Güncelleme Tarihi:
GEZİ’DEN BÜYÜK TEHDİT DEĞİL
“Bölücü terör örgütü temmuz ayından itibaren eylemlere başladığında işin gerisinde yıllar süren bir hazırlığın, örgütün zekasını aşan bir planlamanın olduğunu gördüm. Gezi olayları da aslında içeride planlanmış bir olay değildi. Üst akıl ortaya çıktı. Son Amerika seyahatinde bu uygulama açık, net ortaya çıktı. Gezi olayları, paralel yapının darbe teşebbüsü de bölücü terör örgütünün eylemlerine başlaması da birbirinden bağımsız görünüyor. Aslında aynı oyunun birbirini takip eden sahneleridir. Şehit olan güvenlik güçlerimiz olmasa inanın bana terör örgütünün eylemleri bizim için Gezi’den daha büyük bir tehdit değil.
ORASI ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİ
Brooking Enstitüsü’nde konuşmam var. Malum yapılar gelmiş. Hayatta bir araya gelemeyecek olanlar bir arada. PKK orada, PYD orada, Asala orada, paralel devlet yapılanması orada. Baktım ki Atatürkçü düşünce kuruluşu orada, beşi bir araya gelmiş. Oradaki güvenlik güçlerinin müdahalesi söz konusu değil. Orası özgürlükler ülkesi. Ama kısa süre önce aynı yerde Obama’ya Twitter’dan Facebook’tan ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya şu anda içeride. Bana hakaretler, ölüm tehditleri oluyor, olsa olsa tazminatlar alıyoruz. Onu da ben almıyorum, avukat arkadaşlar alıyor.
TERÖRİSTLERDEN FARKI YOK
Eğer devlet olarak terör örgütüyle mücadeleyi ahlak, vicdan, hukuk ölçüleri içinde yürütmezsek bu mesele bizim için üç günlük iştir. Biz aslan gibi mücadele etmeyi, mertçe davranmayı sürdüreceğiz. Çünkü bu milletin tarihinde alçaklık, soykırım, sömürgecilik, haksız yere kimseyi incitmek yoktur. Amerika’da bu yapının (paralel) nasıl bölücü örgütün mensuplarıyla, Ermeni komitecileriyle koyun koyuna olduğunu gördük. . Akademisyen görünümlü destekçi, gazeteci kimlikli casus, siyasetçi kimlikli eylemci, memur görünümlü milis olarak terör eylemlerinin emrine girenlerin teröristlerden hiçbir farkı yoktur. Bu konuda milletçe dikkatli olmalıyız. Devletine, milletine ihanet eden kimseyi sırtımızda taşımak zorunda değiliz. Bu araziler, tapu kadastrosundaki tarla değildir. Vatan topraklarımızı kendilerine göre operasyon yapıp tarla haline dönüştürmek isteyenlere, güvenlik güçlerimiz gerekli dersi veriyor.
GİDECEK BAŞKA VATAN YOK
Belki biz bir ölüyoruz ama 10, 20, 30 onlardan öldürüyoruz. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar. Bizim gidecek başka vatanımız yok. Kim ki bu vatana göz dikerse önce bin yıldır ödediği bedellere baksın adımını ona göre atsın. Zira o adım son adımı olabilir.
DOKUNULMAZLIK BİR AN ÖNCE HALLEDİLMELİ
DOKUNULMAZLIKLAR konusuna da değinen Erdoğan şöyle devam etti: “Bu sözüm, farklı isim söylemlerle ülkemizin, milletimizin bütünlüğünü hedef alan herkesedir. Buna meydan okuma deniyorsa evet Türkiye Cumhuriyeti Devletine kem közle bakan herkese milletim adına Cumhurbaşkanı sıfatıyla ben de meydan okuyorum. Son dönemlerde gündemde olduğu halde ağırdan alınan dokunulmazlık meselesinin bir an önce halli gerekir. Burada yanlış tanımlamalara kulak vermemek gerekir. Hâlâ acaba öyle mi olur, böyle mi olur; bunun öylesi böylesi yok nasıl olacağı ortada belli. Bir an önce mesafe katedip kim geliyorsa onlarla yola devam edip yasal düzenlemeyi parlamentodan çıkarmak lazım. Bunu geciktirmenin, ipe un sermenin de anlamı yok. Birileri ipe un seriyor. Yok şuraya kadar mı buraya kadar mı, herşey ortada gelen sayı ortada. Hiçbir zaman şu anlayışın içinde olamayız; Oturalım konuşalım. Artık bu devletin bu teröristlerle oturup konuşacak hiçbir meselesi yoktur, o iş bitmiştir.”
TERÖRİSTE HUKUKİ YARDIM YAPAN ‘AVUKATLAR’A ŞAHİTİZ
ERDOĞAN, konuşmasında avukatlara şöyle seslendi: “Meslek kuruluşlarının önemli bölümü maalesef çok iyi bir imtihan vermedi. Bunun için barolar başta olmak üzere meslek kuruluşlarının seçim yöntemlerinin değiştirilmesine ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Adliyede görevini yapan bir savcımızı şehit eden teröristlere hukuki yardım sağlayan, ‘savunan’ demiyorum, sahip çıkan, onlar için eylem yapan güya avukatlara şahit olduk. Avukatlık bürosu adı altında terör örgütünün birimi olarak çalışan sözde avukatlar olduğunu biliyoruz, hiç şüphemiz yok. Aynı durum gazeteci, akademisyen, doktor, öğretmen kimliği taşıyanlar için de geçerli. Bakıyorsunuz son zamanlarda ‘efendim akademisyen olduğuna göre tutuksuz yargılansın’ ne demek. Suçluysa, yargı buna hükmettiyse o da tutuklu yargılanacak. Diğerinden onun ne farkı var? Avukatlar, hukukun üstünlüğünü sağlama, adaletin tecellisine yardımcı olma misyonları dolayısıyla bu fotoğrafın içine hiç yakışmıyorlar.”