Güncelleme Tarihi:
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, platform olarak 2012’de, resmi olarak ise 2014 yılında kuruldu. Dernek cinsel şiddet yaşamış insanları destek ve güçlendirme, cinsel şiddeti önleme üzerine yoğunlaşmış çalışmalar yapıyor. Derneğin kurucu üyelerinden Hilal Esmer, nasıl yola çıktıklarını, mücadelenin nasıl başladığını anlattı:
KADINLARIN TALEBİ
“Ben grafik tasarımcıyım, Bundan 15 yıl önce Amargi Kadın Kooperatifi’nde gönüllüydüm. 2008 yılında bir grup cinsel şiddet yaşamış kadın bize ulaştı. Cinsel şiddet konusunda savunuculuk yapan bir grup kurmak istediklerini söylediler. Hepsinin davaları sürüyordu. Biz de onlara bir inisiyatif kurmalarını önerdik. Bu inisiyatif onlarca cinsel şiddete uğramış kadının birbirini bulması ve dayanışma kurmasını sağladı.
KELEBEK ETKİSİ
Böyle bir derneğin ne kadar gerekli olduğunu ve kelebek etkisi yarattığını gözlerimizle gördük. Bu inisiyatif derneğe dönüştü. Birçok kadın ‘Ben de cinsel şiddete uğradım’ diyerek anlatamadığı şeyleri anlatmaya başladı. Elbette kadına yönelik şiddetle mücadele eden pek çok grup vardı ama bu konunun ne kadar tabu olduğunu, görmezden gelindiğini fark ettik. Bu platformda kadınlar birbirinin davasını takip etmeye başladı, bilinçlendirme çalışmaları yaptılar.
FETHİYE’DEKİ OLAY
Fethiye’deki toplu tecavüz davasındaki adaletsizlik bu derneğin kurulmasında önemli bir kırılma noktası oldu. Toplumda büyük infial yaratan bir olaydı, üstü kapatılmaya çalışılıyordu. 8 sanık 1.5 yıl sonra beraat etti. Nüfuzlu kişilerdi... Fakat 14 yıl sonra anayasa mahkemesi yargının görevini yapmadığına yönelik karar verdi. Platform bu olaydan sonra çalışmalarına hız verdi. Tabu bir konuydu. Bir tecavüz kriz merkezi kurulması ile ilgili dönemin kadın bakanlarıyla toplantılar yapıldı. Yapılması gereken onlarca şey vardı.”
MAĞDUR SUÇLAYICILIK
Hilal Esmer çalışmalara ilk olarak cinsel şiddet ve istismarı tanımlamadan başladıklarını anlatıyor: “Tabu olan, konuşulmayan bir konuda çalıştığımızın farkındayız. Öncelikle cinsel şiddetin türlerini ayırdık. Kavramlar sözlüğü yaptık. Örneğin mağdur suçlayıcılık kavramını Türkçeye kattık. Kurban kelimesi kullanılıyordu, biz ‘hayatta kalan’ kelimesini kullanmaya başladık. Medyada faillere canavar pedofili sapık deniyordu. Bunun neden yanlış olduğunu anlattık.”
6 YAŞINDAKİ DE 13 YAŞINDAKİ DE HENÜZ ÇOCUK
"Bir çocuk istismar edildi diye yazdığımız zaman Türkiye’nin ayağa kalkması gerekiyor. Bunun için illa 6 yaşında olması gerekmiyor. 13 yaşında olsaydı da aynı tepkinin oluşması gerekir. Ergenler de çocuktur. Çocukları koruma görevi yetişkindedir. Yaşadığımız son olayda o gelinlikli fotoğraf mozaikli bile olsa paylaşılmaması gerekirdi."
MAĞDURA DESTEK
* Esmer çalışmalarını üç başlıkta özetliyor: İlki destek ve güçlendirme, ikincisi cinsel şiddet önleyici program üçüncüsü de savunuculuk ve raporlama. Dernek destek ve güçlendirme kapsamında cinsel şiddetten hayatta kalanları ve yakınlarını doğru noktalara yönlendirme yapan bir sistem kurmuş: “Cinsel şiddete uğrayan birinin şifa bulması failin ceza almasına değil bunu yaşayan kişinin kendini daha iyi hissetmesine bağlı. Bu yüzden biz hem hukuksal, hem psikolog yönlendirme yapıyoruz bunun yanında özyardım konusunda da destek oluyoruz. Türkiye’de cinsel şiddete maruz kaldığınızda nereye gideceğinizi bilmiyorsunuz, buna özel kurulmuş bir hat yok. Cinsel şiddet yaşamış insanların görüştüğü kadroların buna özel eğitim alması gerekiyor. Hemşiresinden, adli tıp uzmanına kadar bu bilinçle yaklaşılması gerekiyor.”
CİNSEL ŞİDDETLE İLGİLİ 3 MİT
1. MİT : Cinsel şiddet karanlık izbe yerlerde, daha çok dışarıda, sokakta ve kamusal alanlarda gerçekleşir.
GERÇEK: Cinsel şiddet kişilerin güvenli gördüğü alanlarda gerçekleşebilir. Türkiye’de henüz bu konuda resmi istatistik yapılmamıştır. Ancak faillerin tanıdık kişiler olması şiddetin evde, işyerinde, okulda, kursta, hastanede, camide, spor salonunda, yurtta vb. yerlerde gerçekleşebileceğini bize göstermektedir. ABD’de yapılan istatistiklerde cinsel saldırıların yüzde 15’i kamusal alanda, yüzde 10’u eve yakın kamusal alanda, yüzde 55’i hayatta kalanın evinde veya yakınında, yüzde 12’si bir yakın/akrabanın evinde veya yakınında, yüzde 8’i okulda gerçekleşmiştir.
2. MİT : Evlilik içinde cinsel şiddet görülmez.
GERÇEK: Evlilik içinde veya partnerler arasında; bir eşten diğerine yönelen duygusal, ekonomik, fiziksel ve cinsel şiddet türleri görülür. Evlilik içi veya evlilik dışı partnerler arasındaki şiddet türlerinin hepsi 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında suçtur ve cezası vardır. Türkiye’de resmi evlilik içerisinde, eşine tecavüz etmekten tutuklanmış ve cezaevine gönderilmiş birçok kişi bulunmaktadır. Türkiye’de yapılan başvurularda cinsel şiddet türü olarak evlilik içinde taciz, tecavüz, istenmeyen yerlerde ve biçimlerde ilişkiye zorlama (tecavüz girişimi), kişinin cinselliğini aşağılama, başkalarıyla kıyaslama, lakap takma, ticari sömürü amacıyla eşi veya partneri başkalarıyla cinsel ilişkiye zorlama gibi şiddet biçimleri görülmektedir.
3. MİT : Çocuklara bir yabancı onlara yaklaştığında bağırıp çığlık atmalarını söylersek cinsel saldırıya uğramazlar.
GERÇEK: Çocuklar büyük oranda tanıdıkları, sevdikleri ve güvendikleri kişiler tarafından istismara maruz bırakılmaktadır. ABD Adalet Bakanlığı istatistikleri bize çocukların yüzde 30 oranında aile bireyleri, yüzde 60 oranında çocukların tanıdıkları kişiler tarafından cinsel olarak istismar edildiklerini göstermektedir. Çocukların kaçmalarını, güvendikleri yetişkinlerden yardım istemelerini ve kendilerine yönelik şiddet konusunda güçlenmelerini sağlayacak koruyucu-önleyici eğitimler; çocukların beyanlarının dinlenmesi, onaylarının alınması, onlarla mülkiyet değil güven ilişkisi oluşturulması, kişisel ve bedensel sınırlarına saygı gösterilmesi ve çocukların haklarının korunması ile birlikte bir bütün olarak verilmelidir.