Hepsinin bir hikáyesi var. 200 bin markını Kombassan’a kaptıran Mustafa Özkul, Emin Çölaşan’dan özür diliyor: "Sözünü dinlemediğim için çok pişmanım Emin Abi."
TAHTA bavullarıyla yeni bir hayatın kapısını aralamak için yollara düşmüşlerdi. Kara trenlere doluşup o zaman
"gurbet" dedikleri Avrupa’nın dörtbir yanına dağıldılar. En zor işlerin, en düşük ücret alan
"misafir işçi"leriydiler. Sonra yaşadıkları ülkelerde
"yabancı", anavatanları olan Türkiye’de ise
"Gurbetçi, Alamancı" oldular.
Biraz çalıştıktan sonra Türkiye’ye döneceklerdi. Anavatanlarında yeni bir hayata başlamak için kazandıkları her kuruşu biriktirdiler. Türkiye krizler yaşadığında birer
"döviz makinesi" olarak görüldüler. Vurguncu holdinglerin ise
"ağır sanayi hamlesi" yalanıyla aldattığı insanlardı.
KOMBASSAN MUSTAFA
Onlardan bir tanesi de
Mustafa Özkul’du. Yıl 1997. Almanya’nın başkenti Berlin’de lisede okuyan
Mustafa Özkul, bir yandan eğitimini sürdürürken, diğer yandan da Berlin Duvarı’nın parçalarını turistlere satarak para kazanmaya başlar. Brandenburg Kapısı’nın önünde işini bitirdikten sonra evine gitmek üzere metroya binen
Özkul, yol boyunca Hürriyet okur.
Emin Çölaşan’ın yazılarını keyifle takip eder, ancak İslami holdinglerle ilgili eleştirilerine de çok kızar:
"Her yazısında ’Aman İslami holdinglere para kaptırmayın’
derdi. Ben de ’Bu adam Müslümanların sanayi kurmasını istemiyor’
diye kızardım. Bir gün o kadar çok kızdım ki, o güne kadar ailemle birlikte biriktirdiğimiz bütün paramız olan 200 bin markı gidip Kombassan’a yatırdım." Özkul inşaatlara işçi bularak kazandığı parayı verdikten kısa bir süre sonra holding skandalı patlar:
"Alın terimi Kombassan’a teslim ettiğim anda bir an gözümün önüne Emin Abi’nin yazıları geldi. Bir an pişman oldum. Ama iş işten geçmişti. Emin Abi çok haklıymış. Çok pişmanım. Keşke Emin Abi’nin sözünü dinleseydik." Şimdi arkadaşları
"Kombassan Mustafa" diye takılıyormuş.
YOLLAR MEMLEKET Hortumlanmak yetmiyormuş gibi dillerini bilmedikleri ülkelerde, tanımadıkları insanlarla uyum içinde yaşamak için binlerce engelle boğuştular. Sayıları 5 milyonu bulan Avrupa’daki Türkler, artık tahta bavullarıyla değil, başarı öyküleriyle tanınır oldular.
"Biz çektik, çocuklarımız çekmesin" diye yetiştirdikleri evlatları kendileri gibi işçi değil artık. İşadamı, avukat, mühendis, gazeteci oldular. Yaşadıkları ülkeler de, artık onlara gurbet değil. İkinci anavatanlarında söz sahibi olan
"Avrupalı Türkler"in bugünkü psikolojisi,
Murathan Mungan’ın
"Dönmek" adlı şiirindeki gibi:
"Dönmek, mümkün mü artık / Dönmek, onca yollardan sonra / Yeniden yollara düşmek / Neresi sıla bize, neresi gurbet / Yollar bize memleket..."
İZMİR’DEN ÇOK
Avrupalı Türkler, savaş halindeki Irak’ın bile yurtdışındaki vatandaşları için elçiliklerine sandık koyduğu bir dönemde Türkiye’nin sadece sınır kapılarında oy hakkı tanımasına çok içerliyorlar. Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin verilerine göre 2 milyon 455 binlik oy potansiyelleri var. Bu rakam 2 milyon 423 bin seçmeni bulunan, Türkiye’nin en büyük 3.
seçim bölgesi olan İzmir’den bile fazla. En az 24 milletvekili çıkarma şansları varken sadece gümrüklere sandık konması nedeniyle 3 Kasım 2002 seçimlerinde 114 bini oy kullanabildi. Ancak bu yaz seçimlerin, Türkiye’ye akın ettikleri izin sezonuna denk gelmesi nedeniyle sandıkların yerleştirildiği 14 sınır kapısında oy patlaması yaşanması bekleniyor.
Dış Türkler bakanlığı istiyoruz
Mannheim’da gittiğimiz ilk adres bir spor kulübünün lokali oldu. Kulübün eski başkanlarından turizmci Adnan Kahraman, Avrupalı Türklerin kendilerini yaşadıkları ülkelerde yalnız bırakmayan partiye oy vermek istediğini söylüyor. Hükümetin dış Türkler için özel bir bakanlık kurmasını isteyen Kahraman, Avrupalı Türkler için Meclis’te kontenjan milletvekilliği ayrılması gerektiği görüşünde.
Irak bile sandık koydu
AVRUPA’daki vatandaşlarımızın en büyük beklentisi, seçim sandığının Avrupa’ya getirilmesi. Sadece sınır kapılarında oy verme hakları bulunan Avrupalı Türkler, "Savaş halindeki Irak, Bosna-Hersek, Bulgaristan gibi ülkeler bile seçim sandıklarını Avrupa’ya getirdi. Avrupa’da onlarca temsilciliği bulunan Türkiye, sandığı buraya getirmediği için yüz binlerce oyumuz çöpe gidiyor" diyor. Berlin’de 30 Haziran Cumartesi günü yapılan Türk Günü Yürüyüşü’ne katılan bir grup Türk genci, ünlü Brandenburg Kapısı’nın önünde, Avrupa’da oy kullanabilmek için temsili seçim sandığının önünde poz verdi.
Parti işi armut seçmeye benzemez
WIESBADEN’daki bir Türk marketin manav reyonunda çalışan İbrahim Aytekin çoğu Avrupalı Türk’ün aksine, oy verecek parti bulamadığından yakınıyor. Aytekin, umutsuzluğunu şu sözlerle anlatıyor: "Seçimlerde kime oy vereceğiz ki? Destek verecek parti bulamıyorum. Manav tezgáhında armut seçmek daha kolay. Türkiye’deki adalet ve sağlık sistemini kim düzeltebilir ki? "
CUMA PAZARI Başkent Berlin’de Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg semtindeyiz. Esnafının büyük çoğunluğu Türklerden oluşan Cuma Pazarı’nın, Türkiye’deki semt pazarlarından tek farkı, fiyat etiketlerinin Euro cinsinden olması. Pazarda kumaş seçen Türk kadınların yanına yaklaşıp "Kolay gelsin, düğün hazırlığı mı?" diye soruyoruz. Selfinaz Aydın, izinde Türkiye’deki yakınlarının düğününde giymek için kumaş seçtiğini söylüyor. Aydın’a, gümrük kapısındaki oy sandığında kime oy vereceğini soruyoruz: "Olan biteni medyadan takip ediyoruz. AKP’den memnunuz. Gümrükte onlara oy vereceğiz. Ama biz artık sandıkları Avrupa’ya istiyoruz. Bu yıl izne gitmesek oy hakkımızı kullanamayacaktık." Selfinaz Aydın’ın yanındaki Sema Deniz de Alman vatandaşı olduğu için oy kullanamayacak olmanın sıkıntısını yaşıyor. "Türk hükümetleri bize Alman vatandaşı olun dediler ama çifte vatandaşlık olmadığı için oy hakkımızdan olduk. Türkiye’den emeklilik hayalimiz de suya düştü. Ama oyumu kullansam ben de AKP’ye verirdim" diyor.
Fotoğraf: Ali VARLIEuro’ya 2 gün aynı kur olmazdı
ALMANYA’da Frankfurt yakınlarındaki Wiesbaden kentinde Türkspor Kulübü’nün lokalini ziyaret ettik. Bir yandan okey çeviren, bir yandan sohbet eden vatandaşlara seçimlerdeki tercihlerini sorduk. Samsunlu Cengiz Bulut, yıllarca CHP’de çalıştığını söylüyor. Ama bu seçimlerde Baykal yüzünden CHP’ye oy vermeyecek: "Erdoğan döneminde ekonomi gelişti, yolsuzlukların da üzerine gidildi. Eskiden Türkiye’ye geldiğimizde 100 Euro’yu iki gün üst üste aynı kurdan bozduramazdık. 2 yıl önce 100 YTL olan mal yine aynı seviyelerde. Bu kez oyum AKP’ye..." Karslı Yılmaz Çelik de Samsunlu arkadaşı gibi aynı nedenlerle oyunu AKP’ye verecek: "Ekonomi iyiye gidiyor. Artık kimse hastane kapılarında kalmıyor."
Ailece AKP’liyiz
WIESBADEN’lı berber Mahmut da AKP hükümetinin icraatından memnun. Müşterilerinin çoğunun da kendisi gibi düşündüğünü söyleyen Trabzonlu berber, "Memleketteki yakınlarımızla konuşuyoruz. Hastane kuyrukları azaldı. Bizim oyumuz AKP’ye" diyor.
Mannheim cağ kebabı
Türklerin yaşadığı her bölgede Türkiye’den her türlü lezzet var. Tantuniden kadayıf dolmasına, kokoreçten dürüme kadar Türk mutfağından onlarca örneğe hemen her büyük kentte rastlamak mümkün. Mannheim’daki "Oltu Cağ Kebapçısı"nda çalışan Salman Siyaturp, bir yandan cağ kebabını keserken öte yandan sorularımızı yanıtladı. 5 yıldır Almanya’da yaşayan Kahramanmaraşlı Siyaturp, "AKP hükümetinden memnunum. Bana göre çok iyi. Türkiye’de fiyatlar hemen hemen aynı. Bu yıl izne gitmiyorum. Ama gitseydim oyumu AKP’ye verirdim" diyor.
Aslında avukat
KÖLN’ün meşhur Keup Caddesi’nde Kilim Kebapçısı... Metin Genç adlı 41 yaşındaki garson, kaderini etkileyen asıl seçimi, 12 yaşında Almanca yerine İngilizce dersini tercih ederek yaptığını belirtiyor: "8 ay önce İstanbul’da yaşıyordum. İstanbul Hukuk mezunuyum. Uzun yıllar avukatlık yaptım. Geçinemeyince, eşimin ailesi Almanya’da olduğu için buraya taşınmak zorunda kaldım. Almanca bilmediğim için başka iş bulamadım, garson oldum..."
BENCEAKP’nin uzun yıllar sonra ilk tek parti hükümeti olması, ekonomide yaşanan olumlu gelişmeler, AKP’nin Avrupalı Türkler arasındaki popülaritesini oldukça artırmış. Türkiye’deki bir icraat burada çifte etki yaratmış. Sınır kapılarında verilen oylar Türkiye oylarına dağıtıldığı için tahmini milletvekili dağılımı yapmak mümkün değil. Ancak sınır kapılarında açılacak sandıklardan AKP’nin en az yüzde 50 oyla birinci çıkacağını söylemek yanlış olmaz. CHP ikinci, MHP 3. sırada görünüyor.