A.A
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2008 10:12
Ufuk Üniversitesi Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi Yasemin Işık Taner, ebeveynlerin çocuktan beklentilerinin, korkularının, çocuğun kaygısının, anne baba dışında öğretmen gibi yeni bir otoritenin altına girmenin “okul korkusu yarattığını” belirtti.
Taner, çocuğun doğduğu andan itibaren bireysellikten sosyalliğe doğru ilerlemeye başladığını söyledi.
Oyun çağına gelen bir çocuğun sadece anne baba değil, çevreyle de ilişki kurması gerektiğini vurgulayan Taner, bunun çocuğun gelişimine önemli katkıları olduğunu ifade etti.
Çocukların 30 aydan itibaren sosyalleşmesi ve bilişsel gelişimi için akranlarının yanında vakit geçirmesini önerdiklerini anlatan Taner, “Bunun en güzel ve en tabi yolu kreş eğitimi. Fakat Türkiye'de henüz kreş eğitimi devletin kapsamına girmediği, daha çok özel sektörün elinde olduğu için her aile bunu karşılayamıyor. Mecburen bizim çocukların okula uyum sağlamaları da ilkokul 1. sınıfa kalıyor. Çocukların anne babadan ayrılması ne kadar ileri yaşa uzarsa o kadar sıkıntı yaşanıyor” diye konuştu.
Sosyal ortama 6 yaşına kadar çok fazla çıkamamış bir çocuğun dış dünyayı daha tehditkar algıladığını ve kendine güveninin tam olarak gelişmediğini belirten Taner, ebeveynlerin eğitim beklentisi de eklenince çoğu çocukta ve ailede sıkıntılar yaşandığını kaydetti.
Türkiye'deki ebeveynlerin çocuklarını çok koruyucu ve kollayıcı yetiştirdiklerini anlatan Taner, bunun çocukları daha bağımlı hale getirdiğini belirtti. Özellikle annelerin “çocuğun yaptığı her şeyin içine girdiğini” ifade eden Taner, “Bu tarzda çocuk büyütmeler ve daha bağımlı anne-çocuk ilişkileri göbek bağının kesilmesini çok daha güç hale getiriyor” dedi.
EBEVEYNLERİN EĞİTİM KAYGISI
Yasemin Işık Taner, ekonomik koşullar yüzünden Türkiye'de okumaya büyük önem atfedildiğini, anne babaların da eğitim üzerinde çok fazla durmaya başladığını belirterek, bu durumun çocuk üzerindeki gerilimi daha da arttırdığına dikkati çekti.
Bazı ebeveynler için çocuğun okula başlamasının “hayatındaki en önemli dönüm noktası” gibi görüldüğünü anlatan Taner, “Anne babaların çocuktan beklentileri, korkuları, çocuğun kaygısı, anne babası dışında öğretmen gibi yeni bir otoritenin altına girmesi korku yaratıyor. Tüm bunlara eğitim kaygıları da eklenince bizim ülkemizde bu olay çok daha sıkıntılı yaşanabiliyor” diye konuştu.
Ailelere çocuklarını 2,5-3 yaşından itibaren kreşe başlatmayı önerdiklerini belirten Taner, ebeveynlerin en azından çocuklarını ana sınıflarına göndermeleri gerektiğini söyledi. Çoğu annenin, “Ben ev hanımıyım. Suçluluk duyarım. Çocuğuma bakmayıp niye kreşe, ana sınıfına yollayayım' diye düşündüklerini anlatan Taner, “Tam tersi sağlıklı çocuk yetiştirmek istiyorsak çocuğu sosyal ortamlarla da desteklememiz, akranlarının içine sokmamız ve kendimizin dışında da farklı bir otorite figüründen destek almasını sağlamamız gerekiyor” dedi.
“ANNE BABALARININ GÖZÜNDEN GÖRÜYORLAR”
Çocukların dünyayı anne babalarının gözünden gördüğünü belirten Taner, anne babanın kaygısının çocuğa da yansıdığını ifade etti. Taner, ebeveynlerin çocuklarının okula başlamasını normal bir olay şeklinde algılamalarının çocuğun kaygısını da önemli ölçüde azaltacağını kaydetti.
Ailelerin çocuktan çok fazla beklenti içinde girmemeleri gerektiğini de vurgulayan Taner, “Ebeveynler (Sen sınıfın en uslusu olacaksın. Öğretmeninden bir kere bile şikayet duymayacağım. Okuma yazmayı ilk sen öğreneceksin) dediği zaman, çocuk okula başlama sürecini bir üçüncü dünya savaşının içine girmiş gibi algılayabiliyor” diye konuştu.
İlköğretim birinci sınıfa başlayan çocukların okullarına alışmaları için bir hafta erken başlamalarının çok doğru bir uygulama olduğuna işaret eden Taner, böylece çocukların dersler başlamadan önce anneleriyle bir geçiş süreci yaşayabildiklerini dile getirdi.
PSİKİYATRİK DESTEK ŞART
Tüm bunlara karşın okula gitmek istemeyen, bu konuda ciddi sorunlar yaşayan çocuklar olabileceğine dikkati çeken Taner, “okul korkusu” denilen psikiyatrik bir rahatsızlık olduğunu bildirdi. Bazı çocukların, ebeveynleri en doğru şekilde davransa bile yenemedikleri bir kaygıları olduğunu vurgulayan Taner, şunları kaydetti:
“Böyle çocuklar, diğer arkadaşlarına göre okula çok daha geç uyum sağlıyor, okula gitmek istemiyor ya da gittiğinde yerlere yatıp bağırabiliyor, her okula gideceği gün hastalık belirtileri yaşanıyor.
Bu çocuklar genelde ayrılmakta güçlük çeken, anneden uzaklaştığında çok daha sıkıntılı olan, gece yalnız yatamayan, sık sık kendisine ya da anne babasına bir şey oluyormuş şeklinde kabuslar gören çocuklar oluyor. Bu rahatsızlığın tedavisi var ve çok basit. Ancak tedavi edilmediği takdirde bize ilkokul 4 öğrencisi ve bir gün bile okula gitmemiş hastalar gelebiliyor. Bu nedenle çocuklarında okul korkusu sıkıntısını uzun süredir yaşayan aileler artık kendi başlarına mücadele etmeye çalışmasınlar. Mutlaka çocuk psikiyatristlerinden destek alsınlar. Bu durum çocukların başarısını da ciddi şekilde etkileyebilir.”