Güncelleme Tarihi:
Diyarbakır’ın Hançepek Mahallesi’nde bulunan tarihi Surp Giragos Ermeni Kilisesi’ni gezmeye gidenler kilise bahçesindeki ağaca asılı halde çok sayıda bezden yapılmış küçük gelin görünce şaşırıyor. Kiliseyi ziyaret edenler ağaca asılan küçük bez gelinlerin 1915 yılında yaşamını yitiren Ermeniler’i sembol ettiğini sanıyor.
1 YILDA 158 BEZDEN BEBEK
Ancak, söz konusu projeyi yapan Şegra Aydoğan’ın kendilerini bilgilendirmesi üzerine işin aslını öğreniyor. Erzurum Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimsel Enstitüsü’nde master yapan Şegra Aydoğan, Türkiye’de kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmemesi ve şiddete maruz kalmamaları için 2 yıl önce tasarladığı projeyi 1 yıllık çalışmadan sonra hayata geçirdi. Evde ailesi ve komşularının da yardımıyla 1 yıllık çalışmayla 158 bezden küçük gelin yapan Şegra Aydoğan, Şanlıurfa’dan sonra Diyarbakır’da da bunları sergiledi.
Camilerde figür asılmasının yasak olması nedeniyle Surp Giragos Ermeni Kilisesi’nden onay alan Şegra Aydoğan, kilise bahçesindeki ağaca bezden yaptığı ve yüzleri peçe ile kapalı bez gelinleri tek tek astı. Tarihi Surp Giragos Ermeni Kilisesi’ni görmeye gidenler kilise bahçesindeki ağaca asılı çok sayıda bezden yapılmış küçük gelin görünce hayli şaşırıyor. Kiliseyi ziyaret edenler ilk önce bez gelinlerin 1915 yılında yaşamını yitiren Ermenileri sembol ettiğini zannederken, projeyi yapan Şegra Aydoğan’ın bilgilendirmesi çalışmasından dolayı kendisini kutluyor.
"YAŞAMINI YİTİREN ÇOCUK GELİNLER HAYAT BULSUN DİYE ASTIM"
Türkiye’de erken yaşta evlendirilen kız çocuklarının içinde bulundukları duruma dikkat çekmek amacıyla böyle bir çalışma yaptığını belirten Şegra Aydoğan şunları söyledi: "Küçük yaşta zorla evlendirilen kızlarla ilgili proje üzerinde iki yıldır çalışıyordum. Geçen yıl bez bebeklerden küçük gelinlerin yapımına başladım. Sağ olsun aile fertlerim, komşularım ve arkadaşlarımda destek verdik. Bu bezden çocuk gelinleri hep beraber yaptık. Özellikle dini bir mekanda bunları sergilemek istedim. Bu bir cami de olabilirdi. Ancak, camilerde figür yasağı bulunduğu için sağ olsun kilise bize kapılarını açtı.
Küçük yaşta kız çocuklarının evlendirilmesine karşı bu bezden gelinleri kilisenin avlusundaki ağaca astım. Gelinlerdeki kırmızı ise bekaretin sembolü. Şiddete maruz kalan, küçük yaşta zorla evlendirilen kızların içinde bulundukları duruma dikkat çekmek istedim. Birde bekaretini kaybeden kızlar toplum tarafından cezalandırılıyor, yaşamını yitirebiliyor. Bu kızların bu hayat ağacında tekrar hayat bulmalarını için bu bez gelinleri astım. Kiliseyi gezenler ağaçtaki bez bebekleri görünce önce 1915 yılındaki olaylarda yaşamını yitiren Ermeniler olduğunu sanıyor. Ancak, bunun 1915 yılındaki olaylarla bir ilgisi yok. Küçük yaşta kız çocuklarının evlendirilmesini istemiyorum. Küçük bir çocuktan nasıl bir anne olabilir ? Buna ’Dur’ demek istiyorum ve en güçlü silah olduğuna inandığım sanatla mesajımı vermek istedim. Diyarbakır’dan sonra İstanbul’da ve yurt dışında da bu çalışmayı yürütmek istiyorum."