Clinton, Türkiye için AB kulisi yapacak

Güncelleme Tarihi:

Clinton, Türkiye için AB kulisi yapacak
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 2004 00:00

Eski ABD Başkanı Bill Clinton, AB konusunda Türkiye için “kulis” yapacak.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün eski ABD Başkanı Clinton ve eski İsrail başbakanlarından Simon Peres ile görüştü. Alınan bilgiye göre, Erdoğan-Clinton görüşmesinde Türkiye'nin AB üyeliği ve bölgesel konulara ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu. Clinton'un, Erdoğan'a “müthiş işler yaptığını” ifade ederek, ”Bölge barışı için ben çok uğraştım. Benim başkan olduğum dönemde keşke sizin gibi bir başbakan olsaydı. O zaman bölgeye dönük ciddi işler yapabilirdik” dediği öğrenildi. Kıbrıs konusuna da değinen Clinton, Rumların yıllarca “Türkiye'yi bahane” ettiğini, ancak son dönemde Kıbrıs ile ilgili Türkiye'nin attığı adımlarla Rumların elindeki kozun alındığını söylediği bildirildi. Kişisel olarak en çok önemsediği konulardan birinin de Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci olduğunu dile getiren Clinton, “Hıristiyanlığın Avrupa kültürünün temeli olduğu” tartışmasını ise “akıl dışı” olarak niteledi. Yazdığı kitapla ilgili olarak yakında Avrupa ülkelerini ziyaret edeceğini Başbakan Erdoğan'a söyleyen Clinton, “Türkiye'nin AB üyeliği konusunda kulis faaliyetinde bulunacağım. Bana göre Türkiye, bu kadar önemli ve güçlü bir ülke olmasaydı bile AB'ye alınmalıdır” dedi. PERES'DEN ERDOĞAN'A TEŞEKKÜRBaşbakan Erdoğan, Clinton ile görüşmesinden sonra Simon Peres ile biraraya geldi. Görüşmede Ortadoğu sorunu ele alındı. Peres'in Türkiye'yi “çok ciddi bir biçimde takip ettiklerini” dile getirdiği ve İsrail-Filistin meselesinde arabuluculuk teklifinden dolayı Erdoğan'a teşekkür ettiği kaydedildi. AB'NİN ARTIK NOKTAYI KOYMASI GEREKBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 41 yıldır Avrupa Birliği (AB) kapısında oyalandığını ve artık bu konuya nokta koyulması gerektiğini belirtti. Erdoğan, “Türkiye AB'ye çok şeyler kazandıracaktır. AB'nin, bir buçuk milyarlık İslam dünyasına, bir buçuk milyarlık İslam dünyasının da AB'ye bakışını değiştirecektir” dedi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Chicago Konsolosluğu'nun düzenlediği sabah kahvaltısında Chicago'da yaşayan Türklerle biraraya geldi. Erdoğan, dünyanın en yüksek kulelerinden biri olan John Hancook binasında düzenlenen kahvaltıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili sürece değindi. Gerekli yasal düzenlemelerin art arda yapıldığını, bundan sonraki aşamada uygulamanın önem taşıdığını belirten Erdoğan, ana dilde yayının başladığını, DGM'lerin kaldırıldığını, yerine gelecek mahkemelerle ilgili hazırlıklar yapıldığını anlattı. Anadil öğrenimi için şu ana kadar üç kurs açıldığını da belirten Erdoğan, söyle konuştu: “AB süreci iki ana başlıkta; bir uyum, bir uygulama... Uyuma yönelik olanlar gerçekleşti şimdi uygulamaya dönük olanlar gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Bunlar tabii Aralık 2004'e kadar hepsi biter mi? Hepsi bitmez. Niye hepsi bitmez? Kolay değil alışkanlıklar. Bu alışkanlıkları bir an önce değiştirelim derseniz bunlar bir an önce bitmez. Bu bir zihniyet değişimi aynı zamanda. Bu zihniyet değişimini de ha dediğiniz zaman yapamıyorsunuz ama bunlar zaman içerisinde hallolacak. Bizden önce AB'ye üye olan ülkeler de zaten bunların büyük bir kısmını müzakere süreci içerisinde gerçekleştirdi. Yani müzakere süreci başladığı zaman uygulamaya dönük adımları atmış değillerdi. Şu anda bizden bunların tamamını beklemek de bence AB'nin sınavı başarıyla geçmemesi anlamına gelir. Biz Türkiye olarak burada bir şey gösteriyoruz. Biz AB'ye girmekte kararlıyız ve bu konuda iyi niyetle samimi olarak üzerimize düşeni yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. Yapmazsak bizi tam üye yapmazsınız. Ama müzakere sürecini başlatın ha... Tam üyelik, 3 sene 5 sene 10 sene sürer, ne zaman bitirirsek o zaman...” KIBRISAB'ye tam üye olarak alınan ülkelerin bir kısmının hala AB müktesebatının gereği olan düzenlemeleri yerine getirmiş durumda olmadıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti: “Hangisi derseniz size bir örnek vereyim. İşte Kıbrıs... Kıbrıs kendi içinde daha sınır sorunlarını halletmiş değil. AB'nin bir yerde kendi çalışmalarına uygun, müktesebatını uygulama alanlarındaki isabetini göstermesi bakımından referandum önemliydi. Ne oldu referandumda? Güney Kıbrıs 'Biz Kıbrıs içinde bütün olarak yaşamayı istemiyoruz. Biz ayrı kalmak istiyoruz' dedi. KKTC ne dedi 'Biz bütün olarak yaşayabiliriz' dedi. Referandum neticesi bu demektir. Yani AB'nin müktesebatının hedefi olanı gerçekleştiren KKTC olmuştur. Güney Kıbrıs hayır demiştir. Bütün bunlara rağmen Güney Kıbrıs tam üye olmuştur. Referandumdan her iki taraftan da evet çıkmış olsaydı Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB'ye üye olacaklardı. Şu anda Türkiye ve KKTC burada da samimiyetlerini göstermişlerdir ve bu sınavdan başarıyla çıkmışlardır. Şimdi beklentimiz ekonomik izolasyon noktasında da artık dünyadaki bütün dostlar, uluslar burada tavrını ortaya koymalı, KKTC'ye uygulanan izolasyonu kaldırmaları gerekir. Görüşmelerimizde haklısınız biz bunu yapacağız, şu anda bunların planlaması içerisindeyiz diyorlar. Gerçi bazı adımları görüyoruz ama bunlar tatmin edici değil. Tatminden çok çok uzak. Temennimiz KKTC'ye uygulanan izolasyonun kalkmasıdır.”Erdoğan, Türkiye'nin masadan kaçan bir ülke izlenimi veremeyeceğini, masaya oturarak çözüme ortaklık noktasında olunacağını söyledi. Olayı farklı görenler bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “Çok şeyler söyleniyor, 'sattılar, ihanet ettiler, şunu yaptılar bunu yaptılar, falan filan...' Bunlar bir kulağımızdan girip diğer kulağımızdan çıkıyor. Anadolu'da güzel bir söz vardır abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. Bizim öyle bir sıkıntımız yok. Biz rahatız, kendimize inanıyoruz. Niye masadan kaçalım, otururuz masaya konuşuruz. Önerileri alırız, önerimizi masaya koyarız. Yanlışsa itirazımızı yaparız. Bizim görevimiz bu değil mi? Maç tribünde kazanılmaz, sahada kazanılır. Sahada olmaya mecbursunuz. Siyaseti biz böyle algılıyoruz. Siyaset risk alma sanatıdır. Dünyada riskten kaçan toplumlar da devletler de başarılı olamamışlardır, olamazlar da... Hayat risktir, ticaret risktir siyaset risktir.” “TÜRKİYE'DEN ÇOK AB KAZANACAK” AB süreci ile ilgili olarak yoğun bir diplomasi sürdürdüklerini belirten Erdoğan, bunun devam edeceğini söyledi. Bu yılın Aralık ayında müzakere süreciyle ilgili karar verilmesini temenni ettiklerini belirten Erdoğan, “Karar verildiği andan itibaren ben şuna inanıyorum Türkiye'nin dünya ile olan ekonomik bağlantıları çok daha farklı bir konuma gelir. Ama hepsinden öte, koyun bunları bir kenara Türkiye 41 yıldır oyalandığı AB kapısında artık bu işe noktayı koysun istiyoruz” diye konuştu. Kendilerine “AB üyeliği olmazsa?” soruları yöneltildiğini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: “Olmazsayı artık düşünmüyoruz. Kendilerine her zaman şunu söylüyoruz; eğer medeniyetler çatışmasının dünyada olmasını istemiyorsanız, bir medeniyetler uzlaşmasının adresinin AB olmasını istiyorsanız Türkiye'yi almanız lazım. Türkiye AB'ye girmekle şüphesiz bazı şeyler kazanacaktır ama Türkiye'den çok AB kazanacaktır. Çünkü Türkiye oraya katılmakla bir defa AB'ye çok şeyler kazandıracaktır. Türkiye İslam kültürüyle demokrasi kültürünü uyuşturabilmiş bir ülkedir. AB'nin, bir buçuk milyarlık İslam dünyasına, bir buçuk milyarlık İslam dünyasının da AB'ye bakışını değiştirecektir. 'AB Hıristiyan Kulübü değil' diyorsanız bunu başarmanız lazım. Türkiye bu noktada AB'de çok önemli görevi yerine getirecektir. Şu anda mevcut gelişmeler baktığımızda terör konuşuluyor. 'Teröre karşı uluslararası ortak bir mücadele oluşturalım' denildiği zaman burada sağlıklı adımlar atılmıştır ama, 'terör bana yapıldığı zaman bu gerekli tedbirleri almak için kıyameti koparıyorum, ama bir başkasına yapıldığı zaman sadece kınıyorum' bu anlayışı artık gidermemiz gerekiyor. Kınamak değil uygulama gerekiyor. Ortak mücadeleyi beraber geliştirmemiz, oluşturmamız gerekiyor. 11 Eylül olmasaydı Afganistan ve Irak olmazdı. Bir İsrail-Filistin maalesef hala devam ediyor.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!