çocukluÄŸum çizgi roman (1) 1980' lerin başında okuma yazmayı yeni öÄŸrenmiÅŸ bir çocuk olarak ben, okul, aile, yaÅŸadığım yer ya da ekonomik baskılar nedeniyle

Güncelleme Tarihi:

çocukluğum çizgi roman (1) 1980 lerin başında okuma yazmayı yeni öğrenmiş bir çocuk olarak ben, okul, aile, yaşadığım yer ya da ekonomik baskılar nedeniyle
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 02, 2000 00:00

çocukluÄŸum çizgi roman (1) 1980' lerin başında okuma yazmayı yeni öğrenmiÅŸ bir çocuk olarak ben, okul, aile, yaÅŸadığım yer ya da ekonomik baskılar nedeniyle sinemaya ayda yılda bir gidebilme, radyo programlarından kendime uygun olanları takip edebilme haklarımın yanı sıra, çizgi romanlardan oluÅŸan yasak bir dünyamın da var olduÄŸunu anımsıyorum. o dönemlerde görsel öğelerin bugünkü kadar yaygın olmadığını düşünürsek, çizgi romanların geniÅŸ fantezik dünyalarıyla, özellikle çocuklar ve gençler arasında neden bu denli yaygın olduÄŸunu anlamamız kolaylaşır sanırım. o yıllara geri döndüğümde, mandrake, kızılmaske, supermen, örümcek adam, tommiks, zagor ve çiko vs. kahramanların adları kalmış aklımda. o dönemden baÅŸkaca hatırlayabildiklerim ise, cadde üzerindeki kitapçıdan harçlıklarımızın neredeyse tamamını vererek, elden ele dolaÅŸan daha önce okunmuÅŸ ve çoÄŸu zaman sayfaları darmadağınık olmuÅŸ çizgi romanlar arasından özellikle "tam macera" yazılı olanları arayıp bulmaya çalışmamız, okuduklarımızı arkadaÅŸlarımızdan ya da kitapçıdan farkını vererek deÄŸiÅŸtirme planlarımız, evde ise anne babalarımızın ısrarla "ders çalış" teranelerine raÄŸmen gizli gizli bu kitapları okumaya çalışmamız. ÅŸimdi ise, bir dönem çocukluÄŸuma damgasını vursa da artık çizgi roman okumuyorum. elbette bilinçli bir tercih bu; gerekçem zaman bulamamak ya da günümüzün görselliÄŸin doruk noktasını, üstelik çok daha karmaşık ve kurmaca öykülerle yaşıyor olması hiç deÄŸil. bugünlerde, kendimi daha iyi tanımak ve tanımlamak için, çocukluk yıllarıma geri dönemeyeceÄŸimi bilerek, en azından o yıllardaki kendimi anlayabilmek adına, çizgi romanlar üzerine yazılmış bilimsel yazıları okuyorum da ondan. ortaya çıkan sonuç mu? kimi zaman piÅŸmanlık, kimi zaman da nostalji;çizgi romanların altın çağı olarak adlandırılan dönem, avrupa ve amerika için 1940' lı yıllardır. onların sinema ve televizyona geçiÅŸ aÅŸamalarını düşündüğümüzde bu tarihi normal karşılamak gerek sanırım. o yıllarda çizgi romanlar daha çok propaganda niteliÄŸi taşıyor, savaÅŸ yılları olması nedeniyle, mevcut ruh halini yansıtacak, ölüm ve öldürme öğelerinin sıkça kullanıldığı çizgi romanlar sürülüyordu piyasaya. çocuklar, ya da gençlerden oluÅŸan okur kitlesi çizgi romanların bu içeriklerini fark etmiyorlardı elbette. onlar, içinde bulundukları ortam gereÄŸi, duymak, görmek ve okumak istediklerini okuyorlardı elbette. ikinci dünya savaşı sırasında 'captain america' adlı bir çizgi roman kahramanının japonlar hakkında söylediÄŸi "tek görevimiz, onları hep yok etmek" sözleri bu ÅŸiddetin önemli bir delili sayılıyor. eleÅŸtirmenlerin, ÅŸiddet ve suçu kanıksayan çizgi roman kahramanlarına en yoÄŸun eleÅŸtirilerde bulundukları dönem de o yıllara rastlar. ayrıca psikologların "süper kahramanlara tapma" nın sonradan çocuk ruh saÄŸlığını önemli ölçüde bozabileceÄŸi uyarıları da yine aynı dönemdedir. batı' nın aldığı yolu, yaptığı tartışmaları biraz geriden takip eden ülkemizde ise bu konularla ilgili hiçbir makale ya da yazıya rastlamamış olmamız, bugünün çizgi filmlerinde az da olsa bu çeÅŸit suç unsurlarının olmasına raÄŸmen hiçbir uyarının olmaması da bizim açımızdan düşündürücü deÄŸil mi?1980' li yıllarda küçücük harçlıklarımla oluÅŸturduÄŸum mütevazı çizgi roman koleksiyonuma bugün dönüp baktığımda ve bugünün çizgi romanlarıyla karşılaÅŸtırdığımda arada çok büyük farklar olduÄŸunu görebiliyorum. dünya deÄŸiÅŸiyor ve çizgi romanlar da onunla birlikte deÄŸiÅŸiyor. deÄŸiÅŸmeyen tek ÅŸey ise etki alanları olarak daha çok çocuk ve gençleri hedef alan çizgi romanların politik yanları, müdahale yetenekleri ve öngörüleriyle hiç deÄŸiÅŸmemiÅŸ olmaları. arthur berger, çizgi romanların geniÅŸ okur kitlesi için basit zevkler göz önünde tutularak yazıldığını ama bunlarda "önemli amerikan deÄŸerlerinin gösterildiÄŸini" belirtiyor. "fikirlerin insanları duygusal olarak kavrayan görünümlerde yansıtılmasına olanak saÄŸlayan bir sanat ve dil birliÄŸi" nden söz ediyor. berger, ayrıca öyküler sırasında aralara politik söylemler de serpiÅŸtirildiÄŸini ve bunun bilinçli yapıldığını savunuyor. bana göre ise, basit bir serpiÅŸtirme iÅŸinden çok, öykülerin pek çoÄŸunda, neredeyse tamamına yakını bu çeÅŸit politik mesajlar içeriyor. çizgi romanın altın çaÄŸ' ından bugüne politik konuların iÅŸlenmesini ve bu alandaki deÄŸiÅŸikliÄŸi inceleyen lindsy ve lawrence van geldner, eski ÅŸoven tavırların budandığını ve çizgi romanlarda ÅŸimdi yeni konuların yer aldığını belirterek bir "radikalleÅŸme" nin söz konusu olduÄŸunu belirtiyorlar. bu düşüncelere katılmamak olası deÄŸil elbette; yeni dönemin çizgi romanlarında süpermen, karşısında kamu görevlilerini ve bürokratları, amerikan kızılderililerini, ırkçılığı körükleyenleri bulabiliyor karşısında. çizgi romanlardaki politik konuların iÅŸlenmesini ve bu alandaki deÄŸiÅŸikliÄŸi inceleyen lindsy ve lawrence van geldner, eski ÅŸoven tavırların budandığını ve çizgi romanlarda ÅŸimdi yeni konuların yer aldığını belirterek bir "radikalleÅŸme" nin söz konusu olduÄŸunu belirtiyorlar. bu düşüncelere katılmamak olası deÄŸil elbette; yeni dönemin çizgi romanlarında süpermen, karşısında kamu görevlilerini ve bürokratları, amerikan kızılderililerini, ırkçılığı körükleyenleri bulabiliyor karşısında. örneÄŸin iron man (demir adam)' ın karşısına dikilen düşmanlardan biri, eski bir barış eylemcisi olan kundakçı' dır. kundakçı, iÅŸlerin yolunda gitmediÄŸini görüp hayal kırıklığına uÄŸramış ve her ÅŸeyi yok ederek, her ÅŸeye yeniden baÅŸlamanın gerekliliÄŸine inanmıştır. ya da siyahlar artık kliÅŸe tipler deÄŸildir; aralarında süper kahramanlar ve hainler vardır. artık çizgi romanlar "hoÅŸ" birer hikaye olmaktan öte birtakım ciddi konulara girerek 'eleÅŸtiri' de yapabiliyor. çizgi romanlarda altın çaÄŸ olarak adlandırılan 1940' lı yıllardan bu yana gerçekleÅŸen deÄŸiÅŸiklik en çok da amerika' da tüm zamanların en süper kahramanı olarak bilinen, ancak ülkemizde yaygın olarak bilinmeyen 'captain america' da kendini en belirgin ÅŸekilde göstermektedir. max skidmore' e göre, amerika' ya sorgusuz sualsiz güveni sarsılmış olan captain america, bir süre için kiÅŸiliÄŸini terk edip, yeni bir kiÅŸilik aramıştı. yeniden eski adına ve eski giysilerine döndüğünde ise artık kendine eskiden olduÄŸu kadar güvenmiyordu. sevgilisi peggy' e şöyle diyordu artık; "artık tek bir amerika yok... evet, bir zamanlar korkunç bir saldırgana karşı ülkenin insanları birlik olup kendilerini korudular. ama ÅŸimdi hiçbir ÅŸey o kadar basit deÄŸil. bazıları diÄŸerlerine ters gelse de amerikalılar' ın pek çok amacı var. özgür insanların ülkesinde her birimiz istediÄŸimi yapabilir, istediÄŸimizi düşünebiliriz. böyle olmalı, ama böyle olunca da ortaya çok farklı amerika görünümleri çıkıyor. peki dünya insanları bana baktığında ben hangi amerika' yı temsil etmeliyim?"ikinci dünya savaşı ile birlikte yaklaşık 20 yıl unutulan captain america, sonunda tekrar ayaÄŸa kalkabildi. yine önceden olduÄŸu gibi düşler görüyor, ama önceden olmadığı kadar çılgınlık yapıyor ve 'vatansever' olduÄŸunu söylüyordu. artık baÅŸkaları hiçbir ÅŸey görmezken, o amerika' nın her yerindeki hainleri görüyor ve onları "safkan olmayan amerikalılar" olarak adlandırıyordu. demir adam' a gelince; önceden bildiÄŸi bir köye yolu düşüp uÄŸradığında köyün harabe olduÄŸunu, yıkıntılar arasında ise bir kadın cesedi olduÄŸunu görür. kadının hemen yanı başında küçük bir çocuk aÄŸlamaktadır ve çocuÄŸa şöyle der; "bir zamanlar kurtarmaya çalıştığım köy, eski müttefiklerim tarafından harap edilmiÅŸ. savaşı desteklediÄŸim için onur duyuyordum, ama bu tür görüntüler insanın aklını karıştırıyor." o dönemlerde asıl aklı karışanlarsa, bu ve benzeri yorumları kahramanlarından sıkça duymaya baÅŸlayan amerikalı' lardı sanırım... Ali Hikmet EREN - 2 Ekim 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!