Güncelleme Tarihi:
Cumhuriyet gazetesinden Hilal Köse’nin haberine göre, İstanbul Anadolu Başsavcılığı’ndaki dosyada ‘beyin kanaması’ nedeniyle koma halinde hastaneye kaldırıldığı belirtilen Onur Önal, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisinde yaklaşık bir ay yoğun bakımda tedavi gördü. 15 yaşındaki Onur, 27 Eylül 2014’te yaşamını yitirdi. Onur’un son anlarında yanında olan 17 yaşındaki ağabeyi K. Önal, “Doktor, abisi olarak elini tut, güzel şeylerden bahset dediği için ona ne olduğunu soramadım. Güzel şeylerden bahsetmeye çalıştım. Beni duyup duymadığını bilmiyorum” diye konuştu. Onur’un ölümünün üzerinden 5 ay geçmesine karşın savcılık, olay günü görevli olan infaz koruma memurlarının ifadesini bile başvurmadı.
Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi Müdürlüğü’nden savcılığa gönderilen resmi yazıda Onur Önal’ın, 31 Ağustos 2014’te, koğuşunun mescidinde düşerek bayıldığı, bu nedenle hastaneye kaldırıldığı ifade edildi. Resmi kayıtlara göre Onur, hastaneye olaydan bir gün sonra götürüldü.
Hasta kabul notlarında şu ifadeler aldı:
“Hapishanede namaz kılarken nöbet geçirmiş. Hapishane hastanesinde bir ampul diazem ve 1 ampul novalgin yapılmış. Kasılmalarının ve bilinç bulanıklığı olması nedeniyle, jandarma tarafından acile getirilmiş... Hasta saat 22.00’de operasyona alınmış ve sonrasında yoğun bakıma kabul edildi.”
TANIKLAR ANLATTI
Savcılığın başlattığı soruşturma dosyasındaki ifadeler ise “düşme” olayını çürütüyor. İfadelerde gardiyanların öldüresiye dayak olayına müdahale etmediği iddia ediliyor. Onur Önal, cinsel istismar suçundan tutuklu olanların bulunduğu koğuşa konulmuş. Onur’un koğuş arkadaşı R.Ü, ifadesinde “Mescidin içinde kameranın görmediği bir yer var. M.Ö’nün burada Onur’un kafasını duvara çarptığını gördüm. Kafasını iki eliyle tutmuş, sert bir şekilde duvara vuruyordu. Saçının izi duvara çıkmıştı. Onur’un hiç sesi çıkmıyordu. C.B. de sonradan vurmuş” diye konuştu.
''BENİ DUYUYORSAN ELİMİ TUT DEDİM''
Onur’un son anlarına tanıklık eden ağabeyi K. Önal, “Ölü gibi yatıyordu, ‘Onur beni duyuyorsan elimi tut’ dedim. Bir iki kez elime dokundu ama bilinçli mi tesadüf mü bilmiyorum. Onu kaybettik, ölümünden bu yana uyku uyuyamaz hale geldim” diye konuştu.
Tanık B.P. ise “R.Ü. ile F.A, bana, mescitte Onur’a vuruyorlar, git kurtar dediler. Memur kamera görüntü odasında kitap okuyordu. Memura bu olayı söyledim. M.Ö. kameranın görmediği yerde Onur’a vuruyordu, bağırıyordu. Onur’un kafasını duvara vuruyordu. C.B. de namaz kılıyordu, namazını bozarak Onur’a saldırdı. Ayırdım. Onur sandalyeye oturdu, yarı baygındı. Sandalyeden düştü, sonra koğuşa memur geldi. M.Ö, bize Onur sandalyeden düştü deyin diye tehdit etti.”
B.P. ise “M.Ö. hepimizi tehdit etti. Hastalandı diyeceksiniz dedi. Zaten M.Ö. koğuşta, bulaşık yıkama, temizlik işlerini hep bize yaptırıyor. Bize baskı uyguluyorlardı” dedi.
TUTANAK ELE VERİYOR
Onur’u darp ettikleri söylenen iki çocuk 4 Eylül’de tekli odalara alındı. Üç infaz koruma memurunun tutanağında ise “R.Ü. ve F.A, kendileriyle aynı koğuşta kalan M.Ö. ve C.B’nin Onur Önal’ı dövdüklerini, koğuştaki işleri kendilerine yaptırdıklarını söylemeleri üzerine, başka bir olaya sebebiyet vermemek için adı geçen tutuklular tedbir amaçlı tekli odalara alınmıştır” ifadesi dikkat çekti.