Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan Van'da konuştu

Güncelleme Tarihi:

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan Vanda konuştu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2014 18:29

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Neymiş, Amerikan Musevi Kongresi, bana verdiği ödülü geri istiyormuş. Eğer bu zulme, bu soykırıma, bu Hitlervari faşizme, çocuk katleden rejime destek veriyorsanız, alın ödülünüzü başınıza çalın" dedi.

Haberin Devamı

Erdoğan, Hastane Caddesi üzerinde gerçekleştirilen mitingte, vatandaşlara hitap etti.


Konuşmasına Vanlılar'ı selamlayarak başlayan Erdoğan, "Serhat şehri Van'da alimlerin, evliyanın, gönül insanlarının şehri Van'da Seyyid Abdurrahim Arvasi Hazretleri'ni, Seyyid Fehimi'yi, Faki Teyran'ı bir kez daha hürmetle yad ediyorum. Van'ın medreselerinde eğitim görmüş Bediüzzaman Said Nursi'ye bugün bir kez daha Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Vanlı tüm şehitlerimize özellikle de 23 Ekim 2011'deki depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize aynı şekilde Rabbim'den rahmet diliyorum. Allah hepsinden razı olsun, Rabbim sizlerden razı olsun, kardeşliğiniz için, yol arkadaşlığınız için, ahde vefanız için sizlere sonsuz teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı


Başbakan Erdoğan, Soma'da hayatını kaybeden maden işçilerinin ve Van depreminde yitirilenlerin yokluğu, çocukları dağa zorla çıkarılmış annelerin feryatları, bayram tatilinde yaşanan ölümlü ve yaralamalı trafik kazaları, İstanbul'daki halk otobüsü ve Lice'deki tanker kazaları nedeniyle Ramazan ayını ve bayramı buruk geçirdiklerini dile getirerek, Gazze'de yaşanan soykırımın, Suriye, Irak, Mısır, Libya, Myanmar, Somali ve diğer İslam ülkelerinde görülen acıların da aynı şekilde kendilerini hüzne ve kedere sevkettiğini söyledi.


"Hitler'in, Nazilerin yaptığından ne farkı var?"


İsrail'in ramazan, bayram, sivil, çocuk, kadın, okul, hastane, cami ayrımı gözetmeksizin Gazze'ye ölüm yağdırmaya devam ettiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:


"25 günde, bin 300'e yakın Gazzeli kardeşimiz şehit edildi. Bunlardan 250'si çocuk, 100'ü kadın ve 50'den fazlası yaşlı. Gazze'deki çocuklar bayramı göremediler, Gazze'deki çocuklar bayramda sokaklara çıkıp, parklara gidip oyun oynayamadılar, evlerinde şehit edildiler, sokaklarda, parklarda, sahillerde öldürüldüler. Camilere sığındılar, oralarda öldürüldüler, okullara sığındılar oralarda öldürüldüler. Yaralı, eli ayağı kopmuş şekilde hastanelere gittiler, maalesef oralarda bile havadan yağan bombalarla alçakça katledildiler. Kardeşlerim ben İsrail devletinin, İsrail yönetiminin bu insanlık dışı, alçakça soykırım girişimine soykırım deyince birileri rahatsız oluyor. İsrail devletinin yaptığını Hitler'in, Naziler'in yaptığına benzetince birileri rahatsız oluyorlar. Buradan, Van'dan tüm dünyaya sesleniyorum, Allah aşkına şu İsrail yönetiminin yaptığının Hitler'in, Naziler'in yaptığından ne farkı var. İsrail devletinin Gazze'de, Filistin'de yaptığını soykırım değil de neyle izah edeceksiniz? Bu ırkçılıktır, bu faşizmdir, Hitler'in ruhunu yaşatmaktadır."

Haberin Devamı


"Onlara göre Müslüman'ı öldürmek meşrudur ama..."


Hitler'in, "İnsafsız olabiliriz ama Almanya'yı kurtardığımızda dünya insaflı bir yer olacak, adaletsiz olabiliriz ama Almanya'yı kurtardığımızda dünyaya adalet gelecek, ahlaksız olabiliriz ama halkımızı kurtardığımızda ahlaklı bir dünyanın yolu açılacak" şeklindeki sözlerini anımsatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:


"Evet, Hitler bu sapıkça düşüncelerin arkasına takıldı, milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu. Museviler'e acımasızca soykırım uyguladı. Şu anda Hitler'in söylediğini İsrail devleti söylüyor. Hitler'in yaptığının aynısını İsrail devleti yapıyor. İsrail sergilediği insafsızlığı, adaletsizliği, ahlaksızlığı 'meşru müdafaa' diyerek dünyaya yutturmaya çalışıyor. Ne acıdır ki dünya ülkelerinin çoğu da bunu yutuyor, biz konuşunca da hemen susturmak için 'antisemitist' diyerek bizi karalamaya çalışıyorlar. Yahu antisemitizmin bir insanlık suçu olduğunu söyleyen benim. Ama İslamofobianın bir insanlık suçu olduğunu söyleyince, Batılılar'ın da bunu söylemesi gerektiğini söyleyince Batılılar bunu söyleyemedi, niye, onlara göre Müslüman'ı öldürmek meşrudur ama Yahudi'ye gelince 'hayır' öyle mi? Biz diyoruz ki 'Antisemitizm insanlık suçu, İslamafobia da insanlık suçu'. Her türlü insanlık dışı eylemi yapacaksın, bebekleri beşiklerinde, çocukları hastanelerde öldüreceksin, hiçbir ayrım yapmadan bir şehri havadan rastgele bombalayacaksın, sana 'dur' denilince de 'antisemitist' diye ahlaksızca suçlama yapacaksın. Artık bunu hiç kimse yutmuyor."

Haberin Devamı


"Osmanlı'nın evladı olarak ben de sesleniyorum"


Erdoğan, herkesin Museviler'den uzaklaştığı ve ülkelerinden kovduğu bir dönemde Museviler'e Osmanlı devletinin sahip çıktığını hatırlatarak, "Utanmıyor musunuz? Siz ne ahlaksızsınız ya. Size sahip çıkan bir Osmanlı'nın evladı olarak ben de sesleniyorum, Museviler'i kendi topraklarımızda koruyan, kollayan, güven içinde yaşamalarını temin eden biziz. İçeride ve dışarıda her türlü ırkçılığı ayrımcılığı kınayan yine biziz. Bundan sonra da bütün azınlıklar benim ülkemde barış içinde, huzur içinde, güvenlik içinde yaşayacak. Biz algı operasyonlarından korkup da zalime karşı sessiz kalan bir millet, böyle bir devlet değiliz" diye konuştu.

Haberin Devamı


"Ödülünüzü başınıza çalın"


Amerikan Musevi Kongresinin kendisine verdiği ödülü geri istediğini hatırlatan Erdoğan, "Neymiş, Amerikan Musevi Kongresi, bana verdiği ödülü geri istiyormuş. Eğer bu zulme, bu soykırıma, bu Hitlervari faşizme, çocuk katleden rejime destek veriyorsanız, alın ödülünüzü başınıza çalın. Şunu açık açık söylüyorum, o bebeklerin arşı alayı inleten feryatları inşallah karşılıksız kalmayacak. O çocukların, melekleri dahi ağlatan feryatları inşallah karşılıksız kalmayacak. Bu zalim de bu zalime göz yuman, destek veren, sırtını sıvazlayan zalimler de inşallah o feryatların, o gözyaşlarının altında inleyecekler. Kardeşlerim unutmayın zulme rıza zulümdür, onun için dünyada bu zulme sesini çıkarmayanlar da aynen onların sınıfındadır."

Haberin Devamı

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını hatırlatan Erdoğan, hem dua edeceklerini hem de bütün imkanlarıyla Gazze'nin yanında duracaklarını söyledi.

Erdoğan, ne içeride ne dışarıda hiçbir saldırıya boyun eğmeden hakkı savunmaya, mazlumların elinden tutmaya devam edeceklerini dile getirerek, şöyle konuştu:

"CHP ve MHP'nin ortak adayları ne diyor? 'Gazze'yi bırak Suriyeli misafirleri bırak, Türkmenlere bak' diyorlar. Bunların dünyadan haberleri yok. Bunların kendi ülkelerinden bile haberleri yok. Biz Gazze'ye nasıl ulaşıyorsak AFAD eliyle Suriye'ye de öyle ulaşıyoruz. Somali'ye nasıl ulaşıyorsak AFAD ile Kızılay ile TİKA ile gönüllü kuruluşlarımızla Suriye'nin Irak'ın Türkmenlerine de öyle ulaşıyoruz. Myanmar'a nasıl ulaşıyorsak Kırım Türklerine, diğer Türk, Kürt, Arap kardeşlerimize de öyle ulaşıyoruz. Çünkü biz büyük devletiz. Biz AK Parti iktidarıyız. Rabbime şükürler olsun imkanlarımız var. Reklam yaparak değil, davul zurna çalarak değil, sessizce, etkili şekilde yoğun şekilde herkese, her yere yardım elimizi ulaştırıyoruz."

"MHP Genel Başkanı bilmez ama MHP'ye gönül veren kardeşlerim bizim Türkmenlere nasıl ulaştığımızı çok iyi bilir. HDP yönetimi bilmez ama benim HDP'ye gönül veren kardeşlerim Suriye'deki, Erbil'deki Kürt kardeşlerimize nasıl destek verdiğimizi çok iyi bilirler" diyen Erdoğan, Allah'tan Filistin'deki, Suriye'deki, Irak'taki, Mısır'daki ve Libya'daki tüm mazlumlara yardımcı olmasını diledi.

"12 yıl boyunca millete hizmet ettim"

Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı olarak 12 yıl boyunca millete ve ülkesine hizmet ettiğine dikkati çekti.

Ülkeye 12 yıl boyunca büyük eserler, yatırımlar ve hizmetler kazandırdıklarını anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Sizler şahitsiniz. En büyük mücadeleyi eğitimde, sağlıkta, adalet ve emniyette bunlarla birlikte çözüm sürecinde verdik. Türkiye'de birliği, dirliği, dayanışmayı, kardeşliği yüceltmek için 12 yıl mücadele ettik. Yaraları sarmak için, hataları telafi için, kanı durdurmak için, acıları, gözyaşlarını dindirmek için samimi şekilde çabaladık. Karşılaştığımız engelleri sizler de görüyorsunuz. Çözüm sürecini işte sizler bunu yaşıyorsunuz. Biz 'Gençler ölmesin' dedikçe doğuda, batıda 'gençler ölsün' diye çabalayanlar oldu. Biz, 'annelerin gözyaşı dinsin' diye çırpındıkça anneleri ağlatmak için ellerinden geleni yapanlar oldu. Nice sabotajlarla karşılaştık. Hepsini aştık. Nice tahriklerle, nice saldırılarla, tuzaklarla karşılaştık. Hepsini aştık. Darbe senaryoları kurdular, boşa çıkardık. Çetelerle bizi tehdit ettiler, boyun eğmedik. Terör örgütüyle tehdit ettiler, boyun eğmedik. Pensilvanya ihanet çetesini üzerimize saldılar, 'eyvallah' demedik. Kürt olduğu için Said-i Nursi'nin yanına gitmeyen Pensilvanya, çözüm sürecini sabote etmek için de çok gayret etti. Onun buradaki çetesine şimdi hak ettiğini hukuk içinde veriyoruz. 'İnlerine gireceğiz' dedik, siz bize destek verdiniz işte şimdi inlerine kadar giriliyor."

"Bu can bu tende oldukça..."

"Başbakanım sen Çankaya'ya çıkarsan bu Pensilvanya ile mücadele ne olacak" denildiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu can bu tende oldukça bu mücadele sonuna kadar devam edecektir" ifadesini kullandı.

Erdoğan, "Zira bizim ulusal güvenliğimizi tehdit eden unsurlar nerede, kim, nasıl olursa olsun karşılarında bizi bulacaklardır. Çözüm sürecinin önündeki engelleri de aşıyor muyuz? Yasal düzenlemeyi yaptık mı, yaptık. Çıkardığımız son yasayla çözümün zeminini daha da güçlendirdik. Eğer destek verirseniz, eğer bizi cumhurbaşkanı seçerseniz inşallah çözüm süreci daha kararlı, daha güçlü, daha hızlı şekilde devam edecek" şeklinde konuştu.

"Bilgisayar klavyelerine özgürlük getirdik"

Türkiye'nin nereden nereye geldiğini anlatmak için örnek veren Erdoğan, şunları kaydetti:

"On yıllar boyunca bu ülkede kitaplar yasaklandı, türküler, şarkılar bu ülkede yasaklandı. Hatta anadilde konuşmak yasaklandı. 'Kürt' demek 'Kürtçe' demek bu ülkede adeta suçtu. Cezaevlerinde anne evladıyla Kürtçe konuşamıyordu. Şimdi ne oldu? 24 saat Kürtçe yayın yapan devlet televizyonu var. Var mı, var. Televizyonlarda, radyolarda farklı dil ve lehçeler serbest. Üniversitelerde bölümler açıldı. Okullarda farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesini sağladık. Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimi mümkün hale getirdik. Artık bilgisayarın klavyelerine özgürlük getirdik. İlçelerin, köylerin eski isimlerini iade etmeye başladık. Bitmedi. Devletin kurumları eliyle Kürtçe kaynak eserleri bizzat biz basıyoruz biz. Kültür ve Turizm Bakanlığımız daha önce Ahmed-i Hani'nin eserini basmıştı. Sizlere Feqiye Teyran'ın eserinin de yolda olduğunu söylemiştik. O da basıldı ve bugün Feqiye Teyran memleketinde sizlere bu müjdeyi açıklıyorum. Artık yayına girdi."

"Hayalleri gerçeğe dönüştürüyoruz"

Türkiye'deki kütüphanelerin tarandığını, yurt dışındaki kütüphanelerde araştırmalar yapıldığını belirten Erdoğan, 2 cilt halinde Osmanlıca harflerle Kürtçe, Latin harflerle de Kürtçe ve Türkçe çevirisiyle bu muhteşem eseri milletle buluşturduklarını anlattı.

Başbakan Erdoğan, bir başka müjde daha vermek istediğini kaydederek, Ensar Vakfı'nın çok anlamlı ve güzel bir işe imzasını attığını bildirdi.

Kutsal kitap Kur'an-ı Kerim'in Kürtçe mealinin hazırlandığını ve basıldığını belirten Erdoğan, "12 yıl önce bu kitapların basılacağını hem de devlet eliyle, gönüllü kuruluşlar eliyle basılacağını söyleseler kim inanırdı? Biz, hayalleri gerçeğe dönüştürüyoruz. Kardeşliğimizi yüceltecek, her adımı cesaretle atıyoruz. Bundan sonra da bu adımlar, hız kesmeden kesintiye uğramadan inşallah devam edecek" diye konuştu.


Şu anda 10 Ağustos seçimleri için önemli bir noktaya geldiklerini, 3 adayın olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, adaylardan birisinin CHP ve MHP'nin ortak adayı olduğunu söyledi.

Erdoğan, CHP ve MHP'nin adayına destek için irili ufaklı birkaç partinin daha geldiğini, hepsinin toplandığında oy oranlarının yüzde 1'e bile ulaşmadığını dile getirdi. Enteresan olan bir durumun olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, "MHP'ye 'çatı' dediler, 'dam' dediler bir aday dayattılar. MHP önce CHP ile aynı çatının altına girdi, yetmedi marjinal sol partilerle aynı çatının altında buluştu" ifadesini kullandı.

"Babası çok muhterem bir insandı, doğru"

Son günlerde daha da enteresan durumların olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"CHP ile MHP'nin ortak adayı ne ile övünüyor? 'Benim babam, Mehmet Akif'in arkadaşıydı' diyor. Önceki gün Edirne Kapı Şehitliğine gitmiş, İstanbul'da merhum Mehmet Akif'in kabrini ziyaret etmiş. Babasını da merhum Mehmet Akif'i de güya kendi şahsi hırsına alet edecek. Babası çok muhterem bir insandı, doğru. CHP'nin zulmünden dolayı Kahire'ye gitmek zorunda kalan bir insandı. Bir defa sen, babana ihanettesin" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Edirne Kapı Şehitliğini ziyaretinde ortaya çok komik bir manzara çıktığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Akif'in kabrinin başında yazılı olan o kitabedeki dörtlük İstiklal Marşı'ndan. Bu dörtlük, 'Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda. Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda. Canı, cananı bütün varımı alsın da Hüda. Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda'. Bunu o kitabeden okuyor sonra da ne diyor, burası çok enteresan. 'Ey Türkiye, CHP, MHP, HDP'ye zaten seslenmeye bu noktada gerek duymuyorum çünkü onların bu işle alakası yok, HDP'nin İstiklal Marşı diye bir meselesi yok, bunları bilelim ve çok açık, net bunları konuşalım.

'Bu dörtlük, Çanakkale Şehitleri şiirinden herhalde' diyor. Yazıklar olsun, senin profluğuna da yazıklar olsun, senin tarihçiliğine de yazıklar olsun, 'babamın arkadaşı' dediğin Akif'e yaptığın bu saygısızlığa da yazıklar olsun. İstiklal Marşı ile Çanakkale Şehitleri şiirini bile birbirinden ayıramıyor. İşte bu şahsı getirdiler, CHP'nin MHP'nin Pensilvanya'nın ortak adayı yaptılar. O, sipariş. Ona şimdi ne diyorlarsa o, onu yapıyor başka bir şey yok. Sonra da CHP, MHP tabanına 'tıpış tıpış gidip, bu adaya oy vereceksiniz' diyorlar. CHP'liler, MHP'liler şimdi bu adayın neresine oy verecekler. İstiklal Marşı'nı bilmeyen adaya, CHP'liler MHP'liler oy mu verecekler? İstanbul'da eline bir dergi almış poz veriyor. O derginin eski kapaklarında benim Kürt kardeşlerime çok ağır hakaretler var. Ben biliyorum ki Van'dan bu adaya zaten oy yok."

"Siz, bir adaya Kürt olduğu için mi oy vereceksiniz?"

HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş için de söyleyecekleri olduğuna vurgu yapan Erdoğan, kendisini dinleyen kalabalığa "Siz, bir adaya Kürt olduğu için mi oy vereceksiniz, siz bir adaya millet olarak, insan olarak benim menfaatlerimi koruyacak, bu ülkenin menfaatlerini koruyacak diye mi oy vereceksiniz. Herhalde ikincisi değil mi" çağrısında bulundu.

Başbakan Erdoğan, "HDP'nin adayının benim Kürt kardeşlerime yönelik bu ülkede yaptığı ne var söyler misiniz?" diyerek, "Van maalesef yerel seçimlerde büyükşehiri HDP'ye teslim etti. Bunların yaptıklarını, yapacaklarını biliyorum inanıyorum ki, Van halkı, Van'daki benim Kürt kardeşlerim bunların, buradaki hizmetlerine şahit olamayacaklar. Bunların tek anlayışı var, bu anlayış da şudur; bunlar dikkat edin hizmetle değil, hizmetle gelmiyorlar bunlar tehditle geliyorlar. Öyleyse bu tehdidi yapanlara en büyük dersi sandıklarda da siz oylarınızla vermelisiniz" değerlendirmesinde bulundu.

"Sizin kadın değeri bilmek gibi bir derdiniz var mı?"

Kürt kökenli Nurettin Yılmaz'ın 1980 yılında cumhurbaşkanlığına aday olduğunda "Bir Kürt cumhurbaşkanı adayı mı olacak veya cumhurbaşkanı mı olacak" diye ırkçıların ayağa kalktığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Nurettin Yılmaz'ı aldılar, Diyarbakır cezaevinde işkence yaptılar. O günlerden bugünlere geldik. Şu anda HDP, istediği gibi aday gösterdi, bu aday da özgürce çalışmalarını yürütüyor. Dün bir televizyon kanalında izliyorum, hanımlara toplantı yapıyor. Sizin bir defa kadın değeri bilmek gibi bir derdiniz var mı, sizde zerre kadar kadın derdi bilmek, kadına saygı olmuş olsa o Diyarbakır'daki anaların evlatlarını alıp da zorla dağa çıkarmak suretiyle onları hüngür hüngür ağlatır mıydınız? Belediyenin önündeki anaları, oralardan siz kovdunuz, işte onlar Kürt anneleriydi. Onlara bu zulmü yapan siz değil misiniz? Ben Kürt annelere sesleniyorum, Kürt kardeşlerime sesleniyorum; 10 Ağustos'ta bunun bedelini onlara ödetmelisiniz.

HDP'nin adayı 'birlikte dans edelim Türkiye' diyor. 'CHP ile ittifak yapacaktık, CHP istediğimiz adayı çıkarmadı' diyor. Batıdaki illerde konuşurken Kürt kelimesini ağzına almıyor, Doğu'ya, Güneydoğu'ya gelince orada Kürtleri hatırlıyor."

Başbakan Erdoğan, 81 vilayette aynı dili kullandıklarını vurgulayarak, HDP'nin doğuda farklı, batıda farklı konuştuğunu kaydetti.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!