Güncelleme Tarihi:
NEVRUZ BAYRAMI’NI TEBRİK EDİYORUM
“NEVRUZ, coğrafyamızda tabiata duyulan sevgi ve hoşgörünün ortak simgesi olan bir bayramdır. Nevruz vesilesiyle bütün vatandaşlarımızın birlik ve kardeşliğimizin pekişmesine vesile olmasını temenni ediyorum. Hepinizin Nevruz Bayramı’nı tebrik ediyorum. Tabii ki Nevruz’u bayram olarak değil, kan dökmek olarak telakki edenleri huzurlarınızda lanetliyorum.
Bugün burada yeni projelerin müjdelerini veriyoruz. Bir taraftan da yüreğimiz yanıyor. Türkiye bir süredir tarihinin en büyük ve en kanlı terör saldırıları dalgalarından biriyle karşı karşıya. Temmuz ayından bu yana bir yandan PKK ve onunla birlikte hareket etme kararı alan çok sayıda terör örgütü... DAEŞ gibi insani ve ahlaki hiçbir ölçü tanımayan saldırılarıyla ülkemizi ve milletimizi hedef almaktadır. Terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizden verdiğimiz şehitlerin ve şehirlerimizdeki canlı bomba saldırılarında hayatlarını kaybeden masumların acısını her zerremizde hissediyoruz.
TERÖRLE MÜCADELEDE YENİ YÖNTEMLER
Terör örgütlerinin ülkemizi kanlı gündemlerine hapsetme amacıyla bu eylemleri gerçekleştirdiğini biliyoruz. Onun için bir yandan acımızı yaşar terörle mücadelemizi sürdürürken, aynı zamanda hedeflerimizden kopmuyoruz. Terör musibetinin üstesinden mutlaka geleceğiz. Bize korkmak yaraşmaz, bize korkmak yakışmaz. Biz korkuyu korkutanlardan olacağız.
Terörün yeni yöntemlerine karşı biz de yeni mücadele yöntemleri geliştirerek kısa sürede neticeye ulaşacağımıza inanıyorum. Bölgede istediğini elde edemeyen terör örgütleri, büyük şehirlerimizdeki rastgele eylemleri ile doğrudan sivil halkımızı hedef almaya başladı. Buradan milletime çağrıda bulunuyorum. Terör örgütlerine karşı, bu örgütler vasıtasıyla ülkemizi terbiye etmeye çalışanlara karşı Malazgirt ruhuyla, Anadolu Selçuklu ruhuyla, Sulu Osmanlı çınarının azametiyle, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı azmiyle yeni bir seferberlik çağrısı yapıyorum.
Terör örgütlerine ve çeşitli kisveler altında onları destekleyen kesimlere karşı yürüttüğümüz mücadelede sürekli Batılı ülkelerin itirazlarıyla karşılaşıyoruz. Neymiş, Türkiye’de demokrasi, insan hakları, özgürlükler konusunda sıkıntı varmış. Biz demokrasi ile değil terörle, özgürlüklerle değil teröristlerle, insan hakları ile değil terör eylemleri ile mücadele ediyoruz.
(Brüksel’de PKK’nın çadır kurması) Tüm AB bu örgütü terör örgütü ilan etmiş, nasıl oluyor da böyle bir terör örgütüne o çadırları kurduruyor ve onların paçavralarını sallandırıyorsun? 1963 yılından bu yana Türkiye’yi kapısında bekleten Avrupa Birliği, bu iki yüzlülüğünü halen devam ettiriyor. Diyorlar ki ‘Sayın Cumhurbaşkanı niçin böyle konuşuyor’. Ne olacaktı? Biz terörle mücadele ederken, kalkıp da bu çadırları kurdurur, onların paçavralarını da orada sallandırırsanız kusura bakmayın bu sözleri daha çok duyarsınız. Bugün Batı medyası eli kanlı birer terörist olan bölücü örgüt mensuplarını aklamak, cici çocuklar olarak göstermek için adeta seferberlik halinde çalışmaktadır.
‘Burada bir uçuş yasak bölge ilan edelim ve Suriye’den çıkmak isteyen kardeşlerimizi yerleştirelim’ dedik. Teklifimizi kabul edemeyen, buna karşılık mültecilerden şikâyet eden herkes riyakardır. Sadece Türkiye’ye yönelik terör tehditlerinin engellenmesine de katkı sağlayacağı için bu teklife karşı çıkanların eli, ölen her masumun kanıyla biraz daha kirlenmektedir.
Cumhuriyet tarihinin en büyük milli ağaçlandırma seferberliğini başarıyla sürdürüyoruz. Buna rağmen bir takım çevreler ısrarla bizi ağaç düşmanlığıyla itham edebiliyorlar.
AĞAÇ BAHANESİYLE KAOS İSTEDİLER
Gezi Parkı’nda, Ankara ODTÜ alanında ağaç bahanesiyle kaos başlatmak istemişlerdi, bugün Artvin’de, başka yerlerde uğraşmaya devam ediyorlar. Ağaçlandırma alanında Türkiye’nin başarısı ortadadır. Dünyanın takdirini kazanan bu çalışmalar, bizdeki gönülleri mühürlenmiş bazı çevrelerce görülmek istenmiyor.”