Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da düzenlenen "Akıllı Şehirler ve Belediyeler Kongre ve Sergisi" programında konuştu.
Konuşmasına, tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kongre ve serginin hayırlar getirmesini dileyerek, toplantının düzenlenmesinde emeği geçen tüm kurumlara teşekkür etti.
Şehirleri 'medeniyetlerin doğduğu, geliştiği ve tüm ihtişamıyla tarihe mal olduğu yerler' olarak niteleyen Erdoğan, "Şanlıurfa'daki Göbeklitepe Ören Yeri, insanların yerleşim ihtiyacı konusunda bugüne kadar ortaya konan tüm tezleri değiştirecek bir keşiftir. İnsanlığın kadim tarihinin en önemli yerleşim merkezleri üzerinde yaşıyor olmak, bize sadece gurur vermekle kalmıyor aynı zamanda ciddi bir sorumluluk da yüklüyor. Tarih boyunca Semerkant'tan Saraybosna'ya kadar nice kadim şehirlere mührünü vurmuş bir ecdadın torunları olarak bugün de şehircilik konusunda en önde olmamız gerekiyor." diye konuştu.
"ŞEHİRLERİMİZİN KADİM MİRASLARINA SAHİP ÇIKAMADIK"
Türkiye'nin özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki büyük nüfus hareketleri ile şehirlere akın eden nüfusu yönetmekte yeterince başarılı olamadığına dikkati çeken Erdoğan, "İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere, cazibe merkezi durumundaki tüm büyükşehirlerimiz ile nüfusu hızla artan her nevi yerleşim yeri alt yapıdan bina estetiğine kadar tüm unsurlarıyla sorunlu bir döneme girmiştir. Sadece yeni gelen nüfusa sağlıklı yerleşim alanları sunamamakla kalmadık şehirlerimizin kadim miraslarına da sahip çıkamadık." ifadesini kullandı.
Bu bakımdan 1994'ün bir dönüm noktası olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye genelinde, yeni bir şehircilik hamlesinin başladığı bu yıldan itibaren hem mevcut sorunlar kademe kademe çözülmeye başlanmış hem de yeni bir anlayışın temelleri atılmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçildiğimde aldığım şehir manzarası ile bugünkü İstanbul arasında dağlar kadar fark vardır. Dün şehir yönetimleri en temel hizmetleri yerine getiremez, en asgari insani ihtiyaçları karşılayamaz durumdaydı. Bugün ise işte burada olduğu gibi akıllı şehirleri konuşuyoruz, sosyal belediyeciliği konuşuyoruz, kardeş belediyeciliği konuşuyoruz. Aynı durum merkezi yönetim içinde de geçerlidir. Ülkemizin son 17 yılda yaşadığı bu büyük değişim, bugün geleceğe umutla bakabilmemizi, büyük hedeflere odaklanabilmemizi sağlıyor."
"TÜRKİYE 1990'LARIN ORTALARINA KADAR SÜREN YARIM ASRI KAÇIRDI"
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve merhum Başbakan Adnan Menderes'in çabalarının Türkiye'ye demokraside ve ekonomide esaslı bir makas değişikliği yaptırmaya yetmediğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu başarı hamdolsun bize nasip oldu. Türkiye 1990'ların ortalarına kadar süren yarım asrı kaçırdı ama son çeyrek asırda kayıplarının bir bölümünü telafi etmeyi başardı. Tabi her yeni dönem beraberinde yeni ihtiyaçları, yeni talepleri, yeni sıkıntıları da getiriyor. Dünkü meselemiz, toplanmayan çöplerdi, patlayan çöplüklerdi bugünkü meselemiz ise sıfır atık yönetimidir. Dünkü meselemiz ulaşımın bizatihi kendisiydi bugünkü meselemiz, ulaşım araçlarının entegrasyonudur, dünkü meselemiz çevre kirliliği ile mücadeleydi bugünkü meselemiz çevreyle uyumlu şehirler kurmaktır. Dünkü meselemiz alt yapının yokluğuydu bugünkü meselemiz alt yapıyı en verimli şekilde işletebilecek sistemleri geliştirmektir. Dünkü meselemiz, şehirlerde parkların hiç olmamasıydı, bugünkü meselemiz, millet bahçelerini yaygınlaştırmaktır. Bu örnekleri her alana teşmil edebiliriz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çağının ötesine geçemeyen şehirlerin bir süre sonra cazibelerini yitirmeye mahkum olduğunu belirterek, "Şehirlerimizde bir yandan tarihi, kültürü, medeniyeti koruyacak diğer yandan yeni ihtiyaçlara uygun yatırımlara yöneleceğiz. Yaşlı, kadın, çocuk, engelli dostu olmayan günün 24 saati sokaklarında huzurun kol gezmediği bir şehir akıllı olsa ne olur, olmasa ne olur. Şahsiyeti olmayan, insanı öncelemeyen, dört bir yanında ilim, irfan, sanat ocakları tütmeyen bir şehrin aklı da olmaz. Kapı komşusunun halini bilmeyen, sokağından, semtinden, mahallesinden bihaber insanlarla dolu bir şehir ruhunu kaybetmiş demektir. İşte bunun için bizim hem akıllı hem medeniyet sembolü şehirlere ihtiyacımız vardır. Bu ikisini birlikte başarmadan şehirlerimize hakkıyla hizmet etmiş olamayız." değerlendirmesinde bulundu.
Toplantının, geleceğin şehirleri konusunda kendilerine yol göstermesi bakımından önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, akıllı şehir kavramının 1990'lı yıllarda ortaya çıktığını anımsattı.
Erdoğan, en sade şekilde teknolojinin şehirlere uyarlanması olarak ifade edilebilecek bu yaklaşımın giderek yaygınlaştığına, müşahhas hale geldiğine ve benimsendiğine dikkati çekerek, "Her ne kadar benzer bilişim teknolojileri kullanılıyor olsa da akıllı şehir uygulamaları, her ülkenin her şehrin kendi ihtiyaçlarına, kendi imkanlarına, kendi alt yapısına göre değişebilmektedir." diye konuştu.
Türkiye olarak, kendi akıllı şehir stratejilerini geliştirmek için çalışmalara başladıklarına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"İlk olarak 2003-2023 Milli İlim ve Teknoloji Politikaları Strateji Belgesi'nde yer bulan akıllı şehir çalışmalarını bugün artık oldukça ileri bir düzeye getirdik. Mesela 11'inci Kalkınma Planımızda bu konuda kapsamlı bir yol haritasına yer verilmiştir. Aynı şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız 2020-2023 Milli Akıllı Şehirler Strateji ve eylem planını hazırlayarak, ilçe ve il bazlı bir planlama yapmıştır."
İşte Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
Akıllı şehir hizmetleriyle insanların yaşam kalitelerini nasıl kolaylaştırabilirsek, vatandaşlarımızın bu işi sahiplenme düzeyini de arttırabiliriz.
Bir adım attık dedik ki, çevre şehircilik bakanlığımız 100 bin sosyal konut inşasına başlayacak. Müracaatlar şu an itibariyle bitmiş durumda. Genel toplam 1 milyon 92 bin 741. Bu nereden geliyor, demek ki halkımız şu anki yönetimine güveniyor.
Söylenen neydi.. ‘Konut satışı olmuyor, konutlar satılmıyor.’ Siz güven verirseniz benim halkım senden gelip konut alır.
Ülkemizde ister belediyeler, ister diğer kurumlar ve özel sektörler olsun, hayata geçirilecek akıllı projelerin birbiriyle uyumlu olması şarttır. Aksi takdirde ülkemiz teknoloji çöplüğüne döner. Biz ülkemizi teknoloji çöplüğü olarak görmek istemiyorum.
Birbiriyle uyumlu altyapı konusunda gereken her türlü tedbiri almak zorundayız.
Elektronik devlet uygulamasıyla tüm sistemleri birbiriyle konuşabilir, veri alışverişi yapabilir hale getirme zorunluluğu ortaya çıktığında, daha önce yapılan yatırımların çoğu çöpe atılmıştır. Bunu bir daha yaşamak istemiyoruz.
Dünya değişmiş, bölgemiz değişmiş, Türkiye değişmiş, şehirlerimiz değişmiş, yönetim sistemimiz değişmiş ama bazı kafalar hala 20 hatta 70 yıl öncesinde kaldı.
Maalesef sayıları az da olsa böyle bir kesimin var. Ön yargıları parçalamanın atomu parçalamaktan zor olduğu söylenir. Ne yaparsanız yapın ne söylerseniz söyleyin değiştiremiyorsunuz.
Türkiye’nin çok partili hayattan sonra teşebbüs ettiği her büyük değişimde, atılımda bu anlayışın direnişini görmek mümkündür.
Türkiye’nin Otomobili için bile kulp takma yarışı içine girenleri gördük. Peki yapılana karşı çıkanlar bunun yerine daha iyisini, daha faydalısını mı teklif ediyor? Hayır. Sadece ‘istemezük’ diyorlar.
Marmaray’ı yaptık. Allah’tan ki denizin altından gitti. Denizin üstünden çıksa ona da ‘istemezük’ derlerdi. İş bitti açılışına geldiler. O günden bu güne 440 milyon insan Marmaray’dan geçti. Aynı şekilde Avrasya Tüneli. Öyle de olsa böyle de olsa, biz dağları nasıl deliyorsak, denizin altından nasıl geçiyorsak öyle devam edeceğiz.
Bugün şöyle geçmişe doğru baktığımızda kiminin eserlerle yaşadığı, kiminin ise yerinde yeller estiği ortadadır.
Amacı eser ortaya koymak isteyen belediye başkanlarımızın yanında olmak boynumuzun borcudur.
Cumhurbaşkanı ile bakanlarıyla vekilleriyle, belediye başkanlarıyla, işçisiyle, iş vereniyle hep birlikte çok çalışmamız gerektiğini biliyoruz.
Dünyada ter dökmeden, sonuna kadar zorlamadan elde edilmiş bir başarı yoktur. Önce birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sarılabilmeyi başarabilmeliyiz. Diğer başarıların hepsi de bunda gizlidir.
Şimdi daha büyük hedeflere doğru yürüyoruz. İnşallah bunları da başaracak, ülkemizi hak ettiği yere getireceğiz.