Çölün ortasında bir Türk kadını

Güncelleme Tarihi:

Çölün ortasında bir Türk kadını
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2014 07:17

Evinden kuş uçuşu 7500 km ötede, bir Türk bilim kadını, uçsuz bucaksız Kalahari Çölü’nün Kuruman nehri yatağındaki bir araştırma istasyonunda iş başında.

Haberin Devamı

Yerel saat 5’i gösteriyor. Çölün geceden kalma dondurucu soğuğunda kamyonetine araştırma ekipmanını yüklüyor. Üzerinde çalışacağı hayvanları bulmak için bir radyo alıcısı, anteni, bir hassas tartı aleti, birkaç tıbbi araç-gereç, yanında. Her sabah olduğu gibi o sabah da vardiyasında 20 kilometrekarelik bir araştırma alanını tarayacak. Radyo vericileriyle donatılmış mirketlerini bulacak, onlardan biyolojik ve davranışsal ölçümler alacak.

Selin Ersoy, İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu. Üniversite eğitimi boyunca hayal ettiği hayvan davranışlarını incelemek için farklı araştırmalar yaptı. Hayvanların davranışının biyolojik ve evrimsel temellerini çalışmanın yollarını aradı.

Psikoloji bölümünde “kafa dengi” hocaları ile saatlerce etoloji, davranışsal ekoloji, evrim ve hayvan zihnine ilişkin konularda tartışmalar yürüttü. Yıllar sonra da bu hayaline kavuştu.
Erasmus değişim programıyla gittiği İngiltere onu Kalahari’ye götüren sürecin başlangıcı oldu. İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde Doç. Dr. Alex Thornton’ın karga çalışmasına dahil oldu ve onun sayesinde davranışsal ekolog ve evrimsel biyolog olan Profesör Tim Clutton-Brock ile tanıştı.

Dr. Clutton-Brock, 1993’te mirketlerde (Suricata suricata) üreme sistemlerine ve sosyal davranışa ilişkin ekolojik ve evrimsel belirleyicileri çalışmak üzere Güney Afrika Cumhuriyeti’nde Kalahari Çölü’nde bir araştırma istasyonu kurdu. İstasyon zaman içerisinde başta İngiliz ve Amerikalı bilim insanları olmak üzere, çeşitli ülkelerden araştırmacılar için bir çekim merkezi haline geldi.

Selin Ersoy’un hayvan davranışlarını incelemeye yönelik merakı, bu konudaki bilgi birikimiyle bir araya gelince, araştırma grubuna katıldı ve mezuniyetinin hemen ardından Kalahari’deki istasyona yerleşti. Yürümekte olan projelere asistanlık yapan ve ayrıca kendi projesini yürütme şansına erişen Ersoy, “İstasyon en yakın yerleşim birimine 6 saat mesafede, her türlü konfordan uzak fakat bir bilim insanın gereksinim duyacağı her şeye sahip” diyerek bulunduğu ortamı anlatıyor.

Issız bucaksız Afrika çölünde kuşkusuz onun en çok ilgisini mirketlere özgü “nöbet/ gözcülük” davranışı, “kolektif yavru bakımı”, “üremenin dominant erkek ve dişilerin bir ayrıcalığı olması” gibi konular dikkatini çekiyor. Bu davranışların grup içerisinde dağılım örüntüleri ile mirketlerin kişilik özellikleri arasında bağ kurmaya başlıyor ve projesini bu temel üzerine kuruyor.

SELİN ERSOY’UN KALAHARİ MACERASI BİR YIL SÜRECEK

Haberin Devamı

Buradaki konforlu hayatınızı geride bırakıp sizi Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki Kalahari Çölü’ne götüren ne oldu?
- İçinde yaşadığımız dünyanın gizemleri beni çok çekiyor. Benzer adaptif problemler, farklı türlerde ve hatta aynı türün farklı bireylerinde farklı biyolojik ve davranışsal örüntülerin gelişmesine yol açmış. Bugün gözlediğimiz ve çoğumuza garip gelen birçok sosyal örüntünün altında, türün yaşam-kalım ve üreme başarısına etki eden karmaşık biyopsikolojik süreçleri araştırıp, bulmak bir anlamda yaşamın gizemini çözmek gibi bir şey. Davranış ekolojisi, etoloji, zihin ve davranışın evrimsel belirleyicileri hep ilgimi çekti. Kalahari’de olmasa başka bir yerde mutlaka bunu yapmak istedim. Profesör Clutton-Brock ile tanışmam bu hayalimi gerçekleştirmemde büyük bir fırsat oldu.

Ya çevreniz? Aileniz, sevdikleriniz, arkadaşlarınız, öğretim üyeleriniz, bu karara nasıl tepki verdi?
- Bildiğim kadarıyla, ülkemizden doğal ekolojik ortamında hayvan davranışı üzerine çalışan başka bir psikolog yok. Kalahari’deki araştırma merkezinde yaklaşık olarak 20 yıldır bilimsel çalışmalar yürütülüyor ve daha önce Türkiye’den bu konumda bir araştırmacı orada yer almamış. Dolayısıyla, ilk olmanın heyecanı, Cambridge gibi dünyanın önde gelen bir üniversitesinde çalışma şansı elde etmiş olmamın gururuyla birleşince ailem bu fikre daha kolay ısındı. Arkadaşlarım ve hocalarım, beni bu konuda hep destekledi. Özellikle, Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Hakan Çetinkaya’dan hem ihtiyaç duyduğum akademik-bilimsel, hem de insani desteği aldım. Kısacası çevremdeki herkes benim bu heyecanıma ortak oldu.

Haberin Devamı

EN YAKIN YERLEŞİM BİRİMİNE 6 SAAT MESAFEDEYİZ

Çölü, Türkiye’den düşününce bile çok uzak, anlaşılmaz gelebiliyor. Çölün ortasındaki araştırma istasyonunda işler nasıl gidiyor? Günlerin nasıl geçiyor?
- Buraya gelmeden önce, bu kadar “hiçbir yerin ortasındaki” bir yerde zamanın nasıl bu kadar dolu dolu ve hızlı geçeceğini tahmin edemezdim. Araştırma istasyonuna en yakın yerleşim 6 saatlik bir sürüş mesafesinde. İstasyonda en kalabalık grup Cambridge’den, sonra Zürih ve Duke Üniversiteleri’nden küçük gruplar var. Yine de toplam sayı 25-30 kişi civarında. Grupta hiyerarşik bir dizilim, emir-komuta zinciri yok. Herkes ne yapacağını iyi biliyor ve işini yapıyor. Benim için gün sabah vardiyasıyla başlıyor, 5 gibi araziye çıkıyorum. Şu anda işim uzun zamandır alıştırma eğitimi verdiğim ve yaklaşık olarak 20 kilometrekarelik bir alana yayılmış bulunan, mirket gruplarını tek tek bulmak. Beni gördükleri zaman etrafımı sarıyorlar.

Korkmuyor musunuz?
-Bu kendimi en güvende hissettiğim zamanları oluşturuyor çünkü onlar çevremdeyken akrep, yılan gibi tehlikelerden bir anlamda korunuyorum. Mirketler bu hayvanlar üzerinden besleniyorlar. Bu arada bir takım biyometrik ölçümler alıyorum. Sabah ağırlıklarını ölçüyorum, bu özellikle kurak dönemlerde grubun ne gibi yaşamsal riskler alabilecekleri, savunma ve beslenme davranışlarındaki değişmeleri tahmin etmek için önemli. Dişilerin üretkenlik durumlarını kontrol ediyorum. Mirketlerde üreme sadece alfa erkek ve dişilerinin ayrıcalığı. Bunların dışındaki eşleşmeler, gruptan atılma ile sonlanıyor. Bu dominant çiftlerin dışındaki ilişkilerden doğan yavrular grup üyeleri tarafından titizlikle ortaya çıkarılıp, yavrular öldürülüyor; anne sürgün ediliyor. Bu yüzden, grup dinamiklerini iyi anlayabilmek için dişilerin üreme durumlarının çok iyi belirlenmesi gerekiyor. Takip ettiğim mirketlerin radyo vericilerini kontrol ediyorum. Bunların coğrafi takibi ve lokalizasyonu çok önemli.

Vardiya ne zamana kadar sürüyor?
- Mirketler yuvayı terkettikten sonra 3 saat davranışsal ve konumsal veri topluyoruz. Çalıştığımız şeye bağlı olarak tüm grubun genel davranışlarını ya da kişilik çalışmaları için sadece bir bireyin tüm davranışlarını topluyoruz. Öğleye kadar bu vardiya sürüyor. Ardından grup bir araya geliyor ve önceden belirlenmiş bir formata göre seminer, konferans ya da bir tartışma oturumu yürütülüyor. Bu toplantılar benim için inanılmaz keyifli ve eğitici. Bu arada benim gibi “en alttakiler”den sık sık proje önerileri, raporlar ya da makale taslakları yazmamız bekleniyor. İnternet kullanımı sınırlı, bu yüzden daha çok bilimsel tarama amacıyla kullanabiliyoruz. İhtiyaç duyduğumuz kitap ya da metinleri en fazla 20 gün içerisinde İngiltere’den bize ulaştırılıyor. Bu konuda herhangi bir sınırlama yok.
Akşam vardiyasında daha çok genel davranışsal gözlemler yapıyorum. Mirketler sosyal hayvanlar, o yüzden, her şey büyük bir gürültü ve patırtı içerisinde gerçekleşiyor. Sık sık grup içi ya da gruplar arası çatışmalara tanıklık ediyorsunuz. Bir yandan da beslenme zincirinin altındaki hayvanlar olmaları nedeniyle ilginç savunma mekanizmaları geliştirmişler. Örneğin, çok etkili birer gözcüler. Olası yırtıcı saldırılarına karşı sürekli olarak belirlenmiş gözcüler işbaşındalar. Dominant eşlerden doğan yavrulara grup dişilerinin neredeyse tamamı annelik yapıyor. Dominantlar devrildiğinde onların tüm ayrıcalıkları da ortadan kalkıyor. Yeni alfalara boyun eğmeyenler gruptan sürülüyor. Bir yandan oldukça sargın gruplar içerisinde yaşıyorlar, bir yandan da birbirlerine karşı çok acımasız olabiliyorlar.

Haberin Devamı

EN BÜYÜK ZEVKİMİZ KAMYONET IŞIKLARI ALTINDA ÇÖLDE FUTBOL OYNAMAK

Ya iş bitince? Bilim insanları, çölde nasıl vakit geçiriyor?
-Akşam saatlerinde en büyük zevklerimizden biri kamyonetin farının aydınlattığı tozlu alanda futbol oynamak. Akşam yemeğinin ardından ana toplantı odasındaki yegâne ısınma aracımız olan şöminemiz yakılıyor, günün hikâyeleri, o gün yaşananlar paylaşılıyor. Gece gökyüzünü seyretmeye bayılıyorum. Yerleşim alanlarına uzak olması nedeniyle ve çöl havasının da etkisiyle gökyüzü hiç görmediğim kadar berrak, yıldızlar parlak görünüyor. Sık sık kendimi samanyolunda dolaşırken buluyorum.

Ne yiyip, ne içiyorsunuz? Temiz suyunuz nereden geliyor?
-Aslında öyle pek lezzetli şeyler yediğimi söyleyemem. Üç haftada bir 6 saat mesafedeki kasabaya gidip yüklü bir alışveriş yapıyoruz. Alınanlar genellikle konserve türü şeyler oluyor. Yine de dengeli beslenmeye özen gösteriyoruz. Suyu bir kaynaktan sağlıyoruz. Birkaç olumsuz yaşantıdan sonra, kaynatmadan içmemeyi öğreniyorsunuz.

Bundan sonraki projeleriniz neler?
- Öncelikle başladığım mirketlerde kişilik faktörlerinin üreme ve savunma davranışlarıyla ilintisi konulu çalışmamı belirli bir noktaya getirmek istiyorum. Buradan sonra Viyana Konrad Lorenz Enstitüsü’nde kuzgunlarla yapılan bilişsel bir çalışmada Prof. Dr. Thomas Bugnyar ile çalışmaya başlayacağım. Tüm eğitimimi tamamladıktan sonra Türkiye’de bir araştırma istasyonu kurmak istiyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!