Güncelleme Tarihi:
OKUR-YAZAR olmayan bir anne ile çoban bir babanın 7 çocuğundan biri olarak Ardahan Göle’de dünyaya geldi Gülcan Palavan. İki ablası, aynı anneleri gibi 13-14 yaşlarında çocuk gelin oldu. Ailesi Gülcan’ı da ilkokuldan hemen sonra evlendirmeyi düşünüyordu. Kendi tabiriyle iyi koşmayı tam da o zamanlarda öğrendi. Babasıyla birlikte çobanlık yaparken, sürünün en önüne geçebilmek için hızlı koşmayı alışkanlık edinmişti. Bu yeteneğini ilkokuldaki öğretmeni keşfetti. Lastik ayakkabılı küçük kız koşarken tüm arkadaşlarına neredeyse tur bindiriyordu. İlk madalyasını Göle’de koşuda birinci olarak aldı. İlk uluslararası başarısını 2015’te sakat koluyla katıldığı Bulgaristan’daki Dünya Dağ Kros Şampiyonası’nda aldı.
Liseden sonra Kayseri’ye gidip antrenörlerle çalışmaya başladı ancak 2018’de adalesini yırtınca sakatlandı. Daha sıkı çalışabilmek için İstanbul’a taşındı. Bayrampaşa’da antrenman yaparken buluştuğumuz Gülcan, koşu hayatını ve zorlu İstanbul günlerini Hürriyet’e anlattı:
EVLENDİRECEKLERDİ
“Ablalarımın biri akrabayla, diğeri de onun komşusuyla evlendirildi. Bir ablam da koşmayı çok istemişti ama babamlar koşturmadı. Spor olmasaydı şu an ben de 14 yaşında evlenmiştim. Köyde babamın kuzenine vereceklerdi. Ben ablamlar gibi olmak istemiyordum. Hem çalışıp, hem koşacaktım. Yani köyden koşarak çıktım. İstanbul’a gelince Beşiktaş Kulübü’ne girdim. Adalem yırtılınca gönderildim. Sonra yurtdışında yaşayan Necla Aslan adlı bir hayırseverle tanıştım. Benim dershane masraflarımı karşıladı. Instagram’dan Ardahanlı milli olimpiyat sporcusu Özlem Kaya’yı arayıp, ‘Hocam olur musunuz’ dedim. Özlem ve Taner Kaya kardeşler hocalarım oldu.
Böylelikle hocalarımla antrenmanlara çıkmaya başladım. Bir yıl boyunca hafta içi 5 gün yatılı olarak yatalak bir hastaya, cumartesi günleri de başka bir Alzheimer hastasına baktım. Pazar günleri de bir restoranda bulaşıkçılık yaptım. Yani gece çalışıyor, gündüz uykusuz ve yorgun olarak antrenmanlara gidiyordum. Baktığım hasta ölünce işsiz kalıp, iş aradım. Yeri geldi evlere temizliğe gittim, cam sildim, pazarda manavda, yapmadığım iş kalmadı. Aç kaldığım günler oldu. Çaresiz, köye döndüm.
15 gün sonra Milli Takım Balkan Seçmeleri vardı, dönüp geldim. Ama ilk defa yarışı terk ettim. Çok kötü bir gündü. Antrenmansızdım, çivili ayakkabım bile yoktu. Mart ayında COVID-19’a yakalandım. Yardım için köy derneklerine başvurdum. Şu anda bir yurtta kalıyorum. Sürem 16 Haziran’da bitiyor. Sonrasını bilmiyorum.”
KÖYÜNDEKİ KIZLARI KURTARMAK İSTİYOR
HEDEFİNİN 2024 Paris Yaz Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’nin adını dünyaya duyurmak olduğunu söyleyen Gülcan Palavan, “Bütün dallarda iddialıyım. Aslında tek bir hayalim var. Köyümde koşmak isteyen, bana ‘Abla senin gibi olmak istiyorum’ diyen öyle çok kız var ki. Ama babaları izin vermiyor. İleride antrenör olup, onlara hocalık yapıp, ellerinden tutmak istiyorum. Benim çektiklerimi çekmesinler diye” dedi.
MADALYALARINI ALDILAR
GÜLCAN Palavan, madalyalarının kendisinden alındığını ve geri verilmediğini söyledi. Palavan, “Göle Okçu Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Eren Küpeli, Ankara’da birtakım siyasi kişilerle görüşüp bana destek olacağını söyledi. ‘Ne kadar madalyan varsa getir, madalyaları görünce yardım ederler’ dedi. Madalyalarımı köyden getirtip, hepsini Eren Küpeli’ye teslim ettim. Fakat bir daha geri gelmedi. Mart ayından beri madalyalarım ortada yok. Arayıp isteyince kendisinde olmadığını söylüyor. Günlerdir arıyorum, telefonlarıma yanıt vermiyor. Madalyalarım benim tek servetim. Bir an önce bulunmasını istiyorum. Bununla ilgili mahkemeye de başvuracağım” dedi.