Güncelleme Tarihi:
Öğle ezânı okununca, önce dört rek'at Cum'a namazının ilk sünneti kılınır.
Niyet ederken:
"Niyet ettim, Allah rızası için Cuma Namazının ilk sünnetini kılmaya" denilir. Bu namaz aynı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. İlk rekatta önce Sübhaneke okunur. Sonra Euzü Besmele çekilir. Bütün rekatlarda Fâtiha ve zamm-ı süre okunur. İlk oturuşta sadece Etteahiyyatü okunur.
Son oturuşta:
Etteahiyyatü, Allahumma Salli, Allahumme Barik, Rabbena duaları okunur. Sonra, câmi' içinde, ikinci ezân okunur. İmam hutbe okumak için minbere çıkar. Hutbe okunur. Hutbe okunurken cemâ'atin namaz kılması ve konuşması tahrimen mekruhdur (harama yakın). Hatîb efendi duâ ederken, cemâ'at sesli âmîn demez. İçinden sessiz denir. Namaz kılarken yapması harâm olan her şey, hutbe dinlerken de harâmdır. Hutbe okunup bittikten sonra müezzin kamet getirir.
Sonra, cemâ'at ile iki rek'at Cum'a namazının farzı kılınır. Bu namaz aynı sabah namazının farzı gibi kılınır.
Niyet şöyle edilir: "Niyet ettim, Allah rızası için Cuma namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imama" Sonra, dört rek'at son sünneti, Niyeti şöyledir: "Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının son sünnetini kılmaya" Bu sünnetde aynı ilk sünnet gibi kılınır. Böylece esas itibariyle Cuma namazı farzı ve sünnetleriyle birlikte kılınmış olur. Son sünnetin ardından zuhr-i ahir, niyetiyle dört rekat daha namaz kılınmaktadır. Niyet edilirken şöyle denilir: "Niyet ettim Allah rızası için edâsı üzerime olup da henüz üzerimden sâkıt olmayan en son öğle namazının farzına". Bu şekilde niyet edilirse, eğer o günün cuma namaz şartlarında bir noksanlıktan dolayı kabul olunmamışsa, öğle namazı kılınış olur. Kabul olunmuşsa, en son kazaya kalmış öğle namazına sayılır.
Bundan sonra, iki rek'at vaktin sünneti kılınır. "Niyet ettim Allah rızası için Vaktin sünnetine" diye niyet edilir. Cum'a sahîh olmadı ise, bu on rek'at, öğle namazı olur. Bundan sonra, Âyet-el-kürsi ve tesbîhler okunup, duâ edilir.
CUMA NAMAZI KAÇ REKATTİR?
Cuma günü önce dört rek’at sünnet kılınır. Bu, Cumanın ilk sünnetidir. Sonra hatip hutbe okur ki, bu, Cumanın sahih olmasının şartlarındandır ve farzdır. Hutbeden sonra cemaat imama uyarak iki rek’at Cumanın farzını kılar. Bundan sonra dört rek’at sünnet kılınır. Bu da Cumanın son sünnetidir. Daha sonra Zuhr-ı âhir adıyla bazı yerlerde dört rek’at, son olarak da vaktin sünneti diye iki rek’at daha kılınır.
Zuhr-ı âhir, her yerde kılınan bir namaz değildir. Çünkü ne Peygamberimiz ve ne de onun ashabı böyle bir namaz kılmamışlardır. Yukarıda belirttiğimiz gibi Cumanın sahih olmasının şartları ve özellikle bir yerde yalnız bir camide kılınması şartı ile ilgili farklı görüşler böyle bir namazın kılınması sonucunu doğurmuştur.
Şöyle: İmam Şafii bir yerde nüfusu kalabalık da olsa ve birden fazla büyük camileri de bulunsa Cuma namazı yalnız bir camide kılınır. Birden fazla
camide kılındığı takdirde, namaza ilk başlayanların namazı sahih olur, sonraya kalanların namazı sahih olmadığı için öğle namazını kılmaları gerekir. Hepsinin aynı zamanda namaza başlaması veya hangi camide daha önce namaza başlandığının bilinmemesi durumunda ise cemaatın tamamının yani bütün camilerde namaz kılan cemaatın öğle namazını iade etmeleri gerekir, görüşündedir.
Ancak daha sonra gelen Şafii alimler, bir yerleşim yerindeki tek camiin cemaati almaması durumunda ikinci camide de Cuma namazının kılına-- bileceğini, bu takdirde öğle namazının da kılınmasının uygun olacağını söylemişlerdir. Hanefilere gelince; İmam Ebu Yusuf’tan iki rivayet vardır. Bu rivayetin birinde bir şehirde en çok iki camide Cuma kılınabilir. Ebu Hanife ile İmam Muhammed’e göre ise, kalabalık olsun olmasın, bir yerde birden fazla camide kılınan Cuma namazı sahihtir. Bu görüş aynı zamanda Hanefi mezhebinin de görüşüdür. Buna rağmen bazı alimler, buna aykırı olan görüşü de dikkate alarak ihtiyat gerekçesiyle Zuhr-ı âhir — son öğle namazı — adıyla dört rek’at bir namaz kılınmasının uygun olacağını söylemişlerdir.
Cuma namazı sahih olduğu takdirde bu namaz nafile bir namaz olur. Cuma namazının sahih olmaması durumunda ise, bu namaz o günün öğle namazı yerine geçer. Allâme İbn Nuceym gibi bazı alimler ise, Hanefi mezhebinin görüşüne uyarak, birden fazla camide kılınan Cuma namazının sahih olduğunu, bu sebeple Zuhr-ı âhir kılmaya gerek olmadığını söylemişlerdir. Bunlara göre Cumadan sonra Zuhr-ı âhir kılmanın ihtiyat olmadığını, asıl ihtiyatın, iki delilden en kuvvetli olan ile amel etmek olduğunu, bu konuda en kuvvetli delilin, birden fazla camide kılınan Cuma namazının sahih olduğudur.651 Bu durumda Cuma sahih olup öğle namazının yerine geçtiğine göre o gün ayrıca öğle namazını kılmaya gerek yoktur. Çünkü bir vakitte iki namaz farz değildir. Bu sebeple Cuma namazını kılan bir kimse Cumadan sonra son öğle adıyla bir namaz kılmak mecburiyetinde değildir. Çünkü Cuma namazı öğle namazı yerine geçtiğinden ayrıca öğle namazı kılmaya gerek yoktur.
Bununla beraber son öğle namazını kılmak isteyen kimseye de engel olunmamalıdır. Bugün ülkemizde bazı yerlerde bu namaz kılınırken, bazı yerlerde de kılınmamaktadır. Kılanlara, niçin kılıyorsunuz, kılmayanlara da neden kılmıyorsunuz demek doğru olmaz. Sohbetimizi bir hadisi şerifle tamamlayalım. Ebu Hureyre (ra.) nin rivayetinde Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Cuma günü olunca mescid kapılarının her birinden bir takım melekler gelenleri sırasıyla yazarlar. İmam mimbere çıkıp oturunca defterleri dürüp hutbeyi dinlemeğe gelirler...