Coelho: Veronika benim

Güncelleme Tarihi:

Coelho: Veronika benim
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 2000 00:00

Haberin Devamı

TÜRKİYE'de piyasaya çıktıktan kısa bir süre sonra en çok satan kitaplar listesinin ilk sıralarına yükselen Veronika Ölmek İstiyor'un yazarı Paulo Coelho, 'Madam Bovary benim'' diyen ünlü Fransız romancı Gustave Flaubert gibi ‘‘Veronica benim’’ dedi.

Uluslararası bir toplantıda karşılaştığımız Brezilyalı Paulo Coelho ile konuştuk.

-Türkiye'de yeni çıkan Veronika Ölmek İstiyor kitabınızı anlatır mısınız?

Kitap değişik olma hakkını elde etmek için ölmeye karar veren bir kadının öyküsü. Veronika benim aslında. Çünkü çok genç yaşımda aileme yazar olmak istediğimi söyleyince beni akıl hastanesine kapattılar. Hem de üç kez. Herkesten farklı bir şey istemem aileme ters gelmişti. Kitapta, gerçekliğin ve deliliğin sınırlarını sorguluyorum.

- Kitaplarınızın best seller olmasını nasıl yorumluyorsunuz?

İnsanlar kendilerini benim kitaplarımda kolaylıkla bulabiliyorlar. Reçetem bu. ABD, Avrupa'da, İran'da ya da İsrail'de farketmiyor. Kitaplarım insanların kendilerini sorgulamaları için bir katalizör vazifesi görüyor.

- İranlı okurlarınızdan tepki alıyor musunuz?

Elbette. İnternet ne güne duruyor? İranlı okurlarımla sürekli haberleşiyoruz. Baskı rejiminin ne gibi etkileri olduğunu öğrenmek benim için mühim çünkü. Ancak çoğunun dünyaya ne kadar açık olduğunu hayretle farkediyorum.

- Brezilyalı olmanın romancılığınız üzerinde bir etkisi oldu mu?

Tabii. Brezilya inanılmaz zengin bir ülke kültürel açıdan. İnsanların birbirlerine yaklaşımları son derece naif. Çok yoksulluk olduğu doğru ama bu yaşama sevgisini asla azaltmıyor. Her an çoşkulu olabiliyorsunuz. Amerika'da olduğu gibi tuhaf tabular yok. Yok kadına bakamazsınız, yok sigara içemezsiniz vs. Şu Monica skandalı mesela. Brezilya'da asla skandal olmazdı.

- En sevdiğiniz yazarlar?

Bakın benim için kitaplar yazarlardan önce gelir. Ama çok istiyorsanız Borges ve Jorge Amado'nun isimlerini verebilirim.

- İki kez İstanbul'a geldiniz. Yeniden gelmeyi düşünüyor musunuz?

Bir kere 1996 yılında geldim. İkinci sefer 1998'te. İkinci gelişimde İstanbul'u bayağı farklı buldum. Sonbaharda kitap fuarı için gelmeyi planlıyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!