Güncelleme Tarihi:
Geçen hafta başladığım eğitim hakkında “Doğru Bildiğimiz Yanlışlar” yazı dizisine bu hafta da devam edeceğim.
Geçen hafta, çocuğun zekasını övmenin, çocuğa ödül vermenin ve çocukları motive etmek için rekabet ortamı yaratmanın uzun vadede zararlarından bahsettim.
Bugün de çocukları saldırgan (agresif) olmaya iten sebeplerden bahsedeceğim.
DOĞRU BİLDİĞİMİZ DOĞRULAR
Ailesi tarafından dövülen çocukların daha saldırgan olduğunu biliyoruz. Çünkü çocuk saldırganlığı sorun çözme yöntemi olarak öğreniyor. Hayatında da bunu uyguluyor.
Ailesi ya da öğretmeni tarafından önemsenmeyen çocukların daha saldırgan olduğunu da biliyoruz. Bu tür çocuklar güç kullanarak diğer insanların dikkatini çekmek istiyor. Dikkat çekerse kendisini daha önemli hissediyor.
Şiddet dolu film izleyen çocuklar da daha saldırgan oluyor.
Bugün bunlardan bahsetmeyeceğim çünkü bunlar “doğru bildiğimiz doğrular.” Saldırganlık hakkında bir de “doğru bildiğimiz yanlışlar” var. Bugün bu yanlışlardan bahsedeceğim.
KIZLAR DA ERKEKLER KADAR ŞİDDETE EĞİLİMLİ
Hep erkek çocukların daha saldırgan olduğu düşünülür ve gözlemlenir.
Saldırganlıktan kastımız fiziksel güç kullanmak ise, bu doğru.
Ama saldırganlık sadece fiziksel güç kullanmak ile sınırlı değil. Çocuk psikologlarına göre bir de “gizli saldırganlık” var.
Diğer çocuklara emrivaki davranma, kontrol ve manipüle etme gibi.
Gizli saldırganlık gösteren çocuklar, bazı çocukları oyuna dahil etmiyor, onları göz ardı ediyor, küsüyor, arkadaşlıklarını bitiriyor ya da yalan söylüyor.
Oyun ortamlarında yapılan gözlemlerde ve araştırmalarda; kızların, gizli saldırganlık açısından erkekler kadar ve hatta onlardan daha saldırgan olduğu ortaya çıkıyor.
EĞİTİM PROGRAMLARI SALDIRGANLIĞA İTİYOR
Sanılanın aksine birçok eğitim içerikli program, çocukları şiddete eğilimli hale getiriyor.
Bir araştırmada şiddet unsuru içeren programları izleyen çocuklar ile eğitim içerikli programları izleyen çocuklar karşılaştırılıyor.
Ortaya hiç beklenmedik bir şey çıkıyor.
Gizli saldırganlık açısından bakıldığında, eğitim içerikli program izleyen çocuklar daha saldırgan.
Sebep ne?
Bildiğimiz gibi hikayelerin yapısı benzer. Karakterler arasında bir çatışma çıkartılıyor, işleniyor ve sonunda da çözülüyor.
Eğitim içerikli programlara bakıldığında, programın büyük bir kısmında iyi ile kötü karakterler arasındaki çatışma işleniyor ve geliştiriliyor.
Çatışmanın çözümüne ayrılan zaman, programın sonunda çok kısa bir bölüm. Belki de %5’lik bölüm.
Yani çocuk çoğunlukla çatışmayı izliyor.
Yetişkinlerin aksine, çocuklar son ile başlangıç arasındaki ilişkiyi hemen kuramıyor. Filme bir bütün olarak değil, filmdeki her davranışı bütüne bakmadan ayrı ayrı değerlendiriyor. Böyle olunca da bütün çatışma öğelerini ve gizli şiddet unsurlarını öğreniyor.
Küçük bir çocuğun başka bir çocuğa “aptal karga” dediğini duydum. Babası da bana dönüp, “Çizgi filmlerden öğrendi,” dedi. O çizgi filmde, aptal karga diyen karakter filmin sonunda kaybetmiştir ya da azarlanmıştır (belki de azarlanmadı). Ama çocuk bunu göz ardı ediyor. O karakterin davranışlarını bütünden ayrı değerlendirip, öğreniyor.
AİLELER DE GİZLİ ŞİDDETİ ÖZENDİRİYOR
Yukarıdaki mantık ailelerde de geçerli. Hatta daha kötü.
Çocuğun yanında tartışmaya başlayan aile, çocuklar kavgaya şahit olmasın diye onları ortamdan uzaklaştırıyor.
Bu durumda çocuk çok güçlü bir kavgaya/çatışmaya maruz kalıyor ama çatışmanın nasıl çözümlendiğini görme şansı olmuyor.
(Kapı ardından sonunu ne kadar yakaladıysa.)
Böylece de çatışmaları çözmeyi öğrenemiyor. Anne ve babanın görevi çatışmaların nasıl çözüldüğünü çocuklarına öğretmek. Deneylerde, çatışmanın sonunu gören çocuklarda şiddet eğilimin azaldığı gözlemleniyor.
Çocuk ailenin onunla ilişkisinden daha çok, anne ve babanın birbiriyle ilişkisini örnek alıyor.
Sonuç olarak, şiddete eğilimi azaltmak için çocukların bizzat çatışmayı çözme yöntemini öğrenmesi gerekiyor.
Yarın: Çocukların öğrenmemek için geliştirdiği stratejilerden bahsedeceğim.