Cinselliğimi Evren'e borçluyum

Güncelleme Tarihi:

Cinselliğimi Evrene borçluyum
Oluşturulma Tarihi: Nisan 15, 2001 00:00



Emel ARMUTÇU
Haberin Devamı

Eğer dindar biri olsaydı ‘‘kaderin tecellisi’’ diyecekti ama o ‘‘hayat tesadüfleri iyi değerlendirme sanatıdır’’ sözüne inanıyor. Dolayısıyla gereksiz bir alçakgönüllülükle bugüne kadar yaptıklarının yeteneğine değil, tesadüflere bağlı olduğunu ima ediyor. Peki onun çizdiği yoldan gidelim: Mahallede bir abi'sinin tavsiyesiyle akademiyle tanıştı. Gırgır'a birkaç karikatür gönderdi, sonra Gırgır çalışanı oldu. Limon'da yazar yoktu, en yeteneksiz karikatüristi, yani O'nu yazar yaptılar, Peynir Gemisi köşesi Limon'dan çıktığı yolculuğu

bugün Milliyet'te sürdürüyor. Uğur Yücel onu Ertem Eğilmez'le tanıştırdı, ‘‘senarist yamağı’’ olarak başladığı sinemada 2,5 milyonun seyrettiği Kahpe Bizans'ı yaptı. Sayısız yazı, senaryo, kitap yazdı. Ve son tesadüf: Uğur Dündar İnterstar'dan ayrıldı, efendim Ali Kırca Star'a gitti, sonraa Murat Birsel NTV'deki Gündemdekiler'i bıraktı ve atv'ye geçti veee Gündemdekiler boş kaldı! Ne oldu, Gani Müjde röportajcı oldu. Bize de tesadüfi olarak ‘‘Gani Müjde Kimdir’’ yazısı yazmak düştü...

Gani Müjde, 1950'lerde Yugoslavya'dan Türkiye'ye göçen üç çocuklu bir ailenin, dördüncü ve tek ‘‘Made in Turkey’’ çocuğu. 1959'da Süleymaniye Doğumevi'nde dünyaya gelir. O sırada işçi babası, ev kadını annesi ve ablaları Edirnekapı'da oturmaktadır. Ama çocukluğu Balat ve Fener'de, azınlıkları severek, politikacılar ne derse desin Rumlara, Ermenilere, Yahudilere kızmayarak geçer. Bu yüzden bugün, ‘‘çok kültürlülük gelişmişliktir, çok kültürle birarada yaşamayı becerememek ise az gelişmişlik’’ diye düşünür. Mahalle kültürünü ise ortaokuldan sonra büyüdüğü Tozkoparan'ın sokaklarından alacaktır. Kahve köşelerinde bira içecek, kızlara ıslık çalacak, sokaktan balkona aşık olacak, bakkala omuz omuza gitmeyi flört sanacaktır. Delikanlılığa gelince, sürekli bir abazanlıktır o yıllarda. Sevdiğin insanı öpmek bile ona yapılmış en büyük hakarettir; sadece elele tutuşulur ve onun namusundan sorumlu olunur! Peki ya cinsellik? Ee ufaktan devrimcilik de vardır... Yani kızlar yasak, devrimciler bacı, genelev ayıp... 12 Eylül'e kadar abazanlık sürer. Yani cinselliğini Kenan Evren'e borçludur!

TORNACI OLACAKTI

Çok sonraları mahalle kültürünü reddeden semtlerde yaşayacaktır ama bunun bir özgürlük değil yalnızlık olduğuna karar verecek; eski mahalle kültürünü özleyecektir. Yeni pişirilmiş bir aşurenin getirilişini, bayram ritüellerini arayacaktır. Neyse son yıllarda - bir sitede de olsa- mahalle kültürünü ucundan yaşamaya başlar; orada aşure götürülüp getirilir, çocuklar bahçede birlikte büyür, uzak bir yere gittiğinde hamile karısını komşuya emanet edebilir! İlkokulda zeki ve çalışkandır. Herkesin grup halinde katıldığı bilgi yarışmalarına o tek başına katılıp birinciliği alır. Ortaokuldan sonra ailesi onu askeri okula göndermek ister, ama hayır, o tornacı olmaya karar vermiştir. Çünkü, mahallenin en zengin adamı tornacıdır, bir Anadol'u vardır. Gani'nin hedefi de onun gibi bir Anadol sahibi olmak için tornacı olmaktır. Ama meslek lisesine girmeyi başaramaz. Yazıldığı normal, 90 kişilik sınıfları olan kötü liseyi ise ancak sonuncu olarak bitirebilir. Ama yine de çalışıp didinip üniversite sınavlarını kazanır: Bursa İktisat. Beğenmez. Resim okuyan bir abisi onu Akademi'ye yönlendirir. Çünkü ufak ufak karikatürler çizmeye başlamıştır. Mimar Sinan Üniversitesi'nde resim bölümünü kazanır ancak ‘‘Öteki Türkiyeli’’ olarak yabancı kalır, Bağdat Caddeli, Etilerli öğrencilerin, elit hocaların arasında. Bir yıl sonra tekrar sınava girer ve sinema televizyon bölümünü kazanır; Bira Bu Kapağın Altındadır, Anadol Türkiye'nin En İyi Arabasıdır, Murat 124'ün Varsa Korkma, Sağolasın İzocam'lı günlerde reklamcılık yükselmektedir çünkü.

Fakat okulda, üç yıllık kötü lise döneminde genel kültüründen çok şey kaybettiğini görür; hırs yapar, bol bol okuyarak arayı kapatmaya çalışır. Bu halini, tam bir göçmen, Yahudi psikolojisi olarak görür. Üstelik bir de varoştan gelmektedir. Açığı kapatmasına kapatır ama mezun olduğunda iyi bir sinema-TV sektörü yerine, Civciv Çıkacak Kuş Çıkacak filmlerinin hakimiyeti sözkonusudur. Zaten epeydir Gırgır'a çizmekte, Günaydın gazetesinin Laklak dergisinde editörlük yapmaktadır. Bunlara devam eder. Bu arada, memleketin pek çok genci gibi içeri alınarak 17 gün Türkiye'nin nimetlerinden, voltajından yararlanmayı ihmal etmez.

İLK KEZ SORUYOR

Yalnız Gırgır çok kalabalıklaşmış, otobüs gibi olmuştur artık; boş bir karikatür yeri için 50 kişi savaş vermektedir. O da boş yerlere karikatür yapmaktan sıkılır. Bir grup ayrılıp Limon'u kurarlar; sonra amip gibi bir gruba daha bölünür, Deli ve Nankör'ü çıkarır batırırlar. Gani Müjde bu arada Limon'da yazar olmuştur, çünkü yazarları yoktur ve en kötü karikatür çizeni yazar yapmaya karar vermişlerdir! O dönem, Peynir Gemisi köşesinin başladığı ve hayatın tesadüfleri iyi değerlendirme sanatı olduğunu anladığı dönemdir.

Ve, bilincine vardığı ilk tesadüf gelir: Uğur Yücel ona sahne şovları yazmayı önerir; Sezen Aksu, Müjde Ar, Nükhet Duru, Cem Özer'le sahne şovları yapar ve televizyon için yazarlık yapmaya başlar. Aile planlaması skeçlerinden Ruhsar'a, Laf Lafı Açıyor'dan Kaygısızlar'a Akasya Pasajı'ndan Ayrılsak da Beraberiz'e kadar pek çok projede yeralır. İkinci tesadüf, Uğur Yücel'in O'nu Ertem Eğilmez'le tanıştırmasıdır. Eğilmez'in isteğiyle Arabesk'in senaryosunu yazar ve bir ‘‘senarist yamağı’’ olarak sinemaya adım atar. Tiyatro için Burası T.Ö.rkiye ve 2071 Türkiye oyunlarını; sonuncusu ‘‘Ya Benimsin ya da Kara Toprağın ya da Arasını Bulalım’’ olan sayısız kitap yazar. Peynir Gemisi ile yolculuğa Güneş, Cumhuriyet, Aktüel, Sabah ve son beş yıldır da Milliyet'te devam eder.

Evet ‘‘biraz’’ fazla üretmiştir galiba; ama muhacir psikolojisi hálá devam etmektedir. Ve -şimdilik- son önemli tesadüf: Uğur Dündar İnterstar'dan istifa eder, Ali Kırca oraya, Murat Birsel atv'ye geçer ve NTV yöneticilerinin aklına, ‘‘Gündemdekiler’’i Gani Müjde'ye sundurmak gelir! Böylece ‘‘O Şimdi röportajcı’’ olur. Tabii bu arada yazılarına ve Tükenmez Kalem prodüksiyon şirketiyle birlikte televizyona pek çok iş yapmaya devam eder. Ama en büyük korkusu şu günlerde, ‘‘ya çekim sırasında soracak sorum kalmazsa’’dır. Ama tüm işleri arasında onun için temel olanı, yazmaktır. Sinema ya da televizyonda röportaj yapmasa da olur ama yazmadan duramaz. Bu yine de yeni bir sinema projesi olmadığı anlamına gelmez. Yeni bir Hababam Sınıfı üzerine çalışmaktadır şu günlerde...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!