Clinton'a oy verirdim

Güncelleme Tarihi:

Clintona oy verirdim
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 1998 00:00

Haberin Devamı

Aldatma hep aynı

Newsweek yazarlarından Joe Klein, ABD Başkanı Bill Clinton ile Beyaz Saray eski stajyeri Monica Lewinsky'nin dünya kamuoyunu meşgul eden fermuargate skandalından başından beri haberdar mıydı, bilinmez.

Ancak bilinen o ki, Klein, Clinton skandalının bir benzerini, olayın duyulmasından iki yıl önce yayınlanan Primary Colors adlı romanında anlatmış ve eser best seller olmuştu. Bu tür konulara pek meraklı olan Hollywood yapımcıları da Klein'ın romanını hiç vakit geçirmeden beyazperdeye aktardılar.

Primary Colors, hemen hemen tüm dünyada Clinton skandalının artık iyice hareketlendiği bir dönemde gösterime girdi.

Filmin yönetmeni Mike Nichols her ne kadar, filmin tamamen başka bir olayı anlattığını savunsa da herkesin aklına Primary Colors deyine Clinton ile Lewinsky geliyor.

Film, hem bu özelliğinden dolayı hem de güçlü oyuncu kadrosuyla yılın en çok konuşulan yapımlarından biri oldu.

1992 yılında Başkanlık seçimleri sırasında yaşanan olayları anlatan Primary Colors, bu yıl Cannes Film Festivali'nin açılış filmiydi. 70 milyon

dolarlık bir bütçe ile çekilen yapıt şu günlerde ülkemizde ve Avrupa'da gösterime girdi.

Filmde, deneyimli İngiliz oyuncu Emma Thompson, John Travolta ile başrolü paylaşıyor. Her ne kadar filmde canlandırdığı karakter Hillary Clinton ile özdeşleştirilse de Thompson bunu kabul etmiyor. ‘‘Aslında ben kamera karşısında hiç bir zaman Hillary'nin hüviyetine bürünmedim. Sadece Başkan adayının eşi Susan'dım’’ diyor Thompson ve şöyle söylüyor ‘‘Çekim sırasında yüzlerce soru ile karşılaştım. Neden aldatıldığını bilen bir kadın hala kocasının yanındaydı. Aldatma yüzyıllardır aynı.. Evlilik erkeklerin eşlerine sadık kalması için yapılmıyor. Sadece koruması, bakması önemli gibi görünüyor. Ve kadınlar bunu kabul ediyorlar. Filmde kadın kocasının başka bir yönünü farkediyor. Siyaset oyununda sekse yer var ancak sadık görünme koşulu ikisinin arasında gizli bir anlaşma.’’

Hillary Clinton, sizin Susan rolünü canlandırmanızda ne denli etkili oldu?

- Sanıyorum bu bir provakasyon filmi oldu. Tabi ki güldürdü de. Ama asıl sorun şu: Biz Clinton ve eşi Hillary arasında geçenlerle ilgili neler biliyoruz. Hiç bir şey. Hiç bir fikrimiz de yok. Biz sadece varsayımı canlandırıyoruz. Böyle olması gerekir diyoruz.

Sizin canlandırdığınız Susan, Hillary Clinton'ın ta kendisi mi?

- İki kadın arasında bir ilişki mutlak var. Bunu biliyorum. Ama Susan Stanton yazar Klein'ın hayali bir karakteri. Elaine May de senaryosunu yazdı. Bana gelince. Oyunumda hiç bir zaman Hillary'i taklit etmedim. Üstelik kaçmaya özen gösterdim. Hayali birini canlandırmak gerçeğinden çok daha kolaydır.

Ama bazı sahnelerde adeta Hillary'yi oynuyorsunuz.

- Bu benimle ilgili değil. Bir yönetmen var. Direktif veriyor. Unutmayın ki ben İngilizim ve Londra'da oturuyorum. Hillary'yi ekranlarda en az Akmerikalılar kadar izliyorum.

Kendinizi dev bir gücün, ABD Başkanı'nın eşi olarak görebiliyor musunuz?

- Belki. Ama kendimi Giorgio Armani tarafından tasarlanmış bir diktatör giysisi ile dehşet saçan bir tiran olarak da görebilirim. Çünkü oyuncuyum.

Sizin ideal siyasetçileriniz kim? Örneğin 20 yaşındayken kimlerdi?

- Nelson Mandela, Victor Jara, Sandino... Feodal sistemi demokratik rejime doğru taşıyan her devrimciye aşıktım. Siyasete girdiğimde arzuluydum ama bilgim fazla yoktu. Ama şimdi bir siyaset uzmanıyım.

Bugün şu aşamada Amerikalı olsaydınız Clinton'a oy verir miydiniz?

- Ben solcuyum. Böyle bir filmde rol alacağım için önce Amerikan tarihini ayrıntıları ile okudum. Clinton'a oy verir miyim? Hmmm. Veririm. Her ne kadar Amerika'nın iki partisi de gerçek hüviyetlerinden uzaklaşsalar da demokratlar daha iyi gibi.

Sizce bir başkanın özel ve seks hayatına böylesine uluorta girmek doğru mu?

- Bana göre ahlak dışı. İzin verilmemeli. Amerikalılar bile buna karşı. Üstelik milyonlarca dolar para harcanıyor.

Bu filmde Clinton'ı önce Tom Hanks oynayacaktı. Hatta Liam Neeson ve Mel Gibson'ın adı geçti. Siz Travolta'yı nasıl buldunuz?

- Tom Hanks, Clinton'ın arkadaşı olduğu için kabul etmedi. Mel Gibson ve Liam Neeson'ın zamanları uygun değildi. John Travolta'yı çok samimi ve masum buldum. O denli ünlü biri olarak sette ve setin dışında çok saygılı, insancıl ve alçak gönüllüydü. Bu rol için tam 10 kilo aldı.

Şimdi nasıl bir çalışmanız var?

- Daha önce de söyledim. Devrimcilere karşı zaafım var. Şilili Victor Jara'nın yaşamının senaryosunu hazırlıyorum, İspanyolca öğreniyorum. Zaten Şili Dayanışma Kampanyası üyesiyim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!