Güncelleme Tarihi:
Tebdİl-İ Mekan eyleyip Osmaniye ilimize adım attığımda amacım valimiz İsa Küçük ve Belediye Başkanımız Memili Kırıkkanat ile görüşmekti. Ama gelin görün ki Darende Kebabı rotamı değiştirdi. Çünkü yol arkadaşlarım Mehmet Karakurt ve Kemal Şahin'di ve onlar da Darendeliydi... Öğrendim ki Osmaniye'de Darendelilerin sayısı bir hayli fazlaydı.
Bu arada Darendeliler iyi tüccardır. Bana da bulaşır ümidiyle bir Darendeli'yi ziyaret ettik ve hemen Osmaniye'nin girişinde bir petrol istasyonunun sahibi olan Karakurt Ailesinden Mahmut Bey'in konuğu olduk...
10.00'da girdiğimiz ofisten 14.00'de çıkabildik...
Bu arada size bir Darendeli sözü hediye etmek istiyorum. Onlar şöyle der:
''Biz önce besleriz, sonra keseriz...''
Ticari yeteneklerinin altında bu söz gizli bence...
Hep Osmaniye konuştuk...
Mahmut Karakurt bir Osmaniye tablosu çizdi ve anladım ki biz Osmaniye'nin sadece adını biliyoruz bir de yer fıstığını... O da fıstığı sevdiğimizden değil, ikinci anlamını kullandığımızdan... Oysa fıstık bu bölgenin can damarı...
Bir gün fıstık üreticileriyle de görüşeceğiz ve dinlediklerimizi size aktaracağız. Lakin amacımız sorun dinlemek değil, Osmaniye'nin güzelliklerini bölgeye taşımak...
ESKİ VALİYE ŞÜKRAN
- Bizim ailede bir Hamza Karakurt vardı diye başladı söze Mahmut Bey. İlk Tuğla fabrikasını, un fabrikasını kuranlardan biriydi. Bu kente Bağ-Kur evlerini Şirinevleri kazandıran oydu. Vefat ettiğinde rahmetlinin kenarda köşede tek kuruşu yoktu ama adını duyanlar onu rahmetle anar.
Osmaniye'de adının yazılı olduğu bir de sokak var...
Bir kentte yaşayanlar, o kent hakkında fikir sahibiyse kent kendini bulmaya başladı demektir... Bu yorumu da yaptıktan sonra aklıma MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli geldi ve iktidarı döneminde Osmaniye'ye neler yaptığını sordum...
Sözün burasında işadamı Mustafa Toprak çıkageldi...
- Neler yapmadı ki... dedi. Hatırlıyorum o iki şeyi çok önemsemişti. Eğitim ve sağlık. Allah'a şükür bugün Osmaniyemizde Fen Lisesi dahil her türlü okulumuz var. Çukurova Üniversitemize bağlı 2 yıllık işletme fakültemiz bile var. Eskiden bir sınıfa 80 kişinin üstünde öğrenci düşüyordu, bugün çocuklarımız 20 kişilik sınıflarda okuyor...
Ve saymaya başladı...
- Eski valimizi her zaman minnetle anıyoruz. Bölgemizde seracılığı, hayvancılığı hep o geliştirdi. Bizi teşvik etti. Bugün Osmaniye'de devekuşu bile besliyoruz, çiftliğimiz var. Dağ taş zeytin doldu...
Devekuşu ve zeytin…
Bir devekuşuna bir de zeytine şaşırdım...
- Hemen yolunuzun üstünde, dedi Mustafa Bey... Devekuşu üretme Çiftliğimiz var... Zeytin'e gelince Akyar Köyü'nde yetişen zeytini dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız... Ayrıca dağa taşa zeytin fidesi diktik. 1965'den önce zeytin deposuyduk, şimdi de öyle olacağız.
Hani ben de bir şey soracağım ya;
- Markanız var mı markanız, diye soruverdim biranda.
- Henüz yok, dedi. Ama kararlıyız. Zeytin'de, fıstıkta marka yaratacağız.
Biz daha yeni il olduk. Şimdilik Osmaniyeli olmanın keyfini çıkartıyoruz.
Burası da çok göç aldı. Burada Türkiye'nin her yerinden insanlar bulabilirsiniz. Birbirimize ısınıyoruz. Hepimiz Osmaniyeli olduğumuzda markamız da ortaya çıkacak...
Osmaniye Belediye Başkanı Memili Kırıkkanat'ı andık sürekli. Kentin yeraltı sorunu bitmiş, tüm elektrik telleri bile yeraltına taşınmıştı. Arıtma tesisi bitmek üzereydi. Yollar asfaltlanmıştı. Dispanserler, sağlık ocakları ve muhteşem bir hastane, vilayet binası... yatırımlar saymakla bitmiyordu. En güzeli bu yatırımları yetkili kişiler değil, vatandaş anlatıyordu...
Yani Osmaniyeliler, kentte neler yapıldığını biliyordu...
- Burda özel okul var mı? diye sordum.
Yanıt hemen geldi:
- 3 tane var. Özel Bilim, Hoşgörü ve Karanfil Okulları var.
Biz gazeteciler iş üstündeyken kolay kolay acıkmayız. Yemek aklımıza bile gelmez ancak yol arkadaşlarım acıkmıştı. Mahmut Bey ''Buyrun yemeğe gidiyoruz...'' dedi...
Osmaniye'nin kalabalık caddelerinden geçerken aklıma takıldı:
- Burada etkili aileler var mı? diye sordum...
Mahmut Bey saymaya başladı:
- Burda köklü çok aile var. Kılıçlar Ailesi, Mehmet Emin Yüceller, Güntürkün Ailesi ve rahmetli İsmail Kaya'nın ailesi ilk aklıma gelenler... Daha da var... Örneğin fıstık ve zeytinyağı konusunda Ekizler ve Ünallar büyük projeler hazırlıyor. Fıstığın Festivalini bundan önceki valimiz İsmail Fırat desteklemişti. Şimdi ikincisi yapılacak...
OSMANİYE'NİN ÜNLÜ İSİMLERİ
1865'te Osmanlı Padişahı tarafından gönderilen Derviş Paşa ile Cevdet Paşa göçebeleri mecburi iskana tabi tutarak Osmaniye'yi kurmuştu. O günden bugüne Osmaniye neler yaptı, insanlar neler düşünüyor, tarihinde kimler var. Ümit Besen, Ayşe Hatun Önal, Arif ve Abdurrahman Keskiner, Hüseyin Emre kimdir, Çomular Osmaniye'de neler yaptı? Bunları size aktaracağım ve yeni nesil Osmaniyelilerin gücünü destekleyeceğim...
Ve eminim ki Osmaniyeliler, sermayelerini, projelerini birleştirdiklerinde kalkınmalarını da hızlandıracaklardır... Evet bir Darende Kebabı ile sona eren tespitlerimi noktalıyorum... Şimdi dönüş zamanı...
TURİZME AÇIK KENT OSMANİYE
Osmaniye kaleleriyle ve ören yerleriyle de turizme açık bir kent. Örneğin bir Kastabala dünyaca meşhurdur. Karatepe Kilimlerinin kıymetini kullananlar biliyor... Osmaniye böyle bir yer işte...
Mahmut Bey bizi kendi evine götürünce, Osmaniyelilerin konukseverliği de ortaya çıkmış oldu. Lokantaya gideceğimizi sanıyordum... Yemekler hazırlanmış, sofra bizi bekliyordu... Masada kuş sütü eksikti ama ilgimi en çok Darende Kebabı çekti. Çünkü bunu daha önce Darende'de yemiştim ve bir ara Tayyar Zaimoğlu da otelinde bize Darende Kebabı ziyfati çekmişti...
Kulaklarını çınlattık Tayyar Bey'in...
Ben bu kenti çok sevdim.
Kolay olmayacak, zaman alacak ama kesinlikle vatandaşla tek tek söyleşi yapıp bunları size aktarmak istiyorum. Sermayenin bir araya gelemediği
Osmaniye'de konuştuğum insanların neredeyse tamamı kentlerini çok iyi tanıyor ve en azından neler yapılması konusunda herkesin bir düşüncesi var... Bu düşünceleri de size taşımak benim için zevk olacak... Bana kalırsa Osmaniye hız almış.