Güncelleme Tarihi:
Artık yayımlanmayan çizgi romanlar sahaf raflarında değer kazanmaya başladı. Hatta, sahaf raflarından taşıp sadece eski çizgi roman satan dükkanlara bile terfi ettiler. Piyasada sahaf ve dükkan gezen koleksiyonculardan söz edilmeye başlandı.
Gerçekten eski ve piyasada nüshası kalmamış kitapların fiyatlarının yükselme eğilimi göstermesi şaşılacak bir şey değil. Ama çizgi romanda ilginç olan 1970'li yıllarda basılmış bazı mecmuaların bile değerlenmeye başlaması. Örneğin 1980'lerin başında yayınlanmaya başlayan Atlantis'in özellikle ilk on sayısının tanesi en az on milyondan satılıyor. Neredeyse tükenmiş olan birinci sayısı yirmi milyona alıcı bulabiliyor.
Daha eskilere gidildiğinde işler biraz daha karışıyor. Hemen tüm koleksiyoncuların gözbebeği parçalar arasında Ceylan ve 1001 Roman dergileri bulunuyor. Gezdiğimiz dükkanlarda sadece bir tane Ceylan cildi görebildik. Genel fiziki durumu pek parlak olmayan cildin satış fiyatı 25 milyondu. Ama dükkan sahibi cildi pek de satma taraftarı değildi.
ALASKA 75 MİLYON
Eski kitap piyasası şimdilik el yordamı ile ilerliyor. Fiyatlar çok değişken ama ilgilenenlerin ortak yargısı, İstanbul dışında fiyatların daha ucuz olduğu. Koleksiyonunu zenginleştirmek üzere kent kent gezenler kadar özel koleksiyonları takip eden dükkan sahipleri de var.
Çizgi romanlar, ilgili dükkanlara satılırken biraz ucuza gidiyor. Örneğin tanesi beş milyona kadar çıkan Tex ya da Zagor ciltlerini satmak istediğinizde en fazla bir buçuk milyon değer biçiliyor. Tek tek sayılar fazla para getirmiyor. Ama dizi tam ise fiyat artıyor. Örneğin geçen yıl başında Alaska (Ken Parker)'nın 56 sayılık bir tam dizisi 35 milyonken, bugün 70-75 milyona alıcı bulabiliyor. Bunun yanında özel satışların yapıldığı da söyleniyor. En son büyük satış 241 sayılık Zagor ince cildin tam dizisi 980 milyona özel bir koleksiyoncuya satılmış.
980 MİLYONA ZAGOR DİZİSİ
Annem soba yakmak için kullandığı çizgi roman koleksiyonumun bu kadar değerleneceğini bilseydi, her halde onlara gözü gibi bakardı. Ama geçmiş olsun. Kimbilir, daha nice çizgi roman nüshasının başına gelen hemen hemen yukarıdaki hikayeye benzer. Çizgi romanlar belki henüz müzayede malzemesi olmadı ama o günler de çok uzak değil. İstanbul'da üç ay önce bir zagor dizisinin 980 milyona alıcı bulduğunu öğrenince, bu kehanet hiç de yersiz sayılmaz.
12 Milyarlık koleksiyon
Kosta Ceran altı bin çizgi romana sahip. Aşağı yukarı bir değer biçmesini istedik, gönlü maddi bir karşılık vermek istemese de 12 milyar lira değer biçti.
Kendini bildi bileli çizgi roman okuyor ve biriktiriyor. Çok titiz, bütün koleksiyonunu koruyucu naylonlarda saklıyor. Bilgisayarda kayıtlarını tutuyor. Elindeki tüm koleksiyon parçalarının nereden, kaça alındığı, yayınevi, çizeri, yazarı ve kısa özeti bilgisayarda kayıtlı. Yeni merakı CD formatına kaydedilmiş çizgi romanlar.
Şu an elindeki koleksiyon ikinci dönem koleksiyonculuğuna ait. Dört yaşından itibaren Tercüman Çocuk ve Milliyet Çocuk ile başladığı ilk koleksiyonunu, 80'li yıllar boyunca çizgi roman adına ne çıkarsa alarak biriktirmiş. Fakat yer darlığı nedeniyle ve biraz da annesinin baskısıyla satmış. Zamanına göre iyi bir para geçmiş eline, onu da çizgi romana yatırmış. Ama pişman olmuş. Üç dört sene sonra koleksiyonu için gerekli gördüğü bölümü, sattığının üç-dört katına geri almaya başlamış: ‘‘Bir arkadaş grubumuz vardı. Sahaf sahaf gezerdik. İşte bunlar değerli özen gösterin filan derken. Anladılar durumu.’’ Ama anlaşılan bu, çok da iyi olmamış. Hala Milliyet Çocuk koleksiyonunda eksik sayılar varmış. Sadece iki yıl yayınlanan Hürriyet Çocuklar'ı bulmak ise mümkün değilmiş.
Kosta Ceran, Türkiye'de bugün yayınlanan çizgi romanları okumuyor ama destek olsun diye alıyor. O artık İnternet aracılığı ile yabancı yayınları takip ediyor. Çizgi roman tutkusu nedeniyle İngilizce ve Fransızca öğrenmiş, İtalyanca ve Almancayı da çizgi romanları da takip edecek kadar biliyor. Bütün parasını çizgi romanlara yatırdığı için postacılar onu tanıyor, daha ilginci sürekli alış veriş yaptığı ülkelerde uğradığı dükkanlarda adına kutular bulunuyor, dükkan sahipleri Kosta'nın ilgileneceği türden ürünleri, bu kutulara bırakıyor. O da uğradıkça, bu dergileri satın alıyor. Odasının her santimetre karesi dolmuş, yatağı odasına zor sığıyor, ama o devam ediyor..
İnternet’teki tek Türk
Kudret Sabancı çizgi roman sevgisini Yugoslav göçmeni babaannesine borçlu. Türkçe okuma yazma bilmeyen babaanne, Kaptan Swing alıyor, henüz okuma yazma bilmeyen Sabancı'ya, resimlere bakarak, öyküler uyuduruyormuş. Kudret Sabancı bu öyküler ile büyümüş, okuma yazma öğrenince devam etmiş. O değiş-tokuşların yapıldığı dönemin okuru. Önceleri elinde tutmuyor kitapları, okumadığı maceraları elde etmek için elinden çıkarıyor. O günlerde en sevdiği kahraman olan Kaptan Swing'in bir İtalyan çizgisi olduğunu öğreniyor. Karaoğlan ile tanışıyor, Suat Yalaz'ın okuruyla kurduğu sıcak ilişki, okuduğu maceraların nasıl üretildiğini merak edişi, yavaş yavaş eline geçen çizgi romanları gözünde daha bir değerli kılıyor. Değiş-tokuşa girmemeye, serileri tamamlamaya başlıyor. O gün bugündür, çizgi roman alıyor. Özellikle Türk çizgi romanlarını biriktiriyor. Ama en sevdiği kahramanlar arasında Mister No, Tex, Zagor gibi İtalyanlar'ı da sayıyor.
Yaşamının büyük bir bölümü çizgi romanlarla örülü , İnternet'teki tek Türkçe çizgi roman sitesini o yapıyor. (http://194.133.169.8/cizgiroman/MAINTR.HTM) Sık sık eski kitapçıları geziyor. Kendinde eksik olan sayıları, databankına işlemiş, yanından ayırmıyor. Halen Kanal D'de yönetmen olarak çalışıyor. Bağımsız uzun metrajlı bir film yapmış. Eylülde gösterime girecek. Tabii ki bir aksiyon, Yeşilçamcası avantür bir film: Azize, Bir Laleli Öyküsü. Çizgi roman estetiğinden yararlandığını saklamıyor. Niçin mi biriktiriyor? Kendi cümlesiyle açıklayalım: ‘‘Mister No'nun bende olmayan bir macerasını bulup aldığımda, çocukluğumu satın alıyorum aslında.’’
Yerlisi çıkmazda
Atılgan Kitabevi'ni çizgi roman, bilim kurgu, western, korku edebiyatı, Yeşilçam avantürlerini seven hemen herkes bilir. Atılgan, sahibi Metin Demirhan'ın yönetiminde kategorik sahafçılığın ülkemizdeki öncülerinden oldu. Demirhan eski çizgi romanları dükkanına gelen müşterilerden aldığı gibi, kent kent gezenlerden. Kitaplara fiyat biçerken yayının tarihine, fiziki yapısına ve bulunurluk oranına göre karar veriyor. Alaska ve Atlantis gibi görece yeni basım tarihli çizgi romanlar oldukça yüksek fiyatlardan alıcı bulduğunu söylüyor. Bunun yanında Ceylan ciltleri gibi 1960'lı yılların dergilerinin çok az bulunduğunu bu yüzden değerli olduklarını da ekliyor.
Dükkanına gelen genç çizgi roman müşterileri daha çok Örümcek Adam, Süpermen gibi süper kahramanları tercih ediyor. Daha yaşlılar ise Tex, Zagor, Pekos Bill gibi kahramanlara ilgi gösteriyor. Kadın müşterilerin tercihleri ise Kızılmaske, Mandrake, Ten Ten. Kendisi de çizer olan Metin Demirhan, yerle çizgi roman üretiminin büyük bir çıkmazda olduğu düşüncesinde.
Teks 50 yaşında
Sergio Bonelli ve ilk çizeri Galleppini tarafından 1948 yılında yaratılan Teks Willer, 50. yaşını kutluyor. İtalyan çizgi romanının en çok sevilen kahramanlarından olan Teks'in ülkemizde oldukça çok sayıda hayranı var. Teks'in yaratıcı çizeri Galeppini, tipi yaratırken Gary Cooper'ı model almış. Tommiks, Tom Braks gibi 'iyi' ve 'yufka yürekli' bir kanun adamı değil, Teks. Öyküleri daha çok büyüklere anlatılacak türde. Sert ve maço bir kovboy olan Teks'in bu kişiliğini acımasız geçmişi çizmiştir. Kötülerin amansız düşmanı, güçsüzlerin dostu Teks, Navajoların lideridir ve Kızılderili lisanında adı 'Gece Kartalı'dır.
Türkiyeli okur 1960 yılında Kinova-Teks adında iki kahramanlı tek çizgi romanda tanıştı Teks ile. Çok ilgi gördü ve bir yıl sonra Ceylan Yayınları tarafından müstakil bir dergi olarak 1969'a kadar yayınlandı. Sonra Süper Teks adıyla Zuhal Yayınları yaklaşık 380 sayı yayımladı. 1980 sonrası aralıklarla çeşitli yayınevlerince yayınlandı. 1997 yılında adı o zaman AD Yayıncılık olan Doğan Egmont Teks'i yayımlamaya başladı ve bugüne kadar 12 sayı yayımlandı.