırk iddiasıyla Yahudiler başta olmak üzere pek çok kesimi yok etmek isteyen Nazi kafası bugün İsrail yönetimdedir. Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi tehdittir. İsrail yönetiminin pervasızca yürüttüğü cinayet, zulüm, hırsızlıkları giderek artmaktadır. Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi korkaktır, tüm büyük zalimler gibi. Siyonizm adına çocuk ve kadın katliamı yapan İsrail yönetimi de korkaktır. Güçlü olduğunda ceberut kesilen, korktuğunda hayvandan aşağı konuma inen bu güruh insanlığın kalbinde kendisi için var olan son merhamet kırıntıları da yok etme yolundadır.
"HAMAS BUNLARIN İDDİA ETTİĞİ GİBİ BİR ÖRGÜT DEĞİLDİR; BİLAKİS DİRENİŞ HAREKETİDİR"
Bu ülkede Hamas'a terör iftirası atan İsrail muhiplerine asla inanmayın. Bunlar kifayetsiz muhterislerdir. Pusulasını emperyalistlere çevirmiş, bunlar da yakında tarihin tozlu raflarında kaybolup gideceklerdir. Şayet Hamas terör örgütü olsaydı emin olun herkesten önce kendileri savunur, iş birliği yapar, muhabbet beslerdi. Hamas bunların dediği gibi bir örgüt olsaydı, milletvekilleri her yıl dönümünde ziyaret ederlerdi. Hamas'ın hamiliğini ve avukatlığını bunlar kimseye bırakmazdı.
Hamas bunların iddia ettiği gibi bir örgüt değildir; bilakis direniş hareketidir. Türkiye olarak hiçbir tehdide baskıya boyun eğmeden Gazze'de yaşanan katliamın, Filistin'de yaşayan zulmün sona ermesi için kalbimizle, dilimizle, elimizle her türlü çabayı gösteriyoruz. Dualarımızda hep Filistinli kardeşlerimizin özgürlüğe kavuşması yakarışı var. Mısır ve Ürdün üzerinden bölgeye yardım ulaştırmak için yoğun gayret gösteriyoruz. Bugüne kadar 37 bin tondan fazla insani yardım malzemesini uçak ve gemilerle bölgeye ulaştırdık. Kızılay'ımızın sivil yardım gemisi 3 bin tonluk malzemeyle dün yola çıktı. Gazze'nin Refah sınır kapısından her gün Kızılay TIR'ları Gazze'ye giriyor. Osmanlı bölgeden çekildiğinden beri rahat, huzur, güvenlik yüzü görmeyen Ortadoğu coğrafyasına asla sırtımızı dönmeyecek hep kardeşlerimizin yanında olacağız. Nasıl Asya, Kafkasya, Balkanlar, Afrika'da kardeşliğimizi güçlendiriyorsak bu bölgeye sahip çıkmak insani sorumluluğumuzdur. Türkiye'nin en büyük gücü gerisinde böylesine geniş coğrafyaya yayılan dost ve kardeş dayanışması olmasıdır. İnşallah medeniyet, tarih ve kültür bilinciyle yetişen siz gençlerimiz ülkemiz üzerinde oynanan pek çok oyun gibi bu sinsi projeyi de çiğneyip geçeceksiniz.