Güncelleme Tarihi:
Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Demet Erol Öngen, bu sınavlara giren her adayın beklediği başarıyı elde edemeyeceğini hatırlatarak şu tavsiyelerde bulundu:
- Okulların ve ailelerin sınavın hayati önem taşıdığı doğrultusundaki yoğun baskıları sağlıklı değil. Araştırmalar öğretmenlerin öğrencilerine, ailelerin ise çocuklarına yönelik beklentileriyle öğrenci performansları arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Ergenlik döneminde çocuklar zaten “Ben kimim?” sorusuna yanıt vermekle karşı karşıya kalıyor. Bu süreçte anne-babalara ve öğretmenlere önemli görevler düşüyor.
- Ergen çocuklar, kimlik arayışı sürecinde diğer bireylerde nasıl bir izlenim bıraktıklarını merak ediyor. Bu süreçte diğer alanlar göz ardı edilip çocukların yalnızca sınavlardaki başarıları göz önüne alınarak değerlendirme yapılması onlarda kendi değerinin sadece girdiği sınav sonucuna göre belirleneceği inancını geliştirebilir. Bu durumun çocuklarda sınav sonucuna ilişkin yüksek kaygı geliştirmesi beklenebilir.
- Çocukların performanslarını diğer çocuklarla karşılaştırmak yerine kendi performanslarına göre değerlendirilmesi daha faydalı. Böylece başarısızlık korkusunun yerini “Elimden gelenin en iyisini yapmalıyım” düşüncesi alabilir. Ayrıca, değerlendirmede yapılırken kişiliğinin tamamına yönelik yargılar yerine, güçlü ve zayıf yönlerinin değerlendirilmesi ileriki yaşamı için daha önemli. Çocuğun ilgi, yetenek ve değerlerine göre bir alana yönlendirilmesi yaşam doyumunu arttırmasına fayda sağlıyor.