Güncelleme Tarihi:
CNN Türk’te Gece Görüşü canlı yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Hande Fırat’ın sorularını yanıtladı.
Asgari ücrete ilişkin değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, "Şu anda asgari ücreti ilgilendiren yüzde 37 dediğimiz kesimin 16 milyon 400 bin insanın yüzde 37'si asgari ücretliydi bu insanların ücretleri 5 bin 500 liradan 8 bin 500 liraya çıkmış olacak. Yaklaşık 7 milyon insanın ücreti yüzde 55 oranında artacak. Asgari ücretin bir öteleme etkisi var. Asgari ücretin üzerinde ücret alan çalışanların maaşlarını yukarıya doğru iyileştirilmesine yönelik adımlar atılacak. Türk-İş sınırı 9 bin olarak koymuştu. Geçmişte asgari ücret belirlenirken işçi sendikaların talepleriyle kararlaştıranların aralarında daha büyük farklar olurdu. Bugün fark 500 TL. Aslında hedefe çok yaklaşılmış bir asgari ücret tespiti olduğunu gösteriyor. Bu beklentinin altında kalma meselesi son derece minimal bir meseleye dönüştü. Gönül isterdi ki 3'lü kararla açıklansın. Türk-İş'in dışarda kalması çok küçük bir fark olduğu içindir. Çalışanlar ve işverenler açısından çok iyi bir noktada belirlendiğini düşünüyorum" dedi.
İMAMOĞLU KARARI
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza hakkında konuşan Mehmet Uçum, “Bu şahsa verilen ceza yürürlükteki hukuka uygun” diyerek şunları söyledi:
Ben ihtimalleri söylüyorum. Ben hukukçu olarak değerlendirme yapıyorum. İstinaf ve Yargıtay'ın farklı karar verebileceğini de söylüyorum. Ben bütünlüklü bir açıklama yapıyorum. 'Muhtemelen onanacaktır' kısmını alıp koyuyorlar bu etik midir? Burada benim bu açıklamama rağmen istinaf da Yargıtay da kendi değerlendirmelerini yapacaktır. Ben demişim ki 'Gelin olması gereken hukuk açısından hakareti istisnai haller hariç ceza hukuku olmasından çıkarıp tazminat cezası yapalım'.
Bu şahsa verilen ceza yürürlükteki hukuka uygun. Böyle bir ceza veriliyorsa hak yoksunlukları da devreye giriyor. Somut olgu tespitinde savunmalar alınmış mahkeme bir karar vermiş. Bu savunmayı İstinafta da Yargıtay'da da yapacaktır. Matufiyet kime yönelik? Bu seçimi iptal edenler üzerinden YSK'yı tespit etmiş. Bu savunmanın kendisi dahil burada bir hakaret olsa bile ben bu hakareti YSK'ya yapmıyorum anlamına geliyor. Etik ya da ahlaki temelden eleştiri yapanların kendilerinin de etik ve ahlaki olması lazım. Benim söylediğim cümlenin bir kısmını alıp onun üzerinden kendi istedikleri sonuca varmalarının ne ahlaka ne de etiğe sığdığını sanmıyorum.
“YARGIYI TÖHMET ALTINDA TUTMAMAK LAZIM”
Mahkemenin hakimi olağan şekilde değişmiş. HSK ihtiyaca göre yılda birkaç kez kararname yayınlıyor ve hakimlerin yeri değişiyor. Sonuçta orada hakimin değişme demek doğal yargı ilkesi ortadan kalktı demek değil ki. Mahkeme orada duruyor, yargılama olaya el koymuş, dosya belli aşamaya gelmiş gelen hakim de o dosya üzerinden değerlendirmesini yapıyor. Yargıyı bu şekilde töhmet altında tutmamak lazım. Yargı üzerinden siyasi projeler geliştirmesinler. Türkiye'de on binlerce davada topluma, siyasete etki eden sonuçlar çıkar. Yargı bunun hesabını yapabilir mi? Yapamaz. Yargının kararı önüne gelen çekişmede adil bir yargılama yapmak ve adil bir karar vermektir.