Güncelleme Tarihi:
Cudi Dağı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan Şırnak ili ve Silopi ilçe merkezleri arasında yer alan 2.114 m'lik yüksekliğe sahip dağ dinler tarihi ve özellikle İslâm dini açısından önemlidir. Dağ sık sık 1990’lı yıllardan bu yana PKK militanları ile güvenlik güçleri arasında çatışmalara sahne olmaktadır.
Kurak bir bölgede bulunan Cudi Dağı'nın yüksek kesimleri çok yağış alır. Bundan dolayı 1.500-2.000 metreler arasında çam ve meşe ormanları vardır. Türkiye-Irak sınırına 15 km mesafede ve elips biçiminde olan Cudi Dağı üzerinde 2.000 metreyi aşan dört doruk bulunur. Bunlardan 2.017 metre yükseklikte olanı "Nuh Peygamber Ziyaret Tepesi" olarak anılır.
CUDİ DAĞI EFSANESİ
Geçmiş yıllarda araştırmacılar Austen Henry Layard ve L. King, bu dağın dolaylarında çivi yazısıyla hazırlanmış Asur yazıtlarına rastladılar. İslâmî inanışlara göre Tufan'dan sonra Nuh'un gemisi bu dağın üzerine oturmuş, buranın halk arasındaki adı, Cudi Dağı'dır. Nuh Peygamber, pencereyi açarak bir güvercin saldı. Güvercin, konacak yer bulamayarak geri döndü. Yedi gün sonra, güvercini yeniden saldı. Güvercin bu kez ağzında bir zeytin dalıyla gemiye döndü. Sular çekilmişti. Nuh Peygamber gemisinden çıkarak Ağrı Dağları'nın eteklerinde bir köy kurdu. İnsanlar, canlılarla birlikte yeniden çoğaldılar. Sümerlerin Gılgamış Destanları'nda da geçen ve bütün dünyaca bilinen bu efsaneyi gerçekleştirmek için bilginler, yıllardan beri, Ağrı Dağları'nda Nuh’un gemisinin kalıntılarını arayıp durmuşlardır.
Tufan efsanesi burada biter ama, Doğu Anadolu’da daha başka söylentiler de vardır. Derler ki, suların çekilmeğe başladığı günlerde, Nuh’un gemisi ansızın, şiddetli bir sarsıntı ile allak - bullak olur. Gemi bir dağın sivri tepesine çarpmıştır. Gemidekiler korkudan "Suphanallah" derler. Dağın adı “Süphan Dağı” olur. Gemi, bu tehlikeyi atlattıktan sonra, kuzeye dümen kırar, bir tepeye daha çarpar. Nuh Peygamber "Allahü Ekber" diyerek bu tehlikeyi de savar. Bu dağa da “Allahuekber Dağı” derler. Derken, bir süre sonra sular çekilir. Gemi bir büyük dağın sivri tepeleri üzerine oturur. Uğraşır uğraşır, kurtaramazlar. 0 zaman hep bir ağızdan "Ne ağır dağ" derler. Dağa “Ağır Dağ” adı verilir, bu ad sonradan “Ağrı Dağı” olur.