Güncelleme Tarihi:
Erdoğan’ın değerlendirmeleri şöyle:
BALKANLAR’DA DA BİR ÜST AKIL VAR
Güzel bir seyahat oldu. Arnavutluk’un Balkanlar’da çok farklı bir etkisi var. Çünkü Balkanlar’daki Arnavutların baktığı yer Arnavutluk. NATO’ya girmiş olması, Arnavutluk’a elbette ayrı bir güç kattı. Nüfus olarak büyük bir ülke değil, ekonomik olarak da henüz arzulanan düzeyde değil. Henüz milyar dolarları telaffuz etmeye başlamadılar. IMF’den bazı beklentileri var. AB konusunda umutları var. Türkiye’ye karşı son derece iyiler. Bizim bu ülkeye her türlü desteği vermemiz lazım. Makedonya, Bosna Hersek, Kosova dahil bölgedeki tüm ülkelerle iyi ilişkiler içinde olmamız lazım. Kumonova’daki olaylar da gösterdi ki bölgeyi karıştırmak isteyenler var. Bu tür olayları değerlendirirken, resmi yetkililerin de, basının da son derece dikkatli olması lazım.
Benim Balkanlarda bir şey çok dikkatimi çekiyor. Orada da bir üst akıl var. Malum Bosna Hersek’i baklava dilimine ayırdılar. Allah rahmet etsin vefatından bir gün önce Aliya’yı (İzzetbegoviç) hastanede ziyaret etmiştim. Bir yurtdışı ziyaretinden dönüyordum. Durumunun ağır olduğunu duyunca ani bir kararla Saraybosna’ya iniş yaptık. Arkadaşları uçakta bırakıp, hastaneye kendisini ziyarete gittim. Kendisiyle biraz hasbihalde bulunduk. Bana, ‘Ben aslında Dayton’ı kabul etmezdim. Ama öyle bir noktadaydık ki dayanma gücümüz kalmamıştı. Kabul etmek zorunda kaldım” demişti. Demek ki aslında Dayton kabul edilebilir bir anlaşma değildi. Çünkü ortada adil bir durum yok. Üst aklın böl parçala yönet yöntemi buralarda da devrede.
Kosova’da da benzer bir durum söz konusu. Birinci tanıyan ülke ABD, ikinci tanıyan ülke biziz. Şu an 108 tanıyan ülke var. Burada 25-30 ülke daha olsa, gerekli sayıyı yakalayacak Kosova. Ha tabii BMGK’nin de buna evet demesi gerekiyor. Fakat öyle veya böyle ABD bu işi sıkı tutmuş olsa ben inanıyorum ki Kosova’nın tanınması hızlanır ve BM üyeliği gerçekleşir. Fakat sıkı tutmuyor.
Makedonya’daki gelişmeler de çok enteresan. Biz Makedonya’ya, şu anki Başbakan’a çok destek verdik. Makedonya ismi konusunda Yunanistan’ın itirazlarına karşı uluslararası toplantılarda çok ciddi destek verdik. Makedonya ikili görüşmelerde bizlere her zaman da teşekkür etti. Ama orada da bakıyorsunuz etnik yaklaşımlar nedeniyle yönetimde sıkıntılar yaşanabiliyor.
Arnavutluk’ta yaptığımız görüşmelerde Balkanlardaki genel sorunları konuştuk elbet. Arnavutluk’ta Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında sorun olması üzücü elbet. Başbakan Edi Rama’nın eşi Müslüman biliyorsunuz. Kendisi de sosyal demokrat. Arnavutluk’ta bazı Müslüman grupların Edi Rama’ya daha yakın oldukları malum. Nitekim, Namazgah Camisi’nin restorasyonu ile ilgili bize desteği veren de Edi Rama’dır. Engelliyorlardı. İstimlakları vs. yaptı. Destek verdi. Parlamento Genel Kurul Salonu’nun yapımını da Türkiye olarak biz üstleniyoruz.
Avrupa’daki merkezleriymiş?
Balkanlar diyelim ama Avrupa demeyelim. Olsa olsa Balkanlar’daki merkezleri olabilir, Avrupa olamaz.
Arnavutluk’taki imam hatipleri paralel yapı kullanıyormuş deniliyor?
Medreseleri kastediyorsunuz sanırım... Size ilginç bir şey anlatayım. Malum yapıdan biri zamanında Diyanet İşleri Başkanımıza gelmiş. Paralelin ileri gelenlerinden, şu anda kaçak olan biri... Demiş ki, ‘Normalde biz cami işleriyle uğraşmayız ama, Arnavutluk bir istisna. Burada müftülüğü biz halledeceğiz’... Tabii Mehmet Hoca da (Görmez) şaşırmış. Bu benim görevim demiş, bana böyle bir şeyi hangi cüretle teklif ediyorsunuz’ diye itiraz etmiş... O zamanki Arnavutluk yönetimi de, malum yapının telkini neticesinde, Arnavutluk’taki Diyanet İşleri Başkanlığı görevini, Boğaziçi Psikoloji mezunu birine vermiş. Kendisi Türkiye’de İmam Hatip’in sadece orta kısmını okumuş. Halen de aynı görevi yapıyor ama Balkanlar’daki müftüler tarafından kabul görmüyor.
Vaatler sağlıklı değil
CHP, MHP muhalefet partilerinin semboller üzerinde propaganda yaptığı, bu seçimde ilk kez ekonomi üzerinden yapılmasının sağlıklı olduğu söyleniyor. Ne düşünüyorsunuz?
Bu vaatlerin sağlıklı olduğunu düşünmüyorum bana göre içi boş. Bunların baktığı hazinenin içinde ne var şu var bu nasıl olsa bizi bir yere kadar götürebilir. Nereden ne gelecek farkında değiller. Yap işlet devlet işine girdiğimizde birçok kişi karşı çıktı. Bir şeyler üretemezseniz yapamazsınız.
Seçimden AK Parti güçlü çıkarsa gergin ortam yumuşar mı?
Bir kere taşlar yerine oturacaktır. Burayı güvenli liman haline getirmiş olacaktır. Referandum sayısına ulaşırsak başkanlık sistemini takvimine alacaktır AK Parti. Bunun takvimi 2019 mu olur daha mı erken olur bilemem. Böyle bir süreç söz konusu. Tabii bunun artılarını eksilerini 12 yılda çok rahat görüyoruz.
Sarıklı Mercedes’i görünce çok üzülmüş
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’le ilgili araç polemiği hakkında ne diyorsunuz?
Ben bu konuda ne düşündüğümü meydanlarda da söyledim. Bir kere o Mercedes’in iddia ettikleri gibi 1 milyon TL falan olması için zırhlı falan olması lazım. O tür normal Mercedes’lerin fiyatları 300-320 bin TL civarındadır. Kaldı ki artık eski dönemlerde değiliz. O tür araçlara artık herkes binebiliyor. Üstelik Diyanet İşleri Başkanı’na tahsisli bir araçtan söz ediyoruz. Kendisine de ifade ettim: ‘O gazete böyle yazmış filanca şöyle yazdı diye o şekilde davranmanız pek doğru olmadı’ dedim. Ama sosyal medyada sarığının üzerinde Mercedes resmi iliştirildiğini görünce ciddi manada üzülmüş. Arabayı durdurmuş. Oradan inip eve yaya gitmiş. Gerçekten çok üzülmüş. Adamcağızın oturduğu evi bile yalanlar eşliğinde polemik konusu yapıyorlar. Ev zaten Diyanet’e ait bir ev.
Diyanet’i neden bu süreçte hedef aldılar?
Zaten malum çevreler, Diyanet’ten hiç haz almadılar. Yani bunlar artık birçok yerde dökülmeye başlayınca adeta buradan kendilerince bir rövanş alma gibi bir yola girdiler.
Yurtdışında cemaat okullarına karşı Maarif Vakfı
Paralel yapı Diyanet, TİKA yani bunların yurtdışındaki faaliyetlerinden rahatsızlar?
Aynı şekilde tabii Yunus Emre Vakfı’ndan da rahatsızlar. Onların alanlarına girdiği için. Mesela DEİK. Onların yurtdışındaki tüm alanlarına giriyor. Tabii bu da onları rahatsız ediyor. Şimdi mesela biz Maarif Vakfı’nı kuruyoruz. Vakıf kurulduğu andan itibaren. MEB Maarif Vakfı herhangi bir ülkenin eğitim bakanlığıyla ilişkiye girip orada işleri ele alacaklar.
Maarif Vakfı’nın statüsü belirlendi mi efendim nasıl olacak?
Üzerinde çalışılıyor halen. Kurumların temsilcilerinin yanı sıra sanıyorum STK’lar da olacak sanıyorum. Ama ağırlık kurumların temsilcilerinde olacak. Yunus Emre Vakfı gibi ama daha çok eğitim öğretim alanında etkin olan kişilerin yer aldığı bir vakıf olacak.
Ne zaman faaliyete geçecek?
Şu anda oluşum aşamasında.
Paralel okullarla mücadeleyle ilgili Türkiye çeşitli çalışmalar yapıyor ama bu okullara destek veren ülkelerin hatta belli bir ülkenin olduğunu ileri sürenler de var. Böyle bir defans hissettiniz mi?
Bizim temaslarımızın ardından, kapanmalar başladı. Mesela Azerbaycan başladı. Gabon buradaydı. Size uyumsuzluk sağlayan bize de sağlar dediler. Nasıl yol izleyeceksek adımlarımızı atalım. Senegal’den aldık. Peyderpey devreye sokuyoruz. 1 Eylül’den itibaren hızlanacak. Dershane meselesi kapanıyor biliyorsunuz. Maarif Vakfı da devreye girdiği andan itibaren biliyorsunuz orada okuyan çocuklar var açıkta kalmaması lazım. Maalesef o ülkelerin devlet erkanının çocukları da var o okullarda.
Maarif Vakfı mı alacak?
Mülkiyet meselesi dahil, tüm konular ilgili ülkenin eğitim bakanlığıyla konuşulacak. Gerekiyorsa mülkiyet devralınacak ya da bu hususta destek vereceğiz. Diyelim öğretmenleri Maarif Vakfı gönderecekse, o ülke de diğer masrafları üstlenecek. Destek vermemiz gerekiyorsa da destek vereceğiz.
Eylül'den önce de başlayabilir mi?
Daha önce de başlayabilir.
Yurtdışındakiler değil mi?
Yurtdışı tabii. Yurtiçinde dönüşebilenler dönüşecek dönüşemeyenler kapanacak.
Dönüşme ne durumda?
Hakkını veremiyorlar ondan dolayı dönüşümde sıkıntı çekiyorlar.
YÜK GEMİSİNDE SİLAH VAR ZANNETMİŞLER
Yük gemimize saldırılması ile ilgili olarak yeni bilgiler var mı? Arkasında ne olablir?
Silah yüklü olduğunu zannetmişler. Bizimkiler henüz açıklama yapmadılar. Bahaneleri o. Türk bandıralı olsa tepkimiz daha farklı olabilirdi. Libya’da tam bir kaos var maalesef. Trablus var, Tobruk var, aşiretler var... ?
Oylarınızı korku yönlendirmesin
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Van’daki toplu açılış töreninde, ‘ibreti alem’ için Mercedes marka makam aracını iade edeceğini söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’e ‘edepsizce’ saldırıldığını savundu. Erdoğan, “Dini kanaat önderleri korunmayacak olursa bilesiniz ki bu tespihin ucundaki imame gibidir. O imame koptuğu zaman tespih nasıl dağılırsa önümüzdeki önderler yok olduğu zaman da aynen dağılırız” dedi. Erdoğan, yaklaşık bir saat gecikmeli başladığı konuşması sırasında yine Kuran’ın Kürtçe mealini gösterdi. Erdoğan, yoğun yağmur altında geçen törende özetle şunları söyledi:
ÖRGÜTE EĞİLMEDİK
“Biz Allah’ın huzurunda sadece rükuda eğiliriz. Biz böyle örgüt liderlerinin karşısında eğilenlerden değiliz. Biz legal görünümlü illegal örgütlerin liderinin karşısında eğilenlerden değiliz. Kula kulluk yok bizde, sadece Allah’a kulluk var.
Diyanet İşleri Başkanımıza saldırıyorlar. O Mercedes bunların yapacağı işlerin kaynağıymış. Bir de bedel koyuyorlar. Neymiş değeri 1 milyon. Böyle bir şey yok. Arnavutluk seyahatinde Diyanet İşleri Başkanı’yla birlikteydik. ‘Allah aşkına nedir bunun fiyatı’ dedim, ‘330 bin lira’ dedi. Bu iftirayı atanların çoğunun altında Mercedes var. Türkiye’de koskoca Diyanet İşleri Başkanlığı’nda makama tahsisli Mercedes araç olmasından daha doğal ne olabilir. Sayın Diyanet İşleri Başkanımıza, ailesine edepsizce, ahlaksızca saldıranlara gereken dersi vermeye hazır mıyız?
CUMHURBAŞKANININ ÖNÜNÜ KESEMEZSİNİZ
Durmadan muhalefetteki partiler YSK’ya müracaat ediyorlar. Cumhurbaşkanı meydanlara çıkmasın diyorlar. Terör örgütünün desteğindeki parti var ya, 2 kere müracaat etti, ret cevabı aldı usanmadı. Bunlar anayasayı falan da bilmiyor. Cumhurbaşkanının önünü kesemezsiniz. Çıkar konuşur, yeter ki meydanlarda konuşacak insan bulsun.
GÖNÜLLERİYLE ORADAYDILAR
Biz 12 Eylül’ün kalıntılarını silmekle uğraşırken onlar 12 Eylül mirasına sahip çıktı. 12 Eylül darbesini yapan şahıs, geçen günlerde öldü. Cenazesinde gözlerimiz 2010 yılında darbecilerin mirasına sahip çıkanları aradı ama göremedik. Mesele 12 Eylül’ün izlerini silmekte. Saf tutanlar 12 Eylül’ü yapanın cenazesine gelmemişti. Bunlar gönülleri ve zihinleriyle orada hem de en öndeydiler.
ETNİK DÜŞÜNCEYLE OY VERMEYİN
Bunlara gerekli dersi vermek gerekiyor. Oyunuzu verirken sadece etnik düşünceyle vermeyin, benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi olarak bunları kabul etmiyorum. Ben kardeşlerimi düşünmeye sevk ediyorum. Oylarınızı yönlendirecek şey korku olmasın.” (Erdinç ÇELİKKAN / VAN)
Kürtçe ve Türkçe afişlerle karşılandı
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, özel uçakla geldiği Van’da Türkçe ve Kürtçe yazılı “Sayın Cumhurbaşkanımız Van size minnettar”, “Cumhurbaşkanımız Van’a hoşgeldiniz”, “Van size, siz Van’a aşıksınız” afişleriyle karşılandı. Yoğun yağmur altında başlayan törene katılımın düşük olması dikkat çekti. Şehirde yoğun güvenlik önlemleri alınırken, tören alanına giden yollara TOMA’lar, panzerler ve ‘Akrep’ diye tabir edilen zırhlı araçlar yerleştirildi. Törenin yapıldığı Beşyol Meydanı’nı gören binaların üzerinde keskin nişancılar yer aldı. Erdoğan konuşurken arka taraflardaki bazı gruplar “yuh” çekerek, ıslıklarla protestoda bulundu. Polis ara sokaklarda göz yaşartıcı gaz kullanarak göstericileri dağıttı. 4 kişinin gözaltına alındığı kaydedildi.
Erdoğan, toplu açılış töreninin ardından Van Valiliği’ni ziyaret etti. Daha sonra Tuşba Belediyesi’ni ziyaret eden Erdoğan’ın Van’daki son durağı ise Garnizon Komutanlığı oldu.