Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Bilim Ödülleri Töreni'nde katılımcılara hitap etti.
Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl TÜBİTAK ödüllerinde 18, TÜBA ödüllerinde ise 43 bilim insanına takdirlerini ifade ettiklerini bildirdi.
Bilim ve teknoloji alanında yaptıkları özverili çalışmalarla 2020 yılında ödül almaya hak kazanan bilim insanlarını tebrik eden Erdoğan, bu bilim insanlarının başarılarının diğer bilim insanlarını da teşvik edeceğine inandığını söyledi.
Bilim insanlarına Türkiye'ye yaptıkları katkılar için şükranlarını sunan Erdoğan, "Türkiye son 18 yılda ortaya koyduğu başarıları, ilim ve irfan medeniyetine sahip çıkmasına borçludur. Hiç şüphesiz bu başarının en önemli mimarları çocuklarının eğitim ve öğretiminin üzerine titreyen anne babalar ile gecesini gündüzüne katarak milleti ve insanlık için katma değer üreten bilim insanlarıdır. Sizlerin ortaya koyduğu her yeni çalışma bilim dünyasında Türkiye'nin varlığını, bunun yanında kadim medeniyetimizin gücünü ifade ediyor. Keşfetmeye, araştırmaya, üretmeye devam eden her bilim insanımızın yanında olarak biz de üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"EĞİTİM-ÖĞRETİM SİSTEMİMİZ ÜZERİNDE KURULAN TÜM BARİYERLERİ KALDIRDIK"
Erdoğan, bu anlayışla her kademede eğitimi ve bilimsel çalışmayı desteklemeyi önceliklerinin en başına yerleştirdiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Gerek ilk ve ortaöğretimde gerekse yükseköğretim seviyesinde gerçekleştirdiğimiz reformlarla kendini yetiştirmek ve geliştirmek isteyen her evladımıza bu imkanı sağladık. Daha önceki dönemlerde kısır ideolojik bakış açılarıyla eğitim-öğretim sistemimiz üzerinde kurulan tüm bariyerleri kaldırdık. Erkek ve kız tüm evlatlarımızın diledikleri düzeye kadar ve istedikleri her yerde eğitim-öğretim alabilmelerini temin ettik. Zorunlu eğitimi 8 yıldan 12 yıla çıkararak lise seviyesinde okullaşma oranını yüzde 100'e yaklaştırdık. Öğretmen başına düşen öğrenci sayımızı ilkokul düzeyinde 28'den 17'ye, ortaöğretimde ise 18'den 11'e indirdik."
En büyük atılımlardan birini yükseköğretimde gerçekleştirdiklerine işaret eden Erdoğan, üniversite sayısını 76'dan 207'ye çıkardıklarına dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Okullaşma oranını yükseköğretim seviyesinde yüzde 15'ten yüzde 44'e çıkardık. Ortaöğretim ve yükseköğretim seviyesindeki okullaşma oranlarımızla artık OECD ortalamasını yakalamış durumdayız. Şimdi okul öncesi eğitime odaklandık. Biz geldiğimizde yüzde 10 civarında olan okul öncesi eğitim oranını 5 yaş grubunda yüzde 75'lere kadar yükselttik. Hedefimiz inşallah bu oranı kısa sürede yüzde 100'e taşımaktır. Eğitim alanında yaptığımız yatırımlar meyvelerini verdikçe önümüzdeki yıllarda çok daha büyük kazanımlar elde edeceğimize inanıyorum."
Bu süreçte bilim insanlarını, çocuklara rol modelleri olarak gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, düzenledikleri araştırma projesi yarışmaları, ulusal ve uluslararası bilim olimpiyatlarıyla çocukları bilim insanı olma ve girişimcilik konusunda geleceğe hazırladıklarını belirtti.
Erdoğan, "TEKNOFEST yarışmalarıyla gençlerimizi büyük bir heyecanla icat peşinde koşmaya teşvik ediyoruz. Deneyap Teknoloji Atölyelerinde genç yeteneklerimizi geleceğin mucit adayları olarak yükselen teknolojilerle buluşturuyoruz. Nitekim son 2 yılda 159 öğrencimiz uluslararası ve bölgesel bilim olimpiyatlarından 144 madalya ve 8 mansiyon derecesiyle döndü." ifadesini kullandı.
Yeni Stajyer Araştırmacı Programıyla 1500 lisans öğrencisini AR-GE ve yenilik süreçlerine dahil ettiklerini vurgulayan Erdoğan, TÜBİTAK Sanayi Doktora Programı ile de bugüne kadar 1162 doktora öğrencisini yetiştirdiklerini aktardı.
TÜBA'nın genç bilim insanlarına yönelik ödüllerini de bu açıdan çok önemli gördüğünü söyleyen Erdoğan, "Üstün yetenekli genç bilim insanlarının ödüllendirilmesi, gelecekteki çığır açıcı çalışmalara kapı açacaktır." dedi.
Bilim ve teknolojinin insanlığın faydasına kullanılabildiği ve başkalarına aktarılabildiği ölçüde kıymetli olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mesnevi'de geçen, Bedevi ile filozof kıssası malumunuzdur. Bedevi, devesinin iki yanında birer çuval yükle yol alırken, çölde pejmürde ve bitap bir vaziyette oturan filozofla karşılaşır. Filozof, Bedeviyi görünce 'Devenin iki yanına astığın bu çuvallarda ne var' diye sorar. Bedevi 'Çuvalların birinde buğday diğerinde ise dengeyi sağlamak için kum var' diye cevap verir. Filozof 'Bir çuvalı kumla doldurmak yerine diğer çuvaldaki buğdayı 2 çuvala pay edip dengeyi sağlasan daha akıllıca olmaz mı' diye cevap verir. Bedevi fikri çok beğenir ve düşkün durumdaki bu adama hayretle sorar 'Sen çok akıllı bir adamsın, böyle bir yetenekle çok varlıklı olmalıydın, buralarda ne geziyorsun'. Filozof 'Ne işim var ne de bir varlığım, yerim yurdum da yok, bir parça ekmek verenin peşine koşuyorum' diye cevap verir. Bedevi bu cevaba hem şaşırıp hem de kızarak 'O halde benim yanımdan derhal uzaklaş, benim cahilliğim senin hikmetinden çok daha faydalıdır' diyerek oradan ayrılır.
İşte bu, Peygamber Efendimizin de Allah'a sığındığı faydasız ilimdir. Bir ilmin sadece eyleme dönüşmesi yeterli değildir, gerekli olan faydalı hale gelmesidir. Sizlerin ortaya koyduğu bilimi, ürettiği teknolojiyi özgün ve değerli kılan işte bu hassasiyettir. Onun için faydasız ilimden Allah'a sığınırız, bu çok önemli. Eğer ailenizden, kendinizden feragat ederek yürüttüğünüz, hayatınızı adadığınız çalışmalar insanlığa fayda sağlamıyorsa, o zaman şöyle oturup ne yaptığımızı bir düşünmemiz lazım. Unutmayınız, her medeniyet kendi teknolojisini, her teknoloji kendi kültürünü ve değerini üretir."
Bilim ve teknolojiyi yıkıcı güç olarak gören, diğerlerine üstünlük kurmak için bir sömürü aracı olarak kullanan ülkeler olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Bizim medeniyetimiz işte tüm bu noktada diğerlerinden ayrılıyor. Bu medeniyetin evlatları bilimi sadece ve sadece insanlık yararına üretir, teknolojiyi insanlık yararına geliştirir. Onlar yeni bir teknoloji geliştirdiğinde uzak coğrafyaları antrenman sahası olarak kullanır, yeni savaşlar başlatır. Biz yeni bir teknoloji geliştirdiğimizde ise bunu o coğrafyalarda sefaletin, insanlık dışı görüntülerin önüne geçmek, hayatlarını değiştirmek için kullanırız. Bizim medeniyetimize yakışan da, dünyanın Türk bilim insanlarından beklediği de işte bu duruştur. Türkiye'yi kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi yapma hedefimizin altında yatan ana sebep de budur."
Erdoğan, bilim insanlarının laboratuvarlarda, araştırma-geliştirme merkezlerinde yaptığı çalışmaların gün yüzüne çıkmasının ve somutlaşmasının hedefleri bakımından çok önemli olduğunu söyledi.
Bu kapsamda dünyanın koronavirüs salgını ile boğuştuğu bir dönemde Türk bilim insanlarının sağlık alanında da elde ettikleri gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini belirten Erdoğan, "Salgın henüz ülkemiz sınırlarına dayanmadan kurduğumuz TÜBİTAK Kovid-19 Türkiye Platformu ile adeta bir bilim seferberliği başlattık. Bu platformlardaki 436 araştırmacımız, aşı ve ilaç geliştirme odaklı 17 proje yürütüyorlar." bilgisini verdi.
Platformun en önemli yanının araştırmacıların çalışmalarını ve tecrübelerini birbirleriyle paylaşıp, birlikte geliştirme modelini dünyaya örnek olacak şekilde kullanması olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu anda üç yenilikçi aşı adayımız faz çalışmalarına başlama arifesindedir. Hocalarımızın çalışması, kendi kategorilerinde dünyada klinik aşamaya geçen üçüncü aşı adayı olma potansiyeline sahiptir. Ayrıca mevcut inaktif aşılardan daha etkin olma potansiyeline sahip bir aşımız ile ikinci nesil bir aşımızın çalışmaları da hızla devam ediyor. Yenilikçi aşı adaylarının yerli ve milli üretimi konusunda özel sektör kuruluşlarımızı seferber ettik. Üretim onayı almış firmalarımız, yenilikçi yerli aşılarımızın üretim süreçlerine dahil oldular. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Amerika ve Çin'den sonra Kovid-19 konusunda en çok aşı projesi yürüten üçüncü ülke durumundayız. Bu alana yaptığımız yatırımlar sadece salgın dönemi ile sınırlı da değildir. İnşallah kendi aşısını tasarlayan, geliştiren ve üreten bir ülke olarak uzun yıllardır ihmal edilmiş bu alanda, uluslararası arenada önde gelen bir oyuncu konumuna geleceğiz."
"2025 YILINDA DÜNYA BİLİM FORUMU'NA EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA TALİP OLDUK, HAZIRIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, medeniyet coğrafyasının büyüklüğünün, en önemli güçleri olduğuna işaret ederek, bu gücü değerlendirebilmek için öncelikle eldeki potansiyelin kullanılabilir hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Bu amaçla Türk İslam medeniyeti havzasında farklı dillerde ve lehçelerde üretilmiş telif, tercüme ve şerh eserlerin çeviri, tıpkıbasım ve harf çevirisi yoluyla bugüne kazandırıldığını aktaran Erdoğan, "TÜBA'nın 2014 yılında başlattığı TÜBA Türk İslam Bilim Kültür Mirası Projesi kapsamında pek çok eser genç kuşaklarla buluştu. Yine TÜBA'nın bilim diplomasisi kapsamında uluslararası çatı kuruluşlar nezdinde yürüttüğü temsil faaliyetleri de ülkemizin bilim dünyasındaki etkinliğinin artırılması bakımından çok kıymetlidir. Bu çerçevede 2025 yılında Dünya Bilim Forumu'na ev sahipliği yapmaya talip olduk, hazırız. Diğer yandan Türkiye'yi, kendi vatandaşlarımız yanında dünyadaki tüm bilim insanları için de bir cazibe merkezi haline getirmeyi hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
Bu kapsamda özellikle Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı vasıtasıyla 21 farklı ülkeden, 127 üst düzey araştırmacının çalışmalarını Türkiye'ye taşıdığını belirten Erdoğan, Fransa'nın ve dünyanın önde gelen araştırma kuruluşlarından birinde 36 yıldır "temiz ve güvenli enerji" konusunda çalışmalar yürüten Prof. Dr. İskender Gökalp'in bu bilim insanlarından biri olduğunu söyledi.
Bir diğer ismin de iklim değişikliği alanında çok önemli çalışmaları olan ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Üyesi Prof. Dr. Erik Jeppesen olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aynı şekilde Dr. Hasan Demirci de Stanford Üniversitesindeki laboratuvarını ülkemizde taşıyarak, 'Yapısal Biyofizik, Yapısal Biyoloji ve Protein Mühendisliği' çalışmalarını ülkemizde yürütecek. Bu yıl TÜBA ödülü almaya hak kazanan bilim insanlarımızdan Dr. Rodica Eliza Gheorghe, Dr. Savaş Taşoğlu ve Dr. Ayşegül Doğan da Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı kapsamında ülkemize gelen isimler arasında yer alıyor. Tüm bu bilim insanlarımızı kıymetli çalışmaları için bir kez daha tebrik ediyorum. İnşallah bu yıl içerisinde yeni bir çağrı daha açarak alanının en iyisi en az 100 araştırmacıyı da ülkemize kazandıracağız. Sizlerin gayreti ve müteşebbislerimizin cesaretiyle yükselen bilim ve teknoloji eko sistemimizin meyvelerini vermesi, bizleri doğrusu mutlu ediyor. Ancak daha gidecek çok yolumuz, yapacak çok işimiz var. Sahip olduğumuz sinerji ve potansiyelin bizleri en kısa sürede hedeflerimize ulaştıracağına yürekten inanıyorum."
Erdoğan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına, Türkiye'nin öncü araştırma ve akademi kurumları TÜBİTAK ve TÜBA'ya teşekkürlerini ileterek, ödül alan tüm bilim insanlarını tebrik etti.
NOTLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a konuşmasının ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından TÜBİTAK ve TÜBA adına günün anısına hediye takdim edildi.
Bakan Varank, bu doğrultuda, Türkiye'nin ilk milli mikroişlemcisi "Çakıl" ile TÜBA Türk İslam Bilim ve Kültür Mirası Projesi kapsamında 2020'de yayımlanan 5 eseri Erdoğan'a sundu. Erdoğan, bu sırada "Kitap oldu mu bayılırım." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra ödül almaya hak kazanan bilim insanlarına ödüllerini verdi ve onlarla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Takdim sırasında Doç. Dr. Burcu Özsoy, Erdoğan'a Antarktika'dan getirdiği bir taşı hediye etti.
Törene TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ile Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir de katıldı.