Güncelleme Tarihi:
AİLE OLMADAN BİREY EKSİK KALIR: “Devlet olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik. Bu amaçla 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'mızı kurduk. Bakanlığımızın her çalışmasını yakından takip ederek, samimiyetle sahiplenerek, hatta gerektiğinde mücadeleye bilfiil katılarak kadınların yanında yer aldığımızı gösterdik. Bazıları bakanlığımızın adındaki aile kavramını öne sürerek, kadınlar için yaptığımız hizmetleri unutturmaya ve gölgelemeye çalışıyor. Halbuki aile; kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla, yaşlısıyla, toplumumuzu oluşturan o devasa yapının kilit taşıdır. Aile olmadan, sadece birey olarak insanın varlığı eksik kalır.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇEKİLMENİN ETKİSİ OLMADI: Ülkemizde kadına yönelik şiddetle mücadelede en büyük devrimi 2012 yılında çıkardığımız 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’yla yaptık. Marjinal grupların ve sapkın akımların istismar malzemesi haline gelen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin kadınların hakları ve onlara yönelik şiddetle mücadeleye en küçük bir olumsuz etkisi olmamıştır. Bu konuda belli çevreler tarafından yürütülen tezviratın hiçbir temeli, hiçbir dayanağı yoktur. Çünkü mücadelenin asıl somut araçları 6284 sayılı Kanun başta olmak üzere hukukumuza dercettiğimiz mevzuat ile zihinlerde gerçekleştirdiğimiz dönüşümdür. Bu kanun kadın hakları ve ailenin korunması açısından spekülasyonlara kurban edilemeyecek kadar mühim bir kazanımdır. Örselenmesine izin vermeyeceğiz.
ŞİDDETSİZ BİR TÜRKİYE: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2024 Yılı Faaliyet Planı’nı bu doğrultuda atılmış çok kıymetli bir adım olarak görüyorum. Planın titizlikle uygulanması noktasında devletimizin tüm kurumlarıyla birlikte, sivil toplum kuruluşlarımızın ve milletimizi her bir ferdinin gerekli hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak biz de planın başarısı için her türlü desteği vermekten geri durmayacağız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadınların hak ve hukuk mücadelesinde yanlarında yer alacağız. Kadını dışlayan bir ülkede, bir siyasette, bir programda, sahip olduğu insan zenginliğinin yarısından vazgeçmiş demektir. Biz bu anlayışla Türkiye Yüzyılı kadınların yüzyılı olacaktır diyoruz. Kadını erkeği, genci ve yaşlısıyla tam bir dayanışma içinde mücadele ederek şiddetsiz bir Türkiye’yi sizlerle birlikte inşa edeceğiz.”
DESTEĞİNİZİ ÖDEYEMEYİZ
“Ülkemizin ve milletimizin hayrına hangi mücadeleye girdiysek, kadınların desteğini daima yanımızda bulduk. Hayatımıza kastetmeye varan hain saldırıları siz kadınların desteğiyle püskürttük. 15 Temmuz menfur darbe girişiminde hayatları pahasına darbecilere direnen, tanklara, uçaklara, ölüm kusan silahlara meydan okuyan milyonların en ön safında kadınlar vardı. Türk demokrasisini 28 Şubat karanlığından çıkartıp, önce 2023 hedefleri, şimdi de Türkiye Yüzyılı aydınlığına çıkartan yine kadınlardır, Aybüke öğretmenlerdir. Kadın hakları denerek kıyafetleri yüzünden okul kapılarından, üniversite amfilerinden, iş hayatından, kamudan dışlanmaya çalışılan kadınların mücadelesi Türk demokrasi tarihinin en önemli sayfalarından biridir.”
‘ÜLKEDE ELİ ÖPÜLECEK KADIN ARANIYORSA...’
Erdoğan konuşmasında CHP Lideri Özgür Özel’in opera sanatçısı Pervin Chakar’ın elini öpmesini de şu sözlerle eleştirdi: “Bu ülkede eli öpülecek kadın aranıyorsa, böyle bir saygıya layık olanlar herkesten önce vatanımız için canlarını ortaya koyan şehitlerimizin yiğit analarıdır, eşleridir, başımızın tacı öğretmenlerimizdir. 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarıyla darbecilere direnen demokrasi neferleridir.”
HELAL GIDA ÇAĞRISI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen 9’uncu Dünya Helal Zirvesi ve 10’uncu İslam İşbirliği Teşkilatı Helal Fuarı’na video mesaj gönderdi. Erdoğan video mesajda özetle şunları söyledi: “Bugün dünya helal piyasası, gıda, turizm, kozmetik, finans gibi sektörler başta olmak üzere toplam 5 trilyon doları aşan bir büyüklüğe ulaşmıştır. Bu rakam ortaya çıkan ihtiyaçlar ve beklentiler doğrultusunda her geçen gün yükselmektedir. Gerek tüketicinin helal belgeli ürün ve hizmetlere erişiminin temini, gerekse helal ürün ve hizmetlerin uluslararası ticarette dolaşımının kolaylaştırılması için belgeleme ve standartlaşma çok mühimdir. 2010 yılında faaliyete geçen İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü’nün faaliyetleri bu bakımından hayati öneme sahiptir. Buradan bir kez daha İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin tamamını, enstitüye üye olmaya, böylece helal belgelendirmedeki ihtilafları, uyuşmazlıkları, güvensizlikleri ortadan kaldırmaya davet ediyorum. Türkiye olarak ülkemize kazandırdığımız helal akreditasyon kurumu ile bu meseleye verdiğimiz önemi gösterdik. Kurumumuzu ve faaliyetlerini her daim destekleyerek helal sektörünün ülkemizde hak ettiği konuma gelmesini sağlayacağız.”