Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2003 00:00
KIZIM şu sıra Tunus'ta çalışıyor.Libya çölüne bitişik ve adı sanı duyulmamış bir vaha kasabasında
film çekiyor.Mağribi ellere gideli kaç hafta geçti ama ancak iki-üç defa konulabildim.Oysa kerimem bu, can-ı cananım,
haber alamazsam deliye dönerim.Fakat ahize başında saatler geçirmeme rağmen hattı tutturabilene aşkolsun.Anlaşılan, Bell'in icat ettiği alet bilişim çağında da hurma ağacına çıkamamış.* * *NEYSE, bir mucize gerçekleşti ve önceki akşam oteldeki odasına ulaşabildim.Kablo aracılığıyla öpmeler, öpüşmeler; bayramlaşmalar, selamlaşmalar; hasret gidermeler, nasihat vermeler falan, söz nihayetinde döndü dolaştı ve iş bab'ına geldi.Ve kızım tuttu, ‘‘yarın belki çalışacağız, belki çalışmayacağız. Şu an henüz kesinleşmiş değil’’ dedi.Niçin diye sorduğumda ise cevabı ne oldu biliyor musunuz?Efendim, birkaç saat sonra, yani arife gecesi, eğer imam gökte hilali görürse ‘‘bayram’’ın başladığını buyuracakmış. Aksi takdirde ise Çarşambaya kalacakmış.Tabii, film çekimi de buna uyarak Salı günü tatile girecek veya girmeyecek.Telefonun başında şakkadak düşüp bayılacaktım.* * *SANIYORUM ki, yukarıdaki gerçek olay bizi İslam toplumları, İslam düşüncesi ve İslam pratiği konusunda fikir yürütmeye sevkedecek bir nitelik taşıyor.Zira, hadi astronomi biliminin artık kısmi mutlaklık kazanmış olmasını unutalım.Fakat düşünün ki, şu 21. Yüzyıl başında uzaydaki aynalı teleskopundan yine uzaydaki ‘‘GPS’’li uydusuna dek bilimum aparatlar her bir şeyi milimetrik ve saliselik bir kesinlikle saptarken, ‘‘bayram müjdesi’’ni vermek veya vermemek hakkı hala minare şerefesine çıkıp hilali gözetleyecek imam efendinin tekelinde bulunuyor.Adam miyoptu, gözlüğü kırıldı ve görmedi. Hamsin rüzgarı kum fırtınasına dönüştü ve yine görmedi. İstisnai olarak göğü yağmur bulutu kapladı, tekrar görmedi.O halde, çalın sahur davulunu, demek ki Müminler bir defa daha niyetlenecek. El insaf ve de üstelik, olayın ‘‘normal’’ (!) addedildiği Tunus sözümona en ‘‘laik’’ (!) ve en ‘‘rasyonel’’ (!) Arabi ülkelerden birisi olarak ön plana çıkmak ister.Zaten, bağımsızlığın ‘‘babası’’ Habib Burgiba da
Atatürk'ü örnek almıştır.Kopyasına kitakse ve Mustafa Kemal'in alnından öpeyim!* * *ŞİMDİ burada kimse bana ‘‘ilm’’den, ‘‘Kelam’’dan, ‘‘ritüel’’den dem vurmasın.Yukarıdaki olgunun kökeni Müslümanlığı duraganlaştırmada ana rol oynayan Gazali'yi; daha ötesi, Selefiliğin kurumsallaştırdığı ‘‘acz-i itiraf’’ ve tasdik'' kaidelerini kısmen; ‘‘sukut’’, ‘‘imsak’’ ve ‘‘keff’’ dogmalarını da tümüyle kapsıyor.Ayrıntıya girecek değilim, bütün bunlar ise hayatı donduran ve dolayısıyla da, ‘‘bayram müjdesi’’ni aslında Muhammedi bir icad olan cebir hesabıyla yapılacak rasathane tanısı yerine, imamın bazen kör gözüne bırakan zihniyetin devamıdır.Oysa, Bağdatlı büyük astronom İbn Heysem'den Harezmli dev bilgin El Biruni'ye, o optik rasathane de, o mantıklı hesaplama da İslam'a asla yabancı değildir!İslam'a esas yabancı olan şey, diyalektik dönüşümü, akılcı evrimi ve şüpheci fikriyatı yaşamış din pratiğinin bugün tekrar çöl minaresinde prangaya vurulmasıdır.Pranga kırıldığı, yani İslam alemi bayram hilali müjdesini şerefedeki kör imama güvenerek değil rasathanedeki sanal bilgisayar imajına inanarak kutladığı gün ise, şüphemiz olmasın ki, o İslam alemi başka türlü bayramlar yaşamaya başlayacaktır.
button