Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 'Vakıf Haftası Toplu Açılış ve Vakıf İnsan Ödül Töreni’nde konuştu. Erdoğan, yurt içinde ve yurt dışında restorasyonu tamamlanan 201 vakıf eserin toplu açılışını yaptıklarını söyleyerek, "Bizden önce 1996-2002 yılları arasında toplamda yalnızca 56 tarihi eserin onarıldığı dikkate alınırsa Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün nasıl büyük bir başarıya imza attığı görülecektir. Sadece Türkiye içinde, sadece Anadolu ve Trakya’da değil dünya üzerinde nerede bizlere ait, atalarımıza ait bir eser veya kültürel miras varsa oraya ulaşıyor ve gün yüzüne çıkarıyoruz. Son 21 yılda ülkemiz içinde ve gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki 5 bin 500 ecdat yadigarı eseri yeniden ayağa kaldırdık. Burada tek tek sayamayacağımız pek çok eserin restorasyonunu, imarını ve ihyasını hamdolsun başarıyla gerçekleştirdik" dedi.
'BASKININ DOZUNU SÜREKLİ YÜKSELTİYORUZ'
Erdoğan, ilk, orta, lise ve yükseköğrenim seviyesinde toplam 50 bin ihtiyaç sahibi öğrencinin vakıflardan burs veya eğitim yardımı aldığını söyleyerek, "Genel müdürlüğümüzün 7 Ekim’den beri soykırıma uğrayan Gazzeli kardeşlerimize el uzattığını görmekten ayrıca memnuniyet duyuyoruz. Mart ayının sonunda toplam 3 bin tonluk 125 bin gıda kolisi taşıyan 8’inci iyilik gemimizi Gazze’ye uğurladık. Daha sonra bu yardımlarımızı artırarak devam ettirdik, devam ettiriyoruz. Bugüne kadar toplam 50 bin tona ulaşan insani yardım miktarıyla Türkiye, dünyada ‘Gazze’ye en fazla yardım gönderen ülke’ konumuna ulaştı. İyice canileşen İsrail yönetimini ateşkese zorlamak maksadıyla diploması ve ticaret boyutunda baskının dozunu sürekli yükseltiyoruz. İlk etapta 54 ürün grubuna ihracat kısıtlaması getirmiştik. Geçen haftadan itibaren İsrail ile ihracat ve ithalat işlemlerini tüm ürünleri ihtiva edecek şekilde durdurdu. İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım davasına da müdahil olmayı kararlaştırdık. 15 bini çocuk 35 bin kardeşimizin hayatına kast edenlerin hukuk önünde hesap vermesi için tüm imkanlarımızı kullanacağız. Bu kararlarımızın bölgede akan kanın durmasını isteyen diğer ülkelere de cesaret aşılayacağına da inanıyorum. Filistin halkının en zor günlerinde imdadına koşan aziz milletimiz kardeşlik vazifesini ifa etmenin yanında insanlığın da vicdanı olmuştur" diye konuştu.
'TÜRKİYE, GAZZE SINAVINI EN BAŞARILI VEREN ÜLKELERDEN BİRİDİR’
Erdoğan, Türkiye’nin Filistin’in yanında olduğunu ve bundan sonra da olmaya devam edeceğini belirterek, "İçimizdeki kimi işgüzarlar bunu görmese veya gördükleri halde çarpıtsalar da devletiyle, vatandaşıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla Türkiye, Gazze sınavını en başarılı veren ülkelerden biridir. Bunda AFAD’ımızın, Türk Kızılay’ının, Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün ve diğer gönüllü kuruluşlarımızın gerçekten büyük payı vardır. Sizlerin şahsında dünyanın neresinde olursa olsun mazlumlara ve mağdurlara destek olan herkesi, tüm kurumlarımızı tebrik ediyorum. Bizler, sevgi ve merhamet medeniyetinin temsilcileriyiz. Nefes alırken havayı, su içerken ırmağı, hasat toplarken toprağı, meyve koparırken ağacı, özellikle incitmemeye, zarar vermemeye çalışan yüce gönüllü bir kültür ikliminde yetişerek hamdolsun bugünlere geldik. Cenk meydanlarında hasımlarımızla göğüs göğse muharebe ederken dahi gayrimeşru, gayri insani yollara tenezzül etmedik. Sefere çıktığında dalından kopardığı bir meyvenin ücretini bile ödeyen ecdadımız bizlere hem örnek olacak hem de iftihar edeceğimiz eşsiz bir miras bırakmıştır. Önemli olan sadece toprak kazanmak değil, bir şehri imar etmek, gönülleri de fethetmektir. Bu anlayışla tarih boyunca hem nice şehirler, yollar, köprüler imar ettik hem de kalpleri kazandık. Vakıflarımız şehirlerimizin imarının yanı sıra fethettiğimiz yerlerdeki halkın gönlünü kazanmamıza vesile olan en önemli kurumlarımızdır" dedi.
'VAKIF FAALİYETİ HASSAS YÜRÜTÜLMELİ'
Erdoğan, Balkanlar’dan Afrika’ya, Asya’dan Ortadoğu’ya kadar ecdat tarafından inşa edilen camilerin, imarethanelerin, köprülerin ve kervansarayların çoğunun vakıf eseri olduğunu vurgulayarak, "Selçuklu’yu, Osmanlı’yı gezen Batılı seyyahlar bu devletler için ‘vakıf cenneti’ tabirini kullanmışlardır. ‘Hayırda yarışınız’ emri mucibince atalarımız vakıf kurmak suretiyle özellikle birbiriyle yarışmış, kimseyi çaresiz ve sahipsiz bırakmamıştır. Fakir fukarayı, yolda kalanı, yetimi, öksüzü, düşkünü, biçareleri gözeten ihtiyaç sahiplerine yardımı esirgemeyen vakıflarımız aynı zamanda milletimizin huzur ve güvenliğinin de teminatı olmuştur. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkemizin ete kemiğe büründüğü kurum tartışmasız bir şekilde vakıflarımızdır. Vakıf faaliyeti öyle hassas öyle titizlikle yürütülmesi gereken bir iştir ki kişiye cennetin kapılarını da açabilir, Allah korusun cehenneme de sürükleyebilir. Çünkü bir vakfiyede tüm insanların, tabiatın, hayvan ve bitkilerin, gelecek kuşakların hakkı, hukuku vardır. Kerim devlet geleneğimizde ‘bir vakıf içinde geçerken üzerine vakıf malının tozu bile bulaşmasın’ hassasiyetiyle faaliyetler yürütülmüştür. Aynı inceliğe başka alanlarda da şahit oluyoruz. Vakıf malına gösterilen bu ihtimamın kamuya dair bu işlerde hepimize örnek olması gerektiğini inanıyorum" dedi.
'BU MAKAMLARI MİLLETİMİZE BORÇLUYUZ'
Erdoğan, vakıf eserleri nasıl ecdadın ve vakıf sahibinin emaneti ise, kamu malı ve kamu görevinin de milletin emaneti olduğunu kaydederek, "Tüyü bitmemiş yetimin hakkının olduğu kamu malı ve kamu görevi ancak böyle bir yüksek bir şuurlar yerine getirilirse, bereketli olur, faydalı olur, sorumluluğun hakkı tam manasıyla verilmiş olur. Kamu görevlisi, kendi mesuliyeti veya mesuliyet sahasıyla ilgili işlerde vatandaşlarımıza hizmet etmeye memurdur, mesuldür, mecburdur. Millete hizmet yolunda üşengeçliğe, rehavete, kaprislere, ‘bugün git yarın gel’ sorumsuzluğuna asla ve asla yer yoktur. Her zaman söylüyorum, bugün bir kez daha ifade ediyorum; Bulunduğumuz tüm makamları aziz milletimize borçluyuz. Hangi konumda olursak olalım hepimiz milletimize karşı sorumluyuz. Millete büyüklenmek, yukarıdan bakmak, efendilik taslamak, sorunlarını görmezden gelmek kesinlikle kabul edilemez. Hele hele kamu malına el uzatmak bizim nazarımızda ihanete eş değerdir. Siyasetçiler, kamu görevlileri, yönetim mevkiindekilerin ülkeye ve millete karşı vazifelerini yerine getirme noktasında hiçbir bahanesi olamaz. Milletin derdiyle dertlenmedikten, sorunlarına çözüm bulup hayır duasını almadıktan sonra hangi vazife olursa olsun insan için bir yük olacaktır. Eski Türkiye manzaralarını milletimize tekrar yaşatmamakta kararlıyız. Bu konuda özellikle son dönemde artan serzenişlerin farkındayız. Tespit ettiğimiz tüm eksiklerin, hataların, varsa ihanetlerin üzerine inşallah bundan sonra çok daha kararlı bir şekilde gideceğiz. Kamu hizmetlerinin sorunsuz ve kusursuz sunulması için her türlü tedbiri alacak, bürokratik atalete hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğiz."
Erdoğan, bu anlamlı töreni emanete sahip çıkma bakımından sergiledikleri hassasiyetin yeni bir nişanesi olarak gördüklerini söyleyerek, "Toplam 201 vakıf eserini; asli kimliğine ve kullanım amacına uygun şekilde restore eden Vakıflar Genel Müdürlüğümüzü tekrar milletim adına tebrik ediyorum. Bu eserlerin yeniden ihyasına katkı sağlayan hayırseverlerimize ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşmasının ardından 6 Şubat depremlerinde ağır hasar gören Malatya'daki Yeni Camii'nin restorasyonunun üstlenen hayırsever Bayram Kızılaslan'a, Vakıf İnsan Ödülü’nü verdi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Vakıflar Genel Müdürü Sinan Aksu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Süleymaniye Camii’nin kıble cephesindeki İznik çinileriyle yapılmış mihrap nişiyle bezeli ve mihrabın her iki yanında lacivert zemin üzerine yazılmış Fatiha suresini içeren tablo hediye etti. Erdoğan, Antakya, Divriği, İstanbul’un Fatih ilçesi ve Kosova’nın Priştine şehrine canlı bağlantılar gerçekleştirerek tarihi eserlerin açılışını gerçekleştirdi. (DHA)