Güncelleme Tarihi:
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan dün İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye-Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu’nun kapanışına katıldı. Programda Afrika Birliği Başkanı ve Komorlar Birliği Devlet Başkanı Azali Assoumanı, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak ve Afrika İş Konseyi Başkanı Amany Asfour da hazır bulundu. Erdoğan kapanış konuşmasında özetle şunları söyledi: “Afrikalı bazı liderlerin Ukrayna-Rusya arasındaki savaşın, barışçıl yöntemlerle sona erdirilmesi yönünde başlattığı girişime önem veriyorum. Biz de savaşın ilk gününden beri barış için çalıştık. Çalışıyoruz. Karadeniz girişimiyle, gıda krizinin daha da derinleşmesinin önüne geçtik. Girişimin uygulanma döneminde 33 milyon ton tahılın Boğazlarımızdan güvenle taşınmasını temin ettik. Ancak tüm samimi çabalarımıza rağmen Afrikalı kardeşlerimizin tahıldan arzu ettiğimiz miktarda faydalanamadığını biliyoruz. Sayın Putin’le temaslarımızda bu kaygıların giderilmesi için neler yapabileceğimizi değerlendirdik, değerlendiriyoruz. İlk etapta bir milyon ton tahılın kıtaya ulaştırılması için görüşmelerimiz sürüyor.
GAZZE’YE YAPILAN İNSAN HAKLARI İHLALİ
Gazze’deki insani durumu kötüleştiren ablukanın bölgeyi provokasyonlara açık hassas bir duruma getirdiği malumdur. Buradan sizlerin aracılığıyla tüm dünyaya sesleniyorum; 360 kilometrekareye sıkışmış 2 milyon insanın elektriğini, suyunu, yakıtını, gıdasını kesmek en temel insan haklarının ihlalidir. Gazze halkının toptan cezalandırılması sadece sorunu büyütecek, daha fazla acıya, daha fazla gerilime, daha fazla gözyaşına sebep olacaktır. İsrail yönetiminin Refah Kapısı’ndan insani yardım geçişlerine izin vermesi gerekiyor.
BİZ YARDIM ONLAR UÇAK GEMİSİ YOLLUYOR
Bir insani yardım uçağımızı bu sabah gönderdik. Biz bunu yaparken, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Suudi Arabistan bu yardımları yaparken ama bir de bakıyoruz ki Amerika, İngiltere buraya uçak gemisi göndermeyi konuşuyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde acaba bunlar var mı? Şu anda Gazze’de yer ile yeksan edilen kadın, çocuk, anne ne var ne yok hepsi yok ediliyor. Bundan kimse dertlenmiyor. Biz dertleniyoruz. Milyonlarca insan açlık tehlikesi ile karşı karşıyayken Filistinlilere yapılan insani yardımların kesilmesi ise yeni bir utanç lekesi olarak bu kararı alanların alnına yapışmıştır. Tüm tarafları aklı selime davet ederek, kalıcı barışı görüşmeye davet ediyoruz. Gazze şu an itibarıyla mazlumdur, mağdurdur. Ama İsrail’in böyle bir mazlum durumu söz konusu değil.
BU NASIL POLİTİKACI BU NASIL MÜTTEFİK
Amerika’nın Dışişleri Bakanı, ‘İsrail’e Dışişleri Bakanı sıfatıyla değil, bir Yahudi sıfatıyla yaklaşıyorum’ diyor. Bu nasıl bir politikacı? Bu nasıl bir yaklaşım? Karşındakiler de ‘Ben de bölgeye bir Müslüman sıfatıyla yaklaşıyorum’ derse ne diyeceksin? Karşındakine insan sıfatıyla yaklaşacaksın. O şehit edilen yavruların halini görmüyor musun? Annelerinin, babalarının ne hale geldiğini görmüyor musun. Amerika Başkanı’nın, dün Suriye konusunda yaptığı açıklamadaki yaklaşımı, biz de kendilerinin bölgedeki faaliyetleri için ifade ediyoruz. Yani Amerika’nın, PKK’nın Suriye’deki uzantılarıyla bu ülkede yürüttüğü faaliyetler Türkiye’nin milli güvenliği için olağanüstü bir tehdit mahiyetine sahiptir. Biz, Amerika’yla NATO’da beraber değil miyiz? Beraberiz. Peki, bizim SİHA’mızı Amerika düşürdü mü? Düşürdü. E, biz senle NATO’da nasıl beraberiz? Aramızda güvenlik sorunu var. Söz konusu açıklama müttefiklik ve stratejik ortaklık ruhuyla bağdaşmadığı gibi, Suriye’yi bölmeye çalışan terör örgütlerine de cesaret vermektedir.
DEAŞ’LA ÇARPIŞAN TEK NATO ÜLKESİYİZ
Ülkemize yönelik terör tehdidini, terör örgütünün arkasında kimin olduğuna bakmaksızın, kaynağında ortadan kaldırmakta kararlıyız. DEAŞ’la göğüs göğüse çarpışan, şehitler verme pahasına bu terör örgütüne hezimete uğratan tek NATO müttefiki olarak bize karşı oynanan bu tiyatroyu sadece acı bir tebessümle karşılıyoruz. Tiyatro oynayanları, kendi senaryolarıyla baş başa bırakıp kendi milli güvenliğimizin gerektirdiği adımları atmayı sürdüreceğiz.”
ÇÖZÜM 1967 SINIRLARI
- Erdoğan, Filistin’de çözümün 1967 sınırlarına dönmek olduğunu bir kez daha vurguladı: “Son gelişmeler 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin devleti kurulmadan bölgeye huzur gelmeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Kendi topraklarında asırlarca baskıya, sömürüye, işgale maruz kalmış Afrikalı dostlarımızın da 1967 sınırları içinde bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesi için gerekeni yapacaklarından şüphe duymuyorum. 1.5 milyara yaklaşan nüfusuyla Afrika kıtasının, Güvenlik Konseyi’nde, söz ve karar hakkının olmaması da çok büyük bir adaletsizliktir.”
TELEFON DİPLOMASİSİ SÜRÜYOR
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili yürüttüğü telefon diplomasisi devam ediyor. Bu kapsamda dün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la görüşen Erdoğan, görüşmede Batılı ülkelerin gerilimin dozunu azaltıcı adımlar atması ve barışa hizmet etmeyen çabalardan uzak durulması gerektiğini söyledi. Uluslararası toplumun, sorunun kalıcı biçimde ortadan kalkması için Türkiye’nin iki devletli çözüm temelindeki önerilerine kulak vermesi gerektiğini ve samimiyetle yaklaşılması durumunda hem bölgeyi hem de dünyayı rahatlatacak bir çözümün bulunabileceğini ifade etti.