Güncelleme Tarihi:
İstanbul'a ilk laternaları, geçen yüzyılın sonunda Giuseppe Turconi getirmişti. İthal etmekle kalmadı, o günlerde İstanbul Rumları’nın çok sevdiği ezgileri atölyesinde laternaya uyarladı. Turconi'nin ustaları, sirtoları, tangoları, kasabikoları, ıhlamur ağacından silindirlere çaktıkları binlerce çiviyle ölümsüzleştirdi. 1960'lara kadar İstanbul sokaklarında çınlayan laternalar 45'liklerin gözde olduğu günlerde birden ortadan kayboldu. Türkiye ve Yunanistan'da laternanın izini süren iki meraklı araştırmacı Cemal Ünlü'yle Stelyo Berberis'in rastlantı sonucu keşfettiği 22 dakikalık bir kayıt sayesinde, 'İstanbul Laternası'nın son örnekleri yıllar sonra yeniden gün ışığına çıktı.
Stambadori derlerdi adlarına. Azınlıktı çoğu. Ortaköylü Polikarpo, Galatalı Stamati, Yedikuleli Yorgos, Ankaralı Kerem Çakır usta... Hünerleri, o günlerin dillerdeki şarkılarını yarım kulaç boyundaki, bel kalınlığındaki çarklara işlemekti. O çarklar ki Romanya'dan kesilmiş ıhlamur ağacından yapılırdı. Her birinin üzerine yaklaşık dokuz bin çivi çakılırdı.
Marangozdular. Ama, ağaç kadar müziğin ruhunu, çivinin huyunu bilirlerdi. Fokstrot hangi boy çiviyle iyi tınlar, kasap havası nasıl daha bıçkın hale getirilir, hangi garp melodisi hangi şark şarkısıyla iyi gider, onlardan sorulurdu. Bir silindire sığdırdıkları 60 - 70 saniyelik sekiz - dokuz ezgi İstanbul sokaklarından yola çıkar, sazendelerin fotoğraflarıyla süslü, rengarenk boyalı, zarif ayaklı laternaların sırtında Anadolu'yu dolaşırdı.
Silindirlerin 'long play'i çıktığında, stambori'ler onda da ustalaştı. Dokuz yerine 18 bin çivi çaktılar silindire. Rombia'ya takıp bir seferde 17 ayrı şarkı dinlettiler ahaliye.
İstanbullu stambadori'lerin ezgileri gibi şöhretleri de memleket sınırlarının dışına taştı. Garpta Arnavutluk, Sırbistan, Romanya'ya, cenupta Mısır'a kadar uzandı.
En çok Rumlar sevdiler laternadaki şarkıları. Çalgı neredeyse onlarla özdeşleşti. Göçerken en iyi stambacıları da yanlarında götürdüler. Yunanistan'da laternanın büyük ustası kabul edilen Yorgos Kasteropulos, 1979'a kadar yaşayan son büyük usta Nikos Armaos İstanbulluydu...
HEY GİDİ ESKİ GÜNLER
Yaşayan son laternacı Nikos Temizis ‘‘İyi para kazanırdık. Turconi yeni bir şarkı yaptı mı hemen gidip silindirini alırdık. Gramofon çalarmış gibi, plak yerine silindirleri değiştirirdik,’’ diye anlatıyor o günleri. Arnavutköylü Temizis, ayaklı tarih. 98 yaşında. Turconi'yi, Çukurcuma'da, şimdiki Yunan Konsolosluğu'nun arkasındaki sokakta bulunan atölyesinde tanımış, şarkıları mandolinle çalıp silindire geçirirken görmüş, arkadaşı Yorgos Rondis'le beraber Küçüksu'dan, Çengelköy'e Boğaziçi'nde laterna çalmış. Ankara'ya bile gitmiş. Temizis, şimdi Balıklı Rum Hastanesi Yaşlılar Evi'nde misafir. Cemal Ünlü'yle Stelyo Berberis ziyaretine gidince heyecanlanmış, coşkuyla anlatmış anılarındaki o güzel günleri:
‘‘Biz laternayı hem taşırdık, hem çalardık, hem de zıplardık. Sırtladığım gibi laternayı Arnavutköy'den mezarlığın oradaki panayır yerine bir nefeste çıkardım. Hem Türkçe hem Rumca şarkılar vardı. Konyalı vardı. Adanalı vardı. Müşteri ne isterse onu koyardık. Koy bir kasap havası... Koyardık. Katibim vardı. Havalar eskiyince yenisini alıyorduk. Bir şarkı çıkınca herkesten önce gider silindirini biz alırdık.’’
ARŞİVDE KEYİF
1940'ların sonuna kadar sürdü laternanın sultanlığı. Gramofon ve radyo onu tahtından etti. Ayazma Panayırı'nda, Küçüksu Parkı'nda ve en son Çiçek Pasajı'ndaki laternacılar birer birer ortadan kayboldu. Onlarla birlikte, bu ilginç çalgının sesi de hafızalardan silindi.
‘‘Rastlantı sonucu, 'Güzel Bir Gün İçin' filminin fon müziğinde kullanmak üzere yapılan laterna kayıtlarından haberimiz oldu,’’ diyor müzik araştırmacısı Cemal Ünlü. Ünlü, son birkaç yıldır Yapı Kredi Yayınları ve Kalan Müzik'in yayımladığı taş plak seçkilerinin yaratıcısı. Gazeller, Kantolar gibi seçkiler onun sayesinde günışığına çıktı. Yüzlerce taşplaklık bir arşivin sahibi ve Açık Radyo programcısı aynı zamanda.
‘‘Ses kayıt uzmanı Necip Sarıcı'nın arşivinde bulduğumuz 22 dakikalık kayıt 1965'te, Çiçek Pasajı'nda çalışan bir laternacıya yaptırılmış.
Orson Welles'in 'Yurttaş Kane'deki kahramanı nasıl film boyunca kızağın üzerine yazılan 'rosebud'ın sırrını ararsa, biz de bu laternacının kimliğini öyle aradık ve kim olduğunu bulamadık. Fakat laternanın öyküsünü Yunanistan'da ve Türkiye'de bir doktora çalışması hazırlarmış gibi araştırdık. Derlediğimiz bilgilerden CD'nin 75 sayfalık kitapçığı hazırlandı.’’
Kasap Havası'ndan ünlü hüzzam şarkı 'Bu ne Sevgi ah'a, Zeybek Havası'ndan Serviko'ya sekiz şarkı, 31 dakikalık kayıt...
Yaşamadığımız, tanık olmadığımız bir çağa sesini veren laternadan. Müzik káşifleri ve nostaljiyi sevenler için....