Enis BERBEROĞLU
Oluşturulma Tarihi: Ekim 29, 2009 00:00
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İranlı işadamlarına bölge vizyonunu aktarırken Bakü’den beklenen haber geliyor.
Başta Türk şehitliği olmak üzere altı yerde sökülen bayrak direkleri yeniden dikiliyor, bayraklar teker teker göndere çekiliyor.
Böylece geçen perşembe başlayan diplomatik girişim neticesinde gerilim takvim nezaketi çerçevesinde kalınarak aşılıyor. Türk bayrakları 29 Ekim bayramı öncesinde yeniden dalgalanıyor.
Protokol mü diye sordu
Krizin aşılmasında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Bakü ziyareti kilit rol oynuyor. Aslında Davutoğlu bu ziyaret öncesinde, “Gitmeseniz daha iyi olur, duygusal ortam var, protesto bile olabilir” diye uyarılıyor. Ama Davutoğlu, “İnsan ancak çok yakınıyla olan sorunlarını içine atar sonra da patlar, arada sırada yüzleşme lazım” görüşünü koruyor, Bakü’ye uçuyor.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlhan Aliyev’le görüşmesinde Davutoğlu bu anlayışı koruyor ve açıkça soruyor, “Bu tepkiler Ermenistan protokolü yüzünden mi?”
WC yazan tenekede bayrak
Aliyev’in yanıtı Davutoğlu’nun umduğu samimi diyalogu tetikliyor.
İlhan Aliyev diyor ki:
- Hiç alakası yok. Öyle olsa tepkimi çok daha önce gösterirdim. Ama aksine protokoller kamuoyuna açıklandığında çıktım, “Türk kardeşlerime güveniyorum” dedim.
- O zaman sorun nerede?
- Maç görüntüleri halkımızı çok rahatsız etti. Hele üzerine WC (tuvalet) yazılı bir çöp tenekesine atılan Azeri bayrağı bardağı taşırdı.
- Ama Türkiye’de hiçbir çöp tenekesinin üzerinde WC yazmaz ki. Belli ki ortada ya yanlış anlama veya tahrik girişimi var.
İki bakan şehitlikte
Samimi ortam yarım saat için planlanan görüşmenin iki saate uzamasına yol açıyor. Taraflar krizin nasıl aşılacağını konuşmaya başlıyor.
Davutoğlu’nun somut önerisi masaya geliyor: “Biz zaten maçtaki bayrak meselesi için inceleme başlattık. Eğer yeterli görürseniz, iki ülkenin dışişleri bakanları olarak Türk Şehitliği’ne gidelim. Orada ikimiz de gerekli açıklamaları yaparak gerginliğe son verelim.”
Aliyev’in onayıyla işler Davutoğlu’nun önerdiği şekilde yürüyor. Azeri tarafı önceden söz verdiği üzere 29 Ekim’den önce hatadan dönüyor.
Türkçe konuşan 2. kent
Yabancı diplomatlar Başbakan’ın İran ziyareti öncesinde Davutoğlu’na hep aynı soru yöneltiyor:
“Tahran’da işiniz ne?”
Türk Dışişleri Bakanı da soruya soruyla yanıt veriyor:
- Dünyada İstanbul’dan sonra en yoğun Türkçe konuşulan kent hangisi?
Çoğu diplomat Ankara veya İzmir’in adını veriyor, Tebriz’i hatırlayan bile çıkıyor. Bakan, “Doğru yanıt Tahran olacaktı” deyince şaşırıyorlar.
Oysa Türkiye’nin İran politikası bu kadar basit istatistiğe oturuyor. Ankara zor günlerinde Tahran’ın yanında duruyor, ortak gelecek arıyor.