OluÅŸturulma Tarihi: Mart 08, 2002 00:00
Başarılı öğrenmenin sırrı uykudan geçiyor. Eski bir inanışa göre yeni öğrenilen bilgiler bir gecelik uykudan sonra daha kalıcı oluyor. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (ABD) bilim adamları, hayvan ve insanlarla yaptıkları deneylerle bu inanışın doğru olduğunu kanıtladılar.Robert Stickgold, sınavdan önce iki gece ya da daha fazla uyumanın bilgileri hatırlamada son derece yararlı olduğunu söylerken git gide kısalan uyku saatlerinin zihinsel yetimizi zayıflatabileceği konusunda da uyardı. Araştırmacı sınavlarda başarılı olmanın okul ya da aile içindeki eğitiminden çok sınavdan önceki gecede iyi bir uykuya bağlı olduğu kanısında. Araştırmacılar farklı uyku evrelerinin çeşitli öğrenme türlerinde etkili olduğunu bulmuşlar. Örneğin REM uykusu özellikle de resimli bilgilerde etkili. Ve ev hayvanlarında izlenen bazı davranışlar diğer hayvanlarda da izlenmiş. Chicago Üniversitesi bilim adamlarından Daniel Margoliash, yavru kuşların ötüşlerini uykuda öğrenip, ezberlediklerini bulmuş. Yavru kuşlar uyuduklarında veya öttüklerinde beyinde aynı sinir hücreleri harekete geçiyor. Farelerin uyku sırasında koşmayı öğrendiklerini söyleyen diğer bir araştırmacı da farelerde de öğrenme ve uyku sırasında aynı beyin bölgesinin etkinleştiğini fark etmiş. Ayçiçeğinden doğal kauçuk Ayçiçeğinden doğal kauçuk üretecek olan Amerikalı araştırmacıların hedefi güneydoğu Asya ve Brezilya’dan kauçuk ithalatına son vermek. Ayçiçeğinin normalde az da olsa kauçuk ürettiğini bilen araştırmacılar şimdi yeni geliştirdikleri türlerle ayçiçeği kauçuğunun kalitesini yükseltmeye çalışacaklar. Yeni ayçiçeği türleri Amerika’da da yetiştirilebilecek. Doğal kauçuk 40 000 farklı üründe kullanılmakta. Malezya şu sıralar diğer ürünlerin ekim alanlarına daha fazla yer ayırmaya başladığı için dünya pazarında kauçuk sıkıntısının başlama olasılığı bilim adamlarını harekete geçirdi. Telefonlara iki hafta şarj yokLawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı araştırmacılarının geliştirdikleri ince tabaka halindeki bir yakıt hücresi bugün kullanılmakta olan lityum-iyon pillerinden daha uzun ömürlü. Yeni yakıt hücreleri, cep telefonunun şarjlı kullanım süresini iki haftaya kadar uzatabilecek. Yeni teknolojinin tüm şarjlı pillere rakip olacağı, bir saatlik şarjın en fazla üç dolara mal olacağı, en büyük avantajın kısa şarj süresi olduğu ve üretim maliyetinin de lityum- iyon pillerine göre yarı yarıya düşeceği belirtildi.Bu açıklamaları yapan araştırmacı Jeff Morse, mikroçipleri, ‘Mikro elektriksel mekanik sistem’ (MEMS) ile üretiyor. Elektrotlar ve katalizör elementleri birkaç ince tabaka şeklinde üst üste yerleştiriliyor. Minyatür yakıt hücrelerinin kanallarından iletilen metil alkol, havadaki oksijenin etkisiyle su reaksiyonu göstererek elektrik üretiyor. Metil alkol akışı, birleşik kontrol birimleriyle gerçekleşiyor ve dirençli ısı helezonları da katalizörün en uygun sıcaklığa ulaşmasını sağlıyorlar. Yüksek basınçla konserve yöntemiAmerikalı bilim adamları besin ürünlerini yüksek sıcaklık ya da kimyasallarla pastörize etmeden konserve etmenin yolunu buldular. Özel bir kaba yerleştirdikleri meyve, sos ve diğer ürünlere yüksek su basıncı veriyorlar. Ananova İnternet
haber sitesindeki bir yazıya göre bu yöntemle, gıdalardaki E-koli ya da Listeria mikropları tamamen etkisiz hale geliyor. GeliÅŸtirici firmaya (Fresher under Pressure) göre, basıncın yaklaşık 5.500 bar olması ÅŸart. Basıncın düzenli dağılımı sayesinde besinlerin yapıları bozulmuyor. Hatta araÅŸtırmacılar yeni tekniÄŸin, kolay bozulabilecek ürünlerin dondurularak nakledilmesini de gereksiz kılacağı kanısında. Bilim adamlarının hedefleri aylarca hatta yıllarca dayanabilecek konserve üretebilmek. Firma aynı yöntemi meyve sularında da uyguluyor. İçine kimyasal maddeler katılmayan ürünlerin tadı ve vitamin oranı da deÄŸiÅŸmiyor. Sosyal yaÅŸam beyni güçlendiriyorYaÅŸamlarını topluluk içinde sürdüren canlılar uzun süre yalnız kaldıklarında sadece mutsuzluÄŸa sürüklenmiyor, beyin hücrelerinin geliÅŸmesine de engel oluyorlar. AraÅŸtırmacılar bu teoriyi ötücü kuÅŸlarla yaptıkları deneylerle kanıtladılar. Rockefeller Ãœniversitesi bilim adamları çok küçük beyinli canlıların bile uzun bir yaÅŸam süresine sahip olduklarını ve 20 yıl kadar yaÅŸayabilen ötücü kuÅŸların küçücük bellekleriyle bu kadar uzun süre nasıl idare edebildikleri sorusundan yola çıkarak ispinoz kuÅŸlarıyla bir deney yaptılar. Birçok nöronun yenilendiÄŸini sadece kalıcı olan bazılarının uzun vadeli belleÄŸi oluÅŸturduklarını tahmin eden araÅŸtırmacılar, sinir hücrelerinin sosyal yaÅŸama baÄŸlı olarak mı yenilendiÄŸi sorusunu yanıtlayabilmek için ispinozları üç gruba ayırdılar. Ama önce sinir hücrelerinin oluÅŸumunu görünür hale getiren radyoaktif timidin maddesini aşıladılar. Bazı kuÅŸlar tek baÅŸlarına, bazılarıysa eÅŸli olarak kafeslere konuldu. Bir de 45 kuÅŸluk bir grup oluÅŸturdular. 40 gün sonra araÅŸtırmacılar ötücü kuÅŸlarda, ötme yetisi, iletiÅŸim ve zekadan sorumlu olan üç beyin bölgesini incelediklerinde 45’lik gruptaki kuÅŸlarda %30 oranında daha fazla sinir hücresinin oluÅŸtuÄŸunu fark ettiler. Özellikle de erkek kuÅŸlarda iletiÅŸimden sorumlu beyin bölgesinde iki misli daha fazla sinir hücresi geliÅŸmiÅŸti. Futbol sahalarına kurutma sistemi New Scientist dergisinde yayımlanan bir habere göre Ä°ngiliz araÅŸtırmacılar saÄŸanak yaÄŸmur sırasında bildik drenaj iÅŸlemleriyle akıtılan suyun hızını elektrot ağıyla güçlendirecek ve sahaların daha çabuk kurumasını saÄŸlayacak. Neweastle Upon Tyne Ãœniversitesi bilim adamlarının futbol sahasının altına belli aralıklarla yerleÅŸtirdikleri iki elektrik ağı arasında meydana gelen gerilim, yaÄŸmur suyundaki pozitif iyonları alttaki elektrik ağına çektiÄŸinde su moleküllerini de emecek. Alttaki elektrotlara ulaÅŸan yaÄŸmur suyu böylece tellerin etrafındaki plastik kılıf ile sahanın kenarına akıtılacak. AraÅŸtırmacılar bu yöntemle oyun sırasında bile çimlerin kuru kalacağını öne sürüyorlar. Yoksa atalarımızın anavatanı Asya mı?Çok sayıda veri ilk insanların ve insansı maymunların Afrika’da geliÅŸtiklerini kanıtlıyor. Ancak Afrika, atalarımızın tek anavatanı deÄŸildi. Alman ve Amerikalı araÅŸtırmacılar, evrimin Avrasya’da baÅŸladığını iddia ediyor. Bilim adamları bu sonuca Avrupa’da bulunan ve Afrika’dakilerden daha eski olduÄŸu sanılan fosilleri inceleyerek vardılar. ‘Journal of Human Evolution’ dergisinde yayımlanan rapora göre Almanya’da bundan 20 yıl önce 16,5 milyon yıllık insansı maymun fosilleri bulunmuÅŸtu. ‘Bunlar DoÄŸu Afrika’daki türlerinden 1,5 milyon yıl daha eskiler’ diyor Toronto Ãœniversitesi antropologlarından David Begun. Bu da insansı maymun ve ilk insan türlerinin Avrasya’da geliÅŸtiklerine dayanan tezi doÄŸrular gibi. Bundan birkaç yıl önce de Laszlo Kordos, Macaristan’da Dryopithecus’a ait bir kafatası bulmuÅŸ ve bu türün maymun ve modern Hominidlerin geliÅŸim çizgisi arasında yer aldığını saptamıştı. Kafatası yüz ve çene yapısı açısından büyük insansı maymunlara benziyor. Bilim adamları büyük insansı maymunun (Afrika ve Avrupa kıtalarının henüz ayrılmadığı dönemde) Hominidlerin ataları olarak Avrupa’ya göçtüğünü, Avrasya’da geliÅŸtikten sonra da yeniden Afrika’ya göçtüğünü tahmin ediyorlar. Bu türden daha sonra çeÅŸitli maymun türleri ve homo sapiens geliÅŸmiÅŸti. ‘Müsli’ zihni açıyorCardiff Ãœniversitesi bilim adamları ‘Appetite’ dergisindeki yazılarında kahvaltıda yenen ‘Müsli’nin (çeÅŸitli besleyici gıda ürünleriyle zenginleÅŸtirilmiÅŸ yulaf ezmesi) insanları stresten uzaklaÅŸtırarak daha mutlu kıldığını hatta zihni de açtığını bildirdiler. AraÅŸtırmaya katılan 30-80 yaÅŸları arasındaki denekler dört hafta boyunca her gün 40 gram Müsli yediler. AraÅŸtırmacılar daha sonra Müsli ile beslenen denekleri ‘normal’ kahvaltı eden diÄŸer grupla karşılaÅŸtırdıklarında yulaf ezmesiyle kahvaltı edenlerin daha az stres yaÅŸadıklarını, daha iyi düşünebildiklerini ve hatta %10 oranında daha az yorulduklarını buldular. Ãœstelik olumlu etkiler sadece bir hafta sonra ortaya çıkmıştı. Andrew Smith’in araÅŸtırması lifli gıdalar ve daha saÄŸlıklı zihin arasındaki baÄŸlantının saptanmasına dayanıyordu. AraÅŸtırmacı diÄŸer çalışmalarla lifli besinler ve sindirim fonksiyonu arasındaki baÄŸlantının da açıklanması gerektiÄŸini söylüyor.Elli kilometre derinlikte yaÅŸam mı var?Nasa araÅŸtırmacıları yeryüzünün 50km altında bile organizmaların yaÅŸabileceÄŸini teorik olarak kanıtladılar. Science dergisinde yayımlanan rapora göre kimyacı Anurag Sharma ve mikrobiyolog James Scott, insan bağırsağında yaÅŸayan E.koli bakterilerini özel bir alet içinde yüksek basınç etkisinde bıraktılar. Aletin içindeki basınç, normal hava basıncından 16 000 kez daha yüksekti ve bakteriler bu ortamda bile yaÅŸayabiliyorlardı. NASA bilim adamları elde ettikleri sonucun, diÄŸer gökcisimlerdeki yaÅŸam olasılığını güçlendirdiÄŸini söylüyorlar. Hipotez, ayrıca dünyadaki biyolojik kütlenin önemli ölçüde kutup bölgesinin derinliklerinde barındığını da kanıtlıyor. Solan bitkiler Viagra ile canlanıyorÄ°ngiliz araÅŸtırmacılar iktidarsızlık ve çiçeklerin solması arasında ortak bir noktanın bulunduÄŸunu iddia ediyorlar. Her iki durumda da benzer anahtar maddeler rol oynuyor: Bu maddeler iktidarsızlıkta, organdaki kan akışındaki bozukluktan sorumlular. Bitkiler de ise gözenekleri çok fazla geniÅŸleterek bitkideki su kaybına yol açıyorlar. West- England Ãœniversitesi botanikçilerinden Steve Neil, bitkilerdeki su kaybının azot oksit (uyarıcı madde) tarafından ayarlandığını fark etmiÅŸ. Aynı kimyasal, Viagra etkisinde de önemli bir rol oynamakta. AraÅŸtırmacılar ÅŸimdi kurak bölgelerdeki tarım alanlarının ‘Bitkilere yönelik Viagra’ ile verimli bir hale getirilebileceÄŸini düşünüyorlar. Aspirin virüse karşı da etkili Daha çok Aspirin markasıyla tanınan asetil salisilik asidin, laboratuvar deneylerinde insan bedeninde yaygın olan ‘Cytomegalovirus’ (HCMV) üretimini engellediÄŸi anlaşıldı. HCMV, özellikle de enfeksiyon reaksiyonlarında etkisi olan prostaglandin hormonuyla çoÄŸalır. Princeton Ãœniversitesi araÅŸtırmacıları Aspirinin, hormonu bloke ederek virüsün çoÄŸalmasını engellediÄŸini buldular. HCMV virüsü neredeyse Avrupalıların yarısında var. Genelde kolay atlatılabilen enfeksiyon, ender olarak soÄŸuk algınlığı ya da genitallerde iltihaplı veziküllere neden olabiliyor. Fakat örneÄŸin AIDS hastalarında ya da organ nakli ameliyatından sonra bağışıklık sistemleri zayıflayanlarda enfeksiyonlar ölüm tehlikesi yaratabiliyorlar.Bedenimiz nikotine mikrop muamelesi yapıyorPenn Devlet Ãœniversitesi araÅŸtırmacılarından Elizabeth Corwin, sigara içmeye bir gün ara veren nikotin kullanıcıların kanlarını incelediÄŸinde, kandaki akyuvarların kas aÄŸrıları ve açlıktan sorumlu uyarı maddelerini harekete geçirdiÄŸini fark etmiÅŸ. Bilim adamları enfeksiyon önleyici ilaçların sigara bırakmada yardımcı olabileceÄŸini tahmin ediyorlar.Â
button