Güncelleme Tarihi:
31 yaşındaki B.K., pandeminin ilk başlarında partneri ile çok güzel bir cinsel hayatı olduğunu söylüyor. “İkimiz de evden çalışmaya başladık ve öğle aralarını bile değerlendiriyorduk. 4-5 ay sonra ben evden çalışmaya devam ettim ama partnerim işe gitmeye başladı. İşte ne olduysa ondan sonra oldu…” diyen B. K., yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Ne hoş geldin öpücüğü kaldı ne de şehvetli öpüşmeler. Mümkün olduğunca uzak durmaya çalıştım kendisinden. Çok istesem bile reddettim kibarca ama aramızda sorun olmaya başladı. Ben ayrı yatakta yatmaya başladım, partnerim de sonunda rahatsızlığını dile getirdi. Cinsel ilişkiye girmeye başladık ama öpüşmeyi kesin suretle reddediyorum ve çok komik ama maske takarak ilişkiye girmeyi kabul ediyorum. Bir türlü rahat edemiyor, partnerimle eskisi gibi yakın bağ kuramıyorum. Umarım pandemi bitene kadar benim ilişkim bitmez…”
B.K.’nın hikayesi, pandemi süresince çiftlerin yaşadığı sorunlarından sadece bir tanesi. Pandemi sürecinde çeşitli sebeplerden dolayı cinsel hayatı olumsuz etkilenen insan sayısı hiç de azımsanmayacak derecede fazla. Peki öyleyse Covid, seks hayatımızı öldürdü mü?
Psikoterapist Cem Keçe'ye göre pandemi gibi küresel bir kriz sırasında seksle ilgilenmemek tamamen normal ve bu durum insanların çoğunda muhtemel bir libido düşüşü yaratıyor.
Keçe, çoğu kişi için pandemi kaynaklı karantinaların bir belirsizlik ve korku atmosferi yarattığını, birçok kişinin benzeri görülmemiş sağlıkla ilgili endişe, finansal güvensizlik ve diğer önemli yaşam değişiklikleri yaşadığını, bu faktörlerin neden olduğu stres ve evde kapalı kalmanın insanların cinsel yaşamlarında dikkate değer bir düşüşe neden olduğunun altını çiziyor.
1- Seks yapmayı gerçekten bıraktık mı?
Birleşik Krallık, 1990’dan beri her on yılda bir ayrıntılı bir National Survey of Sexual Attitudes and Lifestyles (NATSAL) yani Ulusal Cinsel Tutumlar ve Yaşam Tarzları Araştırması yürütüyor. 2020-21’de ise araştırma, daha karmaşık bir tablo çizen NATSAL-Covid çalışmasına dönüştü.
Yapılan araştırmalar sonucunda, birlikte yaşayan çiftlerin yüzde 78’inin cinsel yaşamlarında değişiklik yaşandığı, bu değişimlerin ise çoğunlukla olumsuz şekilde gerçekleştiği ortaya kondu. Her 10 kişiden biri karantinada başlayan ve gittikçe kötüleşen cinsel zorluklar bildirdi.
Ankete katılanların yüzde 63’ü cinsel aktivitede bulunduklarını bildirdi ama burada önemli bir detay göze çarpıyor; cinsel aktivite bildirenlerin yüzde 75’i birlikte yaşayan çiftlerdi. Araştırmaya göre, birlikte yaşamayan çiftlerin cinsel hayatları pandemide oldukça zorlaştı. İlişkisi olmayan kişilere gelince de, karantina döneminde cinsel hayatları en çok etkilenen grup diyebiliriz; her 30 kadından sadece biri ve her 10 erkekten biri yeni bir cinsel partnere sahip olabildi.
İngiltere’de bir cinsel sağlık markasının yaptığı yeni araştırmada İngiltere merkezli 4.000 erkeğin %41'inin karantinada ilk kez seks oyuncağı kullandığını ve %16'sının şu anda günde en az bir kez erkek oyuncağı kullandığını ortaya koydu.
‘UZUN SÜRELİ İLİŞKİLERDE SEKS HAYATI YAVAŞLADI’
Cem Keçe de uzun süreli ilişkileri olan çiftlerde pandeminin seks hayatını yavaşlatsa da tamamen engellemediğini ancak partneri olmayan ya da partneriyle birlikte yaşamayan kişilerde Covid bulaşma korkusu nedeniyle seks konusunda tereddütler yaşandığını söylüyor.
Keçe, Covid-19'un evlilik kalitesi üzerindeki etkisi üzerine bir Kinsey Enstitüsü araştırmasının sonuçlarını paylaşıyor:
- Sonuçlara göre evli kişilerin yüzde 24'ünün pandemi öncesine göre daha az seks yaptığı ve kadınların yüzde 17'sinin pandemiden bu yana hem cinsel hem de duygusal tatminde düşüş bildirdiği açıklandı.
- Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği’nin (CİSED) internet üzerinden 400 kişiyle yaptığı araştırmada ise evli çiftlerin yüzde 30’nun ve bekar bireylerin yüzde 40’nın pandemi öncesine göre daha az seks yaptığını, erkeklerin yüzde 25’inde ve kadınların yüzde 30’unda pandemiden bu yana hem cinsel hem de duygusal tatmininde düşüş olduğunu tespit edildi.
2- Uzun Covid seks isteğini öldürür mü?
37 yaşındaki Robyn, Aralık 2020’de koronavirüse yakalandı. Ocak ayında kendini daha iyi hissetmeye başladı ancak kısa bir süre sonra semptomları geri döndü. Doktorlar Robyn’e Uzun Covid teşhisi koydu. Robyn, o dönemde en çok korkunç bir yorgunluk ve beyin sisi yaşadığını, hatta ev arkadaşının adını dahi unuttuğunu söylüyor. Cinsel hayatıyla ilgili durumu da şöyle anlatıyor:
“Seks yapmak bir yana, köşedeki dükkana yürümek için gerekli olan enerjiyi bile zor buluyorum. Aralık ayından beri hiç seks yapmadım.”
Cinsel Sağlık Uzmanı Eleanor Draeger, Uzun Covid’in cinsel hayata olan etkileri için, “Her türlü fiziksel engeli olan insanlar seks yapabiliyor ve Uzun Covid de fiziksel bir engeldir. Çok tutkulu bir seks olmasa bile yine de yapabileceklerini düşünüyorum” ifadelerine yer veriyor.
‘ORGAZM OLMA YETENEĞİ AZALABİLİR’
Keçe ise “Elimizde bununla ilgili bilimsel bir veri olmamakla beraber hastalığı geçiren kişilerin süreç boyunca seksten kaçındıklarını, daha doğru bir ifadeyle hastalığın yarattığı hem fiziksel hem de duygusal sıkıntılar nedeniyle seks yapma isteği duymadıklarını söyleyebilirim” diyor ve ekliyor:
“Stres, depresyon ve kaygı insanların sekse olan ilgilerini, cinsel uyarılmalarını ve orgazm olma yeteneklerini azaltabilir. Pandemi gibi bir kriz sırasında daha az cinsel istek duymak normaldir. Çünkü soluduğunuz havayı bile kendiniz ve aileniz için potansiyel bir tehdit gibi hissediyorsunuz.”
BAZILARI SEKSİ KAYGI VE STRESTEN UZAKLAŞMANIN YOLU OLARAK GÖREBİLİR
3- Covid'e yakalanma korkusu seks hayatımızı nasıl etkiliyor?
Pandeminin insanlarda bir tür hayatta kalma korkusu yarattığını, bu korkunun oluşturduğu yoğun stres ve kaygının insanların kendilerinin ve sevdiklerinin sağlığına ve hayatta kalmalarına odaklanmalarına neden olduğunu söyleyen Cem Keçe, bu nedenle seksin insan hayatının gündemindeki önemini biraz olsun kaybettiğini düşünüyor.
Psikoterapist Keçe, “Ancak bu durumu herkes için genellemek mümkün değil. Bazı insanların da seksi kaygı ve stresten kurtulmanın bir yolu olarak tercih ettiklerini unutmamak gerekiyor” diyor.
4- Sosyal mesafe, yakınlık arzusunu köreltti mi?
Pandemi ile hayatımıza pek çok yeni kavram girdi. Bunlardan biri de sosyal mesafe. London School of Hygiene & Tropical Medicine'den Will Nutland, sosyal mesafenin yakınlık arzusunu köreltip köreltmediği konusunda, “İki metreden sıfır milimetreye giderken aşılması gereken devasa bir zihinsel engel var” diyor ve ekliyor, “İnsanlar her zaman Covid-19’dan korkmuyor. Asıl sorun şu ki, nasıl yakın olunacağını unuttular.”
Öte yandan bunun sadece cinsel boyutu olmadığının da altını çizen Nutland, “Birçok insan yakınlık ve kalabalık ortamlarla ilgili endişe duyuyor. Pandemi ile sosyal ve cinsel becerileri kaybettik. Ancak büyük bir endişeye gerek yok, zaman içinde bu beceriler geri gelecek” şeklinde konuşuyor.
‘BAĞ KURMA İHTİYACIMIZ ARTTI’
Cem Keçe de pandeminin yakınlık ve bağ kurma arzumuzu köreltmek yerine aksine daha da arttırdığını şu sözlerle dile getiriyor: “Koronavirüs pandemisi, kendimizi savunmasız, yalnız veya korkmuş hissettirdi ve tam da buna en çok ihtiyacımız olduğu anda, doğal ihtiyacımız olan yakınlıktan bizi mahrum etti. Yüz maskeleri, görüntülü sohbetler ve kişisel koruyucu ekipmanlar, yüz ifadelerini ve vücut hareketlerini görmeyi zorlaştırırken, sosyal mesafe bizi doğal olmayan bir şekilde ayrı olmaya zorluyor ve bu da yakınlık ihtiyacını daha da arttırıyor.”
5- Karantinalar vücudumuza olan güvenimizi sarstı mı?
Evlere kapandığımız karantina günlerde birçok insan kilo aldı. 45 yaşındaki Lizzy, pandemide eşiyle beraber evden çalıştıklarını, bu sürede stresten ve belki de evde olmanın verdiği histen dolayı kendilerini yemeğe verdiklerini söylüyor. Bu iştah açıklığı kısa sürede kendisine fazla kilo olarak dönerken eşinin aynı sorun ile karşılaşmadığından bahsediyor. “Şu anda tam 12 kilo fazlam var ve bu durum kendimi beğenmeme engel oluyor” diyen Lizzy, seks yapmak istemediğini çünkü bedeninden menün olmadığını anlatıyor.
Cinsel terapist Jenny Keane de bu hikayeyi doğrular nitelikte konuşuyor ve şunları söylüyor: “Pandemi döneminde en çok düşük libido, arzu eksikliği ve düşük öz güven şikayetleri aldım. Hatta bu şikayetler üzerine ‘vücut güveni ve cinsel öz bakım’ üzerine bir kurs bile düzenledim.”
‘BİRÇOK İNSAN BEDENİNDEN HOŞNUT DEĞİL’
Karantinalar vücudumuza olan güvenimizi sarstı mı? sorusunu sorduğumuz Cem Keçe, “Evet, özellikle evde kapalı kalmaktan dolayı alınan kilolar olumsuz beden imajı algısı yarattı” cevabını veriyor.
“Spor salonları kapatıldı. Evde eğitim ve mali durum gibi stres ve zorluklar biriktiğinden, kişisel bakım ritüelleri bir kenara atıldı. Dolayısıyla pek çok insan görünüşünden ve bedeninden hoşnut değil” diyen Keçe, bu nedenle pandemi sonrası psikoterapistlerin, cinsel terapistlerin, evlilik terapistlerinin, diyetisyenlerin ve spor salonlarının daha fazla ilgi göreceğini öngörüyor.
6- Pandemi sırasında hijyene aşırı dikkat etmek seks yapmamızı engelledi mi?
Mikrop bariyerlerini korurken biriyle yakınlaşmak pek de mümkün görünmüyor. Öte yandan bir buçuk yıldır kendimizi fiziksel olarak herkesten uzak tutmaya çalıştıktan sonra, yakınlaşmayı bir tehdit olarak görmekten vazgeçmek bir hayli zor.
31 yaşlındaki Phil Samba da böyle düşünüyor ve zaten var olan hijyen sevdasının pandemi döneminde takıntı haline geldiğini söylüyor. Phil, “Cebimde sürekli dezenfektan taşıyorum, hiçbir yere dokunamıyorum. Her şeyi geçtim partnerimle bile yakınlaşmak istemiyorum çünkü yeterince steril olup olmadığından emin olamıyorum. Bu bana çok stresli hissettirse de engel olamıyorum. Her şey ve herkes kirliymiş gibi geliyor” diyor.
‘OKB BELİRTİLERİNDE ARTIŞ YAŞANDI’
Pandemi sürecinde temizliğin yaşamımızda öncelikli yerini aldığını, hepimizi pandemi öncesinden çok daha fazla elimizi yıkadığımızı belirten Cem Keçe, özellikle daha önceden de temizlik takıntısı olan kişilerde obsesif kompulsif bozukluk (OKB) belirtilerinde artış yaşandığını, bu durumun bahsi geçen kişilerde seks yaşamını da sekteye uğrattığını söylüyor.
7- Evde yalnız olmaya alıştık ve böyle daha mı mutluyuz?
Reklam sektöründe çalışan 50 yaşındaki Alan, “Dairemde vakit geçirmeye o kadar alıştım ki, ‘evet, artık bu benim hayatım’ diye düşünüyorum” diyor. Eşi ile ayrı olan, iki çocuk babası olan 45 yaşındaki Greg, pandemi başladığında var olan ilişkisini bitirmek zorunda kaldı çünkü 10 ve 12 yaşındaki çocukları babalarının sadece onlarla vakit geçirmesini istiyordu. İş öyle bir hal aldı ki Greg, “Şimdi bir randevuya çıkmak istiyorum ama açıkçası bu fikir pek de hoşuma gitmiyor. Kendimi paslanmış hissediyorum ve sanırım evimde mutluyum” diye anlatıyor.
‘PANDEMİ SÜRDÜKÇE SAMİMİ İLİŞKİLERE İHTİYAÇ ARTIYOR’
İnsanın sosyal bir varlık olduğu için yalnızlığa uzun süre tahammül edemeyeceğini hatırlatan Keçe, başlangıçta pandeminin insanlara belki daha önce fırsat bulamadıkları bir şekilde kendileriyle baş başa kalma fırsatı verdiğini fakat pandemi sürdükçe, samimi ilişkiler ve sosyal etkileşime olan ihtiyacın attığını dile getiriyor.
8- Birlikte yaşayan çiftler daha mı şanslı?
Cinsel terapist Keane, birlikte yaşayan çiftlerin ilişkilerinde farklı sorunların olduğunu söylüyor, “Bir kadın sabah anne, gündüz işçi, eve döndüğünde yeniden anne ve çocuklar yattığında eş olabilir. Ancak karantinada bu sınırları kaybettik, tek bir odada hepsi birden olduk” diyor. Aynı şey erkekler için de geçerli.
Çiftler aynı evin içinde birbirlerinin her haline şahit oldular ve bu da bir süre sonra ciddi bir monotonlaşmaya sebebiyet verdi. Birçok çift birbirinden uzaklaşmaya başladı. ‘Çok muhabbet tez ayrılık getirir” sözü karantinada aynı evde olan çiftlerin bazılarında maalesef gerçek oldu.
‘İLİŞKİLERİNİ KURTARAMAYAN ÇİFT SAYISI DAHA FAZLA’
Cem Keçe de yaşanan stresin normalden daha yüksek seviyelere çıkmasının çoğu çiftin ilişkisine olumsuz bir şekilde yansıdığını söylüyor, “Bu süreci umutlarını ve hayallerini geliştirmek, ilişkilerini derinleştirmek için iyi bir fırsat olarak değerlendirme şansını kaçırmayan ve bu krizden güçlenerek çıkmayı başarabilen çiftler de var ancak ilişkilerini bu çıkmazdan kurtarmayı başaramayan çiftlerin sayısı daha fazla” diyor.
9- Yasaklar kalktı, neden cinsel anlamda da normale dönemedik?
Sokağa çıkma yasağının kaldırılması, restoranların açılması, insanlarla yakınlığın geri geleceği anlamına gelmiyor. Pandemi hala devam ediyor ve hastalık sebebiyle tedirginlik yaşayan insanların bir anda normale dönmesi söz konusu bile değil. Öte yandan çocuklarla dolu bir ev ve ev sakinlerinin evden çalışması gibi sekse yönelik pratik engellerin çoğu hala yürürlükte.
Keane, seksin bağlantı kurmakla ilgili olduğunu, pandeminin ise fiziksel ve duygusal bağlantının kesilmesine sebep olduğunu söylüyor, "Cinsel hayatınızı yoluna koymanın anahtarı yine sizin elinizde" diyor.
‘KRİZİ FIRSATA ÇEVİRİN: RUTİNLERİ BOZUN, CİNSEL SENARYOLARINI YENİDEN YAZIN’
“Yoğun stres ve endişe dönemlerinde libidonun düşmesi ve çiftlerin cinsel sorunlar yaşaması olağan bir durumdur. Önemli olan bu durumun nedenlerinin ve sonuçlarının farkında olarak hareket etmektir” diyen Cem Keçe çiftlerin cinsel hayatlarını normale döndürmek için iletişim sanatından yararlanabileceklerini söylüyor ve bazı tavsiyelerde bulunuyor:
- Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için cinsel iletişim büyük önem taşır. Karşılıklı olarak isteklerin ve beklentilerin konuşulması daha iyi ve doyurucu bir seksin kapılarını açacağı gibi ilişkide çıkabilecek sorunların da üstesinden gelinmesine yardımcı olur.
- Cinsel içgüdü insanın mutlu olması için sarf ettiği enerjinin temel nedenidir ve cinsel istek duymak insan doğasının normal bir parçasıdır. Cinsel hayat aslında mutlu bir evliliğin ve ikili ilişkilerin anahtarıdır. Diğer bir ifadeyle seks, çiftin uyumunu destekleyici bir eylemdir. İlişki memnuniyeti ve cinsel tatmin birbirini karşılıklı olarak etkiler. Kriz anları, rotayı değiştirmek, yeniden bağlantı kurmak, yeni bir bakış açısı kazanmak, partneri yeniden değerlendirmek, daha önce var olan ve cinsel çekiciliği besleyen ilişkisel dinamikleri canlandırmak için fırsatlar sağlar.
- Çiftler bu dönemi aralarında şehvet ve yakınlık yaratmanın, gergin ilişkilerini düzeltmenin yeni yollarını keşfetmek için kullanabilirler. Çiftlerin bağlılık hissini artırmalarının yanı sıra, birbirlerine biraz daha özel alan bırakmaları ve beraberlik ile ayrılık arasında iyi bir denge sağlamaları da önemlidir.
İlişkilerine bir yenilik katmak için hem bireysel hem de çift olarak yeni faaliyetlerde bulunmaya başlayabilir, böylece partnerlerini yeni bir bakışla görebilirler. Bunun sonucunda da aralarındaki cinsel istek ve çekiciliği artırabilirler.
- Rutinleri bozarak, cinsel senaryolarını yeniden yazmanın ve partnerlerine öncelik vermenin yeni yollarını yaratıcı bir şekilde geliştirebilirler.
Çiftler seksin niceliğinden çok niteliğine odaklanmak, yani kaç kez seks yaptıklarını saymak ve şikâyet etmek yerine, cinsel yakınlığın ve fiziksel temasın önemini yeniden değerlendirebilirler. Üzerlerinde gereksiz baskı oluşturan 'kendiliğinden seks' efsanesine meydan okuyarak seks için planlar yapmak ve fırsatlar yaratmak üzere çaba sarf edebilirler, krizi fırsata çevirebilirler.
‘14 GÜN BOYUNCA SEKS YAPMAKTAN KAÇININ’
Cem Keçe, Covid-19’un seks yaptığınızda veya biriyle yakın olduğunuzda yakın temas yoluyla bulaşabileceğini ancak şu anda bu virüsünün meni veya vajinal sıvılar yoluyla bulaştığına dair bir kanıt olmadığını dile getiriyor. Ayrıca sizde veya bir partnerinizde Covid semptomları var ise, mesafenizi korumak ve 14 gün boyunca seks yapmaktan kaçınmanız gerektiği konusunda uyarıyor.