Güncelleme Tarihi:
Sevgili Serdar,
Biz, siyasîlerimizin kişisel davranışları açısından ne zaman batılı olacağız? “Koltuk gücü” denilen bakanlık koltuğu erkinin yanlış kullanılmasını ne zaman ve nasıl önleyeceğiz?
Bunları nerden çıkardın demeden konuya gireyim. Yalçın Bayer’in Hürriyet’teki Yeter Söz Milletin köşesinde bir yazısı dikkatimi çekti.
Satır aralarına sıkışmış bir yazı. Biliyor musunuz? başlığı altında. “Çevre Bakanı Fevzi Aytekin’in, sayıları 20’yi bulan bakanlık üst düzey görevlisini gösterdikleri ‘üstün hizmet’ ve ‘başarı’dan dolayı birer maaşla ödüllendirdiğini, diğer personelin (ödül alamayanların) Bakan’a ‘Burası Ali Baba’nın Çiftliği mi!’ diye tepki gösterdiklerini… biliyor musunuz?” diye soruluyor.
Nasıl bilmeyiz bakanımızın icraatını?
Boş zamanlarında çevre gözlemlerinde (!) bulunmak üzere amatör futbol karşılaşmalarını gizlice izlediğini ve tebdil-i kıyafet (kıyafet değişikliği) ile halkın arasına nasıl karıştığını, nasıl hatırlamayız?
Koltuğa oturduğu gün, gazeteciliği bırakmış, bir süre Bodrum’da dönercilik yapmış birini danışman diye aldığını unutur muyuz?
Çok yakın akrabalarını bakanlıkta görevlendirdiğini de biliriz.
Trafik kazasında bir özürlünün ölümüne neden olan oğlunu (ölen adam) “Özürlüydü zaten” diye savunduğunu da...
Güney Afrika’da toplanan Uluslararası Çevre Konferansına giderken “Benim gömleklerimi, çoraplarımı kim yıkayacak?” gerekçesiyle muhterem zevcelerini Devlet kesesinden konferansa götürmek istediğini bilmeyen mi var.
Son seçimlerde Tekirdağ’da DSP oylarını dibe vurduran milletvekili olarak teşkilat tarafından “üstün hizmet madalyası” verilmesi gereken tek kişi sayın Aytekin’dir.
Memlekete ve millete bu kadar hizmeti geçen bir bakana bu az bile.
Sanatçı yanı olsaydı ve 9.Cumhurbaşkanı Demirel Çankaya’da görevde bulunsaydı inanın “Devlet sanatçısı” ünvanını bile hak ederdi sayın Aytekin.
Sevgiler,
Sezai