Güncelleme Tarihi:
Çizgi hikayeler, tarihe bakınca Taşdevri'ndeki Fred Çakmaktaş'ın otomobiliyle ilgili yaptığımız tariften bile komik. William Randolph Hearst, dünyanın ilk çizgi hikayesini 1896'da New York Journal'de yayınlamaya başlarken ilk cümlesi şöyleydi: ‘‘Gökkuşağını boru hattı haline getiren, parlak renklerle kaplı sekiz sayfa...’’ Hearst bu yeni eğlence türünü tanıtırken, daha yüksek bir tiraj ve yeni okurlar hedeflemişti. Ciddi basın alanında en büyük rakibi Joseph Pulitzer, birkaç aydan beri karikatürler yayınlıyordu.
Çizgi hikayeler, komik resimler ve esprili çizimlerin evrim geçirmiş haliydi. İlk örneği ise 18. yüzyılın ortalarında Avrupa'da ortaya çıkmıştı. ‘‘Comic’’ diye adlandırılan, komik çizgi öyküler, bundan yüz yıl kadar sonra Amerika'da basıldı ve bugün bildiğimiz türde çizgi hikayelerin atası oldu.
Dedektif ve arabası
Taşıtlar ve çizgi en baştan beri bir arada olmalarına rağmen, bir çizgi hikayede yer alan ilk araç The Chicago Sunday Tribune'de 12 Ağustos 1906'da görüldü. Gerçekte bu karikatürler ‘‘atsız taşıtların’’ kötü yanlarını ortaya koyuyordu. Gürültü, buhar ve hız. Çizeri, bu haftalık gazetede devamlı olarak çalışan Victor Schramm'dı. Bir yıl sonra Paris'teki Mercedes-Palace için hazırlanan bir karikatürlü reklam, Fransa'da yayınlandı.
Bu noktadan itibaren, otomobillerin gövdesi virajlarda bükülmeye ve okuyucuyu da izleyiciyi) iki kat daha fazla güldürmeye başladı. Özel dedektif Jeff Jordan da mürekkep-babası tarafından her zaman yol tutuş limitine son derece yakın çizildi ve bunu tüm vücuduyla hissetti. Sanatçı Maurice Tillieux, kahramanı Jeff'i hep siyah bir Mercedes limuzinin çatısında istenmeyen bir yolcu olarak ya da sarı renkli bir Renault Dauphine ile bir göle gömülürken çizdi.
Çizgi roman yayımcıları, çizgiler ile otomobillerin arasındaki ilişkiyi keşfetmişlerdi. Birbirlerinin dinamik güçleri ile yarışıyorlardı. Fransız Tillieux de kanında benzin akan sayılı çizerlerdendi. Çizerlerin yeni bir sürüş çizmeden önce ‘‘vites attıkları’’ bilinir. Bunun nedeni, çizgilerdeki aracın, sahibinin karakterini tamamen yansıtmasının zorunlu oluşudur. Yukarıda bahsettiğimiz siyah limuzin bir alçağa aitti. Sempatik kahramanımızın ise küçük ve çevik bir sarı spor otomobili vardı.
Konuşma balonlu sahnelerin en motorize çizeri Andre Franquin her zaman kırmızıyla çalıştı. Belçikalı sanatçı, düzensiz kahramanı Gaston Lagaffe'a (bazıları onu Gaffar olarak tanır) eski bir Fiat 509 verdi. Bu eski araç da en az direksiyonunun arkasındaki uykucu kadar canlı ve neşeliydi.
Varyemez’in limuzini
Hepsi bu değil. Franquin öteki yanda, gerçek pahalı otomobiller dünyasında da bir başarının sahibi: Fransız sanat dünyasından aldığı ilhamla, Franquin, 1951'de mavi bir cabrioyu, Turbot'yu çizdi. Ördek gölünde geçen hikayelerde ise otomobillerin işi zor. Söylendiğine göre Micky, Donald ve Goofy'nin biraz ‘‘şekilsiz’’ olmaları nedeniyle, rüzgar tünelinde geliştirilmiş gibi görünen bir süper spor otomobilin ördek, fare ve köpeklere ait bu dünyada yeri yok.
Çizgi hikayelerin çeşitliliği ile çizgi otomobiller ve senaryoların çeşitliliği paralel gidiyor. İlginç olan ise, Alman çizerlerin otomobilleri itinayla kağıda yansıtıyor olmaları. Bir Alman karikatüründe, elle çizilmiş yolda patinaj izi hiç eksik olmaz. Sonuçta, çizerler otomobilleri ‘‘yüksek oktanlı’’ gördükleri sürece, espri üretimi de dört silindirli bir motorun ateşleme sıralanışı gibi çok çeşitli olacaktır...