Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN International'da Becky Anderson'ın "Connect to World"programında yayınlanan söyleşide, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Suriye'deki iç savaşın yol açtığı mülteci dramının yanı sıra IŞİD ve PKK ile yürütülen mücadele konusunda açıklamalar yapan Erdoğan, özellikle son günlerde üç yaşındaki Aylan Kurdi'nin Bodrum'da kıyıya vurmuş cansız bedeniyle dünyanın gündemi sarsan Suriyeli mültecilerin durumuna dikkati çekti.
Erdoğan, Suriyeli mültecilerin yaşadığı dramdan tüm Batı dünyasını sorumlu tutarak, "Ben doğrusu tüm Batı dünyasını bu konuda suçlu buluyorum" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa'yı, Akdeniz'i bir mezarlığa çevirmekle suçlarken gerçekten bunu mu söylemek istediği yönündeki soruya, "Bunu bilerek söyledim, inanarak söyledim, böyle bir vaka var ortada. Şimdi bakıyorsunuz Akdeniz'e sınır olan ülkeler, 'Benim ülkeme gelmesin, ne olursa olsun' diye bakıyor. Ama biz öyle bakmıyoruz; eğer bizim sınırlarımıza dayanmışsa, gelmişse onları önce alıyoruz misafir ediyoruz, kendi ülkesine gönderilmesi gerekenler olursa bunları kendi ülkelerine gönderiyoruz. Yok, bizde misafir etme imkanı varsa onları kendi ülkemizde misafir ediyoruz"yanıtını verdi.
Suriye ve Irak'tan Türkiye'ye gelen mülteci sayısının iki milyonu aştığına işaret eden Erdoğan, Yunanistan, İtalya, İspanya, Fransa, Macaristan ve diğer ülkelerin mültecilere kucak açma konusunda Türkiye'nin yaptıklarını yapabileceklerini söyledi. Erdoğan, "Ama ne yazık ki bunlar yapılamadı. Almanya'nın sorumlu bir bakanı diyor ki; 'Türkiye bunları alsın, Türkiye bunları aldıktan sonra biz bunların içinden seçelim alalım.' Bir başka Avrupa elçisi yine benzer bir şey söylüyor. Bu nasıl bir yaklaşımdır, bunu anlamak mümkün değil. Ben nasıl sorumluluk mevkisindeyse, onlar da sorumluluk mevkisinde ve burada ortak bir operasyon yapmak suretiyle bizim bu insanların kurtuluşuna bir fırsat vermemiz lazım. İşte az önce gösterdiğiniz şu resmi biz görmek istemiyoruz" diye konuştu.
"Zalim yöneticiye hep sahip çıkıldı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün yaşanan mülteci dramının, Suriye'de ve Irak'ta meydana gelen tüm gelişmelere seyirci kalmanın bir sonucu olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Hiçbir zaman Suriye'ye bir müdahale yapılsın istenmedi. Suriye'nin başında zaten bir zalim yönetici var, bu zalim yöneticiye hep sahip çıkıldı. Bunun oradan alınması için ne yapmamız gerekir, bu düşünülmedi" dedi.
Türkiye'nin bu konuda dostlarıyla hep temas halinde olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada Rusya'nın yapması gerekenler var, İran'ın yapması gerekenler var. Bütün bunlar şu anda buralara destek veren ülkeler. Ben kendileriyle konuştuğum için burada da açıkça söylüyorum bunu. Söylemek zorundayım; çünkü benim canım yanıyor: Buralara silah desteği veriyorlar, parasal destek veriyorlar ve bu yönetimin ayakta kalmasına göz yumuyorlar ve oradaki muhalifleri nasıl yok ederiz, nasıl ortadan kaldırırız bunun gayreti içerisindeler. DAEŞ, şu anda rejimle dayanışma halinde değil mi? DAEŞ'in en büyük destekçisi şu anda birinci derecede rejim ve bu rejimin ayakta kalması için gayret sarf edenler bunun sorumluluğunu taşıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, Suriye'deki rejimi sahiplenenlerin, desteklerini geri çekmesi gerektiğini vurgulayarak, bunun gerçekleşmesi halinde Esed rejiminin 24 saat dayanamayacağını kendilerine ilettiklerini söyledi ve "Niçin bu Esed'e borçluluk? Şu anda Suriye yanmış yıkılmış durumda. Yanan, tamamıyla yerle bir olmuş bir Suriye ile mi iftihar ediyoruz?" ifadesini kullandı.
Suriye rejimine destek veren ülkelere bu soruları yönelttiğinde bir cevap alamadığını dile getiren Erdoğan, söz konusu ülkelerin, hala bölücü bir terör örgütünü bu denli destekleyen bir rejime maddi destek vermeyi sürdürdüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son dönemde İran ve Suudi Arabistan ile yapılan diplomasinin, Suriye'de bir çözüme yön vermiş olup olamayacağı yönündeki soruya da, görüşmelerde İran'ın Esed'in yanında yer almakta kararlı olduğunun gözlendiği, öte yandan öncesinde farklı bir yaklaşım sergileyen Rusya'nın daha sonra yaptığı açıklamaların kendisini şok ettiği yanıtını verdi.
"Rusya'dan yapılan açıklamalar beni doğrusu şok etti"
Erdoğan, "Sayın Putin ile de ben görüşmelerimi yaptım; daha son Bakü'deki Olimpiyat Oyunları'nda kendisiyle bunları etraflıca görüştüm. Ben Sayın Putin'i çok daha farklı görmüştüm ve biz dışişleri bakanlarımızı görevlendirdik. Fakat akabinde Rusya'dan yapılan açıklamalar beni doğrusu şok etti. Bunu da anlamakta zorlanıyorum" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte IŞİD'e karşı yürütülen uluslararası koalisyonun, Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda olmadığı yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine "Şimdi biz tabii başından beri biliyorsunuz bu işe hep karşı olduk, karşıyız. Türkiye sadece DAEŞ değil aynı zamanda PYD, PKK, DHKP-C gibi terör örgütlerine karşı mücadele veriyor" dedi.
Batılı ülkelerin bu mücadele Türkiye'yi hep yalnız bıraktığını ifade eden Erdoğan, "Yani PKK'yı bir terör örgütü olarak ilan eden AB, ne yazık ki kendi bağlısı ülkeler içerisinde bu PKK terör örgütü elemanlarının barınmasına hep göz yummuştur, hatta hatta onların liderlerinin oralarda gövde gösterilerine de ne yazık ki fırsat vermiştir, şu anda da devam etmektedir; bunu da çok açıkça söylüyorum" ifadesini kullandı.
Erdoğan, bütün bunlara rağmen Türkiye'nin ABD, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerle oluşturulan koalisyon ile IŞİD'e karşı böyle bir mücadeleyi sürdürdüğünü belirterek, aynı zamanda iç tehdit oluşturan PKK ile mücadelenin sürdüğünü ve bu mücadelenin sonuna kadar sürdürülmek zorunda olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca Türkiye'nin Suriye içinde oluşturulmasını istediği güvenli bölgenin Kürtlerin kendi alanlarını teşkil etmelerini engelleyeceğine yönelik iddiaları kabul etmeyerek, buradaki operasyonun, aslında PYD'nin Suriye'nin kuzeyini işgal etmek suretiyle Akdeniz'e açılma politikası olduğunu ve Türkiye'nin bunları gördüğünü söyledi.
Erdoğan, iddialarla ilgili olarak "Bir defa bu tamamıyla yalan. Bunun hiçbir doğru yanı yok. Şu anda bizim bu söylediğimiz bölgelerin Kürtlerle de alakası yok. Bu bölgeler aslında tamamıyla Arap, Türkmen, onlara ait olan bölgelerdi" açıklamasında bulundu.
Kobani olayları meydana geldiğinde buradan kaçan 220 bin kişiye Türkiye'nin ev sahipliği yaptığına dikkati çeken Erdoğan, "Şu anda bu Kobani'den gelen 220 bin insanın 80 bini tekrar döndü, ama diğerleri hala Türkiye'de, onlar Kobani'ye dönmedi. Yani biz burada da yine ev sahipliğimizi, misafirperverliğimiz bütün güçlüklere rağmen yaptık, yapıyoruz, onları da kamplarımızda ağırlıyoruz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin ulusal güvenliğe yönelik en büyük tehdidin PKK mı yoksa IŞİD mi olduğu sorusuna, "İçeride terör örgütlerinin hepsini tehdit olarak tanımlıyoruz. Ama içeride birinci derecede şu anda PKK. Ülkemizdeki terör noktasında birinci derecede tehdidi PKK oluşturmaktadır. DAEŞ, şu anda bizim için yurt dışında bir tehdit oluşturmakta. Sıralamayı yapacak olursak sıralama böyledir. Özellikle PKK ile olan mücadelemizde bugüne kadar olan kaybımız 50 bini aşmıştır. Bunları bu ülkede yaşadık. Dolayısıyla PKK terör örgütü birinci derecede, DAEŞ ise ikinci derecede tehdit oluşturuyor. Biz her ikisiyle de olan mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz, sürdüreceğiz" cevabını verdi.