Güncelleme Tarihi:
DEAŞ’ın 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta canlı bomba saldırısı düzenleyerek, 33 genci katletmesinden sonra PKK tarafından eylemi çağrıları yapılmıştı. Bir gün sonra Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis memuru evinde uyurken şehit edildi. 23 Temmuz’da da Yenişehir Belediyesi çöp kamyonunun karıştığı trafik kazasına müdahale için giden polis memuru Tansu Aydın şehit edilirken, arkadaşı yaralandı.
Saldırıdan sonra 17 yaşındaki A.Ç. adlı bir çocuk gözaltına alındı. A.Ç., saldırıyı arkadaşları H.K. ile M.A.’nın planladığını; N.A., Y.K. ve M.C.B.’nin olay yerinde olduğunu ileri sürdü. A.Ç., “M.A., Kobani için toplantı yapacağımızı söyledi. Bir kahveye gittik. Y.K., H.K. ve M.C.B. de oradaydı. Kahvede, polise eylem yapacağımızı söyledi. Polislere ateş edilirken oradaydım. M.A. ve H.K. ateş etti” dedi. İddianamede, eylemin PKK’nın gençlik yapılanması YDG-H tarafından yapıldığı iddia edildi.
OLAY YERİNDE DEĞİLLER
Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın 21 Ocak 2018’de görülen 11. duruşmasında savcılık, sanık çocuklara beraat verilmesini istedi. Mütalaada, polis Aydın’ın bu sanıklar tarafından öldürülmesine ilişkin şüphenin A.Ç.’nin beyanları üzerine doğduğu, bu kişinin savcılık aşamasında ilk ifadesini baskı altında verdiğini söylediği belirtildi. N.A.’nın o gün evden hiç çıkmadığı; kamera kayıtlarına göre Y.K., H.K. ve M.C.B.’nin olay yerine hiç gelmedikleri, 250 metre ile iki kilometre uzakta görüldükleri, M.C.B. ile Y.K.’nin farklı adreslerde bulundukları ve birbirlerine ters yönde hareket ettikleri ifade edildi. Bu nedenle “Her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği” için beraata karar verilmesi istendi. Bugün görülen karar duruşmasında, delil yetersizliğinden beraata karar verildi.
Avukat Emrah İrten, suçlamanın A.Ç.’nin ifadesine dayandığını, onun da yüzde 50 zihinsel engelli olduğunu belirterek, şunları söyledi: “O dönem PKK’lıların hendek açtığı, YDG-H’nin canlandığı, ortalığın iyice karışmasına zemin hazırlanan bir süreçti. Olayların fitili yakıldı ve Suruç’tan sonra bu olay gerçekleşti. Şimdi de faili meçhul kaldı.”