Güncelleme Tarihi:
Ancak şiddet görme kavramını kavrayamamış pek çok insan olduğunu düşününce yaygın kullanılan tabiri kullanmak istedim. Belki çocuğunu döven bir ebeveyn bu başlığı görür ve niçin dövdüğünü düşünür.
Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye' de okul çağındaki çocukların %43'ü fiziksel şiddet görüyor. Yani 10 çocuktan 4'ü düzenli olarak hırpalanıyor. Yine okul çağındaki bu çocukların ebeveynlerinin %52'si evde hergüne kavga ediyor. Kavganın nedenleri ise para ve çocukların sorumluluğu olarak saptanmış. Demek ki ebeveynler çözemedikleri sorunlarını çocuklarına yansıtıyor. Anneler geçim sıkıntısı ve çocuğun bakımı gibi büyük sorumluluklardan yoruldukça çocuğuna vuruyor. Babalar eşine fiziksel şiddet uyguladığı gibi çocuklarına da benzer yaklaşım sergileyebiliyorlar.
Aile içi iletişim kaosa dönünce faturayı çocuklar ödüyor. Hem de küçücük bedenleriyle...
Çocukların şiddet gösteren ebeveynlerin çocuklarla olan diyaloğunun iyi tarafı var mı?Sadece %2'si babamla dertleşirim diyor. %23'ü ise dertleşmem için annelerini tercih ediyor. Geriye kalan %75'lik gibi çok büyük bür bölüm ne yapıyor? İşte asıl sorun bu...
Çocuğun şiddet gördüğü nasıl anlaşılır?
- Oyun ve okul çağındaki bir çocuksa arkadaşlarına şiddet uygular.
- Yerinde duramayacak davadan hareketli hatta taşkın tavırları vardır.
- Toplumsal kurallara, okul ve oyun kurallarına uymayı reddeder.
- Çok içine kapanık, durgun ve de çökkün bir ruh hali sergileyebilir.
- Özgüveni çok düşüktür.
- Sürekli tedirgindir.
- Tırnak yeme, parmak emme, alt ıslatma gibi davranışlar eşlik edebilir.
- El hareketlerinden hemen irkilme tepkisi verir.
Şimdiye değin bu tabloyla defalarca karşılaştım. Ancak bir tanesi benim için mesleki bir zirvedir. Anlatayım.
Yeni tanıştığım grubun eski öğretmeni uzaktan parmağıyla gösterdi: "İşte bu çocuğa dikkat et. Çok yaramaz." Taşkın, sürekli arkadaşlarını rahatsız eden bir çocuktu bana gösterilen. İlk çalışmamızda yanıma gelip bahçeye çıkmak istediğini söyledi. İzin veremeyeceğimi söyleyince önce tükürdü, sonra hakaretler edip odadan koşarak çıktı. Giderken kapıyı çarpmayı ihmal etmedi. Beni test etmişti. Hakaretlerine sessiz kalınca şaşırmış ama geri dönememişti. Şüphelerimden artık emindim. Şiddet görüyordu. Şiddetin sıklığınıve nedenlerini anlayabilmek için aileyi çağırdım ve baba geldi.
Geliri açlık seviyesinin altında, 6 kişilik kocaman bir aileydiler. Kötü şartlarda yaşıyorlardı. Annenin sağlık sorunlarına rağmen çalışması çocukları kötü etkilemişti. Evdeki genç kızlarla iletişim çatışmaları da cabasıydı. Baba bunca yükün altında bunalıyor, sonunda öğrencime patlıyordu. Uzun bir görüşmenin ardından tek bir şey söyledim: "sizi çok iyi anlıyorum, ancak bunaldığınızda lütfen öğrencime vurmayın. O bu yükü kaldıramaz." Daha sonra şöyle bir strateji izledim ve çok işe yaradı:
- Onu asistanım ilan ettim. Zamanla sağ kolum oldu. Çiçekleri sulama, biten tebeşiri haber verme ondan soruluyordu.
- Uygun olmayan bir şey yaptığında kızmak yerine, göz hizasına eğilir "üzüldüğümü" söylerdim. Çoğu zaman ona sarılıp başını okşar, onu çok sevdiğimi anlatırdım.
- Çok daraldığında yanında bir gözlemciyle bahçede 1 tür koş uyordu.
- Her sabah nasıl olduğunu, dün neler yaptığını anlatmasını isterdim. Hergüne ama hergüne bana dün neler yaptığını anlatırdı. Sonunda gerçekten duygularını tanımayı ve ifade etmeyi başarmıştı.
Aileye, özellikle babaya her gördüğümde ne olur vurmayın demekten usanmadım. Baba, sağolsun, tuttu kendini. Vurmadı, hırpalamadı. Gün geldi duvara yumruk attı ama çocuğuna vurmadı.
Aradan bir yıl geçmişti. Bana çocuğu uzaktan işaret edip, "dikkat et çok yaramaz" diyen arkadaşım bahçede öğrencimi farketti. Oyun oynayan, sakin bir çocuk vardı orada. İnanamadı. Şok olmuş bir ifadeyle bunu nasıl sağladığımı sordu. Ben de size anlattıklarımı anlattım.
Çocukların uğradığı şiddet çocuklardan kaynaklanmıyor. Konu tamamen ebeveynlerin sorunlarından ileri gidiyor. Burası oldukça net. Şiddetin asıl nedeni, büyüklerin halledilmediği sorunlar.
Eğer siz de çocuğunuza şiddet uyguluyorsanız bir düşünün! Gerçekten bunu hak ettiği için mi yoksa aşamadığınız sorunlarınız olduğu için mi? Gerçekçi olduğunuzda göreceksiniz ki, asıl sorun eşinizle olan çatışmanız, geçim sıkıntınız ve benzeri şeyler.
Bu tür şeyler yaşıyorsanız, önce durun. Kendi öfkenizle yüzleşin ve bir söz verin: ona vurmayacağım. Ancak sözünüzü sonuna kadar tutabilmek için lütfen destek alın. Oksijen maskesini kendinize takın ve çocuğunuzun yaşamını cehennem olmaktan çıkarın. Lütfen...
Sizi ne kadar kolay bağışladığını ve çok mutlu bir çocuk olduğunu göreceksiniz.
HAFTANIN ETKİNLİKLERİ
İstanbul:
8 Mayıs'ta anneler pikniğe gidiyor.
9 Mayıs Saat 14:30' da Caddebostan İyi Cüceler Kitabevi'nde Perşembe Anneleri toplantısı var. Özel gereksinimli çocuk annelerine destek olmak ve çocuklarımızın kaynaşmasını sağlamak için toplanıyoruz. Toplantıya katılmak isteyenler bana mail atabilirler info@aylinanne.comAyrıca Düşevi Kitabevi'nde 11.Mayıs- Cumartesi günü Handy Kids'le "dinozor" temalı kitap okuma ve etkinlik çalışması var.
12:00- 13:30 arası, 3-9 yaş arası, ücretsiz etkinlik, sınırlı sayı olduğundan rezervasyon yapılması gerekiyor.
Ankara:
9 Mayıs Perşembe günü Ankaralı anneler için güzel bir seminer var.
Yer: Madalyon Psikiyatri Merkezi
Saat: 18:30 - 20:00 arası
Uzman Psikolog Ceyda ÖZTEKİN ile gerçekleştirecek.
Konusu: İyi Anne-Baba olmak ve Disiplinin buradaki rolü
Katılım herkese açık olup, ücretsizdir.
Kontenjan 35 kişi ile sınırlıdır.
Katılmak isteyenlerardaninannesi@outlook.com'a mail atabilirler.
İzmir:
Ebeveynlerin işine oldukça yarayacak bir seminer önerisi: “Çocuklar ve Sınırlar” Aileler için çocukların sınırlarını belirlemek ve onları uygulamak bazen sıkıntılı bir süreç olabilir. Sınırlarımızı kabul ettirme, çocuklarda sınır koyma ihtiyacı, sınır koymanın aşamaları, faydaları ve uygulama örnekleri yer alacak.
Konuşmacı: Psikolog ve Eğitimci Gül ÇELİK
Yer: Jou Jou Parti ve Aktivite Merkezi
Tarih: 8 Mayıs 2013 Çarşamba
Saat: 18:30 – 20:00
Ücret: 10,- TL
Detaylı bilgi ve rezervasyon için lütfen 0232 362 72 74 numaralı telefonumuzu arayınız.
https://twitter.com/AylinAnne
www.aylinanne.com