Güncelleme Tarihi:
Kasım ayının ilk cuma gününü idrak eden milyonlarca Müslüman, öğle saatlerinin yaklaşmasıyla birlikte cuma namazı saati araştırmalarına hız verdi. Cuma namazını saatini kaçırmadan kılmak isteyen vatandaşlar, Diyanet'in açıkladığı namaz saatlerini sorguluyor. İşte, 1 Kasım 2019 il il cuma namazı saatleri...
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre cuma namazı; İstanbul'da 12:53'te, başkent Ankara'da 12:37'de, İzmir'de 13:00'de ve Bursa'da ise 12:52'de kılınacak.
Diğer şehirlerde ikamet eden vatandaşlar da aşağıdaki linkten istedikleri illeri seçerek, kolayca cuma namazı saati sorgulaması yapabilir.
1 KASIM 2019 CUMA HUTBESİ
DÜNYEVİLEŞMEK: GEÇİCİ OLANA GÖNÜL VERMEK
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s), Bahreyn halkıyla bir barış antlaşması yapmış ve oraya bir elçi göndermişti. Bu elçi bir müddet sonra yüklü miktarda malla Medine’ye geri döndü. Ashâb-ı kirâm merakla elçinin ve getirdiği malların etrafında toplanmaya başladı. O esnada mescitten çıkan Allah Resûlü (s.a.s), durumu görünce önce gülümsedi, sonra şu uyarıda bulundu: “Sevinin ve sizi sevindirecek nimetleri bekleyin! Vallahi sizin için fakirlikten korkmam. Ancak ben, sizden önceki ümmetlerin önüne dünya nimetleri serildiği gibi sizin önünüze de serilmesinden, onların o dünya nimetleri için yanıp tutuştukları gibi sizin de yanıp tutuşmanızdan ve bunun onları helâk ettiği gibi sizleri de helâk etmesinden korkarım.”1
Kıymetli Müminler!
Yüce dinimiz İslâm, hayatımızın tamamını kuşatır. Rabbimizin emir ve yasakları, dünyada sırat-ı müstakime, ahirette ise cennete ulaşmamıza vesiledir. Buna rağmen bazen bizler, dünya meşgalesine dalar, dinimizin hayat veren ilkelerini göz ardı ederiz. Peygamberimizin rehberliğinden ve örnekliğinden uzaklaşır, İslam’ın hayatımıza anlam katan etkisini yavaş yavaş kaybederiz. Geçici olana meyleder, dünya-ahiret dengesini kaybeder, dünyevileşiriz.
Değerli Müslümanlar!
Dünyevileşmek; kişinin Allah’ı ve ahireti unutarak büyük bir hırsla dünyaya sarılmasıdır. Rabbine karşı sorumluluklarını ihmal etmesi, tamamıyla dünyaya yönelmesidir. Dinî inanç, değer ve davranışları hayatından uzaklaştırmasıdır. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya malına düşkün olmasıdır. Yüce Rabbimiz, insanın bu yanlış tutumu hakkında şöyle buyurmaktadır: “Fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa âhiret, daha hayırlı ve süreklidir.”2
Aziz Müminler!
Cenab-ı Hak bizleri bu fani dünyaya imtihan için göndermiştir. Müslüman elbette dünyası için çalışacaktır. Ama ahiretini de ihmal etmeyecektir. Her ne kadar asıl amaç ahiret yurdunu kazanmak olsa da dünya nimetlerinden de meşru şekilde yararlanmak esastır. Yeter ki mümin, elde ettiği imkânların mahkûmu olmasın, imkânlarını Rabbimizin rızasına uygun bir şekilde kullansın. Nitekim Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Allah’ın sana verdiğinden O’nun yolunda harcayarak âhiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.” 3
Kıymetli Müslümanlar!
Dünyevileşmenin bize verdiği zararların başında bilinçsiz tüketim gelmektedir. Dünyanın bir köşesinde insanlar yiyecek bir lokmaya bile muhtaçken, diğer bir köşesinde israf ve savurganlık had safhadadır. Maalesef, günümüz insanı mutluluğu tüketimde arar hale geldi. Çok ve pahalı tüketmekle mutlu olacağını zanneder oldu. Oysa aşırı ve dengesiz tüketim, insanî ve ahlakî değerlerimizi aşındırıyor. Bilinçsiz tüketim sebebiyle birçok insan, borç ve faiz batağında bocalıyor. Nice ailede huzursuzluk ve çaresizlik yaşanıyor. Hâlbuki Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) çağlar ötesinden insanlığı şöyle uyarmıştır: “Âdemoğlu ‘Malım, malım!’ der. Ey âdemoğlu! Acaba yiyip tükettiğinden, giyip eskittiğinden ve âhirette karşılığını almak üzere verdiğin sadakadan başka senin malın var mı ki?”4
Muhterem Müminler!
İsrafı iktisada, hırsı kanaate, endişeyi tevekküle, bolluğu berekete dönüştürmenin yolu dünya ve ahiret arasında denge kurmaktır. Her iki hayatımıza da hak ettikleri oranda yatırım yapmaktır. O halde, dünya hayatının göz açıp kapayana kadar geçtiğini aklımızdan çıkarmayalım. Sonsuz olan ahiret hayatımız için hazırlık yapalım. Her işimizde ve davranışımızda gösterişten uzak, sade ve mütevazı olalım.
Hutbemi Yüce Rabbimizin şu ayetiyle bitiriyorum: “Ey insanlar! Allah’ın verdiği söz haktır. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın, o aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi kandırmasın.”
İŞTE ADIM ADIM ABDEST ALIMI
Dört mezhebin farz saydığı hususları da içerecek şekilde sünnet ve adabına (Buhari, Vudu, 8; Ebu Davud, Taharet, 65) riayet edilerek, abdest şöyle alınır:
1) Önce kollar dirseklerin yukarısı na kadar sıvanır, sonra "Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya" diye niyet edilir. Ve "Eûzü billahi mineşşeytanirracîm, Bismillahirrahmanirrahîm" okunur.
2) Eller bileklere kadar üç kere yıkanır. Parmak aralarının yıkanmasına dikkat edilir. Parmaklarda yüzük varsa oynatılıp altının yıkanması sağlanır.
3) Sağ avuç ile ağıza üç kere ayrı ayrı su alınıp her defasında iyice çalkalanır.
4) Sağ avuç ile buruna üç kere ayrı ayrı su çekilir.
5) Sol el ile sümkürülerek burun temizlenir.
6) Alında saçların bittiği yerden itibaren kulakların yumuşağına ve çene altına kadar yüzün her tarafı üç kere yıkanır.
7) Sağ kol dirseklerle beraber üç kere yıkanır. Yıkarken kolun her tarafı, kuru bir yer kalmayacak şekilde iyice ovulur.
8) Sol kol dirseklerle beraber üç kere yıkanır. Yıkarken kolun her tarafı, kuru bir yer kalmayacak şekilde iyice ovulur.
9) Eller yeni bir su ile ıslatılır. Sağ elin içi ve parmaklar başın üzerine konularak bir kere meshedilir.
10) Eller ıslatılarak sağ elin şehadet parmağı ile sağ kulağın içi, baş parmağı ile de kulağın dışı; sol elin şehadet parmağı ile sol kulağın içi, baş parmağı ile de kulağın arkası meshedilir.
11) Elleri yeniden ıslatmaya gerek olmadan geriye kalan üçer parmağın dışı ile de boyun meshedilir.
12) Sağ ayak üç kere topuklarla beraber yıkanır. Yıkamaya parmak uçlarından başlanır ve parmak araları iyice temizlenir.
13) Sol ayak topuklarla beraber yıkanır. Yıkamaya parmak uçlarından başlanır ve parmak araları iyice temizlenir.
Abdest bitince ayakta ve kıbleye karşı “Kelime-i Şehadet” okunur.