Güncelleme Tarihi:
James Bond'da sahiplendiğiniz bir şey var mı?
- Aslına bakılırsa rolü bir oyuncudan daha çok bir Bond sempatizanı olarak kazandım kanısındayım... İlk Bond filmini 1964 yılında izledim. ‘‘Rusya'dan Sevgilerle.’’ Doğru, bak bu filmin bir bölümü İstanbul'da çevrilmişti. Bir Türk olarak iyi hatırlarsın. Sonra James Bond bende büyük bir tutku oldu. Ama tutku olan aktörü Sean Connery'di. Sean sinemada benim taptığım aktördü. Tabii hiçbir zaman bir gün James Bond olacağım aklıma gelmezdi... Tamamen bir rastlantı sonucu 007 oldum. Bond kalıplaşmıştır. Şık giyinir. Kadınların kalbini çalar. İyi içki içer, yemek zevki vardır... Ehh bunlar biraz bende de var da... Nasıl söyleyeyim? Ben Bond'un aşırı dehşet saçmasından yana değilim. Sofistike silahlarla düşmanlarını acımasızca yok ediyor. Ben ne bileyim... Bond'u sabah evinde çocuklarına kahvaltı hazırlarken de düşleyebilirim. Maçoluk dışında tabii.
Sizin dört çocuğunuz var. Bond kimliğinizi nasıl görüyorlar?
- Üç yıl önce ‘‘Goldeneye’’ı çevirdiğimde en küçüğünü okulda alaya almışlar. Etrafımda pervane gibi dönen kadınlardan utanmış bizimkisi. Tabii sonra biraz büyüyüp aklı erince, kadının erkek yaşamındaki önemini kavradığını söyledi.
Aslında o bir grafiker
İlk mesleğiniz ressamlık...
- Aslında grafikerim. Zaten bir dergide çalışıyordum... Arkadaşlarım, ‘‘Yakışıklısın, bari tiyatro yap’’ dediler. İşte öyle başladı. Ama suluboya ve gravür çalışmalarıma devam ettim. Yağlıboya tutkunluğu ilk eşimin hastalığı sırasında başladı. İçimdeki acıyı, kızgınlığı, azabı renklere dökmeye çalışarak kurtuluş yolunu aradım, buldum.
Eşiniz Cassandra Harris'in kanserden ölmesiyle araştırma vakıfları kurdunuz, sosyal hizmetlere ağırlık verdiniz.
- İnsanın sevdiğinin her geçen gün gözlerinin önünde erimesine çaresiz kalması kadar kötü bir şey olamaz. Tanrıya yakar, bir şeyler yap... O ölümü engelleyemeyince kendinizi suçlu hissediyorsunuz. İşte ben bu nedenle her vatandaşın yapması gerektiği gibi kendimi iyiliğe, yardımlaşmaya, dayanışmaya adadım. Aynı zamanda bir Greenpeace üyesiyim. Dünyamı seviyorum. Ona kötülük yapanlara karşıyım. Bora Bora'da Fransa'nın nükleer denemelerini lanetledim. Eylemlere katıldım.
Acımı Kelly dindirdi
Ve yaşam her şeye rağmen devam ediyor.
- Evet ediyor... İlk eşim ölünce üç çocuğumla birlikte çok yalnız kaldık. Neyse ki yolculuklar, set çalışmaları, resim yapmam biraz olsun acımı dindirdi. Sonra Kelly Shaye Smith çıktı karşıma. Bana yaşam boyu yas tutarak yoluma devam edemeyeceğimi anlattı. Şimdi yine mutluyum.
‘‘Yarın Asla Ölmez’’de aşırı özel efekt var. Tipik bir Hollywood yapımı gibi.
- James Bond, James Bond'dur... Bir Hollywood kahramanı değildir. Hicivi vardır, ayrıcalığı vardır... Orijinal silahları alışılagelmiştir. Bence o kadar aşırı değil.
Bazı sahnelerde inanılmaz akrobasi yapıyorsunuz. Dublör kullanıldı mı?
- Tabii birkaç sahne, özellikle motosiklet sahnelerinde dublörüm vardı. O da sigorta şirketinin herhangi bir kazaya karşı para dökmek istememesinden kaynaklandı.
Bir de film sanki bir reklam panosu gibi... Otomobiller, saatler, içkiler, mücevherler, kiralık otomobil firmaları, kredi kartları...
- Bence reklamların içeriği, dozu iyi ayarlanmış. Doğru kullanılmış. Yapımcılar da bir yerlerden para kaynağı bulmak zorundalar.
Eyvah çevreci oldum
Son filmin konusu medya krallığının çıkarları için üçüncü dünya savaşını patlatma ihtirası.
- Bugün etrafınıza bakın. Medya yeryüzüne egemen olmaya çalışıyor. İnsanları yönlendirmeyi hedefliyor. Tabii James Bond da buna karşı geliyor.
James Bond'u oynamak zor mu?
- Şunu söyleyeyim... Jimnastik salonuna gitmekten çok zor.
Nasıl bir James Bond'u canlandırmak isterdiniz?
- Daha önce de söyledim. Çoluk çocuk sahibi, sorunları vurdu-kırdı yerine psikoloji ile çözebilecek... Silahına davranmayan, bıçak çekmeyen... Eyvah çok çevreci, barışsever oldum galiba... Bana bunun için para vermiyorlar...
James Bond serisinde iki filminiz daha var... Anlaşma böyle.
- Evet ama tarihleri belli değil. Senaryolar yazılacak... Aslında sözleşmeye göre bir artı bir yani. Bundan sonra çevirdiğim film beğenilmezse veya iş yapmazsa, sözleşme iptal edilebilir.
Ya böyle bir şey olursa?
- O zaman ben de Sean Connery, Roger Moore gibi, ‘‘Eski James Bond’’ olarak anılırım. Yeni James Bond adayını merak ederim.
Beğendiğiniz bir tür sinema var m?
- Örnek vereceksem, ‘‘Trainspotting’’ veya ‘‘İngiliz Hasta’’ benim türüm diyebilirim.
James Bond'un kadınlarında favoriniz kimdi?
- Hiç abartmıyorum. Bu filmimdeki Malezyalı rol arkadaşım Michelle Yeoh hem atletik yapısı, hem oyun gücü ile harikaydı.
Michelle Yeoh'u bir kenara bırakırsak...
- Şimdi bir düşüneyim. Britt Ekland'ı da sayabiliriz. Ya Barbara Bach? O da iyiydi.
Yeni projeleriniz?
- Richard Attenborough filminde yani ‘‘Grey Owl’’da bir sahte Kızılderili kabile reisini canlandıracağım. Sonra yapımcılığını üstlendiğim ‘‘The Nephew’’ filminin montajını bitireceğim. İki yıl sonra da yeni James Bond filmi gündeme gelecek.
Katıksız İrlandalıyım
Peki bunca aktör James Bond'u canlandırmaya, ama başarılı ama başarısız çalıştı... Sizce en büyük gerçek James Bond kim?
- Sorulmaz bile... Sean Connery! Bizler onun çömezleriyiz. Sevgili Roger Moore dahil...
Hayattaki en büyük tutkunuz?
- Katıksız bir İrlandalı olmanın gururunu taşımak... Benim gibi bir İrlandalı'nın en şöhretli İngiliz'i canlandırması kişisel ve siyasi bir tatmindir.
Son mesajınız?
- Film İngiltere ve İrlanda dışında Avrupa'da vizyona 23 Aralık'ta girecek. Öğrendiğime göre Türkiye'de 19 Aralık'ta galası yapılacakmış. Bu da Türkiye'nin ayrıcalığı.
Pierce Brosnan kim
Grafikerken arkadaşlarının ısrarı ile tiyatro yaşamına atıldı. Önceleri York tiyatrosunda yönetmen asistanlığı yaptı. Sonra Tennessee Williams'ın ‘‘Rod Devil Battory Sign’’ yapıtında ‘‘MC Cabe’’i oynadı ve büyük başarı kazandı. ‘‘Wait Until Dark’’ ile tiyatroya devam etti. Ünlü İtalyan yönetmen Franco Zeffirelli'nin ‘‘Filumena’’sını Londra'da tam birbuçuk yıl boyunca oynadı.
Amerikan televizyonlarında mini-dizi olan ‘‘The Manions of America’’da rol aldı. BBC için ‘‘Naney Astor’’ dizisini çevirdi. O sıralarda ünlü ‘‘Dördüncü Protokol’’da yazan Frederick Forsythe tarafından özellikle Michael Caine'in yanında oynaması için seçildi. ‘‘Never Say Yes’’ adlı bir dizide başrolü oynadı.
Gerçek anlamda beyazperdede başarısı arka arkaya ‘‘Aşkın İki Yüzü’’ ‘‘Mars Atteeks’’ ve Robin Williams ve Sally Field ile birlikte oynadığı ‘‘Mrs.Doubtfire’’ yapıtlarıyla geldi.
1994 yılında James Bond'un ‘‘Goldeneye’’ filmi için James Bond rolüne seçildi. Başarılı oldu. Film 350 milyon dolar hasılat yaptı. Bunun üzerine üç filmlik bir ek anlaşma imzaladı. 1991'de eşi Cassandra Harris'i kaybedince kendisini kanser vakıflarına adadı. ‘‘Dante's Peak’’ son yapıtı. İrlandalı olması nedeniyle sık sık milliyetçiliğini ön plana çıkardı.
‘‘MY name
is Bond...
James Bond’’
(Adım Bond... James Bond)
Her ne kadar arada bir simasını değiştirse bile kraliçenin hizmetindeki en yakışıklı, en kibar, en büyüleyici, gizli ajan hâlâ 007 James Bond... Şıklığa, silahına, kibarlığa, kadına, içkiye düşkün, görevine ve kraliçesine sadık tipik İngiliz gizli ajan!
Ve Bond'u yaratan yazar Ian Fleming... Sofistike silahlar, akıl almaz bir akrobasi, roketler, otomobiller, uçaklar, helikopterler, karşı ajanlar ve tabii ki Britanya'nın çıkarları... Fleming'in tutkulu kahramanı James Bond'u daha önce Sean Connery, George Lazenby, Roger Moore, Timothy Dalton canlandırdı. Ve karşımızda son olarak Pierce Brosnan var; Kraliçe'nin hizmetinde bir İrlandalı...
İlk kez 1994'te ‘‘Goldeneye’’ ile bu role soyunan son James Bond Pierce Brosnan, serideki
ikinci filmi ‘‘Yarın Asla Ölmez’’de dünyayı, ona egemen olmaya çalışan bir medya kralından kurtarma görevini üstleniyor. Ve her zamanki gibi görevini başarı ile tamamlıyor. Film önümüzdeki günlerde Türkiye'de gösterime girecek.
Ama bu seferki James Bond sanki biraz değişik... En azından düşünceleriyle...
Pierce Brosnan ile
Roma'da görüştük.