Güncelleme Tarihi:
VARLIĞINA İHANET ETTİ
“Basın veya internet yoluyla işlenen hakaret, tehdit, terörü ve terör örgütlerini övme gibi suçlar Avrupa veya başka ülkelerde düşünce ve ifade hürriyetiyle ilgili görülmez. Konu Türkiye olunca bir anda ölçüler değişiyor. Bakıyorsunuz şahıs terör örgütü mensubu, asker, polis vurmuş, soygun yapmış, yakmış, yıkmış. Bu eylemleri yaparken cebinde de güya bir gazetenin, televizyonun, derginin tanıtım kartı var, sarı basın kartı değil dikkat edin. Avrupa ülkelerinde, Amerika’da aynı suçu işleyen birine kimse gazeteci demiyor, anında terörist damgası vurup cezasını kesiyor. Gerçekten gazeteci dahi olsa yargılandığın konu casusluk, terör örgütünü, terör eylemlerini övme gibi somut tanımı karşılığı olan suçlar. Ülkemizde ise hemen yaygara başlıyor. Hatta Anayasa Mahkemesi bile bunun etkisinde kalarak kendi varlığına adeta ihanet edercesine anayasaya aykırı karar verebiliyor.
3 YILA MAHKÛM OLDU
Amerika’da Sayın Obama’ya hakaret Facebook’tan Twitter’dan vesaire. Daha geçenlerde üç yıla mahkûm oldu. Almanya’da Merkel’le ilgili hakaret iki yıla mahkûm oldu. Bu açık gerçeklere rağmen ülkemizin üzerine bu kadar gelinmesinin demokratik hassasiyetle ilgisi olmadığına artık iyice kanaat getirdim. Mesele Türkiye’nin savunma reflekslerini zayıflatmak, gardını düşürmek, Türkiye’yi hedeflerinden vazgeçirmektir. Bize demokrasi, insan hak dersleri vermeye kalkanlar önce kendi ayıplarını örtsünler. Şöyle birkaç yüzyıl geriye dönüp baktığımızda kimlerin insan haklarından söz etmeye hakkı olduğunu kimlerin de bu kavramı ağzına dahi almaya hakkı olmadığını görüyoruz.
ÜÇÜNCÜ YOL KALMAMIŞTIR
Terörle mücadele ülkemize milletimize yöneltilen son silahlar susturuluncaya kadar, son terörist imha edilene son tehdit ortadan kaldırılana kadar buna devam edeceğiz. Bakın bodrumda çaydanlık içinde bomba hazırlayanları görüyorsunuz, kahkahaları da atıyorlar. Kahraman güvenlik güçlerimiz onları orada yakalamasalar, yok etmeseler kim bilir o çaydanlıklar nerelerde, nasıl, ne kadar sivil insanımızın şehit olmasına vesile olacak. Onun için duramayız, ara veremeyiz . Biz çözüm süreci dedik, bunlar aldattılar, her numarayı yaptılar, bunların hiçbir sözüne inanılmaz, artık geçti. Artık işi bitireceğiz, herşeyi bağlayacağız.
Terör örgütü yöneticileri ve güdümünde hareket edenler zaman zaman müzakere, görüşme, çözüm gibi laflar ediyor. Ortada müzakere edilecek de görüşülecek de bir konu yoktur. Güvenlik güçlerimizi vatandaşlarımızı hedef alan teröristlerin önünde iki yol var. Ya teslim olup adaletin haklarında verecekleri karara razı olacaklar ya da kıstırıldıkları deliklerde birer birer etkisiz hale getirilecekler. Türkiye’nin önünde artık üçüncü bir yol kalmamıştır. Çünkü biz diğer yolları geçmişte hep denedik.
ERDOĞAN’DAN KALP KRİZİ İDDİALARINA TEPKİ: DİMDİK AYAKTAYIM
Geçtiğimiz hafta Nükleer Güvenlik Zirvesi vesilesiyle Amerika’ya bir ziyaretimiz oldu. Buradaki bazı çevreler bizim oradaki yaptığımız her görüşmenin, attığımız her adımın başarısızlığa uğraması için adeta kendilerini yırttılar. Bunun için bölücü terör örgütünün, Ermeni çetecilerin, paralel ihanet çetesinin ortak gösterilerine destek vermekten, kalp krizi yalanına kadar sergilemedik çirkinlik bırakmadılar. Yapılanları, yazılanları, söylenenleri gördükten sonra inanın bana Allah Türkiye’yi ve milletimizi bunlardan korusun demekten başka kendimi alamadım. Dimdik ayaktayım, kalp krizi geçirdiğimi söylüyorlar. Garip, bir toplantıdan bir toplantıya koşuyoruz kalp krizi geçirdi. Bakıyorsunuz başka yerde kendi ülkesine kendi milletine karşı böyle büyük nefret duyan büyük kinle saldıran başka kesim var mıdır bilmiyorum. Zaman zaman bu hastalıklı ruh halini anlamaya çalışıyorum ama yaptıklarını koyacak yer izah edecek kelime bulamıyorum.