Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Anayasaya göre (m. 127/5) vesayet makamı ile belediye başkanlığı asla birleşemez. Aynı kişinin hem cumhurbaşkanı yardımcısı hem belediye başkanı olması Anayasa'nın açık ihlalidir. Küresel sömürgecilerin planları ve dar çıkarlar için hukuk dışı ve abes çözüm arayışları boştur. Halk hesabını sorar" ifadelerini kullandı.
TRT Haber'e konuşan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum, Meral Akşener'in 'Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu' önerisini şu sözlerle değerlendirdi:
ANAYASAYA AÇIKÇA AYKIRI
Öncelikle anayasal süreçten bahsetmek istiyorum. Bizim anayasal sistemde merkezi idare ile yerel idare arasında bir vesayet ilişkisi vardır. Merkezi idareden kasıt hükümettir, yürütmedir, cumhurbaşkanının oluşturduğu kabinedir. Merkezi idare, belediyeleri yönetmenin bütünlüğü açısından denetime tutar. İki karşıt, hiyerarşik pozisyon özdeşleşemez. Aynı kişide toplanamaz. Anayasanın 127. maddesindedir bu düzenleme 5. fıkradadır. Vesayet makamında olan bir kişinin aynı zamanda belediye başkanlığı görevini yürütmesi, aynı zamanda merkezi idarede görev alması, cumhurbaşkanı yardımcısı olması, bakan olması özdeşleşme yasasının ihlali olur, bu mümkün değildir. Böyle bir adım atılması açıkça anayasanın ihlali olarak değerlendirilir.
Eğer böyle bir şey yapmak istiyorlarsa bu kişiler ya bu kişiler belediye başkanlığından istifa etmeliler ondan sonra cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atandıktan sonra Meclis’te yemin ederek göreve başlamalılar. Ya da belediye başkanlığı görevi bittikten sonra ancak cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanıp Meclis’te yemin ettikten sonra göreve başlayabilirler.
Anayasa’ya aykırı bir çözüm arayışından başka bir şey değil. Anayasaya açıkça aykırı. Hem belediye başkanlığı hem cumhurbaşkanı yardımcılığı hukuka uymaz.
CNN Türk yayınına katılan Avukat Tarkan Erdal ise Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun 13. cumhurbaşkanının yardımcısı olma önerisini şu şekilde değerlendirdi:
Buradaki sorunumuz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yeni bir sistem olmasından kaynaklanıyor. Aynı iki görevin birlikte, fiziken hukuken olması konusunda bazı tartışmalar var.
Milletvekilliği ve belediye başkanlığı birlikte gidemiyor. Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı için soru işaretleri gündeme geliyor. Ben gidemeyeceği kanaatindeyim. Bir kişinin, aynı yerde aynı şekilde hem fiziken hem hukuken götürmesi zaten kanunun ruhuna da uygun değil.
Cumhurbaşkanlığı Yardımcısı'nın bir sürü görevi var. Bütçelerle ilgili, yerel yönetimlerle ilgili görevi var. Bu iki görevi birlikte yerine getirebilirken acaba fiziken bir çatışmaya maruz kalınabilir mi?
Belediye Başkanları için kanunumuz var, Cumhurbaşkanlığı Yardımcıları için Anayasa'da hükümlerimiz var. Burada şöyle bir açık hüküm yok; Cumhurbaşkanlğı yapan bunları yapamaz, belediye başkanları şunu yapamaz gibi bir durumdan kaynaklanıyor.
Biz hukukta bazen ne yapıyoruz? Eğer bir hükümde bir açıklama, açıklayıcı net hüküm yoksa; kanun koyucu herhangi bir şey ihdas etmiş mi etmemiş mi ona bakıyoruz.
Siz Belediye Başkanlığı ve Milletvekilliğini bir arada tutmuyorsanız, Belediye Başkanı ile Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı'nı bir tutmuyoruz.
"İKİ GÖREVİN BİRLİKTE YÜRÜTÜLMESİ MÜMKÜN DEĞİL"
Nereden bakarsanız bakın iki görevin birlikte idare ettirilebilmesi çok mümkün gözükmüyor. Ama şunu da unutmamak lazım. Seçime daha var, seçim olduktan sonra Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı gündeme gelecek.
Kuvvetle muhtemel, bu konuştuğumuz isimler siyasetin içindeki isimler. Bunların konuşulmuş olduğunu ben düşünüyorum. Aksi takdirde bu konuşmaları bir çırpıda yapılabilecek manevralar olduğunu düşünmüyorum.
Sayın İmamoğlu'nun ismi geçiyor ama unutmamak lazım sayın İmamoğlu'nun henüz kesinleşmeyen cezası var. Acaba bu kesinleştiği zaman ne olabilir?
Benim öngörüm şu, zaten seçime var. Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı sistemini ondan sonra ele alalım, kanuni düzenlemeler yapılabilir gibi baktıklarını düşünüyorum.