Derviş'li, Hikmet Abi'li Margarita pizza keyfi YER Ankara'nın yeni açılan gözde mekánlarından Mezza Luna lokantası.
Davet sahibi İtalya'nın Ankara Büyükelçisi
Roberto Suro... O halde buranın bir İtalyan lokantası olduğunu kolaylıkla tahmin edebilirsiniz.
Masadaki davetlilerden biri Dünya Bankası'nın Ankara'daki Hindistanlı Temsilcisi
Ajay Chibber.
Diğer davetli Devlet Bakanı
Kemal Derviş.
Her üçü de spor kıyafetlerle gelmişler.
Kemal Derviş'in üzerinde bir kazak var.
Derken dördüncü konuk geliyor: Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs İşleri Genel Müdür Yardımcısı
Necip Egüz.
Egüz, Derviş'in Türkiye'deki en yakın dostlarından biri. Ailecek görüşüyorlar. Dostlukları
Egüz'ün Washington Büyükelçiliği'nde görev yaptığı 1980'li yılların sonuna uzanıyor. Ancak
Egüz masaya takım elbise ve kravatla oturunca ahenk bozuluyor ve kendisinden hemen kravatını çıkartması isteniyor.
Ve derken beşinci konuk TBMM eski Başkanı
Hikmet Çetin geliyor ve yine kaşlar kalkıyor. O da kravatlı. Neyse, itiraz etmeden kravatını çıkartıyor.
Derviş'le
Çetin'in Mezza Luna'da
yemek yemeleri kısa zamanda Ankara'ya yayılıyor, spekülasyonlara yol açıyor.
Ancak o akşam masadan yükselen kahkahalara bakılırsa, bu masada siyaset konuşulması pek mümkün değil.
Anlaşıldığı kadarıyla eski anılar anlatılıyor, espriler yapılıyor.
Derviş'le
Çetin'in hukuku 1970'li yılların ortalarına uzanıyor.
Çetin DPT'de İktisadi Planlama Dairesi Başkanı iken
Derviş de ODTÜ'de öğretim üyesi olarak iktisat okutuyor.
İkisi de sosyal demokrat ve
Ecevit'e danışmanlık yapıyorlar.
Bakalım,
Çetin ile
Derviş arasında geçmişe giden bu sosyal demokrat dayanışma önümüzdeki dönemde bir yerlere varır mı?
Yani, fırından
Derviş'li,
Hikmet Abi'li bir margarita pizza çıkar mı?
Hikmet Çetin'in
İsmail Cem'le olan hukuku da dikkate alınırsa, bakarsınız pizzanın karışımı daha çeşnili oluverir.
Pizzanın acı sosu mu dediniz?
Gaziantep'in CHP'li Belediye Başkanı
Celal Doğan ne güne duruyor?
Çiller yine eski Çiller DYP lideri
Tansu Çiller, son haftalarda yaptığı çıkışlarla yeniden siyaset gündeminin ön sıralarına yerleşmeye başladı.
Tabii,
Çiller'den söz edilince, başbakanlığı döneminde yakından tanıklık edilen davranışları da yeniden gündeme geldi. Örneğin, önemli siyasi konuşmalarını gündoğumuyla birlikte sabahın erken saatlerinde yapması gibi.
Örneğin, geçenlerde TBMM Başkanı
Ömer İzgi'yi AB reformlarını görüşmek üzere sabah 8.30'da aradı. Aradığında
İzgi evinde kahvaltı masasındaydı.
Bu sabah aramaları,
Çiller'in klasikleri arasındadır.
Yine örneğin
Faruk Bildirici'nin
Çiller'in biyografisini anlatan
‘Maskeli Lady’ kitabında, Anayol döneminde
Tansu Hanım'ın Başbakan
Mesut Yılmaz'ı sabahları saat 07.30 gibi aradığı ve 45 dakika konuştuğu,
Yılmaz'ın bu yüzden mide krizi geçirdiği gibi örnekler anlatılır.
Çiller'in gündeme hızlı dönüşü, unutulmuş eski bir huyunun da hatırlanmasına yol açtı.
Çiller, başbakanlığı döneminde toplantılarına genellikle geç kalır, herkes onu beklemek zorunda kalırdı.
DYP lideri, geçen hafta TESEV'in AB anketini açıkladığı Sheraton Oteli'ndeki toplantıya tam 30 dakika geç geldi.
Toplantı
Çiller geciktiği için tam yarım saat geç başladı.
Ne demişler; can çıkar, huy çıkmaz...
Rahşan Hanım'ın yeni sağ kolu DTP'li çıktı BUGÜNLERDE DSP'nin yükselen yıldızı Konya Milletvekili ve DSP Grup Başkanvekili
Emrehan Halıcı.
DSP'nin aile fotoğrafına girerek yükselişini kanıtladı.
Rahşan Ecevit'in tam güvenine sahip. Başbakan
Ecevit geçen hafta DSP Grubu'na katıldığında kendisini Meclis'in girişinde karşılayan, gruba kadar eşlik eden milletvekili.
Grup toplantısında
Ecevit'in hemen yanında, geçmişte hep
Hüsamettin Özkan'ın oturduğu koltuğa yerleşen kişi.
Parti adına yapılan açıklamaları kamuoyuna açıklayan o.
Rahşan Ecevit merkezli siyaset rüzgárları
Halıcı'yı DSP'nin en güçlü isimlerinden biri haline getirdi.
ÜSTELİK DE KURUCU
Ancak bu işte bir terslik var.
Çünkü birden DSP'nin iki numaralı adamı olan
Halıcı, aynı zamanda Demokrat Türkiye Partisi'nin de kurucuları arasında.
DTP 7 Ocak 1997'de Refahyol'u düşürme stratejileri içinde DYP'den ayrılanlarla
Hüsamettin Cindoruk'un liderliğinde kurulduğunda, kurucular arasında
Halıcı da vardı.
Halıcı, ayrıca 31 Mayıs 1998'deki DTP kongresinde partinin merkez Disiplin Kurulu üyeliğine de seçilmiş.
(Disiplin konularına hákimiyeti Rahşan Hanım'
ın kendisine dönük teveccühünde rol oynamış olabilir.)
Halıcı, DTP'nin kuruluşunda büyük rol oynayan
Gökberk Ergenekon'un en yakın arkadaşlarından biri. Babası
Fevzi Halıcı geçmişte AP'den milletvekiliği yapmış önemli bir siyasi şahsiyet.
TRUVA ATI MI?
Bir başka deyişle,
Halıcı, DSP'deki serüveninden önce
‘1946 şafağı ruhu’ diye özetlenen DP-AP-DYP çizgisinin içinde yer almış, siyasi tercihlerini bu çizgide ortaya koymuş, sağcı dünya görüşüne sahip bir isim.
Baba'nın da güvenine mazhar olduğunu hemen belirtelim.
İşin ilginç tarafı şu:
Halıcı 1999'da DSP'ye girerken DTP Merkez Disiplin Kurulu'ndan istifa etmiş. Ancak, DTP'den kaydını silmemiş.
DTP kayıtlarında
Emrehan Halıcı, hálá bu partinin üyesi gözüküyor.
DTP'nin yeni lideri
Mehmet Ali Bayar pekala kendisine
‘‘Artık kararını ver. Ya partine dön ya da kaydını sil’’ diyebilir.
Demediği takdirde,
Emrehan Halıcı'nın DTP'nin DSP içindeki
‘Truva atı’ olduğu öne sürülebilir.
Yılmaz kaliteli televole yapacak ANAP Lideri, Başbakan Yardımcısı
Mesut Yılmaz, bir süre önce Milliyet'te çıkan yazısından sonra, spor yazarlığına iyice merak sarmış...
Yılmaz, spor yazarlığıyla kalmaya niyetli değil. Televizyona çıkıp spor yorumcusu olmayı da enikonu düşünüyor.
Son dönemdeki moda adıyla
‘televole’ programı yapma planı içinde.
Televizyona çıkacağı partnerini de belirlemiş;
TRT Spor Yorumcusu, yılların usta spor yazarı
Zeki Çol...
Programın çok tutacağına da inanıyor.
Nedenini şöyle açıkladı:
‘‘Futbol konusunda ben çok iyiyim. Çol
da Türkiye'nin en iyi spor yorumcusu ve yazarı. En kaliteli program bizimkisi olur...’’
Çol ile yapacakları programın,
Erman Toroğlu-Şansal Büyüka, Turgay Şeren-Ziya Şengül-Ali Sami Alkış-Ahmet Çakar, İlker Yasin-Togay Bayatlı-Atilla Gökçe'nin yaptıklarından daha iyi olacağına inanıyor.
Geçen hafta Brüksel dönüşünde uçaktaki sohbetimiz sırasında bu düşüncesini bize de açtı. Yanında oturan eşi
Berna Yılmaz da desteğini verdi.
Yılmaz, siyaseti bıraktığında
Çol ile televizyonda yapacağı futbol yorumunun çok tutacağı söylenebilir.
Çünkü her ikisinin de ortak özellikleri var. Bir kere, her ikisi de Karadenizli... Bir diğer önemli ortak özellikleri durarak konuşmaları.
Bu ikilinin televizyon programının reklam rekoru kıracağı tahmin edilebilir.
Tek sorun var.
Fenerbahçe taraftarları
Mesut Bey'e geçen sezondan biraz kızgınlar. Dolayısıyla, reytingde biraz sorun olacak.
Meğer Hakan'ın yerine İlhan'ı Mesut Bey aldırmış MİLLİ Takım'ın, Senegal ile oynadığı maçın ilerleyen dakikalarında sinirler iyice gerilmişti.
Hakan Şükür'ün arka arkaya kaçırdığı gollere herkes tepki gösteriyor,
‘‘Şenol Güneş Hakan'
ı hálá neden oynatıyor’’ tepkileri yükseliyordu.
Başbakan Yardımcısı
Mesut Yılmaz, maçı odasında gazetecilerle birlikte bu tepkiler arasında izliyordu. Son olarak
Hakan Şükür ayağının altından topu kaçırınca, Kanal-D'nin Ankara muhabiri
Kerem Kırçuval, ‘‘Olmaz böyle şey, Şenol Güneş Hakan
'ı hemen çıkarmalı, yerine İlhan Mansız
'ı almalı’’ diye sert bir tepki gösterdi.
Yılmaz, bundan sonrasını şöyle anlattı:
‘‘Kerem Kırçuval'
ın bu sözü üzerine telefonu kaldırıp butonuna bastım. Kısa bir süre bekledim ve konuşmaya başladım;
GÜNEŞ SÖZÜNÜ DİNLEDİ
Merhaba Şenol'
cuğum, ben Mesut Yılmaz... Hakan'
la olmuyor. Onu çıkar, yerine İlhan'
ı al...
Ardından telefon ahizesini yerine koydum. Salondakiler benim şaka yaptığımı zannettiler. Bir dakika geçmedi Şenol Güneş,
yedek kulübesindeki İlhan Mansız
'ı yanına çağırdı ve oyuna girmesi için hazırlanması talimatını verdi. Kerem Kırçuval
şok geçiriyordu. ‘Ama siz söylediniz değiştirdi'
diyordu.’’
Yılmaz, kahkaha atarken
Şenol Güneş ile konuşup konuşmadığını ise şöyle açıklıyordu:
‘‘Yok canım ne Şenol Güneş'
i... Sekreterin butonuna bastım, ona söyledim. Sekreter de ne olduğunu anlamadı...’’