Güncelleme Tarihi:
Kadına şiddet konusunda farkındalık oluşturmak için konusunda uzman birçok kişiyi bir araya getiren Kadına Şiddetle Mücadele Çalıştayı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Av. Özlem Zengin, “Eğitim arttıkça şiddetin kalitesi artıyor. Daha inceltilmiş bir şiddet var; kaşıyla, gözüyle, ekonomik olarak yapmak istediğini engelleyerek, kadının ruhsal özgürlüğünü sınırlayarak” dedi.
Altınbaş Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi, Türkiye’nin sürekli olarak devam eden ve en büyük toplumsal sorunlarından biri olan kadın şiddeti ile ilgili panel düzenledi. Gerçekleştirilen çalıştaya Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Av. Özlem Zengin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Dr. Mehmet Karabay, Avcılar Belediye Başkanı Dr. Handan Toprak Benli, Altınbaş Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Altınbaş, Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, iş dünyasından kadınlar, şiddete maruz kalmış aileler, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
'OLAY ÖNCESİ HUKUKSAL DÜZENLEMELERE İHTİYAÇ VAR'
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Av. Özlem Zengin Türkiye’de kadın şiddeti konusunda olay sonrası hukuki sürecin yeterli olduğundan, asıl çalışılması gereken konunun artık olay olmadan önceki aşamalar olması gerektiğini söyledi. Zengin, açıklamalarına şunları ekleyerek, “Türkiye’de kadın meselesi çok dinamik bir mesele. Devamlı değişen ve gelişen bir yapısı var. Kadın meselesinin Türkiye’de kesinlikle siyasi partiler açısından ortak bir mesele olduğunu düşünüyorum. Türkiye özellikle olay anı ve sonrasına dair hukuken çok yol aldı. Şu an gitmemiz gereken yol olay olmadan önceki aşama. Yani koruyucu hukuk dediğimiz aşama ile ilgili yol almamız gerekiyor. Olduktan sonra çözümler belli, asıl mesele öncesi. Bazen rakamlar üzerinden konuşuyoruz hep ‘şu kadar kadın şiddet gördü, şu kadarını engelledik’ gibi. Mesele sayının bin ya da 10 bin olması değil 1 kadın bile şiddete uğruyorsa hepimizin meselesidir” diye konuştu.
Bununla birlikte kadın şiddeti konusunda artık daha bilinçli bir yapıda olduklarından da bahseden Özlem Zengin, “Rakamlar bize aslında Türkiye’de şiddet konusunda bir artış olmadığını gösteriyor. Fakat bilinçli bir artış var ve bu artış şiddete uğradığını söylemeyi kolaylaştırdı. Bu zaten böyle de olmalıydı. Yapılan bir sürü araştırma eğitimli kadınların eğitimsiz kadınlar kadar şiddet gördüğünü gösteriyor. Fakat eğitimli kadınlar bunu maalesef söylemiyorlar. Eğitim arttıkça şiddetin kalitesi artıyor. Daha inceltilmiş bir şiddet var. Kaşıyla, gözüyle, ekonomik olarak yapmak istediğini engelleyerek, kadının ruhsal özgürlüğünü sınırlayarak. Yani gören gözler için şiddet hep var sadece farklı” dedi.
'TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK MESELESİ BOZULMUŞ AHLAKTIR'
Açılış konuşmasında kadın şiddetinin çok hassas bir konu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Emre Alkin de önemli noktalara değindi. Alkin, bir ekonomist olarak sözlerine şöyle devam etti: “Deniyor ki 'en büyük meselemiz enflasyon, en büyük meselemiz büyüme' ben bunlara şahitlik ediyorum ve üzülüyorum. Bizim asıl meselemiz enflasyon değil ahlak, asıl meselemiz büyüme değil kalkınma. Bunları birbirine nasıl karıştırıyorsak şiddet meselesindeki birçok önemli parçayı da birbirine karıştırıyoruz. Türkiye'nin en önemli meselesi bence bozulan ahlak ve aynı zamanda kadın erkek arasındaki hatta en nihayetinde toplum içinde hiç bitmeyen çekişmedir. O yüzden kadına şiddet meselesini incelerken şiddetin Türkiye'nin hemen hemen her noktasında yaşandığını ifade etmeliyim. Bugün şiddet kurumsallaşmış durumda. Türkiye çocukların büyürken oldukça sık şekilde şiddete maruz kaldıkları veya şiddete şahit oldukları bir ülke. Dolayısıyla bugüne kadar şahit olduğumuz şiddetten daha büyük bir şiddete önümüzdeki yıllarda şahit olabilme korkusu içindeyim.”
Altınbaş Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü ve TOKAMER Müdürü Zeynep Banu Dalaman da çalıştay öncesi yapmış olduğu konuşmada şiddet konusunda en fazla denetimlerde sıkıntı olduğuna bu yüzden uygulamaların daha fazla artması gerektiğine dikkat çekerek, “Kadına şiddet konusunda denetleme sürecinde birtakım eksiklikler var. Hala biz rakamlara ve nedenlere ulaşamıyoruz. Bununla ilgili olarak özellikle polis güçlerinin, bu işle uğraşan sosyal uzmanların daha fazla bilinçlenmesine ihtiyacımız var. Bugün şiddete uğradığınızda polise gittiğiniz zaman anlamıyor. ‘Neden geldin ki’ diyor. Halbuki İstanbul Sözleşmesi’ne göre kadının oraya gitmek hakkı. O yüzden kontrol mekanizmalarının geliştirilmesi gerekiyor. Uygulamalar arttıkça şiddette azalacaktır” dedi.
Şiddetin Türkiye’deki aile yapısında var olduğundan ve bu yüzden de toplumun her kesiminde görüldüğünden de bahseden Zeynep Banu Dalaman ise, cinsel tacizin de her yerde görülüyor olmasına değindi. Zeynep Banu Dalaman aynı zamanda, “Şiddet öğrenilen ve aile yapımızda olan bir şey. Toplumumuzda ataerkil bir düzen var. Bu iş yaşamında da böyle. İş yaşamında erkek yöneticiler kendilerini kadınlara karşı daha çok böyle yönetme isteğinde oluyorlar ve bu mobbing oluyor. Ancak bunun mobbing olduğunu bilmiyorlar. Geçenlerde Türkiye'de her kadın yüzde 93 cinsel tacize uğruyor dedim. Bu büyük olay oldu. Halbuki olay olacak bir durum yok ortada. Cinsel taciz hayatın her yerinde var. Fakat bunu kız çocuklarına öğretemiyoruz. Yani bir kız çocuğu istemeden ona erkek arkadaşı mesaj bile atamaz ve ona davetkar imalarda bulunamaz. Bütün bunları öğretmemiz lazım ki önlemlerini alabilsinler” şeklinde konuştu.
'ŞİDDET KONUSUNDA ASIL ERKEKLER BİLİNÇLENDİRİLMELİ'
Demsa Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Türkiye İş Kadınları Derneği Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan da şiddet konusunun daha çok erkekler tarafından konuşulması gerektiğine dikkat çekerek, “Bu tip konferanslarda bu konuların bir araya gelip tartışılıyor olması bilincin oluşturulması açısında çok önemli. Aslında şiddet konularını biz kadınlardan çok erkeklerin yapmasının daha faydalı olacağını düşünüyorum. Uzun yıllardır gördüğüm kadarıyla biz kadınlar bu konuları daha fazla dile getiriyoruz ve bu konuşmaları yapıyoruz. İnşallah bundan sonra biraz daha erkek ağırlıklı, kadına şiddet konusu ele alınır ve bu bilincin daha kolay yerleşmesi sağlanır” ifadelerini kullandı.
Konuşmacılar arasında 1 Nisan 2013 yılında Manisa’nın Akhisar ilçesinde eski eşi tarafından cinsel saldırıya uğradıktan sonra boğularak öldürülen Gülşah Kurban’ın annesi Nuray Kurban da yer aldı. Nuray Kurban önlemlerin daha yeni yeni alınmaya başlandığından ve bu konuda herkesin bilinçlenmesi gerekliğine değinerek, “Keşke benim kızımın zamanında daha fazla caydırıcı cezalar olsaydı. Kızım için birçok yere başvurduk önlemler alınsın diye fakat bütün kapılar yüzümüze kapanmıştı. Şimdi kanunlar ve önlemler biraz daha arttı. Benim kızımın zamanında hepsi yoktu. Kadınlar bizim gibi örnekleri dinlesin. Öncelikle nereye başvuracaklarını bilsinler. Şu anda elektronik bileğe kadar her şey çıktı ama benim için ‘geçmiş ola’. Çünkü ben o acıyı yaşadım keşke bunlar daha önceden olsaydı” diyerek acısını hala daha yüreğinden atamadığını ifade etti.