Güncelleme Tarihi:
1981'de Üsküdar-Acıbadem ve Kadıköy-Acıbadem diye ikiye ayrılan Acıbadem mahallesi, kentleşmenin pek çok sorunuyla boğuşuyor.
Kadıköy'e bağlı Acıbadem Mahallesi'nde çok az sayıda çocuk parkı var. Mahallenin kullanılmayan 250-400 metrekarelik boş alanlarını Kadıköy Belediyesi'ne bildiren Muhtar Ersoy Uğur yeni çocuk bahçelerinin açılması ile kaydırakta kaymak için kuyrukta bekleyen çocukların sorunlarının çözüleceğini belirtiyor.
Şu anda 36 bin nüfuslu, 24 bin seçmenli mahallenin halka açık sadece iki parkı var. Bunlar da mahallenin uç noktalarında.
Mahallenin bir başka sorunu da her sene kazılan, devamlı yamalar yapılan Acıbadem Caddesi'nin parke zemini. Her gün en az on araç sahibi, otomobilinin ön takımları bozuluyor, tekerlekler çukura giriyor diye muhtarlığa şikayete geliyor.
Bir de sokakların yüzde 90'ının çok iyi olmasına karşın, mahallenin yüzde 40'ında lambalar yanmıyor. Son iki üç aydır 100 çanta hırsızlığı olmuş. Son bir yılda da 50 otomobil çalınmış. Mahalle halkı bu nedenle Aktaş'tan aydınlatılmayı bekliyor. Konut fiyatlarının 15-60 milyar arasında değiştiği mahallede üç büyük kurum var: Acıbadem Hastanesi, Doğuş Lisesi Üniversitesi ve İstek Vakfı.
Hasta yakınlarının, hastane çalışanlarının ve öğrencilerin arabaları, mahalledeki park sorununu daha da ağırlaştırıyor. Kimi sokaklar tek yönlü olarak güzergah değiştirilip, oto park olarak kullanılırken bazı ev sahipleri de evlerinin civarına artık otomobillerini park edemez hale geldiklerinden evlerini satıp başka yerlere taşınıyorlar.
Köpekler orada da sorun
Her mahallede olduğu gibi Acıbadem'de de sokak köpekleri önemli bir sorun. Muhtar, ‘‘sabahleyin evinden sopayla çıkan ya da çantasında taş taşıyanlar var’’ diyor. Ersoy Uğur, bir anısını anlatıyor:
‘‘Kadıköy Belediyesi Köpek Toplama Ekibi'ne katıldım. Vatandaş muhtarı görünce, evet bunlar köpekleri öldürmeyecekler, topluyorlar diye düşünecekleri için. 09.00-16.00 arası gezdik. Uyuşturarak bir köpek bile toplayamadık. Bir kadın, 'ben bakıyordum ama artık siz bakın' diye dört tane köpek verdi. İki tane de bir kız verdi 'siz bakın' diye. Tabanca çok ses çıkarıyor. Köpek akıllı bir hayvan, o aracı bir daha görünce kaçıyormuş. Bir iki kez uyuklayan köpeklere ateş edildi. İğneyi yer yemez fırlıyor. O an önünü kapatıp yakaladıysanız yakalıyorsunuz. Kaçarsa, uzakta bir yerlerde uyuyup sonra aslanlar gibi kalkıyor!’’
Muhtarın bu duruma karşı bir önerisi var: ‘‘Köpek böyle toplanamadığı için belli bir para karşılığı, besleyenleri Belediye'ye çağırıp köpekler alınabilir. Köpek başı belli bir para, diyelim iki milyon, ödenebilir.’’
Rutin dışı muhtarlık
Ersoy Uğur, Kadıköy Anadolu Lisesi ve Siyasal Bilgiler mezunu. Muhtar olmak için en az 25 yaşında olmak gerekiyor. Uğur 26 yaşında muhtar olmuş. Doğma büyüme Acıbademli. İlk seçimde en yakın rakibi yedi bin civarında oy alırken, O 8 bin 300 oy almış. İkinci seçimde ise en yakın aday üç bin oy alırken Uğur'un oyu 19 bine çıkmış.
Diyelim ‘‘İkametgah Belgesi’’ alacaksınız ve işe gitmek zorundasınız. Telefon ediyorsunuz. Muhtarlık önce sizin gerçekten siz olup olmadığınızı kontrol ediyor telefonda. Sonra ‘‘kim gelip alacak’’ diye soruyor. Siz ikametgahı alacak kişinin adını söylüyorsunuz, o kişiye istediğiniz belge veriliyor. Böylece işinizi bırakıp muhtara gitmekten kurtulmuş oluyorsunuz.
Muhtara en çok iletilen şikayetler
Hemen gel. Yukardaki komşu halı silkeliyor. Bir tutanak tut. Ben onunla kötü olmayayım.
Komşum kaçak kat çıktı. Gel tespit et. Aram kötü olmasın.
Arabam çalındı, çocuğum doğdu, elektrikler kesildi... Ne yapayım?
Ve bakımsız iki tarihi eser
Eskiden Hasanpaşa'ya bağlı olan semt 1970'lerde Acıbadem adıyla bir mahalle oldu. 1981'de de Üsküdar-Acıbadem ve Kadıköy-Acıbadem diye ikiye ayrıldı. Mahallenin tarihi dokusu çok zengin:
Acıbadem Caddesi'nde 32 ile 34 numara arasında, Kalkedeonlardan kalma günümüzde Su Terazisi diye anılan bir burç kalıntısı var. Harabe görünümünde. İçinde iki oda var. Muhtar en azından burasının temizlenip üzerine tarihi konumunu belirtir bir yazı asılmasına bile razı.
İbrahim Ağa Semti'nde bir ‘‘Ayrılık Çeşmesi’’ var. Zamanın valileri, Padişahtan mazbatalarını alıp Anadolu'ya giderlerken, buradan uğurlanırmış. Savaşa giden askerler ya da hacı adayları da çeşmeye uğrarmış. Çeşme çok bakımsız. Muhtarlık iki yıl önce hiç değiles su akıtılsın diye başvurmuş, cevap alamamış.