Tedavide yanlış yapılıyor şüphesiBAŞBAKAN Bülent Ecevit'e
‘‘miyastenia’’ hastalığı nedeniyle kortizon tedavisi uygulanması, Türk tıp çevrelerinde ilginç bir tartışmanın konusu haline geldi.
Ecevit gibi ileri yaştaki bir
‘miyastenia’ hastasına kortizon tedavisi uygulanması doğru mudur, yoksa hatalı mıdır?
En iyisi, bu soruya yanıt ararken sözü tıp biliminin bulgularına bırakmak.
Bunun için başvuracağımız kaynak, Türkiye'nin önde gelen nörologlarının bir araya geldiği Türk Nöroloji Derneği'nin internet sitesi.
SİTENİN ADRESİ
Yanıt için bilgisayarınızın başına geçip, internete girip
‘‘turknorodern.org.tr’’ adresini yazmanız yeterli.
Karşınıza sitenin ana sayfası geliyor.
Şimdi ana sayfadaki
‘‘faaliyetler’’ bölümünü tıklayın. Burada
‘‘derlemeler-çeviriler’’ alt başlığı ile karşılaşacaksınız; onu da tıklayın.
Ekrana düşen sayfada, nörolojinin uzmanlık alanına giren bütün hastalıklarla ilgili çok sayıda bilimsel yayın bulacaksınız.
Bu yayınların bir bölümü çeviri; bir bölümü ise Türkiye'nin önde gelen nörologlarının bilimsel kongrelerde sundukları tebliğleri içeriyor. Bunlardan bir tanesi özellikle önem taşıyor.
Bu, 2000 yılında yapılan Türk Nöroloji Kongresi'ne sunulan bir tebliğ.
‘‘Myastenai Gravis Tedavisindeki Gelişmeler’’ başlığını taşıyor.
Tebliğde, hastalığın tarifi yapıldıktan sonra tıp biliminin bu hastalığın tedavisinde başvurduğu son yöntemler anlatılıyor.
YAŞLI HASTALAR
Tebliğin sonunda
‘‘Yaşlı Hastalar’’ diye ayrı bir paragraf açılmış. Bu paragraf, şöyle son buluyor:
‘‘Bu grup hastalarda yan etkileri nedeniyle korkitosteroidlerin kullanımı önerilmemektedir.’’
Korkitosteroidlerden biri de kortizon.
Bir başka deyişle, tıp bilimi, 65 yaşın üstündeki hastalarda kortizon kullanımını yasaklıyor.
Başbakan
Bülent Ecevit ise 78 yaşında. Yani, kortizon yasağı sınırını tam 13 yaş geçmiş.
Meselenin bir başka boyutu daha var. Kortizona bağımlı hale gelen bir hastada kortizon kesildiği ya da doz olarak düşürüldüğü zaman metabolizmada belli tepkiler ortaya çıkıyor.
Ancak, bu tepkiler ayrı bir tartışma ve yazı konusu.
YANSIMIYOR AMA...
Tıp çevreleri, bir süredir Başkent Üniversitesi Nöroloji Bölümü Başkanı Prof.
Turgut Zileli'nin
Ecevit'e uyguladığı kortizon tedavisi yönteminin isabet derecesini tartışıyor.
Ecevit'in sağlık durumunun hassasiyeti nedeniyle bu tartışma bugün sessiz bir şekilde yapılıyor, kamuoyuna yansıtılmıyor.
Ancak bu tartışmanın gelecekte açık bir şekilde yapılacağını, tıp fakültelerinde örnek olay olarak okutulacağını tahmin etmek zor değil.
Yeni sağ kolTÜRK kamuoyu onu artık
Rahşan Ecevit'in yanında verdiği görüntüden tanıyor. Başbakan
Bülent Ecevit Oran'da evinin bahçesinde basın toplantısı düzenlerken, geride
Rahşan Hanım'la birlikte izleyen kişi o. Ya da
Rahşan Ecevit'in hemşerisi Şebinkarahisarlılar
‘‘Enişte, yanındayız’’ yazılı pankartlarla Oran'a gelip miting yaptıklarında, DSP'nin
seçim otobüsünün üstünde
Rahşan Hanım'ın yanında kürsüyü idare eden, konuşmacıları tek tek mikrofona davet eden, tanıtan da o. Yani DSP Genel Başkan Yardımcısı
Rahşan Ecevit'in yeni
‘‘sağ kolu’’ DSP Genel Saymanı
Mecit Şekercioğlu. İnşaat mühendisi olan
Şekercioğlu, bir yapı-denetim firmasının sahibi. Siyaset ve DSP ile aynı anda tanışmış. 1999 ocak ayında bir arkadaşının tavsiyesi ile siyasete atılıp, DSP Ankara İl Yönetim Kurulu üyesi seçilmiş. 1999'un aralık ayında
Rahşan Ecevit'ten aldığı davet, hayatının akışını değiştirmiş. İlk kez görüştüğü
Rahşan Ecevit'in önerisi üzerine Ankara İl Başkanlığı görevini üstlenmiş. Ardından parti içindeki basamakları teker teker çıkmış. İl başkanlığının ardından 2001 nisan ayındaki kurultayda Parti Meclisi üyeliğine, daha sonra da Genel Saymanlık görevine getirilmiş. Genel Sekreter
Hayri Diri'nin istifasından sonra da
Rahşan Ecevit'in yeni
‘‘sağ kolu’’ haline gelmiş.
HER KABULDE YANINDA
Rahşan Hanım, bütün kabullerinde yanında mutlaka onun da bulunmasını istiyor.
Rahşan Ecevit ile bu kadar yakın çalışmasını nasıl değerlendirdiği sorulduğunda
Şekercioğlu, ‘‘Hayatımda ulaşabileceğim en güzel nokta’’ demekle yetiniyor.
‘‘Siyasetteki hedefiniz nedir?’’ sorusuna verdiği şu yanıtla da tam bir DSP'li olduğunu gösteriyor:
‘‘DSP'de böyle hedefler yoktur. Parti adına çalışma hangi görevi getirirse, onu yaparız.’’ Unutmadan hatırlatalım:
Şekercioğlu DSP Ankara İl Başkanı iken, Başkent Üniversitesi Hastanesi'nin 4 katlık imar iznine istisna getirilerek 8 kat üzerinden inşa edilmesine de kuvvetli bir muhalefet göstermişti. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nde Başkent Rektörü Prof. Dr.
Mehmet Haberal'ın inşaat planlarına muhalefet eden DSP'li üyelerin arkasındaki teknik direktör
Şekercioğlu'ndan başkası değildi.
Şekercioğlu, sonradan
Bülent Ecevit'in Başkent Hastanesi'nin o tartışmalı katlarından birine yatırılacağını nereden bilebilirdi?
Çok özel PMGEÇEN hafta sonu DSP Parti Meclisi'nin toplanacağı haberi, gazetecilerde büyük bir meraka yol açtı. DSP önemli bir karara mı yöneliyordu? Gazeteciler toplantının gündemini öğrenmek için dört koldan saldırıya geçtiler. Grup yöneticileri arandı, genel merkez yöneticilerine soruldu. İlk yanıtlar şöyle geldi:
Biz bunları önceden bilemeyiz. Gündemi ancak toplantı sırasında öğrenebiliriz.
Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit ile arasının bozuk olduğu konuşulan partinin Genel Sekreteri Hasan Gülay da toplantıyı sekreterine bırakılan nottan öğrendi. Bazılarının da aklına, ‘‘Acaba Genel Sekreter görevinden mi alınacak?’’ diye kurt da düşmedi değil. Ancak birkaç saat sonra genel merkeze yakın bir yönetici gündemi açıklayınca her şey anlaşıldı. DSP parti Meclisi, yasa gereği parti hesaplarını onaylamak üzere toplanacaktı.
Sonucu öğrenene kadar neler çektiTELEVİZYONDA maçın bir bölümünü seyretmiş, ikinci yarının sonuna doğru devlet başkanları ve Dışişleri bakanlarıyla birlikte toplantı salonuna geçmek zorunda kalmıştı.
Doğrusu aklı maçta kalmıştı.
Kısa bir süre sonra birden salonun dışından heyecanlı bir uğultunun yükseldiğini duydu. Demek ki gol atılmıştı.
Ama golü atan kimdi? Türkiye mi, Senegal mi?
Oturduğu yerde merak içinde kıvranmaya başladı.
Bu arada AB dönem başkanı İspanya'nın Başbakanı
Jose Maria Aznar'ın salondaki görevlilerden birini yanına çağırdığını fark etti.
Bu görevli salonun dışına çıktı. Kısa bir süre sonra geri döndü ve doğruca
Aznar'ın yanına gidip, kulağına bir şeyler fısıldadı.
Aznar, karşısına ciddiyet içinde dizilmiş AB liderlerine dönerek şu kısa açıklamayı yaptı:
‘‘Şimdi aldığım bilgi ışığında Türkiye'nin Senegal'i 1-0 yenerek yarı finale çıktığını deklare ediyorum.’’
Salonda herkes Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer ile Dışişleri Bakanı
İsmail Cem'e doğru döndü.
Cem, derin bir nefes aldı.
Her dümende o...BAŞINDA denizci şapkası, gözünde güneş gözlüğü, üzerinde tişört... Moda sahillerinde hızla ilerliyor. Başbakan
Bülent Ecevit'in rahatsızlandığı günden bu yana yaşadığı sıkıntı ve gerilimi bir nebze olsun atma niyetinde.
Uzun süredir akşamları eski balıkçı dostların cep telefonundan aramalarının alevlediği deniz tutkusu da en büyük özlemi...
Yanında ne koruma var, ne de makam otomobili. Biraz ileride kıyıda bir arkadaşının
‘‘Bahriyeli’’ isimli balıkçı sandalını görünce içi biraz daha kaynıyor.
Balıkçı sandalı denilse de öyle kayığın biraz iricesi falan değil.
Tam 5.5 metre boyunda. Kıçta da Volvo marka 25 beygirlik motor.
Sandala yaklaştığında arkasından gelen ses her şeyi bitiriyor:
‘‘Vay, abim benim. Ne yapıyosun burada?’’
Tebdili kıyafetin tüm örtüsü bir anda dökülüyor. O an deşifre oluyor. Herkesin yanına gelmeye başladığı bir anda, kendisini sandala atıyor... Yanında kendisinin de
‘‘Dayı’’ dediği, eşinin dayısı
Turan Berksan... Hemen dümene geçip, Boğaz'a doğru tam gaz yol almaya başlıyor.
Boğaz'ı neredeyse boydan boya kat edip Beykoz açıklarına kadar geliyorlar. Oltalar atılıyor. İlk sarıkanat oltaya geliyor. Ardından bir istavrit... Bir sarıkanat daha, bir daha...
Kovanın yarısı doluyor.
Oradan Karadeniz açığına... Burası daha bereketli... Gün inmeye başlayınca iki
kova dolusu balıkla eve dönüş başlıyor.
Bahçede mangal hazır...
Sandalın dümeni gibi, mangalın idaresini de kimseye bırakmıyor.
Balığın da denizin de bir günlük keyfini yaşıyor. Kim mi bu kişi?
Sandalın yanı sıra koalisyonun da dümenini tutan Başbakan Yardımcısı
Hüsamettin Özkan...AKP'de fiziksel değişim estetiğiSON dönem Türk siyasetine damgasını vuran kavramların başında
‘‘değişim’’ geliyor. Siyasi hareketlerin yanı sıra birçok siyasetçi için de sık sık gündeme geliyor bu kavram.
Ama, her halde en çok da AKP için. İlk olarak Genel Başkanı
Tayyip Erdoğan için
‘‘değişti-değişmedi’’ tartışmaları yaşandı.
KONUŞMALARIN YAZARI
Tartışmalar daha sonra, bizzat AKP'nin kendisi için
‘‘Eskinin devamı mı, değil mi?’’ diye sürüp gitti.
Ancak, AKP'de son günlerde yaşanan bir olay bütün bu
‘‘değişim’’ tartışmalarına yepyeni bir boyut kazandırdı. Olayın kahramanı, AKP'deki değişim tartışmalarının mimarı da olan
Erdoğan'ın danışmanı ve konuşma metinlerinin yazarı
Ömer Çelik.
Daha doğrusu, köşe yazarlığı da yapan
Çelik'in geçirdiği bir değişimi konu alıyor bu tartışma.
Bu değişim öyle ideolojik, kavramsal bir değişim değil.
Bu kez fiziksel bir değişimden söz ediyoruz.
BURNUNU DÜZELTTİRDİ
Çelik, geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız bir estetik operasyonu geçirerek, burnunu düzelttirdi.
Çelik'in burun operasyonu, AKP'deki değişim tartışmalarıyla ilgili esprili değerlendirmelere de neden oluyor.
Bugünlerde en güncel kulis esprisi şu:
‘‘AKP'de değişim estetikle başladı.’’ HAZIRLAYAN HÜRRİYET EKİBİ
Muharrem Sarıkaya, Turan Yılmaz, Saffet Korkmaz, Uğur Ergan